| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan Yardımcımız, Toprak Mahsulleri Ofisinin Genel Müdürü ve yöneticileri hepinizi sevgi ile saygıyla selamlıyorum.
Bugün, ülkemizin üretimde en yüksek verimliliği arz etmesi gereken, üretimde en yüksek ürünlerin elde edildiği ve gıdanın Toprak Mahsulleri Ofisinin destekleriyle, alımlarıyla ve teşvikleriyle, sübvansiyonlarıyla beslendiği bir ülke olmasını temenni ederdim ama tabii gelmiş olduğumuz noktada ülkemizdeki tüm ürünlerin dışarıdan ithal edildiğini, yeterli tonajda üretim sağlayamadığımızı...
Ben, burada Sayın Genel Müdürümüzün bir gazetede çıkan -İstanbul Ticaret Odasındaki- bir yazısını okumak istiyorum: "Türkiye'de buğday sıkıntısı bulunmadığını belirten Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Gündal 2020 rekolte tahminlerinin 20 milyon 500 bin ton civarında olduğunu söyledi."
Sayın Genel Müdür, 2000'li yıllarda, 1990'lı yıllarda bu ülkede ortalama 22 milyon, 20 milyon, 21 milyon ton buğday üretiliyordu yani o günden bugüne ben "Ya, biz desteklerimizle, farklı farklı yöntemlerle, projelerimizle buğday üretim rekoltesini artırdık." demenizi isterdim. Bir de şu demeci vermişsiniz gene "Daha önceki yıllarda dekara 400-500 kilogram ürün alınırken buğdayda, şimdi 800-900 kilogram alınıyor." Ya, ben şimdi hayret ediyorum, bundan yirmi yıl önce bu ülkede ortalama 20 milyon ton buğday üretiliyorsa bunun 40 milyon tona çıkması lazım arkadaş, burada bir tezatlık var. Yani, bu ülkenin gerçeklerini lafla baymayalım, laf ebeliğiyle ülkenin gelmiş olduğu noktada bizi aldanır duruma düşürebilirsiniz ama gerçekler de ortada. Bunu yapmayalım Sayın Genel Müdürüm, gerçekleri olduğu gibi anlatalım, biz de olan gerçeklerle beraber size ne kadar katkıda bulunmamız gerekirse şurada hep beraber... Hiçbir siyasi parti ayrımı yapılmadı çünkü burada bir siyasi parti ayrımı yok. Buğday herkese gerekli, üretim herkese gerekli. Bu ülkenin üretimi ile tüketimini hep beraber sağlıyoruz, o zaman hep beraber olmamız gerekiyor ama ne yazıktır ki sanki burada siyaset yapılıyor gibi bir eleştiri yaptı arkadaşlarımız, bu konuda "Siyaset yapılıyor." diye ama siyaset işte... Şimdi, buradan geçmemiz gerekiyor.
Şimdi, Sayın Bakanım, Genel Müdürüm; bundan otuz yıl, kırk yıl öncesi buğday üretiminde ülkenin kırsalına ve taban toprak yapısına göre bu ülkenin genelinde bir ekim yapılırdı. Bu ekim yapılırken kara saban ile atla, o eski traktörlerin bulunduğu dönem içerisinde, hatta tarım araç ve gereçlerin gelişmediği 1990'lı yıllarda, 2000'li yıllarda biz bu ülkede 20 milyon ton buğday, 4 milyon, 5 milyon ton arpa üreten bir ülke durumundaydık ama bir adım ileri gitmediğimiz gibi... Yine de, bunu bir siyasi politika olarak söylemiyorum, yeniden bu üretim tarzınızda kendinize bir çekidüzen vermeniz, yeniden kendinizi geliştirmeniz açısından da söylüyorum. Belki siyasi olarak bir başka partinin mensubu olmama rağmen bunu gerçekten canıgönülden de istiyorum.
"Bu ülkede saman ithal edilir mi?" diyorlar; ithal edildi. Bunun sebebi hakikaten sizsiniz. Sebebi şu: Bundan yirmi yıl öncesi bu ülkede "sarı buğday" diye, "karakılçık" diye veya buna benzer 1,20, 1,30 santimetre yüksekliğindeki buğdayların yetiştirildiği süreçlerde bu buğdayların çoğunluk bir kesimi için -tarım yapan çiftçi çok iyi bilir, bu tür ürünleri ektikleri zaman- kıraç yer olması lazım, eğimli arazi olması lazım, taban arazisi çok verimli olmaması lazım ki bu buğdaydan verim alabilesin, bir de samanından da kendine göre bir ekonomik destek sağlanabilmesi lazım. Bunun için yapıyorlardı yani o yüzde 5, yüzde 10 eğimli, yüzde 15 eğimli arazilerin ekildiği dönemlerde, bu buğdayların ekilmesinin sebebi buydu ama siz bunlardan vazgeçirdiniz. Siz diyorsunuz ki: "Biz bu sene makarnalık buğdayın fiyatını 1.800 liradan açıkladık." Sayın Bakanım, şu anda 18-46 gübresi bundan on beş yirmi gün önce 3.200 liraya satılıyordu, doların düşmesiyle şu anda 3 bin liraya satılıyor tonu.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Torbası 150 lira.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Evet, şimdi ona satılıyor. Ya, biz 1990'lı yıllarda 1 ton buğday satıp 1 ton 200 kilo, 1 ton 250 kilo 18-46 DAP gübresinin alındığını biliyoruz bu ülkede. Neden bahsediyorsunuz siz yani? Siz, şimdi, kalkıyorsunuz burada bize başka şeyler anlatmaya kalkıyorsunuz. Bu doğru değil. Bu ürünü, bu buğdayı 1 ton 18-46 DAP gübresi fiyatına çıkarın lütfen. Siz çıkarmazsanız ülkenin ekonomisi, döviz kurları zaten çıkaracak. Siz çıkarmayadurun, zaten bu çıkacak. Neden çıkacak? Dövizin bir dahaki yıl kaç lira olacağını ben bilmiyorum. Burada bilen varsa söylesin. Döviz şimdi 2 katına çıktı yani bizi buğdayı o fiyattan mı verelim. Biz istemeden çıkıyor; siz bu sene ve geçen yıl özellikle... Ya hasat döneminde -ben dünyada hiç görmedim ki bu ülkede de hiç duymadım- hasat döneminin olduğu zaman gümrük vergilerimiz sıfırlandı, hepsinde aynı yapıyorsunuz, ayçiçeğinde aynısını yapıyorsunuz, buğdayda aynısını yapıyorsunuz, çeltikte aynısını yapıyorsunuz; yazıktır, günahtır. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Üreticiyi ezmektir, yani üretim zamanında ithalat ürünlerine sıfır gümrük getirmenizin sebebi ithalatçıyı beslemek, üreticiyi de ezmek demektir. Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm bundan vazgeçin lütfen. Aslında bunu yapacağınıza inanıyorum ama neden yapılmak istenmiyor? Ya, bunlar yapılsa da biz burada ne güzel... Ya, çok teşekkür ediyoruz, hakikaten iyi şeyler yapılıyor yani bu ülkenin bazı ithalatlarını durdurduk, üretimini yeterli hâle getirdik. Buğdayı 20 milyon 500 bin tondan 25 milyon tona çıkardık, yeterli hâle geldik, ithal etmiyoruz; arpayı şu fiyata... Ayçiçeğini biz, yüksek verim... Geçen yıl, 2019 sezonunda ayçiçeği taban fiyatı 2.400-2.500 liradan açıklandı, ya yazıktır, vatandaş 2.200 liraya satamadı ayçiçeğini. O zaman neredeydiniz, niye desteklemediniz, neden bunu yapmadınız? Siz buradasınız, bunu Toprak Mahsulleri Ofisi yapıyor, ben yapmıyorum. Yani "Bizim görevimizdir." diyebilirsiniz, "Yağlı tohumlar var." diyebilirsiniz ama berabersiniz, bu ülkenin üretimini destek için kurulmuş bir kurumsunuz. Değerli Genel Müdürüm, Değerli Bakanım; bunu yapmak zorundayız.
Diğer taraftan, tabii, burada bugünün güncel fiyatlarını aldım; mısırını aldım, arpasını aldım, efendim, gübre fiyatlarını aldım, yem fiyatlarını aldım. Değerli Genel Müdürüm, Bakanım, geçen yıl yem fiyatları 50-55 liraydı, şu anda yem fabrikalarındaki çıkış fiyatları 95 lira ila 100 lira arasında değişiyor, piyasaya 110-120 liradan giriyor; yazıktır. Arpa fiyatı geçen sene 1.200 liraydı, arpa fiyatı bugün 1.600 lira ila 1.800 lira arasında değişiyor. Arpa fiyatı yüzde 50 artmış yani arpaya bağlı bir şey, arpanın yükselmesiyle bunun olduğunu düşünelim. Girdi fiyatları yüzde 50 artmış, yem yüzde 100 artmış arkadaş. Burada bir tezatlık var arkadaşlar, bunu düzeltelim lütfen. Yani destek vereceksek zamanında verelim, hele hele taban fiyatı açıklanırsa...
Şimdi Kasım ayındayız, geçen ay da, ekim ayında -ekim yapılan aydır- niye taban fiyat açıklanmıyor? Vatandaş öngörüsünü görsün, buğdayın kaç lira olacağını bilsin, ayçiçeğinin kaç lira olacağının bilsin, arpanın kaç lira olacağın bilsin, ona göre ekim yapsın, o ekilmeyen alanlar ekilsin, yüksek verimlilik alalım. Şimdi niye açıklamıyoruz? Siz, üretimin hasat zamanı tavan fiyatı açıklıyorsunuz, taban fiyatı açıklamıyorsunuz ki. "Bunun altına düşerse ben müdahale ederim, alırım." demiyorsunuz. Tavanı açıklıyorsun; hadi saldım çayıra gibi bir hadise bu iş. Ya, böyle bir şey olamaz. Yani buna bir önlem almak zorundayız.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Süreniz doldu Sayın Vekilim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkanım, daha fındığa gelmedik ki.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Efendim? Ama gelseydik.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Bence fındıktan başlayın.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Arkadaşlar, şimdi, tabii fındık çok önemli, fındık çok önemli. Neden önemli? Türkiye'nin ihracat deyince tarımda ilk ürünü fındık. Ya, buna nasıl destekçi olmayız? Yani yüzde 60'ının, yüzde 70'inin, yüzde 80'inin ihraç olduğu bir üründe, bize gelir sağlayan bir üründe, millî ürünümüzde biz en iyi rakamları değerlendirerek fındıktan gelir elde etmek zorundayız, üreticimiz de buradan beslenmek zorunda ama yapamıyoruz. Niye yapamıyoruz? Ben seçim bölgem Samsun ve Karadeniz'de geçen yıl, daha önceki yıllar ve bu sene de "Fındığın tonu 4 bin dolar olması gerekir." diye söyledim. 4 bin dolar, kilosu 4 dolar. Ya, arkadaşlar, açıklayalım Sayın Genel Müdürüm burada, Sayın Bakanım da burada; fındığın fiyatını 4 dolar olarak açıklayalım. Siz, o fındık bahçelerinde bir tane fındık tabanının eşilmediği, kazılmadığı, gübrelenmediği, bakılmadığı yer bulamazsınız. İstanbul'dan adam göçer, 10 bin lira maaş alır, 10 bin liraya tenezzül etmez, "Daha verimli, daha çok kazanacağım." diye ocak, şubat ayında gider, o fındığına bakar. Siz ne yapıyorsunuz? "Fındığa destek veriyoruz." diyorsunuz. Neyin desteğini veriyorsunuz? "Dekara destek veriyorum." diyorsunuz. Ürün yok zaten, adam fındık diye ÇKS'de bildirmiş, gidiyor, 25-30 kilo fındık alamıyor dekarından, gidiyor, ÇKS'den 170-180 lira destek alıyor. Kilosuna kaç lira almış oluyor? 7-8 lira destek almış oluyor arkadaşlar; bu yazıktır, günahtır bunu böyle yapmayınız.
Sayın Genel Müdürüm ve Sayın Bakanımın bildiği gibi, geçen sene, en son 20 bin ton bir fındık ihalesi yaptınız değil mi? Bu sene kaç tonluk fındık teklifi geldi Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Şimdi, karşılıklı böyle bu şekilde...
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - 400 bin ton fındık teklifi geldi arkadaşlar. Ya, 20 bin ton ihaleye açıyorsun, bu kadar talep var bu işe. Adam "Bana sat, ben bunu ihraç edeceğim." diyor. Sen de ne yapıyorsun? Ben bunu...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, yanıtlarını verecek şimdi.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Bir de şu var Sayın Bakanım: Özellikle tabii, sizin bu konudaki projeleriniz önemli. Bu Ferrero firması ne iştir arkadaş ya!
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, maskeyi de takmadınız Sayın Vekilim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Ya, canımı sıkıyorlar.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bir de hararetli konuşuyorsunuz.
Evet, süre tamamlandı ve geçti Sayın vekilim.
Teşekkür ederim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Siz Ferrero'dan tarafa mı tavır alacaksınız yoksa...
Şimdi, biz Karadeniz üreticisinin, fındık üreticisinin yanında yer aldığımız sürece hem halkımızın hem çiftçimizin verimliği artacak hem ürettiğimiz ürünün ürünü yüksek olacak, kalitesi yüksek olacak, pazar payımız yüksek olacak, döviz gelecek diyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ediyorum, Sayın Vekilim.
Buyurun Sayın Karakaya.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Ya, bir şey daha ekleyecektim.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, daha sonra eklersiniz.
Peki, teşekkür ediyorum.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Dur sorayım lütfen ya.
2018'de 55 milyon 898 bin 469 TL amortisman yazmışsınız. Ya, bunu detaylı olarak, özellikle yazılı olarak istiyorum; nedir bu amortismanlar?