| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı d) Türkiye Ulusal Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Evet, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, çok Saygıdeğer Bakanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarımız, Değerli Bakan Yardımcılarım, kıymetli bürokratlarımız, basınımızın çok değerli mensupları; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, dünyanın en mukaddes vazifesini icra eden bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuzu takip ettik, gerçekten yerli ve millî anlayışı zirveleştirerek "Bir Türk gibi güçlü." deyimini bize dünyada Cumhurbaşkanımızla birlikte yaşatıyorsunuz, sizlere minnettar olduğumu ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; gerçekten çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz, kadim bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşamış olduğumuz bu coğrafya tarihî ve kültürel sorumluluklarımızı da taşımamız gereken bir coğrafya. Bizler, millet olarak yaşamış olduğumuz bu coğrafyada çok ağır bedeller ödedik. Alparslan 1071'de Anadolu'ya girerken o kır atının üzerinde, beyaz elbisesiyle "Ya istiklal ya ölüm!"den başka bir şey düşünmemişti. Oradan Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine, Ulubatlı Hasan'ın şehadet mertebesine ulaşmasına kadar, Çanakkale'de Seyit Onbaşı o son 250 kiloluk top mermisini omuzlarken, 250 bin şehidimiz ve yüz binlerce gazimizle bizler bu coğrafyada yaşamanın ağır bedelini bir kere daha ödemiş olduk. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Türkiye'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kurtuluş Savaşı'nda ve bütün muharebelerde bizler, yüz binlerce şehidimiz ve gazimizle bu kutsal topraklarda yaşamanın ağır bedelini bir kere daha ödemiştik. Son olarak, Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye'de, hain FETÖ darbe girişimine karşı 251 şehidimiz ve binlerce gazimizle bir kere daha bu topraklarda yaşamanın ağır bedelini ödemiş olduk. Suriye'de, Kuzey Irak'ta, ülkemizin çeşitli noktalarında belki kıyamete kadar da bizler, bu bedelleri ödemeye devam edeceğiz.
Evet, arkadaşlar, bazı arkadaşlarımız, bazı milletvekillerimiz diplomasiden bahsediyorlar, insan haklarından, hukukun üstünlüğünden, uluslararası sözleşmelerden... Bunların hepsi gerçekten çok güzel şeyler ama bunlara biz ihtiyaç duyduğumuzda, bunlar bize lazım olduğunda dünyanın o muktedir güçleri, o güçlü devletleri bize geri dönüp bakmıyorlar; Filistin'de bakmadılar, Karabağ'da bakmadılar, Bosna'da bakmadılar, Yemen'de bakmadılar, Suriye'de, Çin'de, Maçin'de, Kıbrıs'ta bakmadılar.
Eğer bu bölgede yaşıyorsanız, Türk'seniz ve Müslüman'sanız çok güçlü olmak zorundasınız. Yerli ve millî anlayışla İHA'larınızın, SİHA'larınızın, sondaj gemilerinizin, S-400'lerinizin, güçlü bir savunma sanayinizin olması gerekiyor. Eğer bunlar varsa Suriye'de, Kuzey Irak'ta, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, dünyanın farklı coğrafyalarında olabilirsiniz; hem sahada hem masada kazanırsınız; işte, o zaman "dünya 5'ten büyüktür" ve "one minute" diyebilirsiniz ve haklarınızı, millî çıkarlarınızı bu sayede koruyabilirsiniz.
Türkiye, tarihinde hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Güçlü olduğunuz için kendi gazınızı, kendi petrolünüzü çıkarabiliyorsunuz, kendi göbeğinizi kendiniz kesebiliyorsunuz, hem sahada hem de masada olabiliyorsunuz. Eğer siz güçlü olursanız adil ve adaletli olursunuz; dünyaya, bölgenize adalet getirirsiniz, barış ve huzur getirirsiniz.
Şunu herkes çok iyi bilmeli ki bizler 84 milyon olarak Alevi'siyle Sünni'siyle, Kürt'üyle Türk'üyle, Laz'ıyla Çerkez'iyle, velhasıl bütün dinî ve etnik yapılarımızla bir olacağız, beraber olacağız. Şu ay yıldızlı Türk Bayrağı'mızın gölgesinde o "Korkma!" diye başlayan İstiklal Marşı'mızı kıyamete kadar, ilelebet birlikte okuyacağız. Güçlü ve büyük Türkiye olacağız ve bütün hedeflerimize de bu şekilde inşallah ulaşmış olacağız.
Son zamanlarda bazı heveslere kapılanlara birkaç cümle ifade etmek istiyorum: Bizim demokrasimizin bedeli ödenmiştir. Milletimizin iradesi hiç kimsenin tasallutu ve tahakkümü altında değildir. Diyeti bizzat milletimiz tarafından ödenen demokrasimiz kendi tarihimize altın harflerle silinemeyecek üzere yazılmıştır. Birilerinin yabancı otoritelerden iktidar ve demokrasi dilenmesi düşüklükten başka bir şey değildir. Bu alışkanlık ya da ısrar Libya'da da kendini göstermiş; ülkemiz, Amerika'ya şikâyet edilmiştir. Aynı zihniyet, Biden'dan demokrasiyi ithal etmek zafiyetine kapılmıştır. Türkiye'de tedavülden kalmış olan vesayet maalesef meraklıları tarafından yeniden ithal edilmeye çalışılıyor. Demokrasimizin tek ve yegâne sahibi millettir. Millete gitmek yerine dışarıdan demokrasi talebi için pusula yazanlara 15 Temmuzu bir kere daha hatırlatmak isterim. Bizim demokrasimiz dünyaya açıktır ancak dışarıdan ithal ve payanda kabul edilemez.
Azerbaycan Dağlık Karabağ için kan donduran açıklamalar yapanlar aynı anlayışla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Kapalı Maraş'ın açılışını da eleştirmişlerdir. Suriye'den çekilmemizi isteyerek PYD'ye ve Esad rejimlerine hizmet etmeyi uluslararası arenada kendilerine görev bilmişlerdir. Hızını alamayan bu sığ düşünce Türkiye'nin güvenliği ve vatan savunması için aldığımız S-400'leri iptal edecekleri sözünü ABD'ye bel bükerek, boyun eğerek vermişlerdir. Türkiye'nin güvenliği ve vatan savunması asla ticaret konusu yapılamaz. Değerlerimizi ticaret maddesi olarak görenler demokrasiyle aralarına ne kadar mesafe koyduklarına bakmalıdırlar. Demokrasimiz ve güvenliğimiz asla siyasi pazarlık konusu olamaz. Vesayetin zihniyetinden çıkamayanlar bunu siyasi ithal yoluyla ikame etmeye kalkmışlardır. Buna vereceğimiz en önemli cevap Atatürk'ün veciz ifadesidir: "Manda ve himaye kabul edilemez."
Evet, değerli milletvekillerimiz, burada bir hak teslimi yapmak adına bir "tweet"i de yine sizlerle paylaşmak istiyorum: "Kapalı Maraş'ın kısmen de olsa açılması olumlu bir karardır. Türkiye'nin özgürlükçü demokrasi için yeterli tecrübesi ve kadroları vardır. Bunun için yabancılardan çağrı beklemek züldür." Bu "tweet"i paylaşan Mehmet Akif Hamzaçebi.
Sayın Bakanım, ben gerçekten sizi ve kadronuzu bir kere daha tebrik ediyorum, kutluyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün Cumhurbaşkanlığı Kabinesini tebrik ediyor, kutluyorum. Bütçenizin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını Yüce Allah'tan temenni ediyorum.