KOMİSYON KONUŞMASI

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Bakan, Sayın Komisyon üyeleri, Sayın Bakan Yardımcıları, Bakanlık yetkilileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, Doğu Akdeniz'de, Türk bayraklı ticari gemimize uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Almanya tarafından yapılan baskını şiddetle kınadığımı ifade ederek sözlerime başlıyorum.

Sayın Bakanım, Türkiye'mizi 2011 yılı Mart ayından beri meşgul eden Suriye ve Suriyeli sığınmacılarla ilgili olarak konuşacağım. 4 milyon civarındaki Suriyelilerin büyük bölümü Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Adana illerimizde konuşlandırıldılar. Sayı bakımından Kilis'i örnek vermek istiyorum; Kilis'te Suriyeli sayısı, Kilislilerin sayısından yüzde 44 daha fazlaya ulaştı. Yani Mart 2019 rakamlarıyla, 131 bin Suriyeli, 93 bin Kilisli var. Gaziantep'te de 400 bin civarında Suriyeli sığınmacı var. Suriyeliler için harcanan paraları bir kenara bırakırsak vurgulamak istediğim şey; sınır şehir ve ilçelerinde doğum oranlarını ve 0-18 yaş arası Suriyeli çocukların sayısının 1 milyon 700 bin olduğunu da göz önüne alırsak çok kısa bir gelecekte demografik yapımızın tamamen değişmiş olduğunu göreceğiz.

Gaziantep'te Ticaret Odasına kayıtlı 26 bin faal üyenin 2.200'ü Suriyeli. Sanayi Odasına kayıtlı 4.882 faal firmaya karşılık 84 Suriyeli faal firma bulunmaktadır. Kilis'te ise Sanayi ve Ticaret Odasına kayıtlı 1.903 firmanın 370'i Suriyeli. Öyle anlaşılıyor ki bir süre sonra oda başkanı Suriyeli olursa biz de şaşmayacağız hatta vatandaşlık da verildiği takdirde belediye başkanı da, 2 milletvekili de Suriye asıllı kişiler olacaktır. Bu durum Gaziantep için de geçerlidir. Sayın Bakanım, bu konu çok önemlidir.

Gaziantep benim hem şehrim hem seçim bölgem; demografik değişimlerin uzun vadede en acı faturasını ödeyen bir ilimizdir. Yaklaşık iki yüz elli yıl birlikte yaşadığımız Ermenilerin dış güçler tarafından istismar edilmesiyle ilk önce Ermenileri "gregoryen", "Protestan", "Katolik" olarak böldüler, sonra da Türklerle çatıştırdılar. Kısacası, Gaziantepliler Millî Mücadele'de çok karanlık günler yaşadı. Otuz yıl işgal altında kalan topraklarını yüzlerce şehit vererek kurtaran Azerbaycan'ın bu sorununun, çok önceleri Ermeniler göç ettirilerek demografik yapısının bozulmasından kaynaklandığını unutmamak gerekmektedir; hassasiyetimiz bundandır. Orta Doğu'yu Orta Doğulu olmayanların oyun alanı olmasından kurtaramadığımız sürece demografik yapı bozulmalarından kaynaklanan sorunlar istismar edilecek, daha önce yaşadığımız sorunları yeniden yaşayacağız.

Sayın Bakanım, Suriye meselesiyle ilgili olarak Condoleezza Rice'ın defalarca "Orta Doğu'da sınırlar değişecek." sözü Arap Baharı'yla kamufle edilmiş, sonuç itibarıyla zaten yüz yıldan beri -özellikle petrol kaynakları bulunduktan sonra- daha önceki karışıklıklara benzemez şekilde emperyalistler tarafından körüklenen, kaynayan kazanın ortasına çekildik diye düşünüyorum. Üstelik Suriye'yle ikili ilişkilerimizin en üst düzeye geldiği, iş adamları ve sanayicilerimizin fabrikalar kurduğu müşterek bakanlar kurulu toplantılarının yapıldığı bir dönemin hemen sonrasında problemin içine girdik.

Özet olarak söylemek istediğim şey şudur: Suriye politikamız doğru değildir. Sonuçta 4 milyon sığınmacıya bakmak zorunda kaldığımız bu politika yeniden gözden geçirilmeli ve sığınmacı sorunu kangren olmadan çözülmelidir.

Sayın Bakanım, konuşmamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Orta Doğu'da takip edilecek politika için 1920 yılında ortaya koyduğu görüşlerini sunarak bitiriyorum. Şöyle diyor Atatürk: "Aynı emperyalist devletler aynı derecede Türk'ün de Arap'ın da Irak'ın da Anadolu'nun da Suriye'nin de düşmanıdırlar. Şu hâlde Anadolu'nun, Irak'ın, Suriye'nin hayat ve menfaatleri pek sıkı bir tarzda birleşmiş bulunuyor. Demek oluyor ki Türkler ile Iraklılar ve Suriyeliler arasında sıkı bir dostluk ve uyum siyaseti gerekir."

Sayın Bakanım, konuşmamı sonlandırıyorum. 2021 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, ülkemizin yüce menfaatleri konusunda göstereceğiniz bütün çabalarda başarılar diliyorum.