KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, dünyanın ve içinde bulunduğu bölgenin çetin ve zorlu şartlarında olağanüstü bir diriliş ve yükseliş azmiyle öne çıkmaktadır. Terörle mücadele insanüstü bir gayret ve kahramanlıklarla devam etmektedir. Libya'da, Suriye'de, Irak'ta, Doğu Akdeniz'de, Kafkasya'da, hatta yurt içinde millî ve ahlaklı politikalarla bekamıza, güvenliğimize, egemenlik haklarımıza, elbette tarihî mirasımıza meşru ve hukuki sınırlar dâhilinde sahip çıkılmaktadır. Nerede bir mazlum varsa, nerede hakkı yenmiş, barış ve huzura susamış bir mağdur bulunuyorsa Türkiye bütün gücüyle oradadır.

Türkiye, otuz ayı aşkın süredir Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ile parlamenter sistemin ağırlıkları tasfiye edilmiş, dezavantajları giderilmiştir. Her alanda hızlı ve etkili karar mekanizmasının işlemesi gereken günümüz koşullarında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bu sağlanmış, Türkiye vesayet odaklarından arındırılmış, ayak bağlarından kurtulmuş, öz güvene kavuşmuştur. Türk milletinin karakterine ve tarihî müktesebatına en uygun idare şekli olan cumhuriyet, en az bu kadar milletimizin ruh kökünü yansıtan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle iyice güçlenmiş, sağlam ve sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur

Türkiye yoğun bir şekilde maruz kaldığı bölgesel ve küresel dayatmalara, ekonomik ve siyasi baskılara sistemin sağladığı imkânlar çerçevesinde alınan etkili tedbirler sayesinde karşılık verebilmiştir. Türkiye, dış politikada gerek bölgesel planda gerekse küresel ölçekte belirleyici aktör hâline gelmiştir.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem özlemleri boşuna bir taleptir. Türkiye geriye gitmeyecektir. Bugün muhalefet partileri "Güçlendirilmiş, iyileştirilmiş, demokratik parlamenter sistem." diyorlar, ama ne olduğunu, içeriğini bilen, anlatan yok. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini karalamak için klişe ve şablon ezberlerle "tek adam", "saray rejimi", "Türkiye yönetilemiyor." gibi sözler söylenmekte, Meclisin etkisizleştiği, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı yönünde algı operasyonu yapılmaktadır. Öncelikle milletimize güvenilmeli, millî iradeye saygı duyulmalıdır. Yeni sistemde, Cumhurbaşkanının arkasında milletimizin, millî iradenin çoğunluğunun kararının bulunduğu asla unutulmamalıdır. Ayrıca, çok partili dönemde parlamenter sistemin Cumhurbaşkanları tarafsız mıydı? Parti üyeliğinden istifaları hep kâğıt üzerinde kalmış, hiçbiri tarafsız olmamıştır. Siyaset dışından gelenlerin, ideolojileri doğrultusunda nasıl taraflı olduğunu da yaşadık. Yine, parlamenter sistemde başbakan partilidir ve icranın başıdır. Başbakan tek adam değil de çok adam mı? Partili değil miydi? Tarafsız olmak, partisiz olmak değil, milletimizin tamamına hizmet etmek demektir.

Dünyada başkanlık sistemlerinde rutin olarak uygulandığı üzere, yürütme yetkisine tek kişi sahip olmakta ve yürütme alanıyla ilgili kararname çıkarabilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde de Cumhurbaşkanı yürütme alanında düzenleme yapma yetkisine sahiptir. Ancak kararname yetkisi sınırsız ve yasama yetkisini ihlal eden bir yetki değildir. Anayasa'da açık bir şekilde yer alan bu yetkilerin çerçevesini, sınırlarını ve hukuki normlar içindeki yerini biraz okuma yazma bilenler dahi okuyup anlayabilirler.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütme Meclis içinden çıkmamakta, güvenoyunu bizzat milletten almaktadır. Yürütme görev ve yetkisi seçimle verilmekte ve yine, ancak seçimle değiştirilebilmektedir. Buna da doğrudan milletimiz karar vermektedir.

"Türkiye yönetilemiyor." diyorlar ya, bir anlamda doğru; iç ve dış güç merkezleri, vesayet odakları artık Türkiye'yi yönetemiyor, diledikleri hükûmeti yıkıp istedikleri hükûmeti kuramıyorlar. Zaten sistemi itibarsızlaştırmaya çalışan bazı odakların derdi de bu. Türkiye'yi yönetecek iktidarı sadece ve sadece aziz milletimiz belirliyor, milletimiz dışında hiçbir güç iktidarı değiştiremiyor. İşte, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin öne çıkan özelliklerinden biri bu.

Parlamenter sistemde birtakım iç ve dış vesayet odaklarının tasarımıyla nasıl hükûmetler kurulduğunu, nasıl değiştirildiğini ve nasıl düşürüldüğünü Türk milleti defalarca yaşamıştır. Bu ülke bir ay süreyle, hatta yirmi beş gün süreyle görev yapan hükûmetleri gördü. 1946 ile 2018 yılları arasında yetmiş iki yılda 51 hükûmet görev yapmış olup hükûmetlerin ortalama ömrü yaklaşık bir yıl beş ay düzeyindedir. Tek parti hükûmet dönemlerini dikkate almazsanız bu süre daha da kısadır.

Koalisyon ve hükûmet tartışmaları, hükûmet krizleri ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde yaşanan sorunlar yönetim sisteminde tıkanıklıklara yol açmış, önemli zaman kayıplarına ve istikrarsızlıklara neden olmuştur. Siyasal istikrarsızlıklar Türkiye'yi ekonomik ve sosyal yönden de olumsuz etkilemiş, hatta demokrasi dışı müdahalelere zemin hazırlamıştır. Türk milleti darbelerin çok acı ve ağır faturalarına katlanmak durumunda kalmıştır. Darbeler, her defasında, Türkiye'yi tarihin gerisine itmiş, on yıllarımızı kaybettirmiştir. Nitekim, 2016 yılında yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe girişimi de ekonomimize ağır bir maliyet yüklemiştir.

Bunun yanı sıra, Türkiye son yıllarda pek çok sorunla da boğuşmuştur; siyasi ve ekonomik baskılara maruz kalmış, hain terörist saldırılara uğramıştır. Hamdolsun, bu saldırıların hepsi bertaraf edilmiştir. Bu gelişmeler hâliyle ekonomimizde olumsuzluklara neden olmuştur. Soruyorum: Darbe girişiminin yaşandığı, büyükşehirlerinde bombaların patladığı, terör saldırılarının yoğun olduğu herhangi bir ülkede yatırım yapan olur mu, turist gelir mi, ekonomi bundan olumsuz etkilenmez mi? Bunları hep yaşadık, geçmişte de yaşadık; ancak, aldığımız tedbirlerle 2019 yılı ikinci yarısından itibaren ekonomimiz güçlü bir şekilde toparlanmış, uluslararası kuruluşlar da bunu teyit etmiştir.

Ekonomimizin yüksek büyüme patikasına girdiği bir dönemde, tüm dünya ekonomilerini sarsan Covid-19 salgınının etkisine, maalesef, ülkemiz de maruz kalmıştır. Bundan dolayı bu yıl nisan ayında dip yapan ekonomik göstergeler, alınan önlemler sayesinde sonraki aylarda toparlanmış olup 2020 yılı üçüncü çeyreğinde yüksek oranda büyüme beklenmektedir.

Türkiye ekonomisi zorlu dalgalanmalara maharetle direnmiş, gerekli önlemleri zamanında ve cesaretle almıştır ve almaya devam etmektedir. Ekonomiyle ilgili beş yıl, on yıl öncesine göre karşılaştırmalar yapılırken ve bekamıza yönelik saldırılar, dayatmalar, yaşanan darbe girişimi, terör saldırıları ve verilen mücadelenin getirdiği ekonomik maliyet mutlaka dikkate alınmalıdır. Vatanımızın, işgalin, bölünmenin eşiğinden döndüğü unutulmamalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; parlamenter sistemde, Meclisin yasama yetkisini elinden alan yetki kanununa dayalı kanun hükmünde kararname çıkarma uygulaması yeni sistemle birlikte kaldırılmıştır. Parlamenter sistemde yargı denetimine tabi olmayan Cumhurbaşkanının, her türlü eylem ve işlemleri yeni sistemle birlikte yargı denetimine tabi hâle gelmiştir. Meclis, yürütmeye karşı denetim gücüyle donatılmış, Cumhurbaşkanı Meclise hesap verebilir hâle getirilmiştir. Parlamenter sistemdeki sınırsız yetkili ve sorumsuz Cumhurbaşkanı yerine, her türlü iş ve işlemleriyle ilgili sorumlu, hem yasama hem yargı denetimine tabi hem de millete karşı hesap veren bir Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuştur. Yargının tarafsızlığı anayasal hükme bağlanmış, yargıda birlik amacıyla sivil-asker ayrımına son verilmiş, Anayasa Mahkemesinin askerî kökenli 2 üyeliği kaldırılmış, askerî mahkemeler kapatılmıştır. Ayrıca, ara rejim dönemlerini çağrıştıran sıkıyönetim hükümleri kaldırılmıştır. Böylelikle, demokratikleşme yönünde de önemli adımlar atılmıştır. Yargıda kutuplaşmaya ve illegal oluşumların sızmasına zemin hazırlayan yapının ortadan kaldırılması amacıyla HSYK, "Hâkimler ve Savcılar Kurulu" adıyla yeniden yapılandırılarak üyelerinin çoğunluğunu teşkil eden 7 üyenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde nitelikli çoğunlukla seçilmesi düzenlenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin temelini oluşturan insan merkezli bir yaklaşımla, ekonomik ve sosyal refahın artırılması için hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim ilkeleri güçlü bir şekilde sahiplenilmeli ve buna yönelik düzenleme ve uygulamalar hayata geçirilmelidir. Bu kapsamda olmak üzere, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü, milletvekili dokunulmazlıkları, siyasi etik düzenlemeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin yasa çalışmalarının tamamlanması ve bazı düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Günümüzde hukuk, demokrasi, mülkiyet hakkı, can ve mal güvenliği, insan onuru ile insan haklarına saygı her toplumun, her devletin azami ölçülerde uygulaması gereken evrensel kazanımlardır. Yalnızca tarihimize baksak dahi bugüne örnek olacak pek çok davranış kalıbını görmemiz mümkündür.

Bugün, Türkiye'nin ayak bağlarından tümüyle kurtulması, kronik sorunlarının üstesinden geniş bir mutabakatla gelinmesi her devlet ve siyaset insanının ortak sorumluluğudur. Millî ve manevi müktesebatıyla kıtaları aşan, dinamik, dengeli, atılgan, yeni fikirlere yatkın, girişimcilere fırsat sunan, her konuda ön alan, öncü olan bir Türkiye hepimizin samimi dileğidir. Cumhur İttifakı bu ortak dileği gerçekleştirmek için mücadele etmektedir. Gücüne güç katmış, demokrasisiyle, hukukuyla, ekonomisiyle, iş adamlarıyla, üretim kabiliyetiyle, güvenceli yatırım ortamıyla, üretken karakteriyle, hepsinden mühimi millî birlik ve kardeşlik kültürüyle "lider ülke Türkiye" hedefimize kısa sürede ulaşmak samimi gayretimizdir.

Ekonomide açılan ya da açılacak yeni ufuklarla, demokrasi ve hukuk alanlarında yapılacak sağlam ve sağduyulu hamlelerle fasit çemberin kırılacağını, muhteşem bir kalkışın yaşanacağını düşünüyoruz.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türkiye'nin aradığı ve ihtiyaç duyduğu tarihî bir yönetim reformu olarak devrededir. Gereken ve planlanan diğer reformların birbirine eklemlenerek ifa ve icrası Türkiye'nin hızına hız katacaktır. Biz gelecekten umutluyuz, yarının bugünden daha iyi olacağını düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, geleceğin daha güçlü ve büyük Türkiye'sinin yönetimsel mimarı olacaktır.

Cumhur İttifakı, Türkiye'yi yükseltmeye ve yükselen değer yapmaya coşku ve heyecan içinde azmetmiş, söz vermiş, bu uğurda da gecesini gündüzüne katmaktadır. Cumhur İttifakı, yoluna ve Türkiye'ye hizmetine azimle, inançla, imanla devam etmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kamu hizmetlerinin, kullanıcı talep ve ihtiyaçlarına uygun olarak değer üretecek şekilde tasarlanması, elektronik ortamda sunulması ve kullanımının artırılmasına yönelik çalışmaları çok önemli görüyoruz. Kamuda siber güvenliğin koordinasyonunun tek çatı altında toplanarak etkinliği artırılmalı, kamu verisinin paylaşımına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Yönetim sistemimizin kalitesi kadar, sistemi işletecek olan insan gücü kalitesi de önemlidir. Kamu çalışanlarının motivasyonunun yükseltilmesi, kamuda hizmet sunumunda verimlilik ve etkinliğin artırılması, kamu kurumlarının insan kaynakları yönetimi konusunda kapasitelerinin güçlendirilmesi ihtiyaçları devam etmektedir.

Kamuda statü ve istihdam karmaşasını giderecek, işe girişte, ilerleme ve yükselmede objektiflik, liyakati esas alacak bir personel rejimi uygulamaya konulmalıdır. Kamuda ücret adaleti sağlanmalı, kamu çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili sorunlar çözüme kavuşturulmalı, ek gösterge çalışması hızla tamamlanarak adaletsizlikler giderilmelidir. Kamuda güvencesiz, sözleşmeli, geçici, vekil, fahri, ücretli ve kısmi zamanlı personel çalıştırılması son bulmalıdır, mevcut çalışanlar kadrolara alınmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı tümden kaldırılmalı ve bu sınıfta görev yapan personel, kurumlarında genel idare hizmetleri kadrolarına alınmalıdır.

Diyanet teşkilatımızda kadrolu, sözleşmeli, vekil, fahri, geçici gibi çeşit çeşit statüler bulunmaktadır. Vazifeleri aynı olmakla birlikte aldıkları maaş, hakları ve imkânları farklıdır. Aynı görevlerde aynı işi yapan çalışanlar arasında ayrımcılık yapılması Diyanet teşkilatına yakışmamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığında vekil ve geçici statüde çalışan imam-hatip veya müezzin kayyumlar ile vekil ve fahri olarak çalışan öğreticiler kadroya alınmalıdır.

Ülkemizin yüksek teknolojiye dayalı savunma sanayisinde yerlilik ve millîlik oranının artmış olması sevindiricidir. Millî İHA'lar, İKU'lar, SİHA'lar, TİHA'lar, ATAK helikopter, FIRTINA obüs, gemiler, zırhlı araçlar ve silahlar göğsümüzü kabartıyor. İnşallah yeni nesil savaş uçağımız da geliyor. Millî bir motorun üretilmesi çalışmaları da devam etmekte olup, böylelikle dışa bağımlılığımız minimuma indirgenecektir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat yönünden ihtiyaçlarını, azami ölçüde millî teknolojiler ve yerli imkânlarla karşılamak üzere savunma sanayi ekosistemi daha da güçlendirilmeli ve savunma sanayisinde edinilen becerilerin sivil sektöre yayılımı sağlanmalıdır.

Basın ve yayın kuruluşlarımızın önemli sorunları vardır. Bu sorunların çözümlenmesi, demokrasimiz açısından önem arz etmektedir. Basın çalışanları, kendine özgü bir meslek yasasına sahip değildir. Teknolojik gelişmeler ve internet haberciliği de göz önüne alınarak gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanların tanımı yapılarak bu meslekte çalışanların tamamı fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmalıdır.

Covid-19 salgını medya sektörünü de olumsuz etkilemiştir. Sektöre ve özellikle, çok zor durumda olan yerel medyaya yönelik ek tedbirler alınması gerekmektedir. Yerel medyaya uygun koşullarda kredi desteği verilmeli, bu destek, teknolojik gelişimi ve yatırım ihtiyaçları göz önüne alınarak uzun vadeli olmalı ve sektörde istihdamı desteklemelidir. Kamu kurumlarının resmî ilan statüsünde olmayan reklamlarına ayrılan bütçeden yerel medyaya özel pay ayrılmalıdır. Basın sektörünün vergi ve sigorta primlerinde indirim yapılmalıdır. Özellikle, reklamlar ile resmî ilanlara uygulanan katma değer vergisinde indirime gidilmeli, gazete kâğıdı, gazete mürekkebi ve kalıp gibi ürünlerin gümrük vergilerinde gazetelere kolaylıklar getirilmelidir. Uydu bedeli ödemelerinde indirim yapılmalıdır. Ayrıca, RTÜK Yasası, günümüz koşullarına göre yeniden ele alınmalıdır. İstihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri desteklenmelidir.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Kabinesine hizmetlerinden dolayı şükranlarımızı sunuyor, Milliyetçi Hareket Partisi olarak lider ülke Türkiye, süper güç Türkiye yolunda tam destek verdiğimizi ifade ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2021 yılı bütçelerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.