| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener'in, Enstitü tarafından yürütülmekte olan çalışmalar ve projeler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2020 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Hocam bir Marmara'daki fayı göstereni ekrana getirirseniz.
Şimdi, Kocaeli-Gölcük depremi olduğunda Marmara'nın kırılması bekleniyordu. Sonra döndü, fay 12 Kasımda Düzce arası kırıldı yani kırılmamış olan yer kırıldı. Siz de dediniz ki: "7,2 enerji birikimi oldu."
Şimdi, 1912'de de Mürefte-Şarköy arasındaki hat kırılmıştı. Şimdi, Kandilli Rasathanesine göre Kocaeli ile kırılan 1912 arası mı beklenen, yoksa başka bir senaryoya göre bunun Saros'a kadar uzanma ihtimali de var mıdır? Yani kırılmış olan o 1912'nin yeniden kırılma riski mi var, yoksa kırılan bir daha kırılmaz mı? Çünkü sağ ve solu sonra hiç kırılmadı, orada duruyor o kırık hat. Bu uzunluk yani Şarköy ile Kocaeli arasındaki uzunluk 120 kilometre yanılmıyorsam. Bunun yaratacağı depremin büyüklüğüyle daha da uzun kırılması durumunda yaratılacak büyüklük arasında da tabii çok büyük fark var. Görüşünüzü almak istiyorum.
KANDİLLİ RASATHANESİ VE DEPREM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ PROF. DR. HALUK ÖZENER - Tamam.
Öncelikle, bu kapsamda bir kurum görüşü çok mümkün değil çünkü biz üniversiteyiz ve üniversitede aynı birimde çalışan 2 hocanın bile çok farklı görüşleri olabiliyor. Yani seçenekler, bununla ilgili yapılmış bir sürü çalışma var, Kandillinin başını çektiği çalışmalar, benim ismimin olduğu da bilimsel çalışmalar var. Bizim de saygın bir dergide yaptığımız yayına göre, bu fayın, şimdi, teorik olarak 1912'yi ayrı tutarak Marmara'yı boydan boya geçen 130 kilometrelik bir fay hattından bahsedebiliriz. Tarihinde bu bir kerede kırılmamış yani eski kayıtlara baktığımız zaman bir kerede kırılmamış. Bir kerede kırılırsa 7,7 olabilir, bakın, 7,7 ama tarihte bizim gözlemlediğimiz kayıtlarda baştan başa kırılan bir şey yok. 1766'da peş peşe iki deprem oluyor. Mesela, farklı senaryolar var. Bir senaryodan bahsedeyim yani 7,2; 7,4; 7,6 gibi 3 tane parça kırılabilir ve bunların ikisi peş peşe olabilir -çok kısa zamanda- ama bu veriler tamamen istatistik yani. Dolayısıyla şunu söyleyelim: Bazı hocalarımız "6,6 olur", "6,7 olur" işte "İstanbul olmaz, Tekirdağ kırılır." diyor ama Tekirdağ da kırılsa yani o parça, fayı 3 parça bakarsak, bir tane şey var, bizim deniz tabanı projesi... Hani kritik olan oydu aslında, size söylemek istediğim. Şuna bakayım, hızlı geçiyorum ama bizim deniz tabanındaki, denizin içindeki fayın özelliklerini anlamanız için deniz tabanına yerleştirdiğimiz Marmara'daki sismometreler çok büyük önem taşıyor. Bunun dediğim gibi avantajı ne? Fayın farklı bölümlerinin -bakın, bu resim- özelliklerini görebiliyorsunuz. Buradan göstermek çok zor tabii ama bakın, 3 taraftan görüyor musunuz yani? Tekirdağ baseni diyoruz, Tekirdağ açıkları, "west and high" dediğimiz yer, "central base"in, işte Adalar kısmı falan. Bir tanesi üstten görünüş, bir tane de enine kesit. Baktığınız zaman, deprem oluş derinliklerine bakın. Yani 20 kilometreden bir çizgi çizmişiz, o fayın bazı yerlerinde, bakın, depremler çok daha yüzeyde oluyor, bazı yerleri çok daha aktif, bazı yerlerde daha sığ depremler oluyor. Buradan biz bazı öngörülerde bulunabiliyoruz. Dolayısıyla bu fayın 3 farklı parça olduğunu biz düşünüyoruz ve bunların da farklı zamanlarda kırılacağını düşünüyoruz ama bunların enerji biriktirme hızları da farklı, dolayısıyla deprem büyüklükleri de farklı olacak ama burada kurum görüşü olması pek mümkün değil.