KOMİSYON KONUŞMASI

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki haftadır, hafta sonu da dâhil yoğun bir mesaiyle bütün arkadaşlarımız çalışıyor, bütün gruplar çalışıyor. Biz de çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi verildi haberini alınca işin açıkçası bir hukukçu olarak heyecanlandım. Sebebi de şu: Daha önce Sayın Adalet Bakanının ve Hükûmet yetkililerinin "Biz hukukta ve ekonomide bir reform yapacağız." şeklinde açıklamaları olmuştu kamuoyuna. Biz de sandık ki buna ilişkin bir şey olacak veya şu anda içinde yaşadığımız sıkıntıların aşılması konusunda Hükûmet çiftçinin, köylünün, esnafın, yoksulların, işsizlerin ve şu anda Türkiye'nin dört bir yanında gerçekten ciddi sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımızın derdine derman olacak bir düzenlemeyi getirecekler diye düşündük. Sonra merak ettik, açtık baktık, gerçekten hepimizi hayrete düşüren ve kamuoyu tarafından da hiç beklenmeyen bir yasa teklifiyle karşılaştık, şu anda görüşmelerini yaptığımız teklifle karşılaştık.

Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Tabii ki eğer bazı konularda mevzuatta eksiklik varsa Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekillerinin yasa teklifini getirmesi çok doğaldır ancak taleplerin ve gelecek tekliflerin öncelikleri konusunda iyi düşünmek lazım. Şu anda Türkiye'nin gerçekten bu kanuna ihtiyacı var mı veya önceliğimiz ne olmalıydı? Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Adalet Komisyonu olarak önceliğimiz ne olmalıydı; bunun üzerinde düşünmek lazım. Kanaatimizce, şu anda bu yasadan çok önce halkımızın, milletimizin beklediği ve onların yaşadığı, özellikle ekonomik sorunlar başta olmak üzere, sağlıkla ilgili sorunlar başta olmak üzere buna ilişkin düzenlemelerin getirilmesi daha uygun olurdu. Çünkü milletin talebi de bu yönde ve insanlarımızın hepsinin bu konuda Parlamentodan, milletin Meclisinden beklentileri var ve milletin vekillerinin de bu konuda çözüm üretmelerini bekliyorlar. Ancak bu şekilde bir teklif geldi. Bu da tabii, sabahki konuşmalarda da, bizim sözcümüz tarafından da dile getirdi, uluslararası sözleşmelerin ülkemize yüklemiş olduğu birtakım sorumluluklar var, o sorumluluklar kapsamında bu işlerin yapılması gerekiyordu. Ancak şu ana kadar yıllar geçmiş, bekletilmiş, tam 2020'nin sonlarına doğru, alelacele bu kanun teklifinin getirilmiş olmasını açıkçası doğru bulmuyoruz, zamanlama açısından manidar buluyoruz.

Şimdi, bu kanunda özelikle -ben de bir avukatım, yıllarca da avukatlık yaptım- iktidarınızın avukatlarla olan sorunlarının, avukatlara olan sevgisizliğin bir yansıması da var. Özellikle, avukatlara şüpheli işlemleri bildirme sorumluluğu gibi, gerçekten, sır saklama sorumluluğunu ve avukatların temel haklarını içeren 1136 Avukatlık Kanunu'nun diğer hükümlerinin... Yani daha doğrusu, özel kanunun ruhuna aykırı bir düzenleme getiriyorsunuz. Bu, gerçekten, bütün avukatlarda bir tedirginlik yaratmıştır. Çünkü bunun sınırları neresi olacak, hangi işlemler olacak, kapsamını kim belirleyecek? Bu konuda ciddi tereddütler var. Bu avukatlarla ilgili veya derneklerle ilgili kanunların bu nükleer silahlara ilişkin yasanın içerisine konulmasıyla hakikaten hiçbir irtibat da alaka da kuramadık. Neden böyle bir şey yapma gereği duydunuz? Yani avukatlara hemen böyle bir teklif getirmenizin gerekçesi neydi, işin açığı ben merak ediyorum. Yani avukatların en temel meslek kuruluşları olan baroları böldüğünüz yetmedi mi? Avukatlar üzerinde oluşturduğunuz, kamuoyunun karşısında onları itibarsızlaştıran uygulamalarınız, coplamalarınız, Meclise sokmamanız, Meclis kapısında günlerce bekletmeniz yetmedi de bir de avukatları bu şekilde hukuki olarak mesleklerini icrasında ve ifasında sıkıntıya sokacak bu maddeyi niye getirdiniz?

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Tutdere, o maddeye gelmedik daha, orada konuşacağız ama.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Ona da geleceğiz, ona da geleceğiz.

Ama hakikaten, avukatlara karşı olan bir iktidarın gerçekten bir hazımsızlığı söz konusu. Siz bağımsız savunmayı hukuk devletinin temel direği olan, ana sütunu olan savunmaya karşı neden böyle ön yargıyla yaklaşıyorsunuz doğrusu ben de merak ediyorum. Bu, çok doğru bir şey değil. Bu, Türkiye'nin hukuk devletinden uzaklaşmasına vesile olur. Bu, aslında, daha önce yine bu Komisyonda AK PARTİ'den bir arkadaşımız söylemişti, Anadolu'da bir tabir vardı demişti: "Kavga sırasında çadırın orta direğine tekme atılmaz." İşte, siz bu yasayla çadırın tam direğine baltayla vuruyorsunuz ve bu çadır yıkılırsa altında başta Türkiye'de yaşayan 83 milyonunun tamamı kalacak. Yani avukatlar hukuk devletinin teminatı olan savunmaya dönük bu uygulamalarınızdan, bu çalışmalarınızdan...

Her bir torbanın içinde mutlaka avukatların haklarını kıyısından köşesinden gasbeden, tırtıklayan anlayıştan vazgeçin değerli arkadaşlar. Ha, siz savunmayı tamamen hukuk önünde veya iktidarınız önünde bir engel olarak görüyorsanız onu açık açık yapın, böyle her torbaya avukatlarla, savunmayla ilgili bir kanun koymanıza gerek yok. Bunu doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz. Avukatlarımızı ihbarcı, muhbir konumuna getirmek doğru bir şey değildir. Gerçekten, bu, Türkiye'de sayıları 130 binleri aşkın savunma makamını, bağımsız savunmayı temsil eden avukatları rencide edecektir, onların çalışma performanslarını düşürecektir, hukuka, adalete ve insanlarımızın hak arayışını engellemeye sebebiyet verecektir ve avukatlarımız rahat çalışamayacaklardır. Bu nedenle, özellikle, bu maddenin bu tekliften çıkarılmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Daha önce, yönetmelik çıkarılmıştı, Danıştay 10. Dairesi 2013/508 sayılı Karar'la evet, burada bu işin kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bir iptal kararı vermişti ama orada da tabii, bu mahkemenin kararının... Danıştayın gerekçesine de baktığımızda, o karardaki maksat şu anda sizin getirdiğiniz şekildeki bir düzenleme değildir. Bu hususu da bu Danıştay kararını da sizlerin takdirlerine sunuyorum, özellikle Komisyon üyesi arkadaşlarımızın bu kararı bir kez daha okumasında fayda görüyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, konuşulacak çok şey var hukukla ilgili. Biraz sonra yine diğer maddeler üzerinde söz alıp görüşlerimizi dile getireceğiz.

Ben şimdilik sözlerimi sonlandırıyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım.