KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Komisyonumuza hoş geldiniz Sayın Bakan.

Sayın Bakan, bizler herhâlde kuşaklardır böyle bir pandemi yaşamamıştık yani dedelerimiz, büyük dedelerimiz belki yaşamış ama biz böyle bir pandemi yaşamamıştık, özellikle de dünya çapında bir pandemi. Dünya birbirinden yüz yıl önce habersizdi ve bu kadar hızlı yayılmasının sebebi aslında bizim dünyada yarattığımız hızdan kaynaklanıyor yani bir bakıyorsunuz, bir gün Çin'desiniz, öbür gün Türkiye'de, öbür gün Amerika'da. Her gün on milyonlarca insan bir yerden bir yere gidiyordu ve bu pandemiyi Wuhan'dan alıp bütün dünyaya...

Sayın Bakan, sizden ricam beni dinlemeniz. Rica ediyorum çünkü yılda bir gün size bu anlamda hesap sorabiliyoruz, istirham ediyorum beni dinlemenizi.

Sayın Bakan, böyle, bütün dünyaya yayılan bir hızda yaşadığımız için bir anda bütün dünyayı saran bir yangınla karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak da sağlık emekçilerinin -tabii siz de bir sağlık emekçisiniz- bütün meslektaşlarınızın sonuç olarak büyük mücadelesiyle, sekiz aydır gece gündüz canla başla bir mücadele veriliyor. Buradan bütün sağlık emekçilerine sizin şahsınızda, bütün arkadaşlarımın şahsında öncelikle teşekkür ederek başlıyorum. Ya, hastanede çok önemli bir mücadele verdiniz, bunu kabul ediyorum, bütün sağlık emekçileri olarak söylüyorum; kayıplar verdiniz, bunun için teşekkür ediyorum bütün sağlık emekçilerine sizin şahsınızda.

Sayın Bakan, Covid-19 bütün dünya için bir testti, Türkiye'miz içinde bir testti. Bu testte hastanede büyük oranda bir başarı var, bunu kabul ediyorum, bu hakkı teslim etmemiz gerekir çünkü sokaklarda insanlarımız büyük oranda kalmadılar, hastane kapasiteleri çökmedi. Ancak Sayın Bakan, bu işin ikinci ve üçüncü boyutu var; pandemiyle mücadelede başarısız oldunuz Sayın Bakan. Ben bunun da tamamıyla sizden kaynaklanmadığını da biliyorum, açıkça söyleyeyim.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Kimden kaynaklanıyor?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani, pandemiyle mücadelede ekonomik sorunlarla sağlık dertlerini teraziye koydunuz, maalesef sağlık dertleri terazide öte tarafta kaldı. (Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen konuşmacıya müdahale etmeyelim lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ekonomik dertleri öne koyduk maalesef iktidar olarak Sayın Bakan.

Bakın, pandemiyle mücadelede Sayın Bakan, bütün dünyada da başarısızlıklar var. En başarısız iki ülke hangileri derseniz Amerika ve İngiltere'yi sayarız, öyle değil mi? Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olarak sayılır ama niye en başarısız ülkelerdi? Çünkü neoliberal politikaların en derin şekilde uygulandığı ülkelerdi yani "Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler." Sağlık sektörü, efendim, alsın, en iyisini o yapar diye elli yıllık neoliberal politikaların bir sonucuydu. Yani, kamunun en az devrede olduğu iki ülke en başarısız iki ülke oldu. Neyse ki biz o kadar özel sektöre sağlığı bırakmamıştık, belli bir oranda bırakmıştık ama tamamen bırakmamıştık. Siz de bir özel sektör şirketinin patronuydunuz, hâlâ da çoğunluk hissesine sahipsiniz. Bu konu da görüşünüzü çok merak ediyorum Sayın Bakan. Çünkü burada öyle bir akım oluştu; bırakalım özel sektör yapsın, daha iyisini yapar dedi ama sağlığı piyasalaştırdı ve nitelik büyük oranda düştü. Ben çocukluğumda Çapa Hastanesine gittim, Cerrahpaşa Hastanesine gittim; siz de o mutfaklardan yetiştiniz, o mutfaklarda bilim üretiliyordu, sağlık emekçileri yetişiyordu, şu anda o mutfaklar, gerçekten, o habitatlar yok edildi Sayın Bakan. Bu habitatları yeniden kurmalıyız yani kamuculuğa yeniden dönmeliyiz, bütün dünya da bunu tartışıyor, bakın; Amerika da tartışıyor İngiltere'de tartışıyor, bütün dünya tartışıyor. Biz de yeniden kamucu, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz ve kamucu sağlık anlayışına dönmeliyiz. Tamamen ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ama en önemlisi kamucu. Çünkü kamunun her şeyi başaramayacağına dair bir inanç vardı. Ama bunu başarabiliriz, yeniden Cerrahpaşaları, Çapaları, o habitatları yaratabiliriz.

Sayın Bakan, bakın, ikinci başarısız olduğunuz konuyu da söyleyeyim: Ekonomik konuda başarısız oldunuz yani pandeminin yarattığı ekonomik sorunlarla ilgili mücadelede büyük bir başarısızlık ortaya koydunuz. Sayın Bakan, siz hep şunu söylediniz, bu konuda da size teşekkür ediyorum: "Evde kal." dediniz, yüzlerce kez sizden "Evde kal." diye duyduk. Siz varlıklı bir insansınız; ne bileyim, varlıklı insanlar bu çağrınızı duydular ve evde kaldılar, öyle değil mi Sayın Bakan? Ama vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu varlıklı değil; emin olun, vatandaşlarımızın ciddi bir bölümü bir hafta çalışmazlarsa açlar; hadi bir ay idare ederler belki ama ikinci ay açlıkla karşı karşıya kalırlar. Şimdi, medeni devletler vatandaşlarına evde kal derken -buna Amerika, İngiltere, bütün Avrupa ülkeleri dâhil- onların bütün temel ihtiyaçlarını güvence altına aldı ama biz ne yaptık Sayın Bakan? Bakın, siz "Evde kal." dediniz. Sabahları o minibüslerin içindeki vatandaşlarımızı izlemişsinizdir değil mi? Bir minibüsten 30 kişi çıkıyor. Niye binmek zorunda o minibüse? Çünkü işine geç kalırsa patronu onun mesaisini keser, evde aç kalır diye o minibüse binmek zorunda kalıyor. O çağrınıza yoksullar cevap veremediler Sayın Bakan, bir tek zenginler cevap verdiler. O metrobüslerin hâlini gördünüz değil mi? Alt alta üst üste vatandaşlarımız bindiler, o minibüslere bindiler, işe gittiler, işten eve virüsü götürdüler -siz onu söylediniz, hep söylediniz- evdeki annelerini, babalarını öldürdüler Sayın Bakan. Bu vebalin ortağısınız, hepiniz ortağısınız arkadaşlar. Bu vebale ortak olmamak için size bir şey önermiştik: "Gelin, toptan bir karantinaya girelim -bu Mart ayında mümkündü- zorunlu ihtiyaç olan sektörler haricinde bütün sektörlerde bir iki ay faaliyeti durduralım -aynen Çin'in yaptığı gibi- pandemiyi sıfırlayalım. Bunun ekonomik bir maliyeti de vardı, bunun ekonomik maliyetini karşılamak için de yani evde kal dediğimiz vatandaşların da temel ihtiyaçlarını karşılayalım, elektriğini, suyunu, doğal gazını, internetini ücretsiz yapalım, esnaflara kira desteğini verelim, vatandaşlarımıza en az 2.500 lira olmak üzere İşsizlik Sigortası Fonu ve bütçe kaynaklarıyla kaynak sağlayalım bütün medeni ülkelerin yaptığı gibi, iki ay herkes karantinada olsun, Türkiye'de pandemiyi sıfırlayalım -aynı Çin'in yaptığı gibi- ve ondan sonra hayatımıza daha normal devam edelim." dedik, bunu yapmadınız. Ne yaptınız? Belli bir yatay çizgiye gelmesini sağladınız, sonra biraz eğik bir çizgiye geldi, sonra gevşediniz Sayın Bakan. Niye? Turizm sektörü başlıyordu. Efendim, İngiliz ve Alman turistleri getirmemiz gerekiyordu.

Bununla ilgili de sağladığınız önemli bir güven vardı, Türkiye'de en güvenilen insanlar listesine girmiştiniz. Bu da çok önemliydi Sayın Bakan, güven çok önemlidir, ekonomide de sağlıkta da. Özellikle de ben çocukluğumda öyle öğrendim, annem hep şunu söylerdi: Hayatta en güvendiği insanlar olarak doktorları ortaya koyardı. Değil mi? Bir doktor için, hekim için en önemli şey güvendir. Bir hasta güvendiği hekime gider. Siz de bu güveni sağlamıştınız ama gelen baskılarla veya İngiliz ve Alman turistleri getirmek için hani 5 bine, 10 bine giden vakaları 987, 999 diye on beş yirmi gün öyle açıkladınız Sayın Bakan ama bizim etrafımızda gördüğümüz durum öyle değildi maalesef. İnsanlar ölüyordu, insanlar hastalanıyordu ama sayılar hep düşük gösterildi ve bu konudaki güveni de kaybettiniz. Çok önemli bir krediniz vardı, onu da harcadınız, bu konuda büyük bir üzüntü yaşıyorum. Gerçekten bu güvene sahip çıkmalıydınız. Eğer ki sizin üzerinizde bir baskı varsa Sayın Bakan, rakamları düşük açıklamak üzere, ben sizin yerinizde olsam mutlaka masaya elimi vururdum, eğer kabul ettiremiyorsam da istifa ederdim ve bunu çıkıp kamuoyuna açıklardım.

Şu anda vaka sayıları -bütün hekimler burada biliyor- en az açıklananın 10 katı ile 20 katı arasında, bunu herkes biliyor. Benim Vekili olduğum Diyarbakır'da her gün binin üzerinde, bin ile 2 bin arasında vaka çıkıyor, her gün. Bunu hepimiz biliyoruz, İstanbul'da vakaların açıkladığınızın 7, 8, 10 katı olduğunu herkes biliyor ama siz ısrarla düşük rakamlar açıkladınız ve bu anlamda hep beraber kaybettik.

Değerli arkadaşlar, bakın, Sayın Bakan bir de bütçenizi savunamamışsınız. Bakın, ne dediniz bu sabah? Okuyorum sizin açıklamanızdan: "Birçok ülkeyle kıyasladığımızda sağlık için ayırabildiğimiz kaynaklar oldukça sınırlı." Ya, pandemi döneminde bütçe tercihlerinin değişmesi için daha çok mücadele etmeliydiniz Sayın Bakan. Bakın, bu bütçeden saraylara kaynaklar gidiyor, öyle değil mi? Yazlık saray, kışlık saray, uçan saraylar... Sayın Cumhurbaşkanının 14 tane sarayı var, bunlardan vazgeçmesini önerebilirdiniz Sayın Cumhurbaşkanına. Biliyorsunuz "mücbir sebep" diye bir gerekçe vardır. "Kamu-özel iş birliği hastanelerine pandemi döneminde ödeme yapmıyorum arkadaş." En azından bunu diyebilmeliydiniz. Hani yandaş müteahhitler biliyorsunuz euroyla garanti ödemeleri alıyorlar, hiç yoksa demeliydiniz ki "Ben bütçemi halkım için harcayacağım; hastalar için, pandemi için harcayacağım." Bu dönemde mücbir sebebi gerekçe gösterip kamu-özel iş birliği projelerine, o 5 tane yandaş müteahhide "Ödeme yapmıyorum." diyebilmeliydiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bir şey daha var, aşı için de kaynağınız yok bütçede. Bakın, bütün dünya ne yapıyor? Tabii, zengin ülkeler bunlar daha çok, bu Pfizer'ın veya diğer şirketlerin ürettiği yüzde 95 etkili aşıların siparişlerini verdiler değil mi? 50 milyon tane, 100 milyon tane sipariş verdiler. Siz çok sınırlı sipariş verdiniz veya veremediniz, bunun bilgisin verin. Bakın, aşı Türkiye'ye gelecek, o aşıyı da kimlerin olacağını biz çok iyi biliyoruz maalesef. Yoksullar o aşıya ulaşmakta çok ciddi sıkıntı yaşayacaklar ve sınırlı sayıda aşı gelecek. Önce zenginler aşı olacaklar, zengin ülkeler aşı olacaklar; sonra belki bizim ülkemizin zenginleri aşı olacaklar ama Sayın Bakan, bütün vatandaşlarımızı aşıya ulaştıracak bir bütçeniz de yok.

Bu anlamda, önerim Sayın Bakan: Bütçe tercihlerini değiştirelim. Bakın, biz 2 tane önerge vereceğiz, özel hastanelerin -başta sizin hastaneniz olmak üzere, Medipol grubu olmak üzere - kamulaştırılmasını öneriyoruz. Gelin bunu yapın. Ya, bütün hastaneleri siz, başta Medipol olmak üzere kamulaştırın

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, lütfen toparlayalım. Ek süreniz de tamamlandı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum efendim, İbrahim Bey'e verdiğiniz süre kadar bana da verirseniz.

Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkese aynı, eşit davranıyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütün özel hastaneleri -mademki kamuculuğu savunuyoruz- başta sizin patron olduğunuz hastaneyi kamulaştırın Sayın Bakan. Bakın, bunu yaparsanız çok önemli bir örnek olmuş olursunuz. Bütün bütçe kaynaklarının pandemiyle mücadele için seferber edilmesini sağlayın. Gelin, ikinci dalgada, iki aylık karantinayı ortaya koyalım, hastalığı topyekûn ortadan kaldıralım ama bütün vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını güvence altına alalım. Bunun için de bütçe tercihlerinin değişmesi lazım Sayın Bakan. Bu konuda da desteğinizi bekliyorum.

Arkadaşlar, hepinize saygılar sunuyorum.