| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2020 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kıymetli hazırun; hepiniz hoş geldiniz.
Tabii, şimdi, sabahtan beri birçok iktidar partisi milletvekili arkadaş, neredeyse konuşmanın tümünü bütçeye değil de bizlere, HDP'ye ayırmış durumda. Ancak bizler şunun farkındayız: Bizler için bu ülkede her sözün ağır bir bedeli vardır; kelimeler pahalı burada, burada özgür ülkelerdeki gibi ucuz değil kelimeler. Burada tek bir söz bile insan hayatına mal olabiliyor bizim için. Bunun farkındayız ve bedeli ne olursa olsun gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.
Sayın Bakan, şu fotoğrafı size göstermek istiyorum, bu fotoğrafı hatırladınız mı? Nesime ve Mesut Yıldırım çiftinin çocukları, 2017 tarihinde -ki siz de taziyesine geldiniz- yataklarında panzerin ezmesi sonucu hayatlarını kaybeden 2 çocuk; Muhammet ve Furkan Yıldırım, 6 ve 7 yaşlarındaydı. Bu olay sırasında en baştan en sona kadar neredeyse oradaydım. Duruşmaları da takip ettim, sizler de geldiniz ve o gün taziyede kullandığınız şöyle bir ifade de vardı: "Bu olayın gerçekleştiği gece eşim sabaha kadar uyuyamadı" Çok net hatırlıyorum ama bu dosyayı sonradan takip edebildiniz mi? O talimatı veren sertifikasız, sürücü belgesi olmadan o panzerin kullanılması talimatını veren ilçe emniyet müdürlüğü hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı? Hayır. Peki, yine bu talimatı veren komiser hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, bir ceza verildi mi? Hayır, beraat etti. Ve yine panzeri süren ve 6 ve 7 yaşındaki Muhammet Furkan kardeşlerin ölümüne sebebiyet veren sertifikasız, sürücü belgesiz polis memuru iki yıl bir ay hapis cezası aldı ve 19 bin TL para cezasına çevrilerek ertelemeye tabi tutuldu. Yani o dönem siz aileye dediniz ki: "Bizler de bu dosyanın peşini bırakmayacağız, sorumlular kimlerse cezasını alması için de elimizden geleni yapacağız." Ama size şunu söyleyeyim; bugün sabahleyin, Komisyondan önce de aileyle görüştüm, hâlen acıları taze. Bir çocuk için en güvenli yer kendi evi ve kendi yatağıdır ama maalesef ki bizler, Kürt meselesindeki çözümsüzlük sebebiyle hâlen şiddet sarmalının devam etmesiyle, sokaklarımızda zırhlı araçların gezmek zorunda kalması sebebiyle hâlen böyle acı olayları yaşayabiliyoruz. Onlarca ölüm vakası yaşandı zırhlı araçlarla ve bunların temel sebebi -ben bir hukukçuyum, nedensellik bağı var- iktidarın Kürt meselesini çözmemekteki ısrarıdır. Şiddet sarmalı devam ettikçe maalesef ki bu kayıpları vermeye devam edeceğiz. Bu durum açıkça ortaya çıkıyor. Ve dediğim gibi ailenin acısı hâlen taze, hakikaten adalet yerini bulmadı, birçok dosyada olduğu gibi burada da ben sadece, bunlar Kürt çocuğudur demek istemiyorum, çocuk insan... Bunlar hayatını kaybetti ama ilgililer hak ettiği cezayı almadı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yaşadığı dönemi aşmış yazar George Orwell şöyle diyordu: "Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder." Ve bugün bizim nefretinize bu kadar maruz kalmamızın temel sebebi gerçekleri söylemekteki ısrarımızdır. Bundan emin olun, eğer gerçekleri savunduğumuzun dışında bir sebeple bize nefret ettiğinize inansak emin olun kendimizi sorguya çekeceğiz, ama emin olun bu durum öyle değil.
Ve şunu söyleyeyim; bu ülkede birilerinin çok kolay "terörist, hain, eşkıya" ilan edildiğini hepimiz biliyoruz. Bilenler bilir; sisteme karşı olan, muhalif olan herkes terörist ilan edildi. Padişaha göre Mustafa Kemal Atatürk de eşkıya ilan edildi. Nazım Hikmet de, Fidel Castro da, Mandela da, bugün aynı şekilde sisteme karşı olanlar, muhalif olanlar, yani bizler bu sefer... Başkaları kendilerini devletin sahibi, bu coğrafyanın sahibi sanabilirler ama bu durum öyle değil. "Ülkenin akışına, yokuşuna, nehrine, doğasına ölürüm." türküleri çığırarak milliyetçilik olmaz, vatan sevgisi olmaz.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Nasıl olur? Sen PKK terör örgütüdür diyebiliyor musun?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Milletin toprakları satılırken, bu ülkenin toprakları satılırken, fabrikaları yabancı sermayeye peşkeş çekilirken buna alkış tutmak milliyetçilik değildir, öncelikle onu söyleyelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizin sonuna geliyoruz, son cümleleri alayım.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tamam, toparlıyorum.
Sayın Bakan, demokratik yollarla hak arama eylemlerimiz sürekli kriminalize edilmeye çalışılıyor. Ben size sadece, kısaca şunu söyleyeyim: Dün, Sayın Cumhurbaşkanı söyledi ki: "Kürt meselesi yoktur." Sizin de burada Kürt meselesine ilişkin açıklamalarınız elimde.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Sen, PKK'ya "terör örgütü" diyebiliyor musun?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, ikili diyaloğa girmeyelim.
Sizin de süreniz bitti Hüseyin Bey.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tamam, sadece son cümleyi müsaadenizle...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi söyleyin lütfen.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Değerli milletvekilleri ve Sayın Bakan; size sadece şunu söyleyeyim, net bir şekilde size söylüyorum: Bu ülkenin bir Kürt vatandaşı olarak benim sorunlarım var ve ben bu sorunlarımı dile getirmeye devam edeceğim. Demokratik haklarımı kullanmama da hiç kimse karışamaz.
Teşekkür ederim.