KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kıymetli Bakanım ve değerli hazırun; öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Ben de bir İzmir Milletvekili olarak depremde göstermiş oldukları samimiyet, iyi niyet ve yapmış oldukları çalışmalardan dolayı Sayın Bakana ve bürokrat arkadaşlarına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Evet, İzmir'de bir deprem yaşadık, hep beraber ciddi bir felaketin eşiğinden döndük. Devletin tüm kurumları, İzmir Büyükşehir Belediyemiz ve ilçe belediyelerimizle beraber iyi niyetle, iyi bir koordinasyonla işin o ilk andaki şaşkınlığını üstümüzden atarak güzel bir iş birliği yaptık orada; bu anlamıyla da bu iyi niyet ve iş birliği için teşekkür etmek isterim. Eksiklerimiz var mı? Tabii ki var, bizim de eksiklerimiz var, herkesin eksiği olabilir. Önemli olan, bu eksikleri yerinde ve zamanında tespit edip bunları gidermektir.

Şimdi, Sayın Bakanım, buradaki önemli sıkıntılardan biri bu orta hasarlı bina meselesi. Yani şimdi bu orta hasar, neye göre orta hasar? Yani az hasarın ne kadar fazlası orta hasara girer, ağır hasarın ne kadar azı orta hasara girer? Yani sonuç itibarıyla, biz orta hasarlı binalar için insanlara "Evinde oturma; bunu bir yıl içinde güçlendir, bir yıl içinde güçlendirmezsen yıkacağız." diyoruz ama orta hasarlı binalarda bu güçlendirme işinin ben çok da sağlıklı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bakın, Bakan Yardımcılarımız var, çok kıymetli Bakan Yardımcılarımız yani onlar da teknik olarak katılırlar bize bir mühendis olarak. Orta hasarlı binayı biz ne kadar güçlendirirsek güçlendirelim asla onun hasarını sıfırlayamayız. Yani sonuç itibarıyla, ben şuradan da bir soru sormuştum Sağlık Bakanlığımıza, demiştim ki: "İzmir'deki hastanelerin ne kadarı depreme dayanıklı, ne kadarı dayanıksız?" Orada bana ilginç bir cevap gelmişti. Gelen cevapta diyor ki: "İlimizde yapılan değerlendirmelerde, güçlendirme maliyetlerinin ekonomik olmaması nedeniyle yeni bina yapımına gidilmemektedir." Yani Bakanlığımız bile orta hasarlı ya da depreme dayanıksız binaları güçlendiremiyor, vatandaş nasıl güçlendirecek? Komşuluk ilişkilerini zedeliyor bu iş. 20 dairelik, 30 dairelik binalar var orada yani kiminin parası var, kiminin yok. Kafa kargaşası var "O binada bir daha yaşamak istemiyorum." diyen var, işin psikolojik boyutu var yani bu orta hasarlı bina tanımını bence kaldırmak lazım, bir şey ya vardır ya yoktur; hasarlı mı hasarsız mı? Hasarsızlara söyleyelim, vatandaşlarımız gitsinler, gönül rahatlığı içinde otursunlar ama orta hasarlı, ağır hasarlı... Zaten ağır hasarlıda oturamıyorlar ama yani bu orta hasarlı tanımını da kaldırıp bu işi ağır hasarlı ya da hasarlı şekline çevirip çözmek lazım.

Bakın, burada 647 tane ağır hasarlı, acil yıkılacak ve yıkık bina var ama 676 tane de orta hasarlı bina var yani biz bir kabaca hesap yaptığımızda 13-14 bin konut ihtiyacı ortaya çıkıyor, bunu vatandaşın inisiyatifine bırakmayalım, bunu devlet olarak biz çözelim. Ben burada vatandaşın çok fazla bir şey yapabileceğini... Yani yapar da çok fazla sıkıntı çekecek. Ya da onlara cazip birtakım finans modelleri sunalım yani onlar finans modelleriyle bu işleri çözsünler.

Süre de tabii kısıtlı, her şeyi de söylemek mümkün olmuyor. Mesela dediniz ki Sayın Bakanım, güzel bir şeydi: "Yapı denetim şirketlerinin olduğu binalar da sınıfı geçti." ama ben yapı denetim şirketlerinin de denetlenmesinden yanayım. Neden yapı denetim şirketleri denetlensin? Ya, yapı denetim şirketinin kapısından içeriye bir girdiğimizde, orada bir eleman var; vallahi çaycı da o, sekreter de o, mimar da o, inşaat mühendisi de o. Önüne bir kutu içine kaşeleri koymuş, gelen projelerin üstüne basıp basıp geçiyorlar. Zaten denetçi ve yardımcı kontrol elemanı var burada yapı denetimde çalışan. Yardımcı kontrol elemanı çok az bir paraya oraya gelip çalışan yeni mezunlar. Denetçiler ise -zaten on iki yıllık mühendis değilseniz denetçi olamıyorsunuz- artık emeklilik çağına gelmiş büyüklerimiz, saygı duymak lazım birikimlerine ama evden idare ediyorlar bu işleri yani bunları düzeltmekte fayda var.

Mesela, kolon kesilme meselesi var. Beş yılda bir iş yeri ruhsatlarını geri çağırıp sadece statik kontrollerini yapmak lazım. Gene bu kolon kesmeyle ilgili bir şey daha söylemek isterim: Ya, bir kaba inşaat vizesine ihtiyaç var. Nedir bu kaba inşaat vizesi? Sıhhi tesisatın incelendiği, elektrik tesisatının incelendiği ve enerji kimlik belgesinde dediğimiz ısı yalıtımların incelendiği bir kaba yalıtım vizesine ihtiyaç var. Çünkü kolon ve kirişlerde en büyük tahribat aslında o dönemde yapılıyor. Sıvayla kapatıldığı için biz onları göremiyoruz. İşte, sıvayla kapatılmadan önce biz bu tesisatları da elektrik ve sıhhi tesisatlarını da bir an önce denetleyelim.

Bir de sismik izolasyon ve izolatörlerin kullanılması var. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda bir çalışması var. 100 yatak ve üzerindeki hastanelerde, birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde var ama bunu daha çok kamu binalarına ve yüksek katlılara da zorunlu hâle getirme yönünde Meclisimiz bir çalışma yaparsa çok değerli ve kıymetli olacağını düşünüyorum.

Süremiz bitti mi Sayın Başkan, devam edeyim mi?