| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .02.2015 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, arkadaşlar, 28/3/2013 tarihinde Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 31'inci maddesinin son paragrafı şu: " Her türlü uyuşturucu madde, alkollü içki, tütün ve tütün mamulleri bağımlılığı ile mücadele etmek amacıyla Türkiye Yeşilay Cemiyetine 5018 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın yardım yapılmak üzere, Sağlık Bakanlığı bütçesinden gerekli ödenek öngörülür." Bu, 28/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçen Gümrük Kanunu'yla ilgili kanundaki 31'inci madde. Bundan yaklaşık olarak iki ay sonra Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun'un 33'üncü maddesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Madde 33 - (1) Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye Yeşilay Cemiyeti ile aynı amaçları gerçekleştirmek üzere merkezi İstanbul'da olan 'Türkiye Yeşilay Vakfı' adında Vakıf kurulur.
(2) Vakıf;
a)
Kurumlar vergisinden (iktisadi işletmeleri hariç),
b)
Yapılacak bağış ve yardımlar sebebiyle veraset ve intikal vergisinden,
c)
Her türlü muameleler dolayısıyla düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden, yapılan işlemler harçtan,
müstesnadır.
(3) Vakfa yapılacak nakdi bağış ve yardımların tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannameleri üzerinde bildirilen gelir veya kazançtan indirilebilir. Vakıf, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara diğer kanunlarla tanınan vergi, harç ve diğer istisna ve imkânlardan aynen yararlanır.
(4) Vakfa, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın yardım yapılmak üzere, Sağlık Bakanlığı bütçesinde gerekli ödenek öngörülür." denmektedir.
Sayın Demiröz, 2013 yılında üçüncü ayda ve beşinci ayda çıkan iki maddeyle ilgili şeyleri okudum sizlere. Şimdi 2013 yılında bu vakfın kurulmasıyla ilgili 33'üncü maddede böyle bir karar alınmış. Şimdi, aradan iki sene geçiyor, 18 Ocakta bir Yeşilay Vakfı kuruluyor ve bu Yeşilay Vakfına birtakım imtiyazlar tanınıyor, imtiyazlar getiriliyor hem KDV'den hem de taşınmazlarla ilgili birtakım imkânlar ve olanaklar veriliyor.
Şimdi, benden önce konuşan arkadaşlarımız da söylediler, yani biz Kızılaya, Yeşilaya karşı değiliz, bu kurumların, bu vakıfların, cemiyetlerin, derneklerin güçlendirilmesine, birtakım kötü alışkanlıkların önlenmesinde çalışmalar yapmasına hiçbir itirazımız yok ama gelinen noktada gerçekten bu işin artık cılkı çıkartıldı yani. Yani, kurulan birtakım vakıflar ve dernekler marifetiyle -Sayın Akçay da gösterdi- birçok yerde bunları yaşıyoruz. Ya, bunlar âdeta bir arka bahçe hâline getirildi, iktidarınızın ve partinizin arka bahçesi hâline dönüştürüldü bu kurumlar yani bunlar tarihî kurumlar, Kızılay, Yeşilay çocukluğumuzdan beri bildiğimiz kurumlar bunlar bizim yani. Her türlü etkinliklere katıldığımız, katkı verdiğimiz bu kurumlar şimdi âdeta bir arka bahçe hâline dönüştürüldü ve biz Sağlık Bakanlığının bütçesinden bu derneklere, bu cemiyetlere kaynak aktarılmasında hiçbir mahzur görmüyoruz ama cemiyetlerin ve derneklerin, vakıfların yönetim kuruluna seçilenlerin önemli bölümü siyasi partinin, iktidar partisinin milletvekilleri, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış olanların yakınları ve çocukları tarafından oluşturuluyor arkadaşlar. Şimdi, bizim itirazımız ve karşı çıktığımız nokta budur. Yani, buranın keyfî olarak yönlendirilmesi ve bir siyasi odak, merkez olarak kullanılması ve bir siyasi partinin propagandasını gerçekleştirecek noktaya dönüştürülmüş olmasıdır. Şimdi, bunlar doğru değil arkadaşlar, bunlar yanlış şeylerdir. Bunlardan imtina etmemiz gerekiyor. Yani, Kızılay, Yeşilay bizim özellikle korumamız gereken, kollamamız gereken birer kurum hâlindeyken buraları siyasileştiriyoruz ve buraya siyasi kimliklerden oluşan insanları buraya getiriyoruz. TÜRGEV'de yaşanan da öyle. Yani, oraya yapılan Suudi Arabistan Kralı'nın bilmem kimin neyinden tutun, neyine varıncaya kadar 150 milyon dolar, 50 milyon dolarlardan bağışlar yapılıyor.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - TÜRGEV var mı bu maddede, ben göremedim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Hayır ama bakın, Kızılay ve Yeşilay da TÜRGEV'leştiriliyor Sayın Demiröz. Sayın Demiröz, bakın, Kızılay ve Yeşilay da TÜRGEV'leştiriliyor, bu cemiyetler, bu dernekler, bu vakıflar da TÜRGEV'leştiriliyor âdeta. Bizim karşı çıktığımız taraf bu.
Şimdi, taşınmazları, kamu kurum ve kuruluşlarının taşınmazlarını kırk dokuz yıllığına buraya vereceksiniz. Daha önce bu torba kanunda, yazın, 2014 yılındaki torba kanunda da zaten belediyelerin birtakım imkânları ve olanakları bu vakıflara devrediliyor, şimdi bunlar tekrar bir daha buraya getiriliyor. 12, 13, 14, 15'inci maddeler -Sayın Çetin söyledi- iyi bir şekilde hazırlanıp tek madde hâline dönüştürülebilirdi. Yani, bunların ayrı ayrı yapılmış olması ister istemez ayrıntıları ortaya koyuyor. Şeytan da zaten ayrıntıda gizlidir. Yani, bu 12, 13, 14, 15'inci maddelerde bizim göremediğimiz veyahut da hissedemediğimiz farklı ayrıntıların da olduğunu düşünüyorum ve burada farklı kaynakların oraya aktarıldığını düşünüyorum. O nedenle kamu kaynaklarının taşınmazlarının şimdi cemiyete, vakfa kırk dokuz yıllığına verilmiş olması diğer vakıflara, diğer cemiyetlere karşı yapılan büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. Niye, neden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine, neden LÖSEV'e, neden diğer vakıflara yapılmıyor da özellikle buraya yapılıyor? Bu, tabii ister istemez bizim kafamızda soru işaretini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, bu maddenin çıkartılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.