| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Yavuz Erdal Kayapınar'ın, risk ve zararı azaltmaya, afet gelmeden önce tedbirleri almaya yönelik olarak yürüttükleri çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .12.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Şunu söyleyeyim; Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü makro bazda bu işe yaklaşıyor, genel bazda yaklaşıyor. Parsel bazlı yapılan jeolojik etütler o parselin taşıma gücünü gösterir. O zemin neyi taşıyabilir? Ama makro seviyede baktığınız zaman deprem fay hattı nereden geçiyor? Üzerinde durduğumuz konu zaten o ,yani o genel çalışmanın yapılması lazım.
Bir de Sayın Genel Müdür bize bir teşekkür etti -ben de notlarımı aldım da- geçen Meclisten özellikle rantla ilgili bir şey geçirdik, ada bazında ancak planlama yapılabileceğini söylediniz. Zaten hiç kimsenin müracaat etmeyeceğini ben o gün o kürsüden söylemiştim çünkü bununla hiç kimse gelip "Al, benim şu ada şu kadar metrekare arazim var..." Zaten bunlar, daha çok yoğunluk artışıyla ilgili talepler, imarlı arsalarda olur. "İmarlı arsalarda ada bazlı ne bileyim yoğunluğunu artırmak üzere kimseye müracaat etmedi." dedi, bize de bu yasayı çıkardığımız için teşekkür etti. Yani bu nasıl bir şey oldu ben anlamadım. İşe yaramayan bir yasa çıkardık, hiç kimse ilgi gösterip müracaat etmiyor. O zaman bu şuna benziyor: Şu okullar olmasa Millî Eğitimi yönetmek ne güzel olur değil mi? Yani biz öyle bir yasa çıkardık ki bir kişi bile müracaat etmemiş, işe yaramıyor ve yaramayacak. Neden? Çünkü devlet diyor ki "Buradan elde ettiğin rantın tamamını ben istiyorum." büyükşehre, altındaki belediyeye. O zaman vatandaş niye gelsin de size yoğunluk artışıyla ilgili talepte bulunsun, bir.
İki; imarla ilgili DOP ve KOP'lardan bahsettiniz. Zaten Sayın Genel Müdürüm orada imar çalışması yapıldığı için daha önce bu tarla vasfındaydı, yüzde 40 da kamu ortaklık payı olarak ayrılmıştı. Bir daha niye size böyle bir pay versin ki ben bir defa bunun kul hakkı olduğunu düşünüyorum. Ben her türlü yoğunluk artışına karşı olduğumu söylüyorum. Aynı parselde biri 0,50, biri 0,75. Gelin, şu an gelin Ankara'ya, gelin Beytepe'ye, İncek Caddesi'ne bakın, 0,25 var, 0,50 var, 1,5 var, 3 var. Aynı arazi, aynı tarla, aralarında bir parsel bile yok. Bu ne demek? "Tüyü bitmemiş yetimin hakkı" diyorsunuz ya, fırından ekmek çalmayla hırsızlık olmuyor. Milyonları bu şekilde birilerine peşkeş çekmek, asıl hırsızlık bu. Onun için ben bu kanunun bu manada ruhuna karşıyım. Yani netice itibarıyla Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü bir plan yapar; sanayi tesisleri burada olacak, yaşam alanları burada olacak, sosyal alanlar burada olacak, burada da şu kadar nüfus yaşar, buna göre de bir planlamayı alt belediyeler de onun paralelinde yapar. Ama bunun dışında dünyanın hiçbir yerinde -ben bilmiyorum, Gökan Hocam, burada herkes, bütün arkadaşlar teknik- böyle bir uygulama var mı, dünyanın hiçbir ülkesinde var mı? Yani benim yoğunluğum 1, gideyim belediyeye diyeyim ki: "Benim şu 1 yoğunluğumu 2'ye çıkar." Demokratik ülkelerde ben böyle bir şey duymadım, işitmedim.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Plan değişikliği yok hiçbir ülkede.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Bırak plan değişikliğini yani bugün siz Paris'in göbeğinde bir binaya çizgi bile çizemezsiniz. Yüz yıllık binalar, yüz yıllık caddeler, öve öve bize anlatıyorlar, biz de hayran hayran seyrediyoruz. Ne alakası var yani şehrin canına okuyup ondan sonra da arkasından cenaze namazı kılıyoruz. Dolayısıyla bu Kanun Sayın Genel Müdürüm, hiçbir işe yaramayacak, merak etmeyin, hiç kimsenin de bu konuyla ilgili müracaat edeceğini ben düşünmüyorum. Tek bir kişi müracaat edebilir, kimler müracaat edebilir? Derseniz ki "Biz oradaki belediyenin birim fiyatları üzerinden bu arsanın satışını size yapacağız." piyasada 10 lira, belediyenin rayici de 5 liraysa onlar da o zaman gelir, size arsa niyetine o plan değişikliğini yaparlar. Onun dışında başka hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. Onun için burada bir teşekkürü hak etmediğimizi ben ifade etmek istiyorum. Ben zaten olumsuz oy verdim dolayısıyla vicdanen de rahatım.
Teşekkür ederim.