KOMİSYON KONUŞMASI

SALİH CORA (Trabzon) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Çok kıymetli Bakanım, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki bu yıl acı haberlerin geldiği, hüzünlü anların yaşandığı ve gerçekten millet olarak büyük felaketleri yaşadığımız bir dönem gerçekleşti. Ben evvela bu depremlerde, sel felaketlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız ve bakan arkadaşları afet olur olmaz Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ilgili afet bölgelerine hep gittiler, oralarda vatandaşımızın yanında yer aldılar, acıları paylaştılar, yaraları sardılar; öyle, dostlar alışverişte görsün misali, deprem mahalline uğrayıp oradan kayak yapmaya gitmemişlerdir. Bunu, bir defa, bilmemiz gerekiyor. Afet bitmeden, enkaz kalkmadan, vatandaşlarımız huzurla ve güvenle evlerine yerleşmeden olay mahallerinden ayrılmamışlardır. Gece gündüz, yaz kış demeden olay yerinde vatandaşımızın yanında yer alarak alnı ak, başı dik bir şekilde milletimizin dualarıyla beraber olay mahallerinden ayrıldılar. Talimatları yerinde verdiler, takip ettiler, terk edip gitmediler. Bir hakkı teslim etmemiz gerekiyor; burada öyle hariçten gazel okumamak gerekiyor, ahkâm kesmemek gerekiyor. Hiçbir sorumluluk almadan, sadece akıl vermekle bu işler olmuyor. Google'dan topladığımız belgelerle, fotoğraflarla burası meydan okuma yeri değildir. Burada Google siyaseti yapmanın hiç kimseye bir faydası yoktur. Yasama, yürütme, yargı ayrıdır, kuvvetler ayrılığı vardır ama bunun yasamanın yürütmeye tahakkümü olarak algılanmaması gerekiyor. Yasama, yürütme, yargıyı aynı zamanda bir güçler kaynaşması olarak değerlendirmek gerekiyor. Soru sorabilirsiniz, görüş, eleştiri ortaya koyabilirsiniz; öyle masanın üstüne yumruk vurarak "Ben hesap soruyorum sana." tarzı böyle bir yaklaşım yoktur. Bunu kabul etmiyoruz. Bu hadsizliktir, bu yakışmıyor; bir milletvekilinin üslubuna, adabına da yakışmıyor. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Milletten bihaber yaşayanlar; deprem, afet bölgesi olduğunda Nişantaşı'nda oturup, orada kahvesini yudumlayıp "tweet" atarak siyaset yapılmaz. Olay mahalline gidip milletin acısını bizzat yaşamak gerekiyor.

Şimdi, biz, burada Komisyondayız, farklı farklı bakanlıkların bütçelerini gerçekleştiriyoruz. Ya, bir defa, bütçede çok ciddi bir ikilem yaşanıyor. Yani Enerji Bakanlığının bütçesinde "Türkiye'nin yer altı zenginlikleri var, Türkiye'nin madenleri kendisine yeter, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Yenilenebilir enerjiyi niye hayata geçirmiyorsunuz, bu oranlar niye yükselmiyor." deniliyor ama Çevre Bakanlığının bütçesine gelindiğinde, maden sahalarının çevreyi kirlettiğinden bahsedilmesi tamamen ikircikli bir davranıştır.

Değerli arkadaşlar, biz çevre noktasında çok hassas bir iktidarız. AK PARTİ çevresel duyarlılığı esas alan bir kalkınma modelini ortaya koymaktadır. Sadece çevreyi değil, tabiatı her yönüyle dikkate alan bir partiyiz. Nesli tükenmekte olan bir kuşa takılan çiple onun günlük aktivitelerini takip edecek kadar duyarlı bir siyasi harekete, anlayışa ve zihniyete burada çevre dersi vermek sizin haddinize değildir. İstanbul'da gaz maskeleriyle dolaşılan, çöp dağlarıyla orada çevreyi kirleten, çukurlara bulaştıran bir yaklaşımın bize çevre dersi vermesi bizi hiçbir şekilde doğru bir yöne yönlendirmez. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Yine, aynı şekilde, ormanlarımızı ateşe verenler, yakıp yıkanlar; bir defa şehirleri yaşanamaz kılan, çukurlarla, barikatlarla terörize edenler şimdi kalkıp orada yaktıkları, yıktıkları yerlerde kentsel dönüşüm yapılırken kalkıp bize iç mimarlık, mimarlık dersi veremez, estetik dersi veremezler.

Değerli arkadaşlar, şunu ifade etmek istiyorum: Bizim çevreye bakışımız, sadece Çevre Bakanlığının politikalarıyla birlikte de değildir. Her alanda, her yönüyle baktığımızda, Türkiye, esasında dünyayı en az kirleten ülkelerin başında gelmektedir. Bu bile attığımız adımların, yaptığımız yatırımların ne kadar sonuç verdiğini göstermektedir. 81 ili doğal gazla buluşturmamız bir defa hava kirliliği noktasında çok önemli bir adım attığımızı göstermektedir. Her bir şehir merkezimizde elektrik hatlarını yerin altına almamız esasında önemli bir görüntü kirliliğini ortadan kaldırdığımızı göstermektedir. Her bir şehirde yine, yaptığımız katı atık tesisleriyle, katı atık depolama tesisleri, bunların işte, biyoenerjiye dönüştürülmesiyle beraber çöp dağlarının ortadan kaldırılmasıyla şehirlerdeki pis kokuları ortadan kaldırdık. Yine, içme suyu arıtma tesislerimizle beraber milletimizi temiz suya kavuşturduk. Her bir tarafta oluşturduğumuz millet bahçeleriyle işte, yeşil koridorlarla birlikte muazzam yeşil alanlar oluşturduk, milletimizin nefes alacağı alanlar oluşturduk. Şehirlerdeki metruk, çirkin ve çarpık görüntüyü kaldırmak için kentsel dönüşümleri hayata geçirdik.

Değerli arkadaşlar, bu manada, biz şunu ifade etmek istiyoruz: AK PARTİ iktidarı olarak çevre alanında güzel bir sınav verdik ve bunda büyük bir başarı ortaya koyuyoruz, bunu kara çalmayla bozmanız asla mümkün değildir. Bakın, burada bir sürü itirazlarınız oldu; işte, şurada şu çevre kirliliği var, hava kirliliği var, şu var, bu var. Bunların hepsine Çevre Bakanlığı çok duyarlı bir şekilde davranmaktadır. Bir tane örnek vermek istiyorum, denemek için yaptım bunu. Trabzon'da Maçka Vadisi'nden gelen Değirmendere vardır. Orada bir fabrikanın -çakıl taşı imalatı yapan zannedersem konkasör fabrikası vardı- orada atıklarını dereye boşalttığı yönünde bir ihbar geldi, ben de olay mahalline gittim, baktım ki gerçekten böyle bir durum var. Hemen Çevre İl Müdürlüğünün o ihbar hattını aradım, baktım, bir saat içerisinde oraya geldiler, hemen ilgili firma hakkında tutanak tuttular, ceza işlemi tesis ettiler. Bunu bizzat teyit ettim, kontrol ettim, denetimimizi yaptık, bu hassasiyetle, bu duyarlılıkla hareket eden bir yaklaşımımız var.

Arkadaşlar, biz, bakın dünyadaki diğer ülkelere, Avrupa ülkelerine, ÇED veren, ÇED yönetmeliği olan bir ülkeyiz biz. Hangi ülkede bunlar var? Dolayısıyla Türkiye'nin yaptığı adımlara katkı sağlayan yaklaşımlar ortaya koyun, yaptıklarımızı da takdir etmeyi bilin, fedakârlıklar karşısında en azından teşekkür etmesini bilin, daha güzelini yapmak için hep birlikte hareket edelim.

Bütçenin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Sayın Bakanım, sizlerin nezdinde tüm bürokrat arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir ekip çalışmasıyla hareket ediyorsunuz. Hangi bürokratınıza bir meselemiz, memleketimizden olsun, vatandaşımızın bir sorunu olsa her birine ulaştığımızda... Gerek Millî Emlak Genel Müdürümüze gerek TOKİ Başkanımıza gerek İller Bankası Genel Müdürümüze gerek ÇED Genel Müdürümüze gerekse de isimlerini tek tek sayamadığım her bir Genel Müdürümüzün hepsine, Bakan Yardımcılarımıza çok çok teşekkür ediyorum, sizlere hassaten teşekkür ediyorum.

Bütçenin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.