| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e, Komisyon üyelerinin insan haklarının geliştirilmesine ilişkin somut öneri ve değerlendirmelerinin aktarılmasına ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .12.2020 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcısı ve Bakanlığın değerli bürokratları; öncelikle Komisyonumuza hoş geldiniz. Ben de bugünkü buluşmanın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum açıkçası. Sayın Başkan açılış yaparken İnsan Hakları Komisyonumuza yapılan başvuruları ve bunların istatistiki dökümünü verdi. Bu dökümden sizin de anladığınız gibi aslında ciddi sorunlar olduğu açık ve net. Örneğin, cezaevleriyle ilgili başvuruları 5.049, yargıya ilişkin başvuruları 1.214 olarak ifade etti ki bu sayılar aslında sadece bize gelen, bizim ilettiklerimiz ya da bir şekilde ulaşanlar. Bunların dile getirilmeyen kısımlarını da düşündüğümüzde aslında adalet bağlamında, Adalet Bakanlığı bağlamında ciddi sorunlarımız olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Tabii, bugün buradaki amacımızın gerçekten bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu özel olarak ifade etmem gerekiyor. Bu anlamıyla söylediğimiz her şeyin de hem mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi hem de kötü uygulama örneklerinin ortadan kaldırılması açısından dikkate alınmasını istirham ediyorum.
Şimdi Sayın Bakan, bütçeye geldiğinizde de size bazı sorular sormuştuk. Şimdi, sizin getirdiğiniz, verdiğiniz cevaplar elime ulaştı. Yaklaşık ben 7 soru sormuşum ve bütün bu sorulara ne yazık ki mevzuat olarak cevap vermişsiniz. Belki bu bir zorunluluk, hani ben süngerli odayı sormuşum "mevzuat" demişsiniz, çıplak arama demişim "mevzuat" demişsiniz vesaire fakat şunu biliyoruz ki, sizin ilk açılışta ifade ettiğiniz şey: "İnsan haklarını, insan onurunu korumak ve yüceltmek temel amaç."sa o zaman buradaki sorunları öncelikle görmemiz gerekiyor. Yani bir soruna mevzuatla yanıt oluşturmak ya da işte süngerli oda uygulaması var dediğimizde "mevzuat böyle" demenin sorunu çözmediğini, oradaki işkence, insan hakkı ihlalini ortadan kaldırmadığını öncelikle ifade etmemiz gerekiyor. Sanıyorum bu konuda mutabıkız, en azından öyle olduğunu düşünmek istiyorum.
Şimdi Sayın Bakan, cezaevlerimizde ciddi sorunlar var. Hem CPT'nin raporları ver hem Cezaevi Komisyonumuzun cezaevlerini gezdiği ve bundan dolayı yaptığı bazı incelemeler var. Bizim de aynı zamanda parti olarak cezaevi komisyonumuz var, biz de birçok yerden bu konuda bilgiler alıyoruz. Birincisi, cezaevlerindeki kalabalık sorunu çözülmek zorunda Sayın Bakan. Bir İnfaz Yasası çıkardınız, bu bizim açımızdan haksız hukuksuzdu. Kısmen bir rahatlama sağlandı gibi olsa da özellikle siyasi mahpuslar açısından bu sorunun giderilmediğini, 15 kişilik, 10 kişilik koğuşlarda 20-30 kişinin kaldığını, özellikle pandemi koşullarında bunun çok ciddi bir sorun olduğu ifade etmemiz gerekiyor. Ama velev ki pandemi olmasa bile insanların bireysel özerk alanlara ihtiyacı vardır. Bunu cezaevinde şu anda korumak mümkün değildir. Yani bir asansöre bindiğinizde 2 kişi, 3 kişi olduğunuzda bile rahatsız oluyorsunuz, düşünün ki 30 metrekarelik alanda 30 kişisiniz, 20 kişisiniz. Bunun kendisinin yaratacağı ruhsal sorunları, bütün bunların yaratacağı kişisel hak ihlallerini düşündüğümüzde bu sorunun ivedilikle giderilmesi gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor.
Sayın Başkan bazı şeyleri ifade etti: Görüş sürelerinin fiilî olarak kullandırılmaması. Bizzat gitmiş ve görüşe katılmış biri olarak bunu biliyorum. Yani, yakını cezaevinde olan biri olarak söylüyorum, bir görüşçü olarak da ifade ediyorum. Evet, bu görüş süreleri fiili olarak kullandırılmıyor, görüş saati geldiği hâlde içeriye alınmıyorsunuz, göz taramanız yapılmıyor, koridorlarda bekletiliyorsunuz ve diyelim ki bu bir saatlik süreyi siz ya kırk dakika kullanıyorsunuz ya kullanmıyorsunuz, bazen yarım saate kadar da inebiliyor. Bunun gerçekten düzenlenmesi gerekiyor.
İkincisi, bu görüş meselesini çoğu zaman kullandıracak koşulların olmaması. Yani düşünün ben Muş'ta oturuyorum, yakınım Edirne'de. Nasıl gideceğim? Ülkenin koşulları belli, insanların ekonomik altyapıları belli, hani bir değil birkaç araç kullanmanız gerekiyor. Bunun öncelikle giderilmesi gerekiyor ki bu konuda AİHM kararı var. Yani aslında aile bütünlüğünün bozulmasına karşı yeni kararlar da çıktı. Bu kararlara yönelik yapılan başvurular da var, sevk başvuruları da var, biz de bazılarını bildiriyoruz sizlere. Ama bu konuda sorunların giderilmediğini ifade etmemiz gerekiyor.
Yine, cezaevlerinde diş hekiminin bulundurulmaması meselesi ve diş ünitelerinin yeterli olmaması çok büyük sorun. Bu konuda bunun ivedilikle çözülmesi gerekiyor. Yine hastane sevkleri. Sayın Bakan, hem bir sağlıkçı olarak bunu ifade edeyim, on dokuz yıl kamuda çalışmış biri olarak sevklerin sürekli uygun görülmemesi gibi ki bu doktorun takdirindedir. Haklısınız bir yönüyle doktor onun sevk edilip edilmeyeceğine karar verir. Fakat size tipik bir örnek söyleyeyim: Osman Yedek, -birkaç gün önce cezaevi müdürüyle görüştüğüm için söylüyorum- kolu kırık, yanlış kaynamış, hastane doktoru ısrarla sevk etmiyor. Yani böyle vakalar da yaşanıyor. Ya da hastane doktoru sevki yapıyor, bu sefer cezaevi ile İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasındaki protokol gereği onu Jandarmanın götürmesi gerekiyor ama Jandarma onu bir ay sonra götürüyor. Hani bu da büyük bir sorun. Yani sevki yapılmış ama bir ay bekleyecek ki ikinci ve üçüncü basamağa sevk yapılsın; bunların sorun olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Yine, Sayın Başkan ifade etti. Özellikle çocuklarıyla kalan mahpuslar açısından ciddi sorunlar olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Hem bu çocuklara günlük yeterli iaşenin verilmemiş olması, beslenme koşullarının sağlanmamış olması hem de bu çocukların yetişkinlerle sürekli aynı ortamda bulunmalarının ruhsal ve psikolojik gelişimleri açısından sorunlu olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Onun için, çocuklu kadınlar açısından özellikle, özel bir düzenlemenin yapılması gerekiyor Sayın Bakan. Yani bu gerçekten, temel bir insan hakkı ihlali. Benim geçen hafta başvurum da vardı örneğin, cezaevinde kalan bir çocuğa yaşı küçük diye boya kalemi verilmedi; işte, 1,5-2 yaşında olduğu için. Yani bunun kriteri nedir? Ya da cezaevlerindeki idari kurullar Sayın Bakan, cezaevlerindeki idari kurulların infazı bitmesine rağmen mahpusların infazını çok fazla yaktığını biliyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki: "İnfaz hâkimliği var, şu var, bu var." Ama Sayın Bakan, 3 disiplin cezası alıyor, infazı yanıyor. Peki, bu 3 disiplin, 3 hücre cezasını neye göre alıyor? Bu konuda ciddi belirsizlikler var. Tutun ki verildi. Peki, buna dair bir başvuru mekanizması, itiraz mekanizması var mı? İtiraza ulaşma sürecinde gerçek anlamda ona erişebiliyor mu mahpuslar? Bu konuda da ciddi sorunlar var.
Yine, bu disiplin soruşturmalarına ilişkin, hak ihlallerine ilişkin mahpusların sürekli bize yazdıkları şey "Dilekçe yazdım, dilekçemi yırttılar, çöpe attılar." "Dilekçe yazdım, dilekçem ilgili merciye gitmedi." Ki en son bununla ilgili sanırım, Kayseri Bünyan'daydı Grup Başkan Vekilimiz Sayın Meral Danış Beştaş'a yazılmış mektubun ulaşmadığını, verilmediğini biliyoruz.
Yine, sansür meselesi. İçeriye süreli yayınların alınmaması, yeterli kitap bulundurulmaması, mektupların sansürlenmesi, sırf akraba değil diye bir cezaevinde bir mahpusun diğer mahpusa mektup yazma hakkının engellenmesi. Yani düşünün, otuz yıldır içeridesiniz, ne yapacaksınız? Birine mektup yazacaksınız ama diyor ki: "Akraba değil." Akrabam değil ama arkadaşım, tanıdığım, mektuplaşmak istediğim biri. Hani burada mektuplaşmaya bir akraba kriteri konulmuş olmasının kabul edilemez olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor Sayın Bakan.
Bununla ilgili, yine, Sayın Başkan ifade etti. Çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle geçen yıl ki açlık grevi süreçlerinde çok yaşadık ama genel olarak çok yaşanan bir sorun: Kelepçeli muayene dayatması. Ben hastanede çalışan biriyim, hani sağlık açısından da tıbbi deontoloji açısından da tıbbi açıdan da muayenenin hangi koşullarda yapılması gerektiğini çok iyi biliyorum. Ama bu konuda bir ısrar var, kelepçeli muayene dayatması var. Bu, bir kötü uygulama. Aslında bunun iyi örnekleri de var istenirse yapılmayacağını da biliyoruz ama bu konuda gerçekten, ideolojik, katı bir tutum takınıldığını, ayrımcı, insan onuruna yakışmayan bir şey yapıldığını görüyoruz. Şimdiye kadar kelepçe uygulaması vardı. Biz açlık grevi süreçlerinde gördük, ayrıca ayağa da kelepçe takılmak isteniliyor yani bu uygulamayı da gördük. Jandarma götürürken, sevk ederken ayağına da eski tabirle pranga takmak istiyor, böyle sevk etmek istiyor. Bunun kabul edilemez olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Yine, Sayın Bakan, bu yıl bakın, -en azından benim bildiklerim- Koçer Özdal Ankara'da cezaevinde mahkûmdu, yaşamını yitirdi. Ali Boçnak, Patnos Cezaevinde yaşamını yitirdi ve Takiyettin -soyadını tam hatırlayamadım- o da yine, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşamını yitirdi. Bütün bunların hepsi ileri yaşta olan mahpuslardı, bunların hepsi hasta mahpustu, gerçekten hasta mahpus kriterlerine dâhil olması gereken ve tahliye edilmesi gereken kişiler. Ama bakın, cezaevlerinde yaşamlarını yitirdiler. Şimdi biz diyoruz ya: Demokrasinin kalitesi nedir? Bir ülkede insanların nasıl öldüğüne bakarız. Demokrasinin kalitesi nedir? Cezaevlerinin koşullarına bakarız. E, insanlar yaşamını yitiriyor. Bakın, ben size 10 tane örnek sayarım ama çok iyi bildiğinizden hiç kuşkum yok. Bakın, Mehmet Emin Özkan, Diyarbakır'da şu anda çok ağır durumda ama tahliye edilmiyor Sayın Bakan, ATK raporu var "Kalamaz." diye. Mehmet Yamaç, aynı şekilde Rojbin Çetin. Dediniz ya "İşkenceye sıfır tolerans." Sevil Rojbin Çetin, köpeklerle evi basıldı, işkence edildi, o yaralı hâlde on gün, on iki gün gözaltında kaldı, on ikinci günkü gözaltından sonra tutuklandı. Kendisi meme CA ve tedavisi yapılmıyor Sayın Bakan. Yani biliyoruz, bire bir bildiğimiz örnekler var. Onun için, bu hasta mahpus meselesinin gerçekten siyasetüstü, partilerüstü, insanlık onuruyla bağdaşır bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Yani burada, bu hasta mahpusun kim olduğu, ne olduğu, hangi suçtan yattığı gibi arka plana bakılamaz çünkü insanlar ölüyor, vedalaşma hakkı var ya da insanların tedavi olma hakkı var. Bu konuda ne yazık ki sorun yaşadığımızı, bunu giderecek mekanizmaları devreye sokamadığımızı ve bu konuda kötü uygulama örneklerini çok fazla gördüğümüzü, iyi uygulamaların istisna olduğunu ya da hiç olmadığını ne yazık ki ifade etmem gerekiyor.
Sayın Bakan, yine, daha önce de geldiğinizde, Bakanlık buraya geldiğinde, pandemi sürecinde cezaevlerinde alınan önlemleri sunmak üzere bir toplantıda buluşmuştuk. Siz yoktunuz ama Bakanlıktan arkadaşlar vardı. Biz, o gün de ifade etmiştik, pandemi sürecinin kendisi özel bir süreç. Bütün dünya bir kaos yaşıyor, bütün dünya bir altüst yaşıyor ve evet, belirli tedbirlerin alınması gerekiyor fakat bu tedbirlerde güvenlik, yani kişinin yaşam, sağlık güvenliği ile onun özgülükler ve onur dengesinin korunması gerekiyor. Şimdi, bizim aldığımız bütün önlemler, işte, Bakanlık açık görüşü kaldırdı. Peki, yerine, bu insanların uzun bir süre, örneğin görüntülü görüşebileceği bir mekanizmayı koydu mu? Koyamadı, koymadı ya da. İşte, bugün kapalı görüşler 2 kişiyle sınırlandırılmış durumda. Önce 1'di sonra 2'ye çıkarıldı, ayda bir oldu vesaire. Bütün bunlar cezaevinde yaşayan insanların gerçekten, artık, hani morallerini, motivasyonlarını düşürmüş durumda.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet, Gülüstan Hanım...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Toparlıyorum Sayın Başkan, bir iki başlık.
Şimdi, bu konuda, gerçekten ivedilikle adım atılması gerekiyor, pandemideki temizlik malzemelerine, hijyen malzemelerine ulaşmak gerekiyor, kantinlerin kâr amacı gütmeden satış yapmasını sağlamak gerekiyor ve en önemlisi, tabii ki, bu insanların yeterli kalori, yeterli vitamin alacakları bir yemekle buluşması gerekiyor. En çok şikâyet aldığımız konulardan biri de yemeğin azlığı, kalitesizliği ve kötülüğü. Sayın Bakan, bunu size bütçe sunuşunda da ifade etmiştim "Yemeğin içinden diş çıkıyor." demiştim.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Çok teşekkür ederiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Son bir şey ifade edeyim.
Sayın Bakan, size de gelmiştir, zaten sizin onayınız olmadan yayınlanmıyor. CPT'nin bir raporu var. Siz biliyorsunuz zaten, detaylarını da biliyorsunuz. Şimdi, CPT'nin oradaki raporunda bazı tespitler var ve bu tespitlerin gerçekten düzeltilmesi gerekiyor. Örneğin, birkaç şey, bağımlı olan çocukların cezaevine alındıktan sonra yaşadıkları yoksunluk sendromuyla baş başa bırakıldıklarına dair tespit var. Yani siz bir madde bağımlısısınız, cezaevine konulmuşsunuz ve yoksunluk sendromu yaşıyorsunuz, madde ihtiyacınız var ama tedavi edilmiyorsunuz, bekliyorsunuz duvarları tırmalaya tırmalaya günlerce bu şekilde. Bunun diğer çocuklar üzerindeki etkisini ve bunun o çocuk üzerindeki etkisini düşünmemiz gerekiyor. Onun için çocuklar açısından bizim önerimiz, İnsan Hakları İnceleme Komisyonumuz size de öneriyoruz, bir çocuk bakanlığının mutlaka kurulması gerekiyor. Çocuğun üstün yararının bütün alanlarda, cezaevleri, tutukevleri de dâhil gözetilmesi gerekiyor.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Çok teşekkür ediyoruz Gülüstan Hanım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Bakanım, tecridin kaldırılması gerekiyor. Biliyorsunuz, İmralı Cezaevi gerçeğini biliyorsunuz, bunu çok anlatmayacağım. Ayrıca, Sayın Meral Danış Beştaş'ın başvurusu üzerine AYM'nin aldığı bir karar. Cezaevlerindeki yaşam alanlarının kamerayla gözetlenmesi temel bir insan hakkı ihlali. Bunun da ortadan kaldırılması gerekiyor diyorum. Ayrıca, detaylı olarak da size bir dosya göndereceğiz Sayın Bakan.
Teşekkürler.