| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli katılımcılar; özellikle Sayıştay raporlarında şehir hastaneleriyle ilgili önemli bulgular var; bunların özellikle ihale aşaması, inşaat, alımlar... Faaliyete geçtikten sonra da bu bulgularla ilgili ne diyeceksiniz, gerçekten çok ciddi değerlendirmeler. İstanbul'da şu an yoğun bakım noktasında ciddi bir talep varken Atatürk Havalimanı ve Sancaktepe'deki hastanelerin tekrar sahra hastanesi olarak başlaması noktasında ne düşünüyorsunuz? SMA hastaları bugün çok gündeme getirildi Sayın Bakan, bununla ilgili gerçekten bu ilaç tedarikiyle ilgili ciddi bir çalışma acilen yapılması gerekiyor. Heybeliada Sanatoryumu var burası -yaşlı nüfusumuzda artmışken- sizin Bakanlığınız bünyesine alınarak bir yaşlı bakım hizmeti noktasına dönüştürülebilir mi diyorum.
Sağlıkta şiddet -sizde sunumunuzda iletmişsiniz- yani, bu gerçekten Nisan ayında -tam Covid sürecinin çok ciddi olduğu bir noktada- YÖK'le ilgili bir yasanın arkasına iki tane madde eklendi. Yani, kapsamlı, detaylı sağlıkçıların istediği ceza noktasındaki yasa olmadı. Siz de bunu gerçekten bir özeleştiri olarak buraya sunmuşsunuz ki grubumuzun çok yoğun çabaları oldu bu noktada -Sayın Ali Şeker burada- gece yarısı dört tane iki madde ekledik YÖK yasasına, böyle bir sağlıkta şiddet yasası olmamalıydı.
Sağlık çalışanlarının maaşlarıyla ilgili geçen hafta Sayın Fuat Oktay dedi ki "En düşük memur maaşı 5 bin lira." Ama, şimdi, bakın, yirmi yıllık sağlık hizmeti veren bir memur 3.512 lira alıyor, fizyoterapist bu ve kendisiyle görüştüğümde bir fizik tedavi hastanesi noktasında da bir çalışma yapılması gerektiğini söyledi.
Bir konuyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Bu dönem çok rastladım ve Sayın Bakan Yardımcısı Sayın Eldemir'e de teşekkür ediyorum oldukça ilgilendi. Bu hastanelerdeki yöneticilerin bir mobbing uygulaması, oradaki gerek idari personele gerek sağlık personeline ayrımcı, yıldırıcı bazı uygulamaları oldu. Spesifik örnekleri ben ilettim ama bunun bir dönüşümü olması lazım yani bunun bir zihniyet olarak kapsayıcı, kökten çözülecek bir sorun olarak ortaya konulması gerekiyor.
Pandemi süreciyle ilgili elbette ben de Bakanlığınız, siz, şahsınız, sağlık çalışanlarımız ve sağlığımız için fedakârca çalışan herkese tabii ki teşekkür edeceğiz, ediyorum da. Şimdi, şöyle bir durum oldu Sayın Bakan, özellikle Haziran ayı sonrasında, evet, belli bir sürece geldik çalışmalarla ama şöyle ki kış koşullarıyla birlikte bu pandemi sürecinin ülkemizde nasıl bir tablo yaratacağı çok açık söylendi, siz söylediniz, Bilim Kurulu söyledi, ulusal, uluslararası bütün herkes ortaya koydu. Ama biz ne yaptık haziran sonrası? Belki her gün sizin uyarılarınız, Bilim Kurulunun uyarıları varken Hükûmet birden hızlı bir normalleşmeyle gerçekten bir kararla ekonomi ve sağlık arasında bir tercihle kontrolsüz bir sürece geldik. Sizi ve Bilim Kurulunu da yok sayan bir süreç oldu. Aslında bu zor aşamayı atlatmışken başka bir sürece evrildik. Bu noktada toplumda hızlı rahatlamayı önleyecek iletişim kanalları iyi uygulanamadı, doğru veri, şeffaf, gerçek tablo ve pandemiyle ilgili oluşan algı, toplumsal bilinç bir ölçümle ortaya konulamadı ve gerekli stratejiler, önlemler maalesef ortaya konulamadı. Riskli gruplara özgü belki toplumun, ülkemizin, gerçekten vatandaşların bu salgına karşı bakışı, yaklaşımı ciddiye alması, bunları belli ölçümlerle belli bölgelere göre normalleşme kurallarını değişik şekilde uygulayabilirdiniz. Güvensizlik ortamı oldu, bir ciddiye almama durumu oldu. Siz Haziran ayında Toplum Bilimleri Kurulunu kurdunuz. Bu kurul ne yaptı Sayın Bakan? İşte, tam da söylediğimiz bu iletişim ağını iyi kurmalıydı yani toplumda istatistikler var inanmıyor ve uygulanan politikalara güvensizlik var, bir şeffaflık sorunu var. Bunların hepsini aşacak gerçekten iyi bir algı ve iletişim kanalları süreci olmalıyken biz iki adım ileri ama üç adım geri noktaya geldik şu an.