KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Genel Müdürüm, siz ve arkadaşlarınız hoş geldiniz.

Ben çok şey söylemeyi düşünüyordum ama sonuç, değerlendirme ve öneri sayfanız bence aslında bizim bu Komisyonun yapmaya çalıştığı bütün sürece ilişkin geniş bir tanımlama yapıyor. Başlıklar önemli yani aslında hemen hemen hep bunları konuşuyoruz, diğer ilgili kurumlarla da hep bunları konuşuyoruz. Üzerinde durmamız gereken nokta, bizim bütün kamu kurumlarımız, ağırlıklı olarak, Türkiye'de afet ya da depremle ilgili afetin yaralarının sarılması, afet anında ve afet sonrasında hızlı ve etkin müdahale yaparak canlı yaşamını kurtarma, sosyal yaşamı iyileştirmeye odaklanmışız. Ama son yıllarda ağırlıklı olarak riskin azaltılması ve riskin yönetimi konusunda yeni bir strateji geliştirildi, siz de buna çok güzel değiniyorsunuz. Şimdi, o zaman bizim şunu konuşmamız lazım: Belki de burada bir süreç yönetimini bunun içine dâhil etmek lazım. Yani bunu yapmazsa ne yapılacak? Yani bu yürümezse ne olacak? Şimdi "Deprem mevzuatına uygun olarak hazırlanmış tüm imar planlarının gözden geçirilmesi." yazmışsınız. Bir yıl mı, altı ay mı, nedir bu zaman aralığı? Yani bizim burada artık zamana dayalı olarak bu riski en aza indirmek için... Hepsi o kadar doğru ki ben neyi ilave olarak söyleyeyim ki?

Kaçak yapılarımız var, arkadaşlarımız söylüyor, kaçak yapılarımızın büyük bir çoğunluğu riskli yapı. Özellikle bu Komisyonun da toplanmasının ana sebeplerinden biri olarak endişe edilen büyük İstanbul ve Marmara depreminin yaratacağı büyük buhrandan kurtulmak için sizin elinizde şöyle bir avantaj da var: Siz çok yetkin bir Genel Müdürsünüz, konunuza da çok hâkimsiniz ama bu Komisyonun yapacağı çalışmaların arkasından bunun hem yasal hem de yönetmeliklerle ilgili yasal altlıklarının hızla ortaya çıkarılması ve buna ilişkin de bir süreç tanımına ihtiyaç var. İstanbul açısından baktığımız anda, başta Sayın Demir'in Başkanlık yaptığı Fatih'ten başlamak üzere, Fatih -zemini iyi olmasına rağmen yapı stokunun yaşlılığı- arkasından Zeytinburnu, Bakırköy, Avcılar -ki Avcılar'ın son zamanlarda çok ciddi bir gayret içine girdiğini görüyorum yani diğer belediyelere nazaran Avcılar Belediyemiz ciddi bir yıkım yapmaya başladı, dönüşümlere çok önem vermeye başladı- Beylikdüzü, Büyükçekmece ve Silivri... Şimdi, niye? Fay hattı Marmara'nın 10 kilometre kıyısından, 10 kilometre açığından geçecek. Depremin en fazla zarar vereceği bölge de zemin açısından da faya en yakın olan noktalar. O zaman bizim bu süreçle ilgili olarak hızlı hareket etmemiz lazım. Burada belki şunun da üzerine gitmemiz gerekecek: Bizim yalnızca fay hattına uzaklık ya da yakınlık açısından değil, özellikle zemin emniyet gerilmesi çok düşük olan dere yataklarına yapılmış olan hem de deprem öncesi yapılmış olan yapıların, 99 öncesi yapılmış olan yapıların zeminden kaynaklanacak olan ciddi bir sıkıntı yaşayacağını da öngörmemiz gerekir. Burada belki Haliç'in kenarında bulunan kimi eski yapılar, Kâğıthane Deresi'ndeki yapılar hatta Sarıyer, İstinye'deki Köyiçi'ndeki dere yataklarına yapılmış olan yapılar, bunların her biri birer risk oluşturuyor.

Şimdi, Türkiye'de ilgili kurumların çok ciddi biçimde kendi açıklarını gidermeye çalıştığını görüyorum. Mesela, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Aralık ayının 27'sinde itfaiye almak üzere de bir açıklama yaptı. Herhâlde siz onay verdiniz, 250 itfaiye memuru almak için açıklama yaptı. Demek ki bu yönde bütün belediyeler de deprem ya da başka afetler konusunda açıklarını gidermek için de personel artırımına, uzman yetiştirmeye de önem veriyorlar.

Burada belki şuna da geçebiliriz: İlçe belediyelerinin tümünün afetle ilgili birimleri var, bu konularla ilgili tanımlanmış personelleri de var. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu, bakın, büyük bir çoğunluğu ilgili birimlerde, fen işlerinde, ulaşım hizmetlerinde ya da başka hizmetlerde, ilgili müdürlerin görmek istemediği personeller buralara aktarılıyor. Burada sayın başkanlarımız da var; acil kurtarma ekiplerine atanan memurların büyük bir çoğunluğu, birim içinde huzursuzluk yapanlar oralara aktarılır; "Git kardeşim, gözüm görmesin." noktasında. Şimdi bunun daha da önemli olduğu konusunda da bir bilinçlendirmeye ihtiyaç var. İlçe belediyeleri bu süreçte çok gerideler, hemen hemen hiç yok gibiler; büyükşehir belediyeleri, tamam, ilgili kurumlarıyla sürecin içinde etkin bir biçimde varlar, daire başkanlıkları seviyesinde afetle ilgili oluşumlar var ama ilçe belediyelerinde bu bilincin olmadığını söylemek istiyorum.

Bizim bu Komisyon toplantılarının sonucunda hem Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı diğer müdürlüklerle birlikte gerçekleştireceğimiz, en çok endişe duyduğum, 6306 sayılı Yasa kapsamına göre Bakanlık tarafından riskli alan ilan edilmeyen, kentsel dönüşüm sürecine girerek ada bazında ya da bölge bazında dönüşüme tabi olmayan, tek daire ya da çift daire üzerine yapılmış, 1999 öncesinde yapılmış çoklu mülkiyete sahip olan yapıların, dönüştürülemez mahiyetteki yapıların güçlendirilmesi ya da yıkılarak başka yere transfer edilmesiyle ilgili mutlak hem mekânsal hem plansal hem finansal çözümler önermemiz gerekiyor. Bunları yapmadığımız sürece, maalesef, biz ne Sultanbeyli'de ne Bağlıcalar'da ne Esenler'de ne Ümraniye'deki bu riskli yapılarımızdan kurtulamayız.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerek TOKİ gerek Emlak Konut gerek Bakanlık gerek belediyenin Kiptaş gibi şirketleri eliyle kimi alanlarda dönüşüme gidiyor ama şunu görmemiz gerekir ki dönüşüme girmiş olan mahallelerdeki yapı adalarının tamamı yapı yoğunluğunun en düşük olduğu yani bina yoğunluğun en düşük olduğu bölgelerde ancak yapılabiliyor. Oysa bizim Bayrampaşa, Esenler, Güngören, Bağcılar gibi ilçelerimizde hektar başına 1.200 kişi düşmekte yani planlama ilkelerine göre hektar başına en yüksek yoğunluk 300 olması gerekirken bu ilçelerimizde hektar başına 1.200'e yakın insan düşüyor. Şimdi bu büyüklükteki bir nüfusu dönüşümle, kentsel dönüşümle, yerinde dönüşümle yeniden ayağa kaldırmak çok mümkün değil. O nedenle size özel önem düşüyor; siz belediyelerle çok yakınsınız, belediyelerin kadro yapılanmasını, yönetim yapılanmasını, mali yapılarını çok yakından biliyorsunuz. Bu konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ilgili müdürlüklerinin de hızlı hareket edebilmesi için bir süreç tanımına mutlak ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ederim.