| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2020 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, birkaç gün önce Millî Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken Sayın Bakan Hulusi Akar'a önemli bir soru sordum, ne yazık ki kendisi bana -sanki bu konuyu biz bilmiyor muşuz gibi- bir satırlık bir cevap verdi. Tabii, konu çok derin. Ben onun hassasiyetini ve içindeki durumu anlıyorum. Sorumuz Uludere'yle ilgiliydi Sayın Bakan. Adaleti konuştuğumuz bugünlerde, reform yapacağımızı ifade ettiğimiz bugünlerde, bir ay sonra dokuzuncu yılı dolacak olan Uludere olayında öldürülen 34 yurttaşımızın ve yaralanan 4 yurttaşımızın adalet arayışları hâlâ devam ediyor. Acılı aileler her Perşembe, çocuklarının mezarında, adaletin gelmesi için bir teselli bulmaya çalışıyorlar ama bu adalet Uludere için şu ana kadar gelmedi. Bildiğiniz gibi, Millî Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar, Uludere olayı olduğu zaman Genelkurmay 2. Başkanıydı ve "Vur." emri yani hava harekâtının onay emri şu andaki Genelkurmay Başkanı tarafından kendisine sunuldu -İstihbarat Daire Başkanı olan Yaşar Güler tarafından- sıralı hiyerarşik yapı içerisinde. Sayın Hulusi Akar da o sırada Millî Güvenlik Kurulu toplantısında bulunan Genelkurmay Başkanına onay emrini gönderdi ve Millî Güvenlik Kurulunun bilgisi dâhilinde, Necdet Özel'in de onayıyla bu hava harekâtı gerçekleşti. Dolayısıyla sıralı hiyerarşiyi ilgilendiren, komutanlıkları ilgilendiren önemli bir olayı konuşuyoruz. Hulusi Akar "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verilmiştir gibi bir cümlelik, hepimizin bildiği, bilindik bir konuyu bana bildirmek suretiyle bence çok hatalı bir pozisyona düştü. Bununla ilgili gerçekleri önümüzdeki günlerde paylaşmaya devam edeceğiz.
Sayın Bakan, Uludere olayıyla ilgili sizin Bakanlığınızı ilgilendiren önemli bir olay var; bilmiyorum, biliyor musunuz? Bu olay gerçekleştiği zaman İçişleri Bakanlığı bünyesinde mülkiye müfettişleri olayı araştırmak üzere bir rapor tanzim ettiler. Bu rapor -idare hukukunda ve bürokraside, bildiğiniz gibi, iki tür rapor var- inceleme raporu şeklinde hazırlatıldı, araştırma raporu. Yani sonunda bir sonuç getirmeyecek yani ceza tayinine ya da başka bir konuya temas etmeyen bir konuda araştırma raporu, ön inceleme raporu verildi ve bu rapor çok önemli tespitleri barındırdı. Bu raporla ilgili bildiğim gerçekleri de önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağım ama bu rapordan birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak isterim. O raporda "Tespit edilen grubun terör örgütü -yani vurulan kişilerin- mensubu olduğuna dair spesifik bilgi bulunmamaktadır." diyor mülkiye müfettişlerinin raporunda. Yine, grubun kaçakçı olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu ve "Top atışlarına rağmen, grubun sınıra doğru ilerlemesi bölücü terör örgütü tavrı değildir." gibi çok önemli tespitleri içeren bir mülkiye müfettişleri raporu Bakanlığa sunuldu Sayın Bakan. Şimdi, bu rapor bir araştırma raporu, ön inceleme raporu. Bunun sonuç doğurması için sizin, bu raporun bir soruşturma izni raporuna dönüşmesine onay vermeniz gerekiyor.
Sayın Bakan, gelinen bu aşamada vicdanınızla baş başa kalarak ön inceleme raporuna yani sonuç doğurmayan bu rapora karşı sonuç doğurması adına bir soruşturma izni vermeyi uygun bulur musunuz ve verecek misiniz?
İkinci sorum da: O zamanki İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin -ki Millî Güvenlik Kurulu toplantısında vardı- bu olaydan üç yıl sonra bir açıklama yaptı. Sınırdan geçmekte olduğu farz edilen terör örgütü mensubu Bahoz Erdal'ın ya da Fehman Hüseyin'in vurulacağına dair inançla bu olay yapılmıştı. Sayın İdris Naim Şahin şunu ifade etti: "O anda üst düzey MİT görevlisi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri telefonla aranarak Bahoz Erdal'ın hudut hattını geçmekte olduğu bildirilmiştir." dedi ve bu olay oldu Sayın Bakan. Şimdi, İdris Naim Şahin'in, o günkü İçişleri Bakanının söylediği bu sözden yola çıkarak söylüyorum: Bu üst düzey MİT yetkilisi kimdir? Bu MİT yetkilisi hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Sorularıma verdiğiniz cevaba göre önümüzdeki günlerdeki cevap verme hakkımı da saklı tutuyorum Sayın Bakan.