| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ) Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2020 |
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Cumhurbaşkanlığının bürokratları, değerli milletvekilleri, basınımızın çok güzide temsilcileri; Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum, Komisyonu saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız bize bir işaret vermektedir. Bu işaret, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sadece doksan yedi yıllık değil, binlerce yıllık bir devletin son mirasçısı olduğunun en tabi göstergesidir. Bu bağlamda Bilge Kağan ile Tonyukuk'tan, Sultan Alparslan ve Melikşah ile Nizamülmülk'ten, Sultan Süleyman ile Sokullu Mehmet Paşa'dan miras kalan yürütme geleneği, maalesef iktidarın siyasi karartmalarıyla ve kutuplaştırma siyasetiyle üzülerek belirteyim ki ortadan kaldırılmıştır. Dünyada örneği otoriter rejimler dışında görülmeyen, mutasyon geçirmiş, Türk milletinin devlet yönetme geleneğine uymayan ve arızalı bir başkanlık sistemi olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gelişmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, yasama, yürütme ve yargının önündeki dengenin belirlenmediği, pek çok açığı ve sorunu olan bir sistemdir. Yürütmenin başı, aynı zamanda yasamanın en büyük partisinin de başıdır. Hükûmet asla Türkiye Büyük Millet Meclisinden onay almamaktadır. Bakanlar Twitter'dan, Instagram'dan istifa etmektedir. Memleketin Hazine ve Maliye Bakanı milyonların gözü önünde beceriksizliğinden istifa ederken duyduğumuz kadarıyla İletişim Başkanlığının baskısıyla basın yirmi yedi saat tek bir haber dahi yapamamıştır. Herkesin Türkçe bir metinden okuduğu istifa bir gün sonra ne hikmetse görevden af talebine dönüşmüştür. Bütün bunlar kurumsallıktan uzak, binlerce yıllık geleneklerin ayaklar altına alındığı sistemin maalesef sonucudur. En kapsamlı ve başarılı başkanlık sistemi örneği olan Amerika Birleşik Devletleri'nde bakanlar senato karşısına çıkmakta ve onay almaktadır; Türkiye Büyük Millet Meclisi ise onaylamadığı, görüşemediği, dinlemediği ve hatta göremediği bakanlara bütçeler vermektedir, hatta kurulması ya da kaldırılması noktasında sembolik dahi olsa hiçbir etkisi olmayan başkanlıklara bütçe vermektedir. Bir İletişim Başkanlığı kurulmuştur. Propaganda bakanlığı gibi hareket eden bu Başkanlık, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı sözcüsü gibi de hareket etmektedir, hatta AK PARTİ sözcülüğüne de soyunmaktadır. Zaten AK PARTİ sözcüsü de Hükûmet sözcüsü gibi, kanunlarla, atamalarla alakalı açıklamalar yapmaktadır. Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin binlerce odalı alanı yetmiyormuş gibi, Konya yolu üzerinde İletişim Başkanlığına bir kule tahsis edilmiştir. Nedir bu İletişim Başkanlığının hikmeti? Bizim verdiğimiz bütçeyle çalışan bu Başkanlığın başındaki zatın, sabahtan akşama kadar muhalefeti, genel başkanları tahkir eden ifadeler kullanması ne cesarettir? Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi bu durumu açıkça hadsizlik olarak nitelemiştir.
Kıymetli milletvekilleri, koskoca bir saray varken dışarıda binalar alan, kiralayan Cumhurbaşkanlığı israfa en dibine kadar batmıştır. Genel Kurulda da örnek verdim, burada da vereceğim, gerekiyorsa Genel Kurulda tekrar vereceğim: Sahabeden Ebu Zer'in Muaviye'ye ifade ettiği gibi, eğer bu sarayı kendi paranızla yaptırıyorsanız israftır ama devletin parasıyla yaptırıyorsanız bu bir haramdır. Lafa gelince "İtibardan tasarruf olmaz." diyorsunuz. Bu hangi Türk devletinde ilke hâline gelmiştir? Bu hangi Türk devletinde vazgeçilmez bir gelenektir? Bilen duyan varsa söylesin, biz de öğrenelim. İtibar devletin beytülmalinde olur, gösterişte değil. Anlaşılan o ki Hazreti Ömer'in şahsı için ayrı, devlet için ayrı mum yakmasında anlam kazanan itina ve dikkat sizin için örnek olma vasfını yitirmiştir. Bu hatalardan süratle dönülmelidir.
Güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sisteme ortak bir akılla dönerek radikal tasarruf tedbirleri almak Türk milleti için hem iktidarın hem de bizlerin boynunun borcudur.
Değerli hazırun, Ankara İlahiyat mezunu, uzun yıllar Ankara Merkez İmam Hatip Lisesinin müdürlüğünü yapmış bir kardeşiniz olarak Diyanet İşleri Başkanlığının faaliyetlerini de yakından takip ediyorum. Pek çok bakanlıktan fazla bütçeye -haklı olarak- sahip Diyanet İşleri Başkanlığının yetersiz kaldığını düşünüyorum. Gördüğümüz bazı şeyler karşısında vicdanen rahatsız oluyorum. Ülkemizde dinî özgürlüklerin yükseldiği, ilahiyat fakültelerinin arttığı, imam-hatiplerin her yerde bulunduğu bir ortamda dinî manada kutuplaşma dikkat çekmektedir. Bir tarafta El Kaide, IŞİD ve benzeri terör örgütlerine sempati besleyen ya da aynı ideolojik kaynaklardan beslenen radikalizm kendini gösterirken diğer yanda da insanımızın arasında ateizm ve deizm fikirleri artmaktadır. Özellikle dine yönelik soğuk bakışın sebeplerini hiç kuşkusuz AK PARTİ'nin dinî söylemleri istismar etmesinde, dini grupların sürekli siyaset ve devlet kadrolarında ehliyet ve liyakat gözetmeksizin kullanılmasında aramak gerekir.
Kıymetli milletvekilleri, bütçe gelir kelimelerinde 259.517 Türk liralık faiz geliri yer alan bir Diyanet İşleri Başkanlığının inandırıcılığı kalmakta mıdır, düşünebilir miyiz Allah aşkına? Nema, riba ayrımı yapmadan her türlü faiz ve faiz işleminin haram olduğunu ifade eden Din İşleri Yüksek Kurulu, bütçe gelirlerinde faizin olmasını nasıl kabul edebilmektedir? Bu kısaca, vatandaşımıza haram, Diyanete helal demektir. Bu, dinî nas ile siyasi oynamaktır. Allah aşkına, bu nasıl zihniyettir?
Diyanet İşleri Başkanlığının 2019 Faaliyet Raporu ve 2023 Strateji Belgesi de eksikliklerin itiraflarıyla doludur. Belgeden birkaç örnek vermek istiyorum, diyor ki: "Kamuoyunda tartışılan dinî konular hakkında açıklama yapılmasında zaman zaman geç kalınması." Böyle bir ifade kullanılıyor. Sayın Ali Erbaş Ayasofya'nın açılması sürecinde lanetler yağdırmayı biliyor ama strateji belgesinde, dinî konularda açıklama yapmakta geciktiklerini ifade ediyor. Demek ki Sayın Erbaş'ın öncelikleri, dinî konular değil, siyasi, ideolojik tartışmalardır. Devam ediyorum, belgede diyor ki: "Hizmet alanlarının bir kısmına yönelik uzman eksikliğinin olması" İnsaf diyorum işte bu ifadeye!
Daha yeni 5.100 personel alımıyla alakalı ilanlar çıktı. 5.100 personel içinden uzman eksiğini tamamlayamıyorsanız bu personeli ne için alıyorsunuz? Bu, kesinlikle adalet değildir, liyakatsizliktir. Diyanet, bundan kurtulmalıdır.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sadece ilan yani devlet ilan verdiği zaman hemen alıyor mu?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çelebi, ikili konuşmayalım lütfen.
Devam edin lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - İzin verirseniz sözümü bitireyim efendim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çelebi, ikili konuşmayalım. Lütfen, hatibe müdahale etmeyelim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Devam ediyorum: "İnsan kaynağımız olan imam hatip lisesi ve ilahiyat mezunlarının mesleki birikimlerinin istenilen düzeyde olmaması ve mesleğe kabul edildikten sonra uzun süreli hizmet içi eğitimlere tabi tutulmasına ihtiyaç duyulması."
Türkiye'de 5.138 tane imam hatip okulu, 105 ilahiyat fakültesi bulunmaktadır. Bu okulların bulunmasından bir ilahiyatçı olarak gurur duymaktayım. Ama bu kadar okul mesleki birikimi olan insan yetiştiremiyorsa, bizim din eğitimi sistemimizi yeni baştan sorgulamamız gerektiğine inanmaktayım. Bu durum gerçekten utanç vericidir. Bütçenin yüzde 96'sı personel giderlerinden oluşmasına rağmen "kamuoyunun Diyanet bütçesi konusunda olumsuz propaganda ile yönlendirilmesi" ibaresi var. Kimse kusura bakmasın, personel giderleri bütçesinin yüzde 96'sı olan bir kurumun personel eksikliğinden, niteliksizliğinden şikâyet etmesi aymazlıktır. Olumsuz propagandayı Diyanet kendi kendine yapmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı yönetilememektedir, yönetilememesinin faturasını ise bütçe eksikliğine ve personele kesmektedir. Bu durumları asla kabul edemeyiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu, hepimizin saygı göstermesi gereken ve devletimizin en stratejik kurumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığının böyle sorunlarla karşılaşıyor olması, doğru yönetilememesi ülkemizin geleceği adına son derece üzücüdür.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Oral, bir dakika ek süre veriyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Çok teşekkür ederim Başkanım, sağ olun.
Bir başka problem ise engelli kardeşlerimizden gelmektedir. Birçok camiye girememekte, ibadetlerini yapamamaktadırlar. Bu nedenle de acilen engellilerin problemi halledilerek ibadetlerini huşu içerisinde yapmaları gerekir.
Bu düşüncelerle, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin ve Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin şimdiden hayırlı olmasını diliyor, eleştirilerimizin dikkate alınmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.