| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2020 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; teşekkürler. Giderek sona yaklaşıyoruz.
Ben bir düzeltme yapayım: Sayın Uğur Aydemir "kadına yönelik işkence günü" filan dedi, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" onu düzeltelim, en azından tutanaklara düzgün girsin.
Dün akşam aslında Taksim'de oturan kadınlar da yaka paça gözaltına alındı, onu da atlamayalım.
Şimdi, Sayın Bakan, sabah sunumunuzu yaptınız. Aslında ben de test yaptırmıştım, testin sonucu çıkana kadar gelmedim, ne olur ne olmaz diye. Malum ciddi bir pandemi süreci var, çok yaygın ve bu pandemi sürecinde bir kısım alınması gereken önlemler var. Bunların eşit olması lazım ve yapılması lazım, bir kısım uygulamalarda aslında çifte standart olmaması lazım. Bunu niçin söylüyorum? Sunumunuzda "eşitlik" kelimesi hiç yok. Koskoca sunumunuzda -okudum, tarattım, PDF'ini aldım, baktım- "eşitlik" kelimesi yok. Şimdi, "eşitlik" kelimesi olmayınca insanlar kendisine gerçekten garip düşecek. Şimdi, düşünebiliyor musunuz? Biri, 1.500 kişilik düğün yapıyor, 1.500 kişilik düğün yapıyor, pasta, çörek veriyor, hediye alıyor. Başka yerde birileri, pandemide maske alamadığı için, maaşını alamadığı için, kötü muameleye tabi tutulduğu için açıklama yaptığında elleri, kolları tutuluyor. Böyle bir şey olur mu ya?
Bir diğeri, konuşmanızda "barış" kelimesi yedi yerde geçiyor, altı tanesi "Barış Pınarı" bir tanesi de... Diyorsunuz ki: "Toplumsal eylemlere müdahalede, etkinliklerde yüzde 99 başarılıyız." Ya, o yüzde 1 nedir acaba; bu toplumsal etkinliklerde, eylemlerde başarısız olduğunuz yüzde 1 nedir? Belki de etkinliklere yüzde 99 müdahale var. Bakın, fotoğraflara bakın. Her gün... Bakın, avukatlar, savunma; bakın, işçiler, bakın. Şimdi bunlara baktığınızda, bir taraftan düğüne baktığınızda olmuyor.
Bir diğer taraftan, öyle dernekler var ki 50 kişi üyesi var, 100 üyesi var. "Aralığın sonuna kadar -veya aralığın başına kadar- dernekler, genel kurulunu yapamaz." Ama siyasi partiler yapabiliyor; siyasi partiler oturuyor, stat tutuyor, birçok şey tutuyor. O zaman vatandaş da diyor ki: "Eşitlik yok. Kendilerine ait bir eşitlik var; o da eşitlik değil, kural dışılıktır. Kendilerine her şey hak; bize uygun değil, müstahak." gibi düşünüyor.
Bir diğeri: Şimdi, bütün arkadaşlar konuştu, bir kısmı geçen yıl da konuşmuştu -Ekrem Bey çıktı herhâlde- ya "Kürt meselesi, Kürt meselesi..." Sayın Bakan -siz de konuşmanızda söylediniz, sevgili Garo Paylan da söyledi- konuşmanızda bir tane "Kürt" ve "Kütçe" geçmiyor ama bütün konuşmacılar konuşurken Kürtlerden, Kürtçeden, kardeşlikten söz ettiler. Hiç mi geçmez? Bunu niçin söylüyorum? Birazdan kayyumları söylerken... Kayyumlar ilk oturduğunda, siz Kürtçeden söz etmediğiniz için, Kürtçe tabelayı söküyorlar, Kürtçe "web" sayfasını kaldırıyorlar, Kürtçe oyunları yasaklıyorlar ve giderek öyle bir hâle geldi ki kaymakamlar bile kaldırdı. Şimdi, siz etkinliklerde, özgürlüklerde bu olanakları yaratmazsanız, demokrasiden söz etmezseniz -ki demokrasi iki yerde geçiyor konuşmanızda, ona da baktım ben; biri 15 Temmuzla ilgili, biri de bir projede "demokratik gelişmeyi sağlamak için" diyorsunuz- o zaman vatandaş diyor ki: "Niye?" Ama pandemide ne oldu, biliyor musunuz Sayın Bakan? Bu, sizin vali ve sonradan atanmış olan kayyumlar gerçekten toplumu çözememişler çünkü buraya bakıyorlar, Ankara'ya bakıyorlar, size bakıyorlar, hoş görünmek için vatandaştan uzaklaşıyorlar; birazdan onları da anlatacağım.
Batman Valisi ve Kayyumu... Şurada bir haber var, 6 Mayıs tarihli, onu isterseniz arkadaşlara da iletirim. Pandemi Mart ayında başlamış, Mart 11. Valilik "web" sayfası diyor ki: "Batman'da 2 milyar 995 bin lira ceza kesmişim, maske takmayanlara, kurallara uymayanlara." O zaman maskeyi kimin dağıtacağı, eczanenin mi vereceği, ne olacağı belli değil. 500 binlik bir kent -ona da kent demeyelim- bir il.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - 2 milyar değildir, yanlış biliyorsunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yok, haber burada; bunu ileteyim arkadaşlara.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - 2 milyon.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - 2 milyon, pardon, doğru söylüyorsunuz, 2 milyon. Bu 2 milyonla Batman'a şu ana kadar maske verebilirdik, şu ana kadar maske verebilirdik.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ben de takip edeceğim sizin konuşmanızda hiç "PKK" geçecek mi diye.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Şimdi konuşacağız, ona da geçeceğiz yani böyle karşılıklı yapmayalım; konuşacağız, ona da geleceğiz.
Şimdi, arkadaşlarım zaten her konuda cevap verdiler. Nedense biz bazı doğru şeyleri burada da söylediğimizde laf bir yere tıkılıyor.
Şimdi, eşitlikle ilgili konuştum. Bunun dışında, kayyumlarla ilgili arkadaşlarımız anlattı. Ya, kayyumlarla ilgili artık şu oldu: Vatandaş "1'inci kayyum dönemi, 2'nci kayyum dönemi." diye tanımlıyor çünkü vatandaş seçme, seçilme hakkı ve iradesinin gasbedildiğini düşünüyor. Ondan önceki söylemlere bakınca, ondan sonraki uygulamalara bakınca, hele hele yurtta değil, sokakta olan uygulamayı görünce gerçekten itiraz ediyorlar. Arkadaşlarımız Mardin'i söyledi, Yüksekova'yı söyledi. Yüksekova'da kredi çekmek için Yüksekova'nın nüfusunu 500 bin göstermişler, 500 bin.
Daha önceki dönemlerde her HDP'li belediyenin bir odası müfettişlere tahsisti. Sayıştay geçen yıl burada söyledi, biz sizlere de sorduk, dedik ki: "Sayıştay raporlarında kayyumlar yolsuzluk yapmış..." "Böyle bir şey yok." denildi. Şimdi apar topar herkes tutuklanıyor, alınıyor içeriye. Ve bunlara -Yüksekova'dır, Mardin'dir filan- hiç girmeyeceğim ama kayyumlarla ilgili şunu söylemeden geçemeyeceğim, bunu herkes dinlesin: Van Tuşba... Ya, Ayşe kendi öğretmenine şöyle söylüyor: "Biz sizi tanımıyoruz. Her ne kadar buranın bir seçilmiş değil atanmış başkanı da olsanız... Benim ilkokul öğretmenim ama uygulama karşısında gerekeni söylemem gerekiyor. Salih Hoca, sen bana öğrenci arkadaşlarımdan kalem, silgi çalmayı öğretmedin ama görünen o ki sen sistem içerisinde büyük bir hırsız olmuşsun." Bunu söyleyen... Şu anda kayyumlar Sayıştay raporlarıyla, yolsuzluklarıyla, yaptıkları her şeyle hırsızlar ve cumhuriyet savcıları onların hakkında işlem yapıyor. İşin doğrusu, işin içinden çıkamıyoruz. İller Bankası idaresi ne yapıyor burada? Terörden arındırılmış belediyeler ve hizmetlere ait bir kitapçık yapıyor. Biz HDP olarak da kayyumların hırsızlıklarıyla ilgili kitap bastık, broşür bastık; toplatıldı. Size her şey azat; biz "azade" dediğimizde, "özgürlük" dediğimizde, bunu basmaya kalkıştığımızda yasak.
Bir diğeri, şimdi, Kürtçe meselesi çok konuşuluyor. Arkadaşlar, Kürtçede, Kürt dilinde "..."() dediğinizde yürektir. Ekrem Bey çıktı... "..."(*) yarası, gönül yarası zordur. Sakarya'daki olaylar üzerine, Sakarya'daki olaylarla ilgili, Kürtlerin yaşadığı meseleyle ilgili, Sayın Soylu Mardin'in köyüne gittiğinde Sayın Cumhurbaşkanı demiş ki: "Gönülleri kırılmışsa gönüllerini alın." Gönül yarası zor toparlanır, gönül yarası zor kapanır çünkü siz kendi iradenizin gasbedildiğini düşünürseniz, siz kendi seçilmişlerinize her gün hakaret edildiğini düşürseniz "..."(*) yarasını toparlayamazsınız. Kadınlar, yaşlılar artık evde bir haksızlık olduğunda Kürtçe ne diyorlar biliyor musunuz? "'...'(*) kayyum" "Sen de oldun kayyum." Madem Ekrem Bey böyle söylüyor, gelsin beraber kürsüye de çıkalım, Kürtçe bir şiir okuyalım, Meclis kürsüsünde Kürtçe şiir okuyalım. Mademki şey yok, hiçbir şey yok, kardeşiz, her şeyiz, bunu yapalım ama buna gelince ne oluyor? Çiftçe standart oluyor.
Ben toparlamak istiyorum. Sadece bu hırsızlıkla ilgili bugün -26 Kasımda- 2 tane haber yayınlandı. Biri, Hakkâri'de belediyede yapılan -rakamlara hiç girmiyorum, isteyenlere verebilirim- yolsuzluklar, hırsızlıklarla ilgili; bir tanesi de Mazıdağı'nda yapılan olaylarla ilgili, Belediye Başkanına zimmet çıkarmayla ilgili çıkan haberler. Şimdi, siz bunları yaptığınızda olmaz.
Bir diğeri, arkadaşlar şunu unutmayın: Kürtçeye yönelik her yaptığınız saygısızlık, her yasak Kürt'e yasaktır. Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı... İtalyan bir yazarın bir hekim ve yapılan olayları işleyen bir süreciyle ilgili oyunu oynanıyor, oyunun ismi "..."(*) "Yüzsüz" fakat siz bu oyunu "örgüt propagandası" diye yasaklıyorsunuz; Türkçesi oynanmış, birçok yerde gösterilmiş. İtalyan bir yazar... Yani bunu nasıl izah edeceksiniz? Bunu vatandaş, yurttaş gördüğünde "Benim dilime tahammülü yok, benim dilimi kabul etmiyor, çifte standartlı davranıyorlar." diyor. Şunu biiyoruz: Ya seçim zamanı olduğunda Sayın Binali Yıldırım gelip Diyarbakır'da "kürdistan" diyebiliyor, "..." (*), Sayın Erdoğan "..."(*) diyebiliyor, "..."(*) diyebiliyor ama bunu bir Kürt söylediğin de suçtur. Ama oy zamanı... Şimdi, "Kürt illeri" dediğimizde kıyamet kopuyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayınız Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Erzurum, Ağrı, Van, Muş, Bingöl, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Batman.. Bütün belediye seçimlerinde, bütün genel seçimlerde bütün siyasi partiler Kürtçe propaganda yapıyor. Niye bunu Uşak'ta yapmıyor, Afyon'da yapmıyor, niye yapmıyor? Siz herhangi bir köye gittiğinizde Kürtçe konuşma ihtiyacı hissediyorsunuz, tercüman ihtiyacı hissediyorsunuz. Orada yaşayan insanlar var, kimlikleri var, kimlikleriyle ilgili talepleri var. Bu, daha önce konuşulduğunda ne kadar iyi geliyordu hepimize, ne kadar güzeldi, yine bunları konuşmamız lazım; konuşmadığımız zaman olmuyor.
Biz bütçe üzerinde konuştuğumuzda, dikkat edin, bütün arkadaşlarımız yasaklar üzerine konuştu, "Şu yasaktır." "Şu engelleniyor." diye. Keşke şunu söyleyebilseydik: "Şurada özgürlükler azdır, daha da artıralım." "Şurada şu yanlışı yapmışız, bunu da düzeltelim."
Şunu söyleyelim: Kim ki şiddetten yanaysa kim ki kandan yanaysa kim ki bu ülkede fesatlıktan yanaysa, kutuplaştırıcı, ayrımcı, kinci, nefreti geliştiriyorsa, düşmanlığı geliştiriyorsa lanet gelsin onlara.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süreniz de dolmuştur Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum, sağ olun.