KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Benim hemen yanımda İçişleri Bakan Yardımcımız Muhterem İnce Bey var, hemen sol tarafımda da Hazine ve Maliye Bakan Yardımcımız Osman Dinçbaş var. Mevcut kanun teklifimizde, bu süreç içerisinde, ilgili Bakanlıkların olduğunu ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkanım, Adalet Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen çok değerli misafirler ve kıymetli basın mensupları; bugün kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin geçici bir madde olmak üzere toplam 44 maddeden oluşan kanun teklifimizin görüşülmesi için bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Ayrıca, kanun teklifimiz -temel gerekçelerinden biri- de terörizmin finansmanının engellenmesini de içerdiğinden, bugüne kadar ülkemizin terörle mücadelesinde can veren aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi de rahmetle, saygıyla ve minnetle anmak istiyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, günümüzde kitle imha silahlarının yayılması, terörizmin finansmanı ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması gibi konuların sadece bölgesel değil küresel barış ve güvenlik için ciddi bir tehdit hâlini aldığını yaşayarak görüyoruz. Bugüne kadar ülke olarak uluslararası toplumla iş birliği içerisinde, silahsızlanma ve silahların yayılmasının önlenmesi, terörizmin finansmanının engellenmesi gibi hedefler doğrultusunda daha güvenli ve istikrarlı bir dünya için yoğun bir çaba içerisinde olduk. Bu konudaki tarihsel tecrübemiz, söz konusu hususların ulusal ve uluslararası seviyede topyekûn bir mücadeleyle mümkün olduğunu göstermektedir.

Malumunuz olduğu üzere ülkemiz olarak FETÖ'den PKK'ya, DHKP-C'den MLKP'ye ve TİKKO'ya kadar diğer yandan El Kaide ve DAİŞ gibi dinî görünümlü diğer terör gruplarına kadar farklı terör örgütleri ve terörizmin farklı biçimleriyle yıllardır mücadele ediyoruz. Bu mücadeleden çıkardığımız en temel derslerden biri de uluslararası düzeyde somut iş birliği tesis edilmeden terörle mücadelede başarılı olunamayacağıdır. Bilindiği üzere, bütün terör örgütlerinin varlıklarını sürdürebilmeleri ve eylemelerini gerçekleştirebilmeleri için gerekli en önemli iki unsur finansman temini ve insan kaynağıdır.

Terör örgütleri pek çok yasadışı faaliyetlerle kaynak elde etmeye çalıştığı gibi yasal görünümlü faaliyetler aracılığıyla da önemli miktarlarda kaynak sağlayabilmektedirler. Özellikle kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütleri vasıtası ile uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama gibi gayrimeşru faaliyetlerle gelir elde edilmeye çalışıldığı bilinmektedir.

Uluslararası ölçekte suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçları ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı uluslararası düzeyde mücadele standartlarının tespit edilmesi ve bunların ülkelerce etkin bir şekilde uygulanmasını temin etmek için oluşturulan en önemli uluslararası organlardan biri de ülkemizin 1991 yılında üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü, kısaca FATF diyoruz. FATF, İngilizcesiyle, herhâlde "Financial Action Task Force"

FATF'ın 1990 yılında yayınlanan üye ülkeleri bağlayıcı nitelikteki 40 tavsiye kararı, yeni aklama teknik ve metotlarının gelişmesi üzerine 1996 ve 2003 yıllarında gözden geçirilerek yenilenmiştir. Diğer taraftan, FATF'ın 2001 yılında yayınlanan 8 özel tavsiye kararıyla terörizmin finansmanının suç hâline getirilmesi öngörülmüştür. 22 Ekim 2004 tarihinde kuryeler aracılığıyla para nakli konusunu düzenleyen 9'uncu özel tavsiyesi de yayınlanmıştır. Revize edilen 40 tavsiye kararı ile 9 özel tavsiye kararı, ülkelerin gerek aklama suçu gerekse terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda almaları gereken önlemleri içermektedir. Ülkemiz de bu tavsiyeler doğrultusunda 2006 yılında 5549 sayılı Kanun'u ve 2013 yılında 6415 sayılı Kanun'u, bu düzenlemeleri yaparak gerekli önlemleri hayata geçirmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, 1989 yılında G7 ülkeleri olan ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada tarafından kurulan FATF, kuruluş amacı doğrultusunda ülkeleri karşılıklı izleme değerlendirme yoluyla incelemekte ve takip etmektedir. Ülkemizin FATF tarafından 4'üncü tur karşılıklı değerlendirme süreci 2019 yılı Ekim ayında gerçekleşen Genel Kurulda kabul edilen raporla tamamlanmıştır. Alınan bu rapor kapsamında, diğer hususlarla birlikte kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanıyla mücadele konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ile ilgili FATF tavsiyeleriyle tam uyum sağlanması, terörizmin finansmanı ve aklama suçlarıyla mücadelede yasal ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır ve gerekli düzenlemelerin de yapılması önerilmiştir.

Bu çerçevede hazırlanmış olan kanun teklifimizin ilk 6 maddesiyle kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi kapsamında düzenleme yapılmasını öngörüyoruz. Bugüne kadar ülkemizde kitle imha silahlarıyla mücadele kapsamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarına dayanılarak çeşitli Başbakanlık genelgeleriyle Bakan Kurulu kararları çıkarılmıştır. Anılan genelge ve kararlar kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanıyla mücadelede etkin bir uygulama geliştirmekle birlikte, günümüzde bu silahlarla ilgili uluslararası tehdit ve risklerin artmasına bağlı olarak uygulamada etkinliği, koordinasyonu, uluslararası iş birliğini ve cezai yaptırımları da içerecek şekilde yeni bir mevzuat düzenlemesini zorunlu hâle getirmiştir. Bu çerçevede, teklif ettiğimiz düzenlemeyle kitle imha silahlarının yayılmasının engellenmesini ve finansmanının önlenmesini temin etmek amacıyla etkili, caydırıcı ve orantılı adli ve idari yaptırımlar içeren gerekli düzenlemelerin yapılmasının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olduğunu düşünüyoruz.

7 ila 17'nci madde arasında yapılan düzenlemelerle 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nda değişiklik yaparak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadele kapsamında bu alandaki denetimlerin artırılmasını ve idari yaptırımların daha da etkili hâle getirilmesini amaçlıyoruz. Bu çerçevede, internet ortamında izinsiz yardım toplanmasının engellenmesi ve toplumda var olan yardımlaşma duygusunun istismar edilmesinin önlenmesi amacıyla hâkim kararıyla ilgili içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilebilecektir. Dernekler tarafından yurt dışına yapılacak yardımların daha şeffaf ve hesap verilebilir şekilde yürütülmesi amaçlanmaktadır. Dernek denetimlerinin periyodik olarak, üç yılı geçmeyecek şekilde her yıl yapılması sağlanacaktır.

Değerli milletvekilleri, 20 ila 25'inci madde arasında yapılan düzenlemelerimiz ile 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'da değişiklik yaparak kanundan kaynaklanan yükümlülüklere aykırılığın önlenmesi amacıyla orantılı, etkili ve caydırıcı cezaların verilmesi ve yaptırımların uygulanmasını öngörmekteyiz. Böylece, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele süreciyle bağlantılı olarak kanunun daha etkili uygulanmasını amaçlıyoruz. Bu bağlamda, serbest avukatların savunma haklarına halel getirilmeksiniz 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un "yükümlü" tanımının kapsamına dâhil ediyoruz. Bu değişiklikle, serbest avukatların Avukatlık Kanunu'nun 35'inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki taşınmaz mal alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere noterlerin de bugüne kadar yaptığı gibi, diğer yükümlülerin de tabi olduğu ve 5549 sayılı Kanun ile bu kanuna dayanılarak çıkartılan ikincil düzenlemelerde belirtilen kimlik tespiti, gerçek faydalanıcının tanınması, müşterinin durumunun ve işlemlerinin izlenmesi gibi müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülüklerini, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, muhafaza ve ibraz yükümlülüklerini yerine getirmeleri amaçlanmaktadır. Aynı finansal gruba bağlı kuruluşların, kanunda belirtilen tedbirlerin grup seviyesinde alınmasını teminen, müşterinin tanınmasıyla hesap ve işlemlerine ilişkin olarak grup içerisinde bilgi paylaşımında bulunabilmeleri sağlanacaktır. Diğer yandan, kanunda yer alan yükümlülüklerin ihlali bakımından caydırıcılığın sağlanması amacıyla idari para cezalarının artırılması ve bazı yeni tedbirlerin getirilmesi de hedeflenmektedir.

26 ila 33'üncü madde arasında yapılan düzenlemelerimizle Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngörüyoruz. Bildiğiniz gibi, hamiline yazılı pay senedi, senedin metin veya şeklinden hamili kim ise o kimsenin pay yani hak sahibi sayılacağı anlaşılan pay senedidir. Bu tür pay senetleri üstün tedavül yetenekleri nedeniyle pay sahipliğinin kazanılması ve yitirilmesini en yüksek düzeyde kolaylaştırabilmektedir. Bunun nedeni, sadece zilyetliklerinin geçirilmesiyle devredilebilir olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu devir hem şirket hem de 3'üncü kişiler hakkında hüküm ifade eder. Devrin şirkete veya başka bir yere kaydedilmesine gerek yoktur. Bu sayede çoğu kez bu senetlerin kimde bulunduğunu bilme imkânı bulunmamaktadır. Bu durum, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve terörizmin finansmanı suçları açısından önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Teklif ettiğimiz düzenlemeyle halka açık olmayan, anonim şirketlerde hamile yazılı pay senetlerinin sahiplik bilgisinin takip edilebilmesi amacıyla bildirim yükümlülüğü getirilmesi ve pay sahiplerinin merkezî kayıt kuruluşu nezdinde kayıt altına alınmasını hedefliyoruz.

Konuya ilişkin olarak uluslararası uygulamalara baktığımızda İngiltere, Belçika, Avusturya, Japonya, Endonezya, Man Adası, Jamaika, Malezya, Monako, San Marino, Singapur, Slovakya, Slovenya, Güney Afrika, İspanya ve Brezilya gibi ülkelerde hamile yazılı pay senedi uygulamasının yasaklandığını ve kanun metninden çıkarıldığını görüyoruz. AB ülkelerinde Malta, Portekiz ve diğer bir ülke olarak Uruguay'ın hamile yazılı pay senetlerinin bu durumunu şirkete ya da bir kamu kuruluşuna rapor etmekle yükümlü kılındığını da ifade etmek isterim.

34 ile 41'inci maddeler arasında yapılan düzenlemelerle Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'da düzenleme yaparak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2001 yılında yayınlanan 1373 sayılı Kararı ve FATF'ın 6 numaralı tavsiyesiyle uyum için terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla mal varlığının dondurulması mekanizmasını oluşturuyoruz. Hâlihazırda ulusal mevzuatımız bakımından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yaptırım komitelerince listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların Türkiye'deki mal varlıklarının dondurulması, 6415 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi uyarınca mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2001 yılında yayınladığı 1373 sayılı Kararı gereğince yabancı devletlerce belirlenen terör ve terörizmin finansmanıyla bağlantılı kişi, kuruluş veya organizasyonların Türkiye'deki mal varlıklarının dondurulması, yine 6415 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesi kapsamı içerisinde mümkünatı bulunmaktadır. Keza ülkemizin yabancı devletlerden mal varlığı dondurma talebinde bulunabileceği de yine kanunumuzun 7'nci maddesinde açıklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, teklifle getirilen düzenleme, mevcut kanunda olan bu dondurma mekanizmasına ilave olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı Kararı'nda da öngörülen şekilde terör ve terörizmin finansmanıyla bağlantılı kişi, kuruluş veya organizasyonların mal varlıklarının resen dondurulabilmesini içermektedir.

Konuya ilişkin olarak uluslararası uygulamalara baktığımızda bazı ülkelerde hazine, maliye veya ekonomiden sorumlu bakanlık ya da bunlara bağlı bir kuruluş tarafından bu işlemlerin yapıldığını görüyoruz. Örnek olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nde Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisince, Almanya'da Federal Ekonomi ve Enerji Bakanlığı tarafından, İngiltere'de Hazine Bakanlığının bünyesindeki Finansal Yatırımları Uygulama Ofisince bu dondurma işlemlerinin gerçekleştirildiğini görüyoruz. Yine, bazı ülkelerde birden fazla bakanlık tarafından, örneğin Fransa'da Ekonomi ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken; bazı ülkelerde ise sadece tek bakanlık tarafından, mesela Hollanda'da Dışişleri Bakanlığı tarafından bu işlemlerin yapıldığını görüyoruz. Yine, bazı ülkelerde Mali İstihbarat Birimi MASAK benzeri kuruluşlar tarafından yapıldığını görüyoruz, Arjantin ve Rusya gibi. Yine, bazı ülkelerde Merkez Bankası tarafından yapıldığını görüyoruz, örneğin Avusturya gibi. Yine bazı ülkelerde devleti temsile yetkili en üst makam tarafından, örneğin Belçika'da Bakanlar Kurulu onayı sonrasında Kraliyet Kararnamesiyle yapıldığını görüyoruz. Yine, bazı ülkelerde birden fazla kurumun katılım sağladığı bir kurul tarafından... Örneğin, İspanya'da Terörizmin Finansmanı Aktivitelerini İzleme Komisyonu tarafından karar verilmekte olup bu Komisyon, İspanya Savcılık Ofisi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Finans ve Kamu Yönetimi Bakanlığı ile Ekonomik İlişkiler ve Rekabet Bakanlığı temsilcilerinden oluşmaktadır. İtalya'da ise Finans ve Ekonomi Bakanlığı bünyesinde kurulan, idari bir kuruluş olarak belirtilen Finansal Güvenlik Komitesi tarafından mal varlığı dondurma kararı alınmakta olup Finans ve Ekonomi Bakanlığının hazineden sorumlu biriminin genel müdürlüğünün başkanlığını yürüttüğü komitede bazı bakanlık temsilcileri de yer almaktadır. Diğer yandan, bazı ülkelerde ise faaliyetlerinde bağımsız idari makamlarca örneğin Yunanistan'da iç dondurma kararının idari ve operasyonel özerkliğe sahip bağımsız bir üst kuruluş olan Aklama ile Mücadele Mercisinin alt birimi olarak faaliyet gösteren Finansal Yatırımlar Birimince karara bağlandığını görüyoruz, mal varlığı dondurma yani bir nevi iç dondurma kararının da alındığını görüyoruz.

Karşılaştırılmalı hukukta yaptığımız inceleme neticesinde kanun teklifimizde öngördüğümüz genel sistematiği şu şekilde özetleyebiliriz: Mahkemelerce, terör örgütü olduğuna kesin olarak karar verildikten sonra kanun kapsamındaki fiilleri gerçekleştirdiği hususunda makul sebeplerin varlığına istinaden kişi, kuruluş veya organizasyonların Türkiye'de bulunan mal varlığının dondurulmasına Değerlendirme Komisyonunun önerisi üzerine -Hazine ve Maliye Bakanıyla İçişleri Bakanından- birlikte karar verilebilecektir. Söz konusu dondurma kararı kırk sekiz saat içerisinde mahkeme onayına sunulacak ve mahkemece beş gün içerisinde ret veya onay şeklinde karar verilebilecektir. Ayrıca Değerlendirme Komisyonu bu kararın Resmî Gazete'de yayınlanmasından itibaren en geç altışar aylık dönemlerle makul sebeplerin varlığının devam edip etmediğini değerlendirerek önerisini ilgili bakanlıklara sunacaktır. İlgililer tarafından mal varlığından dondurulması kararının kaldırılmasına ilişkin talepler Değerlendirme Komisyonumuza her zaman yapılabilecektir.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 35'inci maddesindeki mülkiyet hakkına ilişkin güvenceler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin karar verdiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi kapsamında yer alan güvenceler dikkate alınarak bu konuda verilecek kararlar bakımından idari ve yargısal başvuru yollarının açık olduğu, uluslararası uygulamalara uygun bir düzenleme yapılmış olacağını düşünüyoruz.

Sonuç olarak, geçici 1'inci maddeyle birlikte toplamda 44 maddeden oluşan kanun teklifimizin hukuk sistemimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum ve maddeler görüşülürken de daha detaylı, daha teferruatlı açıklamalar yapacağımızı ifade ediyorum. Yine, Değerli Başkanımızı ve değerli, kıymetli milletvekillerimizi ve misafirlerimizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.