| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğünün (ESK) 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2020 |
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Alt komisyonda detaylı bir toplantı yapmıştık. Aslında Kurumun kendi sorunları, vereceği hizmete dair sorunlardan çok daha fazla. Şu an için de ülkemizde süt fiyatlarıyla ilgili sorunlar yaşanıyor, et kesimiyle ilgili sorunlar yaşanıyor ama onun haricinde bu sorunları giderecek, piyasanın düzgün şekilde idamesini sağlayacak kurumun kendi sorunları aslında çok daha fazla. Aslında öncelikle bu sorunların giderilmesi gerekiyor. Onlara geleceğim ama öncelikle süt fiyatlarından bahsetmek istiyorum: Şu an aslında Türkiye'de süt üreticilerinin en büyük sorunu... Biz "Süt fiyatları artsın, et fiyatları yükselsin." demiyoruz, yurttaşlarımızın daha kaliteli eti ve sütü, daha ucuza ve yerli olarak kullanmasını umuyoruz, bunu istiyoruz. Ancak tüketiciye bu imkân sağlanırken de üreticinin desteklenmesini yani tüketici ve üretici dengesinin -ki bu tam da kurumun görevinde- bu dengenin sağlanmasını istiyoruz. Maalesef şu ana kadarki yaşanan olaylara baktığımızda, dengeler ya tüketici lehine bozuluyor ya da üretici lehine bozuluyor; hiçbir zaman üretici memnunken tüketici memnuniyeti, ya da tüketici memnunken üretici memnuniyeti yok; şimdi yine öyle. Süt fiyatlarında aşırı şekilde bir durgunluk ve ucuzluk var. Türkiye'de şöyle baktığınızda, üreticilerin -ki süt üreticilerinin aslında çoğu- bir kesimi de sadece kendi kendini idame ettirebilecek kadar para kazanan insanlar yani bunlara ticari anlamda esnaf bile diyemeyeceğimiz, evlerinde bulunan 8-10 baş hayvandan aldıkları sütü götürüp satacak, o aldığı parayla da hem o hayvanların yemini suyunu hem de evinin ihtiyacını karşılayacak. Herhangi bir yatırım ya da işte kâr etme, şu bu amacı yok. Böyle büyük süt üreticilerimiz var bizim. Bunlara baktığınızda, yemin geçen seneki fiyatı ile bu seneki fiyatı arasında yüzde 40'ın üzerinde bir oynama olmuş, artış olmuş ama süt fiyatlarında böyle bir artış olmadığı gibi düşüş de olmuş. Yine elektrikte, suda yaşanan fiyat artışları, diğer girdilerde -küspe gibi, hayvanların kontrolü, bakımı gibi, veteriner hizmetleri gibi her türlü girdilerde- yüksek artış var iken, süt fiyatları maalesef olduğu yerde sayıyor hatta geriye de gitmiş durumda. Bu, Kurumun işte tam burada müdahale etmesi gereken bir durum aslında. Niye? Eğer buna müdahale etmeyip süt fiyatlarını üreticinin en azından, küçük de olsa kâr edeceği seviyeye getirmediğinizde, ülkede hayvancılık sıkıntıya giriyor arkadaşlar. Süt hayvanları, süt inekleri kesiliyor. Bugün hangi kombinaya giderseniz gidin, süt inekleri kesiliyor. Ya bunlar şu an hayvancılığın gelişmesinde, büyümesinde en büyük rol oynayan hayvanlar, süt inekleri çünkü doğurgan bunlar. Mesela ben Kars, Ardahan, Iğdır bölgesine hayvancılıkla ilgili bir inceleme için gitmiştim, orada talepleri olmuştu, süt ineklerinin -hatta düve dediğimiz şekilde- en az yedi yıl kesilmemesi... Ama şimdi bakıyoruz, 2 yaşına gelen süt inekleri şu an Türkiye Cumhuriyeti'nde ısrarla ve yoğunlukla kesiliyor. Bunu da üreticilere sorduğumuzda "Niye böyle yapıyorsunuz?" dediğimizde, "Bakamıyoruz artık." diyorlar. Yani süt fiyatının önemi, sadece bu bardaktaki süt değil arkadaşlar; ülkedeki hayvancılığı belirliyor, o hayvancılığın büyümesini, azalmasını belirliyor, o yüzden çok önemli. Üretici bir yıl zarar edebilir, altı ay, sekiz ay zarar edebilir; o önemli değil ama hayvancılık bittiğinde hatta bitme sıkıntısı yaşadığımızda neler çektiğimizi hep birlikte -ki özellikle kurum bunu çok daha iyi biliyor- yaşadık.
Diğer bir sorun, arkadaşlar, besiciler ciddi anlamda zorda. Et fiyatlarında bir istikrar olmadığından hatta şu an kesim yaptıramadıklarından şikayetçiler. Et kombinalarının çoğunun randevu vermediğini, et kesimi yapmadığını, kesimi yapılacak hayvanların zamanı geçtiği hâlde kesim yaptıramadıklarını... Artık et fiyatlarının ucuzluğu, kesim fiyatlarının ucuzluğunu da şey yapıyor. Kurumun Sayın Genel Müdürü de şimdi şey dedi: "Kilogramını 34 liraya kesiyoruz." diye. Zaten serbest piyasada da bu 32 lira falan civarında Sayın Genel Müdürüm veya biraz daha düşmüş olabilir. Bunları da aslında bir dengelemeniz lazım.
Şimdi, diğer bir sıkıntı şöyle: Eğer bu dengelemeleri kurum olarak yapmazsanız -Suudi Arabistan yetkilileri bir açıklama yaptı: "Artık ambargoya başlayacağız." dediler. Özellikle et ve süt ürünlerinde Türkiye'ye ambargo koyacağız yani almayacağız diyorlar- böyle bir durumda, üretici de kurum da muhtemelen daha büyük sıkıntı yaşayacaktır; bunun tedbirlerinin şimdiden alınması gerektiğini düşünüyorum.
Diğer bir husus, kurum hem içeriden aldığı hem ithal ettiği hayvanları, başta askeriye olmak üzere birçok kuruma satıyor. Sayıştay raporlarına baktığımızda, askeriyeye verilen etlerde bozuk ürünler çıktığı görülüyor veya diğer besicilere teslim edilen sığırlarda hastalıklar ya da ayıplar çıktığı görülüyor. Bunun karşısında da kurum hem askeriyeye hem o besicilere tazminat ödemiş ama yine, Sayıştay raporlarına baktığımızda, kurum tazminat öderken bu hayvanları aldığı kişi ya da firmalara karşı ne yapmış, cezalar kesmiş mi, işte teminatlarını yapmış mı, tazminatlar almış mı, bunu göremiyoruz. Bu soru, bu taraf boş kalmış; bununla ilgili de değerli kurum yetkililerinden bir cevap istiyorum.
Şimdi, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğünün görevleri kapsamında, üretim olanaklarını artırmak için merkezî yönetim bütçesinden kaynak aktarılarak dünyada tarım ve hayvancılığa verilen destekler oranında ülkemizin üreticileri de desteklenmelidir. Bu kurumun görevidir destekleme ama şu an bakıyoruz bugüne kadar bu destekleme yeterli yapılmadığı gibi 2021 yılında merkezî bütçeden üreticiye, çiftçiye ayrılan destekleme miktarının daha da düştüğünü görüyoruz. Bu bütçe düşmesi karşısında kurum ne yapacak, bunu merak ediyorum. Kurum, çoğu hizmeti maddi olanaksızlık nedeniyle yapamıyor, bunun en başında da -aslında bu konuyla ilgili Genel Kurulda da konuşma yaptım- arkadaşlar, kurumun 2011 yılından beri kirada oturması, yani hâlen Et ve Süt Kurumunun hem genel müdürlük hem hizmet anlamında bir hizmet binası yok. Yaklaşık on senedir kiradalar, devasa kira bedelleri ödüyorlar. 2020 yılında -eğer bir yanlışım varsa Sayın Genel Müdür düzeltsin- KDV dâhil 292.640 lira aylık kira ödüyor yani yıllık değil arkadaşlar, aylık 293 bin yani eski parayla 293 milyar lira aylık para ödüyor; bunun yıllığı 4 milyona yaklaşıyor, 3,5 milyonu geçiyor. Artık on yıldır ödenen bu kira bedellerini siz düşünün yani oraya, bu kuruma kaç tane hizmet binası yapardı ama maalesef bugüne kadar siyasi otoriteye yazılan yazılara dönüş olmamış, "şöyle" denmiş "böyle" denmiş hep oyalanmış. İşte "Arsanız neresi?" denmiş, kurum "Şurası." demiş. Ora olmaz, öbür arsa olsun, şu olsun, bu olsun; en son, bir arsa tahsisi yapılmış ama hâlen yine de hizmet binasıyla ilgili bir adım dahi ilerleme yok yani on yıldır, bugünün parasıyla yıllık 3,5 milyon lira kirayı, toplamı bugüne güncellendiğinde 35 trilyon lira parayı kurum sadece kira olarak vermiş. Bu 35 trilyonu vermeseydi ne yapabilirdi? Bunu da çok fazla vaktinizi almadan bir örnekle açıklamak isteyeceğim.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, sözlerimizi de tamamlayalım, süremiz on dakikayı aştı.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Tamam Başkanım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kiraları kime ödenmiş?
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Onu artık kuruma sorarız. Bana ödemedi, benim öyle bir mülkiyetim yok.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Sayın Vekilim.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, kurum, Avustralya'dan hayvan ithal ediyor ve ithal ettiği hayvan sayısı 205 bin. Avustralya Hükûmetinin bir kuralı var, koymuşlar, demişler ki: "Bizden hayvan alan ülkeler, bizim hayvanlarımızı ancak ESCAS isimli güvenlik belgesi olan kombinalarda kesebilir." yani Avustralya'dan küçükbaş, büyükbaş hayvan alıyorsanız, bu hayvanları Türkiye'de de kesseniz, başka yerde de kesseniz ESCAS isimli güvenlik belgesi olan kombinalarda ancak kesebiliyorsunuz, Avustralya Hükûmeti diğer türlü aksi bir şeye size müsaade etmiyor. Değeli arkadaşlar, bu ESCAS güvenlik belgesi Et ve Süt Kurumunda yok yani Et ve Süt Kurumunun kombinası var ama ESCAS isimli güvenlik belgesi olmadığı için Avustralya'dan aldığı 205 bin adet hayvanı özel sektörde kestiriyor, ithal ederken o hayvana para ödüyor, böyle bir kombinası olmadığı için 205 bin hayvanın her bir adedine kestirirken de para ödüyor. Eğer bu 35 trilyon kirayı Genel Müdürlük ödemeseydi, kendi mülkiyetindeki hizmet binasında otursaydı, bugün o ESCAS isimli güvenlik belgesi de olacaktı, özel sektörle rekabet gücü ve piyasadaki fiyat dengesini sağlama gücü de çok yüksek olacaktı ama maalesef kurum "kira ödeyeceğim" derdinden herhangi bir yatırım yapma imkânına da sahip değil.
Ben şu son soruyla bitireyim: Deniz Vekilimiz söyledi "Bu kiralar kimlere ödenmiştir?" diye. Vatandaşlardır ama yine de cevaplarsanız teşekkür ederim.
Bir de hayvancılığın geliştirilmesiyle ilgili kurum olarak 2021 yılında ne tür çalışmalar yapacaksınız? Bunların cevaplandırılmasını istiyorum.
İşinizde kolaylık diliyorum. Sayın Genel Müdürümüz hem meslekten gelme, bu işe liyakatli hem de çok çalışkan bir Genel Müdürümüz. Göreve başladığından beri hem alt komisyonda hem burada hep birlikte çalışıyoruz, kendisini de takdir ediyorum, iyi çalışmalar diliyorum.