| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .02.2015 |
HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Canan Hanım'a da çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten, sivil toplum kuruluşu olarak kadın üzerindeki çalışmalarını biliyoruz zaten kadın sorunlarıyla ilgili.
Yalnız, tabii, özellikle bu sayın vekilimize katıldığım yönler de var, katılmadığım yönler de var ama istatistiksel sonuçları aslında bakanlıkların özellikle kadınla ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yapması ve net bir şekilde ortaya koyması gerekiyor. Bu her konuda, engelliler konusunda da... Mesela engellilerin de biz sayısının kaç olduğunu, ne tür engelliler olduğunu bilmiyoruz. Kadınların sorunlarıyla ilgili yeterli istatistiksel bilgiler yok. Aslında, sivil toplum kuruluşlarına bu verileri bakanlığın verip sivil toplum kuruluşlarının da artışa veya azalmaya göre neler yapılabilir, o konuda bir iş birliğiyle çalışmaları gerekir. Yani keşke böyle bir düzen kurulmuş olsaydı ama şimdi bakıyoruz, hakikaten sivil toplum kuruluşları büyük bir çabayla kendi bölgelerinde veya Türkiye çapında kadın şiddeti ne kadar, cinayet ne kadar onun araştırmasını yapıyor, onun için de tabii farklı farklı sonuçlar çıkıyor ama tek bir noktadan olsaydı da tüm bu çalışmalar sivil toplum kuruluşları da destek verselerdi, herhâlde çok daha rahat ve iş birliği içinde çok güzel bir sonuç elde ederdik ve özellikle kadın cinayetleri yönünden bugüne de gelmemiş olurduk. Bürokratların da, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığındaki bürokratların da hakikaten eğitilmesi gerektiğine ben inanıyorum.
Eğer zaman varsa bir anımı paylaşmak istiyorum: Bir kadın benden çok yardım istedi. Eşinden ayrılmış, annesinin yanında kalıyor 3 çocuğu var -küçük 2 yaşında, 3 yaşında veya birisi ikiz galiba- ve bunların ana okuluna gitmesini talep etti. Neyse, konuştuk, gerçekten aldılar, ihtiyacı var, sıkıntılı olduğu anlaşıldı ve çocuklar anaokuluna yerleştirildi ama üç ay sonra anaokulundan çocuklar atıldı. Sebep nedir diye araştırıp sorduğum zaman, işte, evlerinde televizyonlarının olduğu -galiba 1'den fazlaymış- annesinin evinde kaldığı için ekonomik durumlarının daha iyi olduğu ve kadının da berbere gittiğini söyledi, saçını yaptırdığını, saçını boyattığını, buna para harcadığını söyledi.
Şimdi, bu gerekçeyle kadının çocuklarının yuvaya verilmesi gerekmiyor muydu? Yani alınması mı gerekiyor bu gerekçelerle? Yani bu konuda da eğitilmeleri lazım. Yani kadının tabii ki bir ihtiyacı olacak, tabii ki berbere gidecek, tabii ki saçını boyatacak ama o çocuklarının iyi bir şekilde de yetişmesi lazım. Ona verecek parası yok, bir yandan da iş arıyor zaten kadın. Hani bu tür durumlarda bürokratların da, bu değerlendiricilerin de daha özenli, daha dikkatli ve karşısındakinin hem sosyal durumuna hem de psikolojik durumuna bakarak -belki ruh hastası kadın, onu da bilmiyorum tabii, görmedim ben- bu konularda dikkatli olmaları gerekir. Daha hoşgörülü davranılırsa ben daha iyiye gideceğimize inanıyorum ama hoşgörü lazım özellikle kamuda, bir de STK'larla iş birliği içinde çalışılması gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.