| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2020 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yalnız, Sayın Komisyon Başkanım, konuşmama geçmeden önce süremi kısa kullanacağımı söylemiştim, böyle bir söz vermiştim ama bunu tam tutamayacağımı baştan size söyleyeyim çünkü arkadaşlarımıza da biraz cevap verme ihtiyacım doğdu.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tabii ki nasıl istiyorsanız.
Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratlarımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensuplarımız; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, Bakanlık bütçenize ve genel değerlendirmeme geçmeden önce arkadaşlarımızın şu anda içinde bulundukları tutumla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum, kusura bakmayın.
Değerli arkadaşlar, burada bir tutum oluşmaya başladı, gelişti. Yani bütçe görüşmelerinde Bakanlarımız geliyor, bürokratlarımız geliyor ve Bakanlıkların bütçesini görüşüyoruz ve biz, konuşurken Bakanlarımızı muhatap alıyoruz yani hitabımız onlara yönelik, eleştirimiz onların faaliyetlerine yönelik. Elbette ki partilerinizin faaliyetlerini savunacaksınız, buna karşı bir itirazımız yok ama son zamanlarda dikkatimi en fazla çeken şey, "Bakanlarınız burada, Bakanlarımız, devletimizin Bakanları sanki kendilerini savunamayacakmış, sorularımıza cevap veremeyecekmiş, eleştirilerimize cevap veremeyecekmiş" gibi bir savunma içerisindesiniz, onların yerine siz konuşuyorsunuz. Biz burada "Sizler bize cevap verin." diye değil, "Bakan bize cevap versin." diye konuşuyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) - Dört ay deprem bölgesinde kaldı, el insaf!
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bakın, biz muhalefetiz tabii ki eleştireceğiz, bazen sert eleştirilerimiz de olabilir, bunları siz karşılamak durumundasınız, kusura bakmayın iktidar olan sizsiniz, iktidardaysanız bunları siz karşılamak durumundasınız.
SALİH CORA (Trabzon) - Masaya yumruk vurup "Hesap verin." denmemesi lazım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani muhalefet olan biziz, sanki siz kendinizi savunur hâle düşüyorsunuz. Lütfen müsaade edin, bakanlarımız cevap versinler bunlara. Bu, yanlış bir üslup, yanlış bir tutum. Sizi tutumunuzu değiştirmeye davet ediyorum.
Sayın Cora, konuşmasında, konuşmamım sonunda özellikle sel felaketiyle ilgili konuşacaktım, Giresun sel felaketiyle ilgili...
SALİH CORA (Trabzon) - Giresun'a gittiniz mi? Giresunlusunuz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bana hesap soramazsınız.
Gittim, gittim.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Cora, müdahale etmeyin.
SALİH CORA (Trabzon) - Dereli'ye gittiniz mi?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Dereli'ye de gittim. Orada çamurların içinde çizmeyle dolaştım, Sayın Soylu'yla toplantı da yaptık.
Nasıl bir üslup bu?
Siz bana nasıl hesap sorabilirsiniz?
SALİH CORA (Trabzon) - Ben soru soruyorum, hesap sormuyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yapmadığım tek şey, kepçeye binmedim ben, öyle bir şey yapmadım. Ha, bunu sorabilirsiniz "Bindiniz mi?" diye. Bana böyle bir hesap soramazsınız, sizin haddiniz değil bu.
SALİH CORA (Trabzon) - Hayır, hesap sormuyorum.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Cora...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Siz bizim Belediye Başkanımızı da "Felaket bölgesine gitti, sonra da kayağa gitti." diye de eleştiremezsiniz.
SALİH CORA (Trabzon) - Soru soruyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir dakika, hayır hesap soruyorsunuz.
Burada felaket bölgelerinde...
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Emecan, karşılıklı konuşmayalım, isterseniz siz konuşmanıza devam edin.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tamam ama kusura bakmayın buramıza geldi, buramıza geldi artık yani yeter.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Cora, lütfen...
Arkadaşlar, lütfen...
Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sel felaketlerinde sorumlu olan, görevi olan, oralara müdahale etmek durumunda olan neresidir? İktidardır, Bakanlıklardır, değil mi?
SALİH CORA (Trabzon) - Acıyı paylaşmak.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Biz o acıları paylaştık, biz gittik orada Bakanla toplantı yaptık. Bakın, İzmir'deki deprem felaketiyle ilgili arkadaşlarımız Sayın Bakana orada yaptıkları için teşekkür ettiler. Öyle değil mi? Bir belediye başkanının görevi değildir ama bizim Belediye Başkanımız görevi olmamasına rağmen gitmiştir, ziyaret etmiştir, gereken yardımları yapmıştır, onu o şekilde eleştiremezsin, haddinizi bilin. Siz önce kendi görevinizi yapacaksınız, kusura bakmayın, yeter.
SALİH CORA (Trabzon) - Sonra kayağa gitti ama.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, bu işi karşılıklı yapmayalım.
Sayın Cora, lütfen...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Bakan cevap verebilir bu soruya.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Emecan, siz de Sayın Cora'ya konuşuyorsunuz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben başta arkadaşlarıma biraz hitap edeceğimi söyledim.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama konuştukça o da cevap veriyor.
İkili diyaloğu bırakalım Sayın Cora.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bakın, Sayın Başkan, bazı şeylere bir son vermemiz gerekiyor lütfen.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Bana mı söylüyorsunuz?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Hayır, arkadaşlara söylüyorum, size değil, kusura bakmayın size değil.
Çok özür diliyorum yani zamanımı, kimsenin zamanını açıkçası bu şekilde almak istemezdim ama bunları da konuşmamız gerekiyor ve şunu da söyleyeyim: Tabii, Bakanlık bütçesinin görüşmesiyle de biraz bağlantılı olacak bundan sonraki konuşmam.
Sayın Bakan, tabii bizlere her şeye karşı olduğumuzla ilgili de arkadaşlarımız tarafından eleştiriler geliyor. Dün, Ulaştırma Bakanlığı görüşmelerinde de aynı şeyi yaşadık; sürekli yapılanlara itiraz ediyorsunuz, hiçbir yeniliği kabul etmiyorsunuz, her şeye karşısınız şeklinde. Aslında bizim karşı olduğumuz, projelerin yapılması, ülkenin, devletin gelişmesi, ileriye gitmesi değil, asla. Elbette yapılmasını onaylıyoruz. Tabii ki yollar yapılacak, köprüler yapılacak, bu ülkenin gelişimi için tabii ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çatısı altında da birçok çalışma yapılacak ama burada asıl bizim itiraz ettiğimiz şey kentleşmenin, doğanın, talanın, çevrenin korunmasının ve rantın dengesinin kurulması. Şimdi, bizim burada itirazımız anlayışadır. O anlayış nedir? Yıkarak yapma anlayışı. Şimdi, hiçbir gelişmiş ülkeye baktığınızda böyle bir anlayış göremezsiniz. Yıkarak değil, üzerine koyarak yapılır ama maalesef Türkiye'de öyle olmuyor. Sayın Bakan, birçok konuşmacı arkadaşımız tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak "Çevre Bakanı" olamadığınızla ilgili eleştiriler aldınız. Ben açıkçası bunu değerlendirmenizi öneriyorum size, bu eleştirileri. Bunun yapıcı bir eleştiri olduğunu düşünüyorum çünkü. Bu ülkede eğer ormanlık alanlar, tarım alanları imara açılmaya devam edecekse, sit alanları imara açılmaya devam edecekse, yine madenler, çeşitli HES'ler barajlar yoluyla çevre korunmadan, ÇED olumsuz raporları dikkate alınmadan bu ruhsatlar dağıtılmaya devam edecekse bu eleştirileri almaya siz de devam edeceksiniz diyorum.
Çevreyle ilgili bir şey sormak istiyorum Sayın Bakan: Geçen yılki bütçenizde size Paris Antlaşması'na taraf olup olmamanız konusunda soru yöneltmiştim ve cevabınız şu şekilde olmuştu: "Meclisten geçirmemiş ve taraf olmamışızdır." Onu biliyorduk zaten. Şimdi, taraf olunmamasıyla ilgili, Türkiye'nin finans ve teknoloji desteklerine erişebilmek bakımından kendisiyle benzer konumdaki ülkelerle aynı şekilde muamele görmemesini -tutanaklardan, sizin konuşmanızdan okuyorum bunları- gelişmekte olan ülkelerin erişimine açık olan Yeşil İklim Fonu ve iklim teknolojisinden faydalanamadığımızı, bunlardan faydalanmak istediğimizi, bu nedenle imza atmadığınızı, gerçekleştirdiğiniz müzakerelerin sonuçsuz kaldığını ama bu müzakerelerin devam ettiğini söylemiştiniz yani gelişmiş ülke kategorisinde olmamızdan dolayı. Sayın Bakan, sormak istiyorum: Şu anda Paris Anlaşması'yla ilgili konuda hangi durumdayız? Neler yaptınız? Bu fonlara ulaşabildiniz mi? Anlaşmayı Meclise getirecek misiniz? diye.
Şimdi, tabii kentsel dönüşüm ve depremle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Sizinle de meslektaşız aynı zamanda. Kentsel dönüşüm faaliyetleri kapsamında, sunumunuzda "TOKİ on sekiz yıl içinde 975 bin konut yaptı." dediniz ve "Türkiye genelinde 1,5 milyon, İstanbul'da 300 bin konutun çok acil bir şekilde dönüştürülmesi gerekiyor." dediniz. Ben size bunların içindeki 48 bin konutun İstanbul'da çok çok acil şekilde dönüştürülmesi gerektiğini de eklemek istiyorum. Yalnız buradaki hesaba baktığımız zaman, 1,5 milyon konutun da dönüştürülmesi için yani on sekiz yılda 975 bin konut için sanki otuz-otuz beş yıl, otuz altı yıla ihtiyacımız varmış gibi bir görüntü çıkıyor ortaya açıkçası. Deprem sorununa bağlı olarak, tabii, kentsel dönüşüme artık siyaset üstü bir mesele olarak bakmak zorundayız, -Sayın Bakan, dinlediğinizi umuyorum- aslında bunun sözünü siz İstanbul'da, Kentsel Dönüşüm İstişare Toplantısı'nda verdiniz diye biliyorum, bu şekilde biliyoruz, sizin konuşmalarınızı da takip ettik. Sonra, bir deprem konseyi kurulmasıyla ilgili konuya da sıcak baktığınızı biliyorum. Açıkçası yani sizin bu konuda olumlu yaklaşımınız tabii bizleri de mutlu ediyor. Çünkü, açıkçası, deprem konusu ve kentsel dönüşüm konusu Bakanlığınızın tek başına yürütüp çözebileceği bir konu değil. Biraz önce bir yıl hesabı da yaptık yani otuz-otuz beş yıl, Türkiye'nin böyle bir zamanı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son oluşan depremlerle zaten İstanbul depreminin öne çekildiğini söyleyen uzmanlar da var, o yüzden bütüncül bir politikayla ve yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde ilerlemek durumundasınız. Yani vatandaş, devlet, yerel yönetim, müteahhit, finans ayağını hep birlikte organize etmemiz gerekiyor. 6306 sayılı Yasa'nın yeterli olmadığı da ortaya çıktı. Yeni bir deprem yasası mutlaka yapılmak zorunda. Depremde oluşacak hasarları azaltmayı, önlemeyi öncelik olarak belirlemek durumundayız.
Son otuz saniyemde de, Kanal İstanbul'la ilgili bir şey söylemek istiyorum. Dün de konuştuk, bugün de birçok arkadaşımız bu konudan bahsetti. Sayın Bakan, eğer dinlerseniz, ben size sadece bir çağrıda bulunmak istiyorum Kanal İstanbul'la ilgili. Şimdi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı doğrultusunda imar planlarının İstanbul'da 7 etabından 3'ünü onayladınız. Sayın Bakan, Kanal İstanbul Türkiye'nin şu anda önceliği değil. Bakın, çok ciddi bir pandemi sürecindeyiz, hem sağlık krizi yaşıyoruz hem bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Bu kadar krizin içerisinde insanlarımız, ülkemiz ve devletimiz de bunlarla mücadele ederken benim size çağrım, özellikle şu imar planlarını onaylama işini durdurmanız, vazgeçmeniz; en azından bir süre erteleyin, bunu biz daha sonra konuşalım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Emecan...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çünkü bölgeye de zarar veriyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz, süreniz...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bölgede 2011'den bu yana 30 milyon metrekare de el değiştirdi ve o bölgede insanlar tedirginler, özellikle Arnavutköy bölgesinde, bu onaylanan bölgede çok tedirginler, insanlarımızı tedirgin etmeyelim. Bu işi, siyasallaştı ama lütfen erteleyelim ve başka....
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz Sayın Emecan. Mesajınızı verdiniz, sağ olun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Hayırlı olsun.