KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Şimdi, Derneğin bize ilettiği iki ayrı doküman var. Bir tanesi yani nispeten daha iyi olan, Derneğin ne yaptığını, neyi amaçladığını belli eden, şu daha kalın olan doküman. Ama orada yazılanları neredeyse sıfıra indiren bu doküman var elimizde. Şimdi, bakın bu dokümandan okuyorum ve yani Sayın Başkan Yardımcımızın da söylediği gibi böyle büyük büyük genellemelerle ve genellemelerin ötesinde de çok tuhaf suçlamalarla dolu bu. Bir kere, bu boşanan kadınların büyük bir çoğunluğu sanki kendilerinin yarı yaşındaki erkeklerle evlilik dışı ilişkiler sürdürüyorlar, bunu da üstelik küçücük çocuklarının gözü önünde yapıyorlar gibi defalarca bu söyleniyor.

Bakın, evli kadınların çoğunluğu, İzmir'de yüzde 60, bu rakamlar nereden geliyor bilmiyorum, boşanmayı...

BOŞANMIŞ MAĞDUR BABALAR DERNEĞİ EŞ BAŞKANI MUSTAFA MURAT ERCAN - İstatistikten efendim.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bir dakika efendim.

Kendi geleceğini garanti altına almak olarak...

BAŞKAN - Affedersiniz.

Usule dair son hatırlatmamı yapmış oluyorum: Bir daha hiçbir milletvekilinin sözünü kesmiyorsunuz, son hatırlatmadır.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Evli kadınların çoğunluğu -bu dokümandan okuyorum, İzmir'de yüzde 60- boşanmayı kendi geleceğini garanti altına almak olarak görmektedir. Yani boşanmış kadınlar -kendi çevremizden biliyoruz- boşanmanın ne kadar dramatik bir olay olduğunu bilen insanlar için bu, inanılacak bir şey değil. Anne, aldığı para ve kendi maaşıyla -boşanmış bir öğretmen arkadaşımız diyor, boşanmış, bu öğretmenden aldığı para ve kendi maaşıyla- 20 yaşındaki sevgilisiyle tatile çıkıyor, üstelik 13 yaşına gelmiş kızı da yanında olduğu hâlde. Başka bir şey daha, genel olarak bu, kadın, erkekten aldığı bu paralarla, ömür boyu özgürce ahlak dışı bir hayat yaşıyor. Çünkü herhangi bir erkeğin karısı olup da onunla aynı hayata katlanma yoluna girmektense yarı yaşındaki gençlerle, üstelik kendi çocuğunun gözü önünde özgür bir hayat yaşıyor. Başka yerden, İstanbul Levent'te falan, kadın adamın ailesine ait eve böylelikle rahatça dostunu almaktadır. Psikolojik şiddet gördüm diye evden atılmış erkek, dostunu alıyormuş.

Şimdi, bütün bunları okuduğunda insanın, bu Derneğin yaptıklarına inanası gelmiyor. Aynı şey nafakayla ilgili. Mesela Sayın Başkan dedi ki: Nafakanın miktarını yargıçlar belirlemesin, devlet belirlesin. Devlet belirleyemez böyle bir şeyi, çünkü şu kadar miktarı her baba karısına şu kadar veya her erkek boşandığı karısına şu kadar para ödeyecek diye bir para konamaz. Elbette ki bu orantılı olacak, duruma göre olacak ve bütün bu orantı, durum, vesaire hâkim önünde belirlenecek.

Şimdi, gene benzer şekilde mesela, İzmir'de -öbür şeyden okuyorum- ayda yaklaşık 1.000 dolar kazancı olan bir öğretmen babaya, maaşının 100 katı yani 100 bin dolar tazminat vermesine hükmetti mahkeme diyor. Öyle bir şey olamaz yani Türkiye'deki mahkemeleri biliyoruz, hiçbir mahkeme bir öğretmene 100 bin dolar tazminat vermesine hükmetmez. Hükmetmişse eğer demek ki bu adamın başka yerlerden çok büyük geliri vardı. O gelire orantılı olarak hükmetti.

Şimdi, dolayısıyla, yani bütün bunları görünce... "Parayla çocuk görmek." dedi öbür arkadaşımız. Gene bu, hukuk devleti nosyonuna ters bir şey. Bu ancak şu şekilde olabilir: Baba, nafakaya hükmedilmiştir, parayı ödemiyordur, çocuğunu da görmek istiyordur. Kadın, son çare olarak mahkemeye başvurup "Bu paranın şu kadarını ödediği takdirde ancak çocuğunu görebilir." demiştir, o şekilde ödenmiştir.

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Dediği o değil.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Nedir?

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - İcra giderleriyle ilgili o dediği şey.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Veya her neyle ilgiliyse ama yani durduk yerde "Para vermezsen çocuğunu göremezsin." gibilerinden bir şeye, bir mahkeme, "Parayla çocuk görebilirsin her seferinde." diye bir mahkeme karar veremez. Türkiye'de hukuk tartışmalı hâle gelmiş olabilir ama bu kadar da tartışmalı değil.

Şimdi, dolayısıyla, açıkçası ben bütün bunları dinlediğimde, evet, ortada bir sorun olabilir, bu boşanmış erkeklerle ilgili. Bu soruna da eğilmek, işte sorunlar neyse bunları mantıklı bir şekilde, daha makul bir şekilde ele almakta yarar olabilir ama bize verilen bu dokümandan, benim çıkarsadığım gerçekten de bu şikâyetlerin ciddiye alınabilecek şikâyetler olmadığı şeklinde. Çünkü, hakikaten de o kadar büyük önyargılar var ki burada. Bütün boşanan kadınların kendi yarı yaşındaki sevgililerle zevküsefa içinde yaşadıkları, çocuklarının gözü önünde bunu yaptıkları, vesaire gibi öyle anlamlar çıkıyor ki buradan insan hani empati duyacaksa "Bu erkekler için de bir şey yapılması lazım gelir." diyecekse bile şunu okuduğunda anında bundan vazgeçiyor.

Dolayısıyla, açıkçası ben bu örgütü dinlememizin pek de yararlı olduğu kanaatinde değilim.

Teşekkür ederim.