KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratlarımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensuplarımız; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama geçmeden önce de bugün Öğretmenler Günü, bizleri yetiştiren, bizlere yol gösteren, şu an hayatta olan, olmayan tüm değerli öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum, hayatta olmayanlara da Allah'tan rahmet diliyorum.

Sayın Bakan, sabah ondan beri tabii, burada Dışişleri Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz, çok şey konuşuldu. Aslında söz alma noktasında da biraz kararsızdım ancak özellikle değinmek istediğim birkaç nokta olunca, çok da fazla detaya girmeden birkaç konuda fikrimi söyleyip birkaç da soru ileteceğim size.

Şimdi, tabii, önce genel bir giriş yapacak olursak, özellikle, sizin iktidarınız dönemine baktığımız zaman "Komşularla sıfır sorun." söylemiyle aslında büyük bir uluslararası mutabakatı da arkanıza almıştınız iktidara geldiğinizde. Ancak, bu dış politikadaki tutumunuz 2009'dan sonra değişmeye başladı. 2009'a kadar ufak tefek aksaklıklar olsa da iyi gidiyordu ancak, ondan sonra bir şeyler oldu -ne olduysa- aslında bir makas değişikliği, rota değişikliği oldu; işte, yaşanan Arap Baharı, belki Orta Doğu'ya lider olma hayali kurulması, ABD'yle birlikte müdahale edilen Suriye politikası, Emevi Camisi'nde namaz kılma hayalleri. İşte, o yıldan sonra maalesef biraz işleri tersine doğru götürmeye başladı.

Şimdi, çok şey yaşandı o süreçte. Dediğim gibi çok detayına girmeyeceğim ancak ikinci kırılma, tabii, Suriye politikamız çökmeye başladıktan sonra Rusya ve ABD arasında denge kurmaya çalışan bir Türkiye gördük. Aslında bu, çok zor yaşanan bir süreçti. Yani, sizin iktidarınızın "denge siyaseti" dediği şey, bir mekik dokumaya dönüştü o dönemde ve liderler arasında, özellikle son zamanlarda Trump'la liderlerin kişisel ilişkileriyle ABD'yle ilgili ilişkiler yürütüldü. Tabii, Putin'le bu şekilde olmadı bu iş. Ben, tabii, burada özellikle, bu yürütülen görüşmelerde, bu mekik dokuma diplomasisinde şunu çok merak ediyorum gerçekten, sormak istiyorum: Şimdi, bizim aslında en büyük sorunlarımızdan biri, karşımızda "Putin" diye bir lider var. Yani, ülkesine başkan olmadan önce KGB Başkanlığı yapmış ve aslında, Türkiye için sorun olan bir lider. Bizim böyle bir problemimiz var ve bizimle oyun oynayan bir lider aslında. Ya, daha ağır şeyler söylemek istemiyorum, söyleyebilirim de. Peki, ben, çok merak ediyorum: Siz, Bakanlık çatınız altında, hiç Putin'le ilgili onu analiz eden, davranışlarını modelleyen, düşünce ve davranış stratejilerini ortaya koymaya çalışan, okumaya çalışan bir ekip oluşturdunuz mu, hiç onu o şekilde analiz ettiniz mi? Çünkü ne zaman Putin'in işin içine girdiği bir süreç yaşasak Türkiye oradan, o süreçten sorunlu bir şekilde çıkıyor. Ya, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum ve yapılmadığını da düşünüyorum çünkü maalesef, bizim dış politikamız, artık ulusal bir dış politika olmaktan çıkıp günü kurtaran kararlarla yürütülen bir politika hâline geldi. Yani, bunu sizin kişiliğinize, şahsınıza özel olarak söylemiyorum, bunu iktidarınızın şu andaki politikası olarak belirtmek istiyorum.

Şimdi, bu süreç de şu ana kadar çok eleştirildi; iç politikaya dış politikanın alet edilmesi, kullanılması. Zaten bu, büyük bir hataydı ve bugüne bizi bu getirdi. Ama bir şey daha var Sayın Bakan; şimdi, dış politikada da iç politikada izlenen yol izlendi maalesef. Ne yapıldı? İç politika da ne yaptınız daha doğrusu? Toplumu kutuplaştırıcı, bölücü bir politika izlediniz. İşte, dış politikada da bunu izlemeye çalıştınız. En büyük hatalardan bir tanesi de buydu. Bu, size neyi getirdi? Tabii, burada diplomasi yerine, ulusal çıkarların peşinden gitmek yerine ilişki içinde olduğumuz ülkelerde de tarafgir olmanıza neden oldu. Tarafgir olmak ne demek? İşte, Mısır'da Sisi'yi karşınıza aldınız -ondan sonra- Suriye'de "Esad" oldu "Esed", Libya'da Serrac'ı tercih ettiniz, ABD'de Biden'ı karşınıza aldınız. Yani, bugün, Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz berbat... Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'de içinde Türkiye'nin olmadığı yeni ittifaklar kurulmasına da yol açtı aslında bu politikanız.

Şimdi, arkadaşlarımız, bizi eleştiriyorlar "Hep olumsuz şeyleri söylüyorsunuz, hiç olumlu şeyler söylemiyorsunuz." Sayın Çelebi, siz de hep aynı eleştiriyi yapar duruma düştünüz bu arada, her bütçede bizi bu şekilde eleştiriyorsunuz. Demek ki, bu işin doğası bu. Biz muhalefet olarak bu eleştirileri yapmak durumundayız, bunları söylemek zorundayız.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Doğruya "doğru" dedim ben.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, Sayın Bakan, sürem de azalıyor, biraz daha özetleyerek gitmeye çalışacağım.

Şimdi, tabii, Libya'da Fayiz es-Serrac'la mutabakata vardığımızı söylemiştim. Tabii, bunun olumlu yönleri oldu belki, işte Trablus düşmekten kurtarıldı falan ama Türkiye'nin de bir dışlanma sürecini yaşadık ondan sonra Libya'da. Şimdi, "Oradaki sorun neydi?" diye baktığımız zaman aslında, oradaki sorun, Rusya, Mısır, hatta Fransa, Libya'da tek taraflı bir ilişki yürütmedi, iki tarafla da ilişki yürüttü, diğer tarafı ihmal etmedi ama bizim Hükûmetimiz orada "Sadece Serrac'la yürümek." gibi bir strateji yürüttü yani bütün yumurtaların aynı sepete konulması diyebiliriz buna. Tabii, bu süreçte ne dedik? Bazı ülkeleri karşımıza aldık. Bugün bakıyoruz "Arapların kılıcı" diye bir tatbikat yapılıyor şu anda, zannederim 17 Kasımda başlamış olması lazım, 26 Kasıma kadar. Kimler yapıyor bunu? Mısır ordusunun komuta ve koordinatörlüğünde Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri. Bu, son üç yıldan bu yana ilk kez Arap ülkelerinin bir arada yaptığı bir tatbikat ve Libya'nın savunulmasına dönük bir planlamanın ön plana çıktığı görülüyor burada.

Şimdi, yine bu ülkelere baktığımız zaman aslında Mısır mesela, İsrail'le daha önce savaşan ve barış anlaşması imzalayan bir ülke. Eskiden İsrail'e karşı yapılırdı bu tatbikatlar, şimdi, öyle olmadığını da görüyoruz. Burada birçok kere arkadaşlarımızın da tekrar ettiği gibi, İhvan ve Müslüman Kardeşler Örgütüne verilen destek nedeniyle Türkiye'yle ilişkilerinde gerilim yaşayan ülkeleri aslında kendinize karşı olarak bir araya getirmeyi de başardınız.

Şimdi, Arap Birliğinin Türkiye'ye yönelik kınama kararları almasına paralel bir Arap askerî iş birliğinin oluşturulmaya çalışıldığını da görmemiz gerekiyor Sayın Bakan.

Sorun çok, Adalar, Doğu Akdeniz ve Ege'de tabii Yunanistan'la sorunlarımız var. Yunanistan'a ben "şımarık Yunanistan" diyeceğim yani hiçbir şekilde onaylayamayız, hoş göremeyiz yaptıklarını. Uzun süredir Adaları işgal ederek ve Kıbrıs konusunda çeşitli hamlelerle Türkiye'yi bölgede yalnızlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Yani şunu da kabul etmemiz lazım: Yine, biraz bizim yanlış politikalarımız Yunanistan'a bu cesareti ve bu cüreti vermiştir.

AB üyeliği hedefinden tamamen uzaklaşmışken şimdi, tabii, Cumhurbaşkanımızın hukukta, ekonomide, demokraside seferberlik ilan etmesi, "Reform başlatıyoruz." sözleri ne kadar samimi bulunacak bilemiyoruz çünkü Avrupa Parlamentosunun 2020 Türkiye Raporu Taslağı'nda yargı bağımsızlığı, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü, yeni yönetim sisteminin kurumsal hasarı konusunda eleştirilere yer veriliyor. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin de Türkiye raporu var bu konuda, hızlı gerilemeye dikkat çekiyor, Türkiye'yi yakın izleme kategorisinde tutmayı düşünüyor. Yani "Türkiye'yi AB vizyonu konusunda samimiyete ve bağlılığını sorgulamaya çağırıyoruz." diyor. Şimdi, raporun nihai hâlinin daha sert ifadeler alacağı düşünülüyor ve bu durum aslında bize, 10-11 Aralık AB Liderler Zirvesi'nin de çetin geçeceğini gösteriyor.

Şunu da eklemem gerekiyor: Elbette ki Avrupa Birliğinin Türkiye'ye yaklaşımlarının tamamen samimi ve dürüst olduğunu da söyleyemeyiz, bunu da söyleyemeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Emecan, bir dakika ek süre veriyorum.

Lütfen tamamlayınız.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlıyorum.

Özellikle Yunanistan, Ermenistan ve Kıbrıs konusunda hiç de samimi tutum sergilememiştir ama bununla mücadele etmenin de yolu aslında, Sayın Bakan, burada önemli olan iktidarın Türkiye'yi demokrasi, insan hakları, özgürlükler konusunda ileriye taşımak açısından istekli olması, birlik beraberlik içinde güçlü bir Türkiye rotasına girebilmemiz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak dış politika anlayışımız: Laikliği ve çağdaşlaşmayı önceleyen, komşularının toprak bütünlüklerine saygı duyan, büyük devletlerle dengeli ilişkiler kuran ve dünyaya Lozan Anlaşması'yla somutlaştırdığımız "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi penceresinden bakan bir hattır. Aslında bu hat, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşundan bu yana gelen dış politika vizyonudur, sizi de bu hatta davet ediyoruz Sayın Bakan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum Sayın Emecan.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlayacağım, bir dakika ek süre istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir cümleyle lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İki sorum vardı, sorulara bırakıyorum onu. Bir şey söyleyeceğim sadece.

Şimdi, tabii, arkadaşlarımıza da dönerek söylüyorum, şimdi Biden'dan medet uman biz değiliz arkadaşlar. Baktığımız zaman Trump'ın geçen sene Sayın Cumhurbaşkanına yolladığı çok ağır ifadeler içeren bir mektup vardı, diplomatik nezaketten yoksun olan bu mektuba rağmen Trump ile Erdoğan arasındaki ilişki bozulmadı, gereken yanıt verilmedi.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizi oldukça aştınız Sayın Emecan, teşekkür ediyoruz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - ABD'nin şantajları var, Halkbank ve Rıza Sarraf'la ilgili. Bunlar da sizin sırtınızdaki kamburlar, bizim sırtımızdaki kamburlar değil, bunu da söyleyeyim.

Bakanlığınızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum.