BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Evet, Hocam, teşekkür ediyoruz.

Uygulamanın içinde olup bu noktada birçok aksaklıkla, birçok hususla karşı karşıya gelmek, işin hep hukuki boyutu, çıkmazlar, birtakım açmazlar ve karşılaşılan sorunlar neticesinde bunların tabii ki sizde bıraktığı, sizin bütün süzgeçlerinizden geçen ve sizin en önemli olarak tespit ettiğiniz hususların, görüşlerinizin farklı olması gayet doğal. Biz de tüm bu görüşler içerisinden faydalanmaya, bu görüşler içerisinden çalışmalarımıza katkı bulmaya çalışıyoruz. O yönüyle sizin görüşlerinizin de önemli olduğunu, değerli olduğunu ben de tekrar burada ifade edeyim.

Tabii ki sizin de bahsettiğiniz gibi, bu işin birçok boyutu var, hepsini birden belli bir zaman içerisinde bütün yönleriyle ele almak, değerlendirmek mümkün olamayabiliyor. O yönüyle, sizin tecrübeleriniz ışığında bize yansıttığınız bu görüşler, inşallah çalışmalarımıza da katkı sağlayacak.

Değerli Hocam, Kocaeli Milletvekilimiz İlyas Şeker'in de bir sorusu olacaktı, ayrılması gerekti, o kendisi soramadı, o konuda ben onun adına sormuş olayım. Tabii, özellikle altını birçok defa da çizdiğiniz, biraz da algı noktasındaki yaklaşımınız, işte, işin tamamen vatandaşın üzerine bırakıldığı hususunu da belki ilk anda akla gelebiliyor, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Zeybek'in algıladığı gibi ama tabii, bütün boyutlarıyla, yaşanan bütün olumsuz örnekleri ele aldığımızda algının gerçekten çok önemli olduğunu hepimiz biliyoruz, hissediyoruz. İşte, trafiğe çıkarken aracının muayenesini yaptırmadan çıkmayan, efendim, donanımı eksik olan bir araçla trafiğe çıkmayan, bu konuda kendi sağlığından önce bile aracının periyodik servislerini yaptıran insanımız, yeri geliyor, aynı hassasiyeti oturduğu konuta, işte, en sevdiklerini, canını, malını, her şeyini emanet ettiği, içine girdiği, tonlarca yükün altına girdiği konuta göstermiyor. Bu noktada imkânı olduğu hâlde "Merkezî yerdeyiz, manzaramız çok güzel." deyip hâlâ 1999 öncesi yapılmış, deprem güvenliği kocaman bir soru işareti olan konutta oturmaya devam eden insanımız var. Bir yandan o konutlardan bir an önce kurtulmaya çalışıp her türlü imkânını kendisi zorlayıp bir şekilde kendisine imkân bulup geliştirip çözüm bulabilen insanımız var ama bir yandan da biraz önce dediğim gibi, işte, kendi konfor önceliklerinden bir türlü vazgeçmeyen, tehdidin büyüklüğünden, riskin büyüklüğünden âdeta kendisini soyutlamış insanlarımız da var. Bu gibi örnekleri tanıdığım, bildiğim için... Çünkü Sakarya, Düzce, efendim, Yalova, Kocaeli gibi illerimizde, kendi hinterlandımızda tanıdığımız, bildiğimiz, ettiğimiz, yaşadığımız şu yirmi yıllık deprem sonrası süreç içerisinde inanın bu tip, hâlâ o konutlarda oturmaya devam eden, imkânı olduğu hâlde oturmaya devam eden insanlar olduğuna da şahidiz. Evet, bu algı meselesi ve ben de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Evet, birçok şey aksayabilir, kaynaklar yetersiz olabilir, devletimizin birtakım organizasyonları ya da yerel yönetimlerimiz size hemen konutunuzu dönüştürme noktasında bir imkân sağlayamayabilir, bu işlerde eksiklikler, aksaklıklar olabilir ama can sizin canınız ve sevdiklerinizin canı ve o binanın içinde siz varsınız. Siz yeri geldiğinde canınız için, canınızı kurtarmak için, bir hastalıkla ilgili tedavi görmek için dünya kadar parayı harcamaya hazır olan insanlar olarak deprem afetine bakış açısındaki, algıdaki bu noksanlık, 1999 depremini Sakarya'da yaşayan bir inşaat mühendisi olarak gerçekten zaman zaman beni de hayrete düşürüyor. Bu yaklaşımın, bu topyekûn birbirinden örnek alarak duyarsız hâle gelen bir yaklaşımın varlığı beni de hayrete düşürüyor. O yönüyle algı noktasındaki bence işaretiniz çok önemli, tespitiniz çok önemli.

İlyas Bey geldi. Hem aynı zamanda Komisyon Başkan Vekilimiz, Kocaeli Milletvekilimiz. Ben, İlyas Bey'in mikrofonu açayım; o, sorusunu kendisi sorsun.