KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Öncelikle sunumuzun için teşekkür ediyorum.

Sizin nezdinizde, AFAD çatısı altında canla başla çalışan tüm arkadaşlarımıza, tüm ekibinize de özellikle bu afetlerde ve depremde göstermiş oldukları özveriden dolayı çok çok teşekkürlerimi, şükranlarımı sunarak başlamak istiyorum.

Şimdi, Sayın Başkan, sunumunuzun da ismi "Acil durum yönetimi, depremlere hazırlık ve önlemler" ve siz çalışma başlıklarınızı "planlama, risk azaltma, müdahale ve iyileştirme" olarak açıkladınız. Hakikaten çok geniş bir çalışma alanınız var, size kolaylıklar diliyoruz, çok da önemli ve güzel çalışmalar yapıldığını da görüyoruz. Ancak bu çalışmaların içerisinde benim zihnimi kurcalayan bir şey oldu, özellikle bu İzmir depreminde şiddetin belirlenmesiyle ilgili yaşanan farklılıklardan kaynaklı; sorum da bu nedenden, tek bir soru soracağım zaten. "Depremlerin izlenmesi ve analizi" başlığı altında bir de "Türkiye Deprem Gözlem Ağı" çalışmalarınız kapsamında 1.100 deprem gözlem istasyonu bulunduğunu sunumunuzda ifade ediyorsunuz. Şimdi, aslında, bu başlık sizin genel görev alanınızın biraz dışında kalıyor gibi. Şimdi, İzmir depreminde de depremin şiddetiyle ilgili "6,6 mı yoksa Kandilli Rasathanesinin açıkladığı gibi 6,9 mu?" olduğu tartışmaları kamuoyuna yansıdı. Biraz önce Sayın Gökan Zeybek'in sorusuna verdiğiniz cevap belki sizin açınızdan kabul edilebilir, onu kabul edebiliriz; biz şiddet öyle de olsa böyle de olsa hazırlığımızı oradaki yıkımlara göre yapıyoruz ve sevkiyatımızı ona göre yapıyoruz ancak onun dışında başka bir problem var. O süreçte bir yandan deprem müdahaleleri takip edilirken bir yandan insanların "Bu şiddet neden böyle farklı açıklandı?" diye kafasında soru işaretleri oluştu ve bu aslında toplumda bir güven zafiyeti yarattı. "Acaba bir tespitler yanlış mı yapılıyor, şu mu oluyor, bu mu oluyor?" Şimdi, uzun yıllardır bu konuda özellikle depremlerin izlenmesi ve şiddetinin belirlenmesi konusunda çok köklü bir üniversitemiz, Boğaziçi Üniversitesi çatısı altında Kandilli Rasathanesi zaten bu görevi yürütüyor yıllardır ve çok da doğru bir adres olduğunu düşünüyorum; sonuçta bir üniversite çatısı altında bilim insanları var; başında da çok değerli bir bilim insanı var, siz de biraz önce hakkını verdiniz. Ben şunu sormak istiyorum: Kandilli Rasathanesi bu çalışmaları yürütürken AFAD çatısı altında bu deprem gözlem istasyonlarının kurulmasına neden ihtiyaç duyuldu? Çünkü baktığımız zaman, aslında, bunun bir anlamda açıklamalarda da farklılıklara sebep olduğunu gördüğümüz zaman bir kamu kaynağı israfı gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Acaba oraya yapılan yatırımlar gerek insan kaynağı gerekse teknik donanımlarla yapılmak yerine sizin şu çok önemli diğer alanlarınıza kaydırılsa ve o alanlardaki güçlenmenize katkıda bulunsa daha iyi olmaz mıydı? Çünkü zaten bir kurum var, bu konuda çok da başarılı olan bir kurum. Eğer ihtiyaç varsa -bilmiyorum Haluk Hocam birazdan sunum yapacak, buna o da cevap verebilir- orada bir teknolojik yenilenme, şudur budur o kaynaklar oraya aktarılsa... Ben Kandilli Rasathanesinin kaç gözlem istasyonu olduğunu da sormak istiyorum bu arada çünkü farklı farklı ve ayrı istasyonlar olduğunu biliyorum, eğer yanılmıyorsam. Açıkçası bu konuya bir açıklık getirirseniz sevinirim. Çünkü önümüzde hakikaten -ben de İstanbul Milletvekiliyim- çok büyük sorunlar var, sizin bu konuda hazırlık yapıyor olduğunuzu duymak da tabii bizleri rahatlatıyor. Bizlerin de o konuda elimizden gelen desteği sizlere her zaman vereceğimizi söylemek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.