| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı d) Türkiye Ulusal Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.
Filiz Hanım konuşmasının sonunda şöyle bir not düştü size hitaben: "Avrupa'da hiç güzelleme yapan milletvekilleri gördünüz mü?" Bizi tenkit maksatlıydı bu ifade. Biz güzelleme yapmıyoruz Filiz Hanım. Hak teslimi, her zaman söyledik ki hak teslimi. Bunu niye söylüyorum ben? Bütünüyle, her şeyi simsiyah, zifirî karanlık görürseniz bir büyük haksızlık yapmış olursunuz, bu bağlamda ben söylüyorum.
Dışişleri Bakanlığımızın başarısına dünya şapka çıkarırken, bütün bütün, sanki hiç güzel bir şey yapmıyormuş gibi bir resim koyduğunuz zaman burada insanların vicdanında bir rahatsızlık açığa çıkıyor gayet tabii. Böyle bir şey olabilir mi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Siz öyle görüyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ve onlar bizim yol arkadaşlarımız, onlar vatan için, memleket için, millet için bir gayret üzereler ve biz bunu sahada bizatihi gidip gözlemliyoruz, görüyoruz.
Şimdi, Garo Bey: "Ermeni kardeşlerimiz niye olmasın?" dedi. Bizim... her zaman söyledik, en esaslı vatansever bir isimden bahsediyorum ben: Markar Eseyan. Rahmete göçtü, Ermeni'ydi bu. Biz hiçbir zaman onu kardeş safının dışına koyduk mu? Asla. Dolayısıyla, hak tesliminde biz çok gani gönül sahibiyiz. Öyle bize bu neviden yönelmeniz bir büyük haksızlıktır.
Şimdi, ben hatırlıyorum, çocukken, okulda okurken "3 kıtaya hükmeden bir geçmişimiz var, atalarımız 3 kıtaya hükmetmiştir." gibi kalıp bir ifade vardı. Bunu, evet, tahayyül ediyorduk, hayal dünyamızda canlandırıyorduk, okuduklarımızda yerine oturtuyorduk ama "olabilir mi"nin zihnimizde herhangi bir düşünce kıvılcımını dahi oluşturmuyorduk, çaktırmıyorduk. Oysa geldiğimiz noktada şimdi, elhamdülillah, dünyanın dört bir tarafındayız. Ne adına dört bir tarafındayız? Hak teslimi adına dört bir tarafındayız, nerede bir mazlum varsa ona yöneliyoruz. Dışişleri Bakanlığımız bunun en güzel açığa çıkan zeminidir. Dışarıya gittiğimizde bunu çok daha mütebariz, çok daha berrak bir hâlde görebiliyoruz. Sadece Türk dünyasına yönelmiyoruz, sadece gönül dünyamıza yönelmiyoruz, sadece inanç sadedinde Müslümanlara yönelmiyoruz. Mazlum kimse, neredeyse, "Nerede bize yönelin, bize yardım edin." gibi bir talep varsa hep orada olmuşuz biz. Bugüne kadar olduk bundan sonra da olacağız. Dolayısıyla sizden, karşı cenahtan talebimiz budur. İşte Özkan Bey, bugün konuşmasında Dışişleri Bakanımıza teşekkür etti, biz de bundan mutlu olduk. Yani, gayretlerine, çalışmalarına bir hak teslimi bağlamında bunu söylemek çok mu zor?
Efendim, Garo Bey, teşekkürle başlarken, acaba ne diyecek diye böyle bir umutla baktım, söylediği bir ezberdi, gene aynı ezberleri tekrarladı: "Kadınlar çok..." filan.
Şimdi, arkadaşlar, sabahleyin bir hadise yaşandı burada, Ayşe Hanım yok burada, benim de içime oturdu özellikle onu burada kayda geçireceğim. Dün, bir bayrak ismin şehadetinin yıl dönümüydü, Dursun Önkuzu. Gençliğimizde bu ismi çok terennüm ettik, yaşadıklarını acı olarak yüreğimize raptettik. Dursun Önkuzu daha 19-20 yaşında ciğerleri pompayla şişirilerek, pencereden atılıp şehit edilmiş bir isimdir. O ne kin, o ne nefret, o ne imansızca bir yaklaşım. O günkü komünist yaklaşımın tarzıydı. Sabahleyin burada Ayşe Hanım dedi ya: "Kindar bakış." Ben o bakışı yakaladım ve korktum, ürktüm. Dursun Önkuzu'ya yönelenlerin bakışı oydu işte ve "Niye başörtülü nitelemesini yapıyorsunuz?" diyor. Onun içinde, o zihniyetin içerisinde samimi söylüyorum ki katsayısı, o başörtüsü katsayısı çok yüksekti.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ya, zihin mi okuyorsunuz?
CAVİT ARI (Antalya) - Falcı mısın İbrahim Aydemir? Fala mı bakıyorsun?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Zihin mi okuyorsun?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, konuşmacıyı dinleyelim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Kadın." diyorsunuz, "Kadına saygı." diyorsunuz. Burada bir hanımefendi, yaptığı hiçbir şey yok, sadece konuşmacıya bir şey soruyor, hepsi bu.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O nasıl iğrenç bir bakıştı, ben de o kin, nefret dolu bakışı yüreğime koydum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl bir bakıştı? Ne gördünüz o bakışta?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Allah fırsat vermesin, eğer o bakışa fırsat verirse Cenab-ı Hak bu tarafa asla hayat hakkı tanımaz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Başörtüsüne mi bakıyordu? Nereye çekmeye çalışıyorsun? Bırakın bunları artık ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, bir tespit yapacağız kardeşim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
İbrahim Bey, siz devam edin lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, değerli arkadaşlarım, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü Kamil Hocam, siz de öğretmensiniz... Kamil Hocam, beni niye konuşturmuyorsunuz? Bir saniye ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Başörtüsüne mi bakıyoruz? Nereye çekiyorsun ya? Bırak bu işleri!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen dinleyelim arkadaşlar. Hepimiz konuştuk, lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, başörtüsünü aldık hadi, bir kadına öyle bir yaklaşım yakışır mı? Öyle bir tavır yakışır mı? Başörtüsünü aldım bu tarafa.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ne yapmış?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne yaptığını biz burada gördük hepimiz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakış atmış.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ağır bir hareketti, ben de gördüm.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hadi onu geçtik arkadaşlar.
CAVİT ARI (Antalya) - Yok öyle bir şey, yalan atıyorsun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, onu da geçtim, peki.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, burası sohbet yeri değil, lütfen konuşmacıya müsaade edin.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Erol Hocam, Öğretmenler Günü'nüzü tebrik ediyorum, Kamil Hocam, senin de Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum, Bekir Ağabey senin de, bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum.
Tavrımız şu, tarzımız şu: Bölücü, yıkıcı olmadıktan sonra herkes hangi konumda, hangi konuşlanma pozisyonunda olursa olsun bizim için mübarektir, değerlidir ama bugün, üzülerek bir hâle daha şahit oldum. Bir genel başkan aynen şu ifadeyi kullanıyor: "Hâlâ iktidarın peşinde giden varsa ben ona öğretmen demem." diyor.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - 3600 ek göstergeyi de söyle. Hiç öyle bir şey yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Pes! Ötekici, dışlayıcı, efendim "bölücü" kavramını kullanmak yakışmaz diye kullanmıyorum ama bu derece kindar bir yaklaşıma pes denir ancak. Ve ondan -Allah muhafaza- bir iktidar çıksa bu millete ne fayda gelir?
Ve burada karşımda oturan bir sefir, öylesine sefil ifadeler kullanmış ki içimizi parçaladı, içimizi yaraladı. Her dış gelişmede karşı cenahın yanında konuşlandı. Suriye'de Esatçı, efendim Azerbaycan mevzusunda Ermenici, Kıbrıs mevzusunda Rumcu...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Ermenici" ne demek?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynen böyle, Ermeni'den yana tavır koyuyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Markar Eseyan'da mı... "Ermenici" ne demek?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İkili konuşmayalım.
İbrahim Bey, devam edin lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani Ermenistan'dan yana, ifadeyi düzelteyim, Ermenistan'dan yana. Affedersin, peki, öyle düzelteyim.
Böyle bir hâl eğer oradan zuhur ediyorsa ister istemez vicdanlarda da bir yaralanma, bir parçalanma oluyor. Böyle bir şey olmaz, ben biliyorum ki CHP'de hakşinas arkadaşlar var, ben biliyorum ki o ifadelerinden hakikaten yüreği yaralanmış insanlar var. İşte, bir arkadaşımız söyledi, Yaşar Bey de galiba söyledi; Hamzaçebi Bey, vicdanı yaralandığı için bu hâli aşikâr etti ve problem olduğunu söyledi. Böyle olur mu? Bu sefir ifadesi değil, sefil ifadesi. Millet adına söylüyorum, milletten yetki almış, milleti temsil eden birisi olarak söylüyorum, Türk milleti adına söylüyorum ve kınıyorum, bu tarz yaklaşımı kınıyorum. Atatürk gibi bir yüksekliğe de kesinlikle böyle bir milletvekilini CHP'de yakıştıramıyorum, çok altını çizerek söylüyorum.
Değerli Bakanım, siz sabahleyin yapılanları, yapılacakları, hepsini çok tafsilatlı anlattınız. Arkadaşlarımız da anlattılar, ayrıntıya girdiler. Hakikaten, çok zirve, çok doruk, böyle çok bayrak işler yaptınız, bundan dolayı milletçe minnettarız. Ama ben bir Erzurum Milletvekili olarak hususen sizden bir talepte bulunuyorum: Dün Ticaret Bakanlığı bütçesini görüştük burada, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliğinin vermiş olduğu rakamlar vardı bize. Erzurum'dan 40 küsur ülkeye ihracat yapıldığını belgeli bir biçimde almışız biz. Hakikaten Erzurum bu anlamda velut bir yer, kış turizminin de merkezi bir yer. Sizden istirhamımız şudur: Zaten bugün Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki o koridor çok özel bir dünya açıyor Allah'ın izniyle ülkemize. Ben o koridorun sadece ülkemize değil dünya barışına da büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Ama Erzurum için, bizim bölge için, Doğu Anadolu Bölgesi için kalkınma noktasında da hususi bir kanal olacak orası. Orada inşallah ilerleyen zamanlarda bir demir yolu... Zaten var, uzatılacak onlar. Sizden istirhamımız şudur Değerli Bakanım: Erzurum'da şu anda İran Konsolosluğu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen toparlayın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım hemen bitiriyorum zaten.
Sadece Türk Cumhuriyetlerinin değil çok sayıda ülkenin bizim orada konsolosluk açma gibi bir temayülü olduğunu duyuyoruz biz. Buna ön ayak olursanız, burada öncü bir pozisyon alırsanız, onun Erzurum özelinde bütün bir bölgeye özel bir pencere açacağını düşünüyoruz. Burada yardımınızı hususen istirham ediyorum.
Bütçemiz de hayır uğur getirsin, bereket getirsin.
Hepinize saygı sunuyorum.