KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.

Yine güzel Bakanım, Emine Hanım bizim Komisyonun nezaket timsali üyesi, Salih Bey de mertliği ifade eden, delikanlılığı ifade eden genç üyemiz; her ikisinden de istifade ediyoruz. Münazaalara ara ara münakaşa dozu katmak güzel oluyor. Bu bapta ben bu sohbeti öyle değerlendirdim.

Sizin kepçenin üzerindeki görüntünüz bizim için şeref varakası, şeref sayfası. Milletin yüreğinde yer etmiş bir ifadedir o görüntü. Bunu özellikle kayda geçiyorum, ilgili arkadaşlarımız da düşüncelerini yeniden "check" etsinler, bir düzenlemeye koysunlar diye söylüyorum bunu. Çünkü biz sizinle beraber hem çevreye hem de çalışkanlık kavramına özel bir tanım getirdik. Siz Bakan olarak ve Bakan Yardımcıları, ekibinizin tamamı, nerede görüntü verseniz, en azından yüreklere bir ferahlık geliyor. Deprem varsa, siz görünüyorsanız orada bir kolaylık, bir ferahlık çıkıyor orta yere.

Yanımda Giresun Milletvekilimiz var, ara ara konuşuyoruz. Sizin işte oradaki, o sel felaketinde yaptıklarınızı filan anlatıyor. Bunu sadece bizimkiler değil, muhalefete mensup milletvekillerinden de duyuyorum, dolayısıyla da iftihar ediyorum. AK PARTİ'nin bir milletvekili olarak, mensubiyet duyan, davasına mensubiyet duyan herkes adına iftihar ediyorum.

Bir kayıt düşmek istiyorum, ara ara konuşuyoruz biz, haksızlık olmasın diye çünkü biz hakkı adaleti üstün bir yapıyı ifade ediyoruz. 1999 depreminde, Milliyetçi Hareket Partisinin tavrını yakından bilen birisiyim, Sayın Bahçeli'nin gayretlerini bilen birisiyim. Ara ara mukayese yapılırken aslında üzerinden çok zaman geçmesine rağmen rahmetli Başbakanımız Ecevit'in "Efendim, benim, henüz haberim yok olaylardan filan." ifadesinden dolayıdır tenkitler, yoksa bizim arkadaşlarımızdan Devlet Bahçeli Bey'e bir tenkit yönelmiyor, bunu özellikle söylüyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Söyle ya, onun iktidarını niye ayrı tutuyorsunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Neyi söyleyeyim? Kardeşim, tespit...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devam edelim İbrahim Bey, karşılıklı konuşmayalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım "Böyle sulh üzere, sükûn üzere götürelim." dedi ama kaşınıyor ya, yapma bunu işte ya kardeşim yapma bunu.

CAVİT ARI (Antalya) - Devlet Bey olunca niye fikir değiştiriyorsun?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim biz, çevre mevzu edildiğinde iki kavramı yan yana çok kullanıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız kullanıyor, bize ait, bizim mahalleye ait, bizim tefekkür dünyamıza ait bu kavramlar. Vazıcedit ve keşfikadim yani yeniyi ortaya çıkarmanın gayretinde olmanın bir anlamı yoktur çevre mevzusunda. Özellikle eskiye ait güzellikleri keşif noktasına taşımak çok daha lezzet verir diye bu kavramları kullanıyoruz ve biz bunu zaten hayata geçiriyoruz çevreye duyduğumuz duyarlılıktan dolayı. Bizim muhayyilemizde Efendimiz'in tarzı var, o bir yerden içeri girdiğinde velev ki kimse olmasa da eşyaya dahi selam veren bir yükseklikti. Onun izinde gidenler olarak çevreye böyle bakıyoruz ve "Hangi yöne baksan benim veçhimi görürsün." buyuran Cenab-ı Hakk'ın tembihatına kulak asıyoruz biz. Dolayısıyla bırakın insanı, mahlukat, canlı, cansız hepsine saygıyla yaklaşıyoruz ve bu tarzımız Sayın Cumhurbaşkanımızın hayatına yansımıştır. Her gün bu hâl üzere davrandığı için ekibine de bunu enjekte etmiştir, elhamdülillah böyle de yürüyoruz. Bakın arkadaşlar, bir şey söyleyeyim ben: Bütün renkleriyle, efendim, Kürt'üyle, Türkmen'iyle, Çerkez'iyle yahut diğer unsurlarıyla Türk milleti töreli bir millettir. Türk, töre demektir zaten. Bizim töremizde de çevreye riayet esastır. Mahalle kültürü -ara ara ben konuşmalarımda bunun altını özellikle çiziyorum- mahalle bizi ifade ediyor, bizi tanımlıyor. Herkesin mahallesi... Biz ara ara "biz" kavramını, yani "bizim" kavramını daha doğrusu, bir zamir olarak mülkiyetin önüne asla koymayız. yani "bizim arabamız" bizim efendim makam olarak varsayalım ki işte "bizim pozisyonumuz" demeyiz ama "bizim mahallemiz" deriz biz. Ondan bir büyük haz duyarız çünkü mahalle bütünüyle bizi tarif eder. Öyleyse mahallelerin mevcut hâllerine öteden beri, kadimden beri getirdiğimiz hâllerine çok ciddi bir duyarlılık koymak lazım. Biz de hep bunu yaptık zaten bugüne kadar, bundan sonra da Allah'ın izniyle bu hâl üzere yürüyeceğiz.

Değerli Bakanım, Başkanımız tabii, bir sabır abidesi ve tabii, bilgisini de birikimini de istifade noktasında alıyoruz, Allah razı olsun, sabahtan beri de orada oturuyor, fazla uzatmayacağım. Ekibinize hususen teşekkür ediyorum ama benim bir hemşehrim var, onu ihmal ettiler burada, ismini açmadılar. Zeki Bey bizim Tapu ve Kadastro Genel Müdürümüz, onun da çok ciddi katkıları var. Erzurum'a hususen TOKİ kanalıyla yapılan hizmetler var. Kardeşimiz burada, TOKİ Başkanımız. Salih'i görüyorsunuz değil mi Değerli Bakanım yani hakikaten alicenap bir kadromuz var bizim. Efendim İller Bankası Müdürümüz Vedat Bey mesela, gördüğümüzde hakikaten Vedat Bey, Allah razı olsun yani onun şahsında bütün genel müdürlerimizden. Ahmet kardeşim, bizim Büyükşehir Başkanlığımızı yaptığı Erzurum'a çok ciddi katkıları oldu. Sizinle beraber şimdi ekibinize katkı sunuyor, ona da minnettarım.

Hasılı, herkese yaptıklarından dolayı medyunuşükranız, minnettarız. Bütçemiz de Allah'ın izniyle bereket getirecek, hayır uğur getirsin diyor saygılar sunuyorum.