FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli katılımcılar; öncelikle, size başsağlığı ve sabır diliyorum Sayın Bakan.

Kadın girişimciliğinin desteklenmesi, ekonomik kalkınma ve büyüme açısından çok önemli. Sonuçta nüfusun yarısını oluşturan kadınların istihdama etkin katılımı söz konusu burada. Ancak daha da önemlisi, kadınlar maddi kazanç elde edebildikleri bu işler sayesinde ekonomik özgürlük kazanabiliyor ve yoksulluktan korunabiliyorlar. Fakat kadınların piyasaya ve iş gücüne bu şekilde katılmaları bankacılık ve finans sektörü tarafından kapsanmalarından geçiyor. Kadın girişimciliği kredi kullandırılarak teşvik ediliyor, yani kadınlar işletme kurabilmek için borçlanmak zorundalar ve kadınları serbest piyasa ekonomisinin koşullarına terk etmek dışında alternatif bir politika da görmüyoruz. Öte taraftan kadınlar hâlâ büyük oranda geleneksel ve -tırnak içinde- kadınlara uygun olarak görülen sektörlere yönlendiriliyor, ev içinde küçük atölyecilik, gıda gibi az sayıda kişinin çalıştığı hizmet odaklı, mikro ölçekli işletmeler ekonomik krizden en çok etkilenen sektörler aynı zamanda. Kadınların girişimci olmalarının toplum, şirket ve ülke ekonomisi açısından ne kadar önemli olduğu vurgulanırken bu süreçte toplumsal cinsiyet rolleri pek de sorgulanmıyor maalesef. Mesela, mart başındaki toplam kadın esnaf ve girişimci sayısı neydi? -Ben sorularımı da konuşmam içerisinde aktarmak istiyorum- Nisan-Kasım 2020 arasında işletmelerini kapatmak zorunda kalan kadın sayısı nedir? Bu kadınlar neden işletmelerini kapatmak zorunda kaldılar? Aynı süre içinde, son altı ayda işletme açabilen kadın sayısı nedir? İşletmelerini ayakta tutabilmek için kadınlar daha fazla borçlanmak zorunda mı kalıyor? Bu dönemde KOBİ teşviklerinden kaç kadın yararlandı? Kaç kadın işletmecinin borcu ertelendi? Kadınlar borçlarını ödeyebiliyorlar mı? Kendi hesabına çalışan esnaf ve girişimci kadınların hizmet ve tarım dışı sektörlerde de yer alabilmesi için neler planlıyorsunuz?

Bir de sanıyorum birçok milletvekili arkadaşa da ulaşmışlardır, engelli yurttaşların kur ve ÖTV artışından kaynaklı yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi için çok haklı bir talepleri var. Engelli yurttaşların 2020 yılı itibarıyla vergi indiriminden yararlanarak alabilecekleri araçlar için fiyat üst sınırı yeniden değerleme oranıyla birlikte 330 bin lira. 2017'den bugüne sınır yüzde 50 civarında artmış, oysa araç fiyatlarındaki son üç senedeki artış yüzde 150'den daha fazla. 2021 yılında araç fiyatlarının daha da artacağını biliyoruz, oysa engelli bireylerin ve ailelerinin sürüş ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak, ihtiyaç duyduklarında akülü arabaların sığabildiği araçların fiyatlarıysa çok daha yüksek. Bu fiyatların ihtiyaçları karşılamak üzere artırılması için Hazine ve Maliye Bakanlığıyla birlikte istişareyle bir düzenlemeye gidilmesini talep ediyoruz.

Son olarak da yine birçok vekile ulaşmıştır, tekel bayilerinin talepleri var. Onlar da "Alkol satmayan zincir marketlere, bakkallara, kuru yemişçilere hafta içi ruhsat saatine kadar çalışma izni. Bizlere Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu ruhsatında alkollü içki perakende yazan 150 bin tekel bayisine akşam 20.00'de kapatma yasağı. Şimdi, bu virüs marketlere, bakkallara uğramıyor da bize mi uğruyor?" diye haklı olarak soruyorlar. Bu yanlı kısıtlamanın acilen tekrar gözden geçirilmesini istiyorlar. "Kredi ödemeleri, kira ödemeleri gibi daha birçok borç takvim günü üzerinden hesaplanır ve biz de bu durumda borçların tümünün iş günü ve iş saati üzerinden hesaplanmasına yönelik acilen karar çıkartılmasını istiyoruz. Madem adalet herkes için var, o zaman bir şeyler yapılması gerekir." diyorlar.

Saygılar sunarım.