| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2020 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütün milletvekilleri kendi seçim bölgeleriyle alakalı sorunları ileri sürdüler, benim de Artvin'de, seçim bölgemde bir sıkıntı var Sayın Bakan; Cerattepe. Parlamentoda uzun zamandır Cerattepe'yi dile getiriyorum; uzun yıllardır süren bir çevre mücadelesi. Kente geldiniz, biliyorum, Artvin'e geldiniz, gördünüz kenti. Yüzde 70 eğimi olan bir kentte, Artvin'in üzerinde bir madencilik faaliyeti yapılıyor; bununla ilişkin olarak da yirmi beş yıldır süren bir çevre mücadelesi var ve bu çevre mücadelesinin sonunda, Artvin'de Artvinliler hangi siyasal gelenekten ve görüşten gelirlerse gelsinler bir hukuksal süreç yaşadılar, idare mahkemesinde arkasından Danıştaydan ÇED olumlu kararının iptaliyle alakalı kesin hüküm teşkil eden mahkeme kararları aldılar. Ben de milletvekilliğimden önce o davaların içinde avukat olarak bulundum. Ama ne yazık ki 2009/7 Orman Bakanlığının biliyorsunuz bir genelgesi var ve bu genelgeye dayanarak, ÇED'le alakalı bir eksiklik tespit edilirse buna ilişkin birkaç maddede veya birkaç hususta yeni bir düzenleme yapılıyor ve alınmış olan mahkeme kararları bir anlamda çöpe atılıyor Sayın Bakan. Bize fakültelerde şunu öğrettiler: Yani anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi bir hiyerarşik sıralama vardı. Bir bakanlık genelgesi ne yazık ki Türkiye'de Anayasa'dan da öte, kanundan da öte, tüzükten de öte, yönetmelikten de öte bir kesinlik, hüküm teşkil ediyor. Bu hususu sizin takdirlerinize sunuyorum.
Bu konuda birçok şey yapıldı; bakın, 2012'de elimizde mahkeme kararları olmuş olmasına rağmen -Sayın Bakan o süreçte siz yoktunuz- o mahkeme kararlarının varlığına rağmen o dönemde Enerji Bakanlığı yeni bir ihale sürecine başladı, ihale şartnamesi hazırladı. İhale şartnamesinin 9'uncu maddesinde "Burada maden faaliyeti yapacak olan firmanın yılda 10 bin ton metal bakır, 500 bin ton tüvanan malzeme üretecek tesise sahip olması gerekir." denildi. Ben ilgili Bakana, Taner Yıldız'a, Enerji Bakanına sordum ki: "Türkiye'de bu koşullarda kaç firma var, kime aittir?" diye. Ne yazık ki Eti Bakır'a, Cengiz Grup'a böyle bir firmanın ait olduğu Türkiye'de bir tane olduğu ortaya çıktı ve yapılan ihalede bu firma değil de bir başka firma aldı. O firmayla onun arasındaki hukuki irtibatı, fiili irtibatı kanıtladım, arkadan beş-altı ay süre geçtikten sonra ilgili firma yetkilileri bana geldiler "Bu işin üzerine gitme." Dediler; redevansla Cengiz Grup'a tekrar devrettiler Sayın Bakan. Yani benim avukatlık yaptığım yıllarda ihaleye vatandaş fesat karıştırırdı, şimdi ihaleye devletin yetkilileri fesat karıştırıyorlar; bakın, ne dediğimi bilerek konuşuyorum bir hukukçu olarak. Önceden böyleydi, benim seçim bölgemde benim avukatlık yaptığım yıllarda çevreyi vatandaştan korurduk; şimdi biz çevreyi devletten korumaya çalışıyoruz. Artvinliler o çevreyi korumak için altı ay boyunca Cerattepe'de ormanda nöbet tuttular. Askerle, polisle geldiler, kırdılar Artvinlileri ve bugün orada madencilik faaliyeti yapılıyor ve daha üzücü olanı da şudur: Devletin görevlilerinin iaşe masrafları Cengiz Grup tarafından karşılanıyor; bundan daha büyük bir ayıp yoktur Sayın Bakan.
Bunun ötesinde de Murgul'da -şimdi Murgul'da da bir tabloyla karşı karşıyayız- ilgili firma yeni bir tablo yarattı. Daha önceden, yapmayacağını 2014'te yazılı taahhütle belirtmiş olmasına rağmen, kaşe vurup altına imza atmasına rağmen şimdi dedi ki: "Hayır, ben Murgul'da siyanür havuzu kuracağım." Bir ilçe komple ayağa kalktı. Bir Artvin düşünün Sayın Bakan. Artvin'de 325 maden ruhsat alanı var, 325 tane maden ruhsat alanı var, 129 tane de HES projesi var, benim seçim bölgemde. Biz Artvin'i eğitim kenti yapmak istiyoruz, bir kültür kenti, turizm kenti yapmak istiyoruz ama bu kenti bir enerji kenti yaparak zaten barajlarla, Çoruh Vadisi'ndeki, havza projeleriyle -ne olduğunu bilen bir kenti- HES'lerle yok etmeye çalışıyoruz hem de maden projeleriyle yok etmeye çalışıyoruz.
Bugün Murgul'da daha önce yapılmış olan bakırla alakalı ki daha önce Sayın Başbakanla yapmış olduğumuz görüşmede dediler ki: "Artvin'de herhangi bir şekilde altın madeni çıkartmayacağız, açık alan çalışması yapmayacağız." Ne yazık Hükûmet tabii sözünde durmadı. "Kapalı işletme yapacağız." dediler, bugün açık işletme yapıyorlar; "Altın çıkartmayacağız, bakır çıkartacağız. dediler, bugün altın çıkartıyorlar. Şimdi, yani oradaki vatandaşlar devlete güveneceklerdi; ne yazık ki devlet onları emniyeti suistimala uğrattı, inançlarını yok etti.
Murgul'da da şu anda siyanür havuzuyla alakalı gelişmeler var, siyanür havuzu kurmaya çalışıyorlar. İlgili firma çökertme havuzlarıyla alakalı dört yıldır buradaki sızıntıyı durduramıyor, bir kenti yok etmeyle alakalı bir siyanür havuzu ortaya çıkartmaya çalışıyor. Bunu şiddetle reddediyoruz ve kabul etmiyoruz Sayın Bakan.
Bir şey daha söyleyeyim çünkü beş dakika zamanım var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet süreniz bitiyor, son cümlelerinizi alalım.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Bakanım, biz Artvin'de bütün belediyeleri aldık, 9 belediyenin 7'si Cumhuriyet Halk Partisinde. Bu yapmış olduğunuz çevre katliamından dolayı bu belediyeleri aldık, onu bilin.
Bakın, bu özel kalem müdürü atamalarıyla alakalı size yazılı soru sordum, buna ilişkin gerekli başvuruları yaptım, herhangi bir ses yok. Özel kalem müdürü...