KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlar ve tüm üyeler; saygıyla selamlıyorum ben de sizleri.

Sayın Cora'nın konuşması üzerine söz almam da açıkçası anlamlı oldu; kendisi parlamenter sistemden bahsetti, ben de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden bahsedeceğim. Yalnız, şunu söylemek istiyorum: "Muhalefet konuşur, iktidar iş yapar." dedi. "Siz hata yapıyorsunuz. Hataları ortaya koyuyorsunuz." dedi. Biz iktidarın yapmış olduğu hataları, uygulamış olduğu politikaları denetlemekle görevliyiz ve Plan ve Bütçe Komisyonunda da asli görevimiz olarak bu sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz yani sizin hatalarınızı, politikalarınızdaki hatalarınızı gündeme getiriyoruz.

Sayın Oktay, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gücün merkezîleştiği, yasama, yürütme, yargı yani kuvvetler ayrılığının tahribat gördüğü, denge denetim mekanizmalarının ortadan kalktığı, şeffaflık ve hesap verebilirlik sorunu yaşadığımız... Ki bugün de işte bütçe görüşmeleri de buna şahit oldu zaten, muhalefetin yapmış olduğu denetim faaliyetine Sayın Bakanların vermiş olduğu... Son kapanış konuşmalarında buna şahitlik ettik. Siyasi kutuplaşma... Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili, düzenleyici ve denetleyici kurumlar maalesef işlevsizleşti, kamusal kurumlar hâline geldi, bağımsızlık ve özerklikleri ortadan kalktı ve siyasallaştılar. Adalet ve hukuk sisteminde yaşanan süreç zaten vermiş olduğunuz reform kararıyla da bizi tescilledi. Partili Cumhurbaşkanlığında, merkezîleşen yönetim yapısı, kamu yönetimi, insan kaynakları yönetimi, kadro atama ve liyakat sistemindeki sorunlarla da hepimiz karşı karşıya kaldık. Demokratik ve hukuk değerlerindeki geriye gidişler yani Kopenhag Siyasi Kriterlerindeki geriye gidişler, bizi ekonomik kriterlerde de geriye gidişlerle baş başa bıraktı.

İşte, bütçe döneminde uzunca tartıştığımız, gayrisafi millî hasılamız geçmiş yıllardan dahi daha geriye gitti, işsizlik en temel sorun alanımız hâline geldi. Dış politikada kişiselleşmiş, kırılgan, dönemsel bir yapıya dönüş yaptık. Ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomimiz ciddi güven kaybı içinde yer aldı. Orta gelir tuzağına saplanmışken döneminizde, şimdi, alt gelir grubuna doğru gitmekteyiz; bunları iletmek istedim.

Bütçede performans esaslı program bütçesi getirildi ve daha kanunu geçmeden böyle bir bütçe hazırlandı ve getirildi; bu da ilginç bir süreç oldu tabii ki. Bütçe görüşmeleri devam ederken Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı, Merkez Bankası Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanı değişti yani aslında ekonominin iyiye gitmediği bu görüşmeler sürecinde, bu yapılan kadrolardaki değişiklikle de tescillenmiş oldu.

Şöyle ki: Gerçekten ciddi bir işsizlik sorunuyla karşı karşıyayız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Nüfusumuzun demografik yapısındaki değişime göre kalkınma ve stratejik hedefler, eğitim ve kalkınma hedefleri bağlamında biz bu bütçe döneminde bir strateji ortaya konduğunu göremedik. On sekiz yıllık bir iktidar var, tek başına yöneten bir iktidar -çünkü hep istikrar vurgusu yapılıyor- Meclis çoğunluğuna sahip bir iktidardı, son iki buçuk yılını da bırakın tek bir partinin hâkimiyeti değil, neredeyse bir kişinin hâkim olduğu bir iktidar süreciyle... Peki, siz buna istikrar mı diyorsunuz? Ama yaşadığımız tabloya baktığımız zaman böyle bir istikrar süreci değil, ki geldiğimiz nokta reform süreci oldu on sekiz yılın sonunda. İşte, bütçe tercihlerini bu istikrar dediğiniz yapı tek başına belirleyebiliyor. Hangi politika alanına nasıl bir tercih kullanacağını belirleyen bir yapıdan bahsediyoruz, biz koalisyondan bahsetmiyoruz. Ama geldiğimiz nokta, tam da bizim söylediğimiz, ekonomi ve hukukta reform.

Biz burada, gerek Parlamentoda gerek Genel Kurulda gerek Komisyonda gerek Plan ve Bütçede bütün kesimlerin sorunlarını dile getirdik, yapmış olduğunuz hataları ortaya koyduk, verileri ortaya koyduk. Gencin, işsizin, üniversitelilerin, akademisyenlerin, yatırımcının, KOBİ'nin, esnafın, emeklinin, memurun, kadının, istinasız her kesimin sorunu burada tartışıldı. Baktığımız zaman, bu çözüm önerilerimizi sunduk ama bütçede bu temel sorun alanlarına yönelik bir anlayış göremedik, bunların çözümüne dönük bir öz eleştiri ve anlayış göremedik. İşte, bugün Maliye Bakanı ile Adalet Bakanı kol kola TÜSİAD'ı geziyor, TOBB'u geziyor. Biz bunları zaten dile getirmiştik, bunları rapor hâline de getirdik, size sunacağımızı da önermiştik. "AB geleceğimizdir." noktasına geldik. Uluslararası kurumların raporlarını biz burada size sunduk, ben ısrarla sunmaya devam ediyorum. Siz bunlara "ecnebi raporları" dediniz ve elinizin tersiyle ittiniz.

Son bir dakika rica edeceğim ekstradan Sayın Başkan, izninizle.

Sadece, Cumhurbaşkanı Yardımcısına şunu sormak istiyorum: Şimdi, bütçenizdeki kurumları söylerken İletişim Başkanlığı 422 milyon, Finans Ofisi 50 milyon, Yatırım Ofisi 190 milyon, Dijital Dönüşüm Ofisi 96 milyon, İnsan Kaynakları Ofisi 76 milyon, Millî İstihbarat 2 milyar, Diyanet 13 milyar, arşiv hizmetleri 172 milyon, Millî Saraylar 230 milyon, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 38 milyon...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, Sayın Özdemir, toparlarsanız.

Buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Şöyle ki: Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bunlar çok ciddi bütçeler ve bunlar idari ofisler, değil mi? Yani bunların her biri belli bakanlıkta işlevsel hâle geliyor zaten. Bir Yatırım Ofisi bu kadar bütçeyle bir yatırım yapmıyor elbette. Ya, bu kadar devasa bütçe kime gidiyor? Burada idareciler mi var, yöneticiler mi var, kadrolar mı var? Neticede raporlar hazırlıyorlar, yayınlar yapıyorlar ki İletişim Başkanlığının ne yaptığını en sık görüyoruz. Sadece Cumhurbaşkanının sözcülüğünü yapıyor. Tüm basının, Türkiye'deki iletişim alanının sorunlarını dile getirmiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özdemir, teşekkür ediyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ya, tek kapsamlı bir çalışması yok. Bu kadar bütçe, gerçekten merak ediyorum, bu kadar ciddi rakamlar bu ofislerde nerelere gidiyor, kimlere aktarılıyor? Çünkü paralel bakanlıklar gibi her biri. E, Bakanlık bütçeleri var. "Rapor sunuyoruz." diyorsunuz, buna açıklık getirmenizi istiyorum.

Teşekkür ediyorum, anlayışınız için teşekkür ediyorum.