| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören'in, video konferans aracılığıyla, depreme karşı alınabilecek önlemler ve depremin zararlarının en aza indirgenmesi için kentsel dönüşüm kapsamında alınan önlemler ile kentsel dönüşüm uygulamasında ortaya çıkan sorunlar ve alınacak önlemler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .01.2021 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Ben de tabii, bizim Parlamento çalışmalarımız olduğu için bir taraftan da gidip geliyoruz, kusura bakmayın, belki biraz yolun yarısından sizi takip etme fırsatımız oldu.
Şimdi, ben sunumunuzu bir miktar inceledim, bilinenlerin dışında çok fazla bir şey göremedim. Yani, bilinenler nedir? "Burayı dönüştürelim, daire sayısını azaltalım, 100 metrekareye 50 metrekare verelim veyahut belli alanlar oluşturalım, rezerv alanları oraya taşıyalım." Tabii, bilinçlendirmek adına "algı" dediniz, Sayın Vekilimiz "Başka türlü de bunu yorumlayabiliriz." dedi. Aslında buradaki sorun şu: Çaresizlik, çaresizliği yönetmek değerli hocam. Yani insanlar bir şeyler yapmak istiyor. Bunu nerde gördük? Mesela Elâzığ depreminde, Malatya depreminde; orta hasarlı bir binadan sonra, deprem bittikten sonra insanlar ısrarla aynı binaya belki ikinci bir 4-5 şiddetinde depremde yıkılacağını bilmiş olmalarına rağmen yine aynı binanın içine giriyordu. Yani bunun karşılığı aslında çaresizlikti hocam. Şimdi, çaresizliği yönetmek bence devletin görevi. Yani vatandaş bütün imkânlarını kullanmış yani köylerde buna böyle diyebiliriz; şehirlerde de, Türkiye'deki insanların ücretleri zaten belli, yirmi beş otuz yıl çalıştılar, 65 yaşına da geldiler, bir tane de konut sahibi oldular, ha bu konutu alırken depreme dayanıklıdır, değildir, hiç kimse deprem uzmanı da değil, inşaat mühendisi de değil; kaldı ki bu bilgileri öğrenebileceği bir kurum da yok. Yani gidip de "Şu bina depreme dayanıklı mı, bu dairenin konumu nedir?" İşte, bütün bu Deprem Komisyonunun da birinci görevi en azından bu konuda binalarda belli kimlik oluşturulabilirse en azından bilgi sahibi olunabilir, bundan sonrakilerde yapmak mümkün ama bundan önceki için hadi, ben gittim, bir yerde bir daireye talip oldum, onunla ilgili bana verilebilecek bir bilgi yok ve daha çok, ondan ziyade insanlar burada bütçelerine baktılar, neye imkânı varsa onu almaya çalıştılar ve de aldılar. Yaşı da 65, ee, bu saatten sonra sizin söylediğiniz "Paran varsa müteahhide ver, paran varsa güçlendir, paran varsa başka yere, paran, paran, paran..." Yok hocam, para mara yok, para mara yok.
Şimdi ama devletin de bir sorumluluğu var; ne yapacak devlet? Barınma hakkını sağlama mecburiyeti var, eğitim hakkını sağlama mecburiyeti var, sağlık şartlarını sağlama şartı var, adaleti herkese eşit dağıtma gibi bir mecburiyeti var. Dolayısıyla bunu daha çok uzun vadeli yani kredilerle... Devlet aslında bugün için de var. Siz sözleşmeleri imzalarken diyorsunuz ki: "Olumsuz şartlar olursa bu sözleşmenin şartları bozulur. Nedir bunlar: Sel olursa, deprem olursa, felaket olursa buna benzer işte hastalıklar mastalıklar olursa bu durum fors majör." Süre uzatımı da verilir, fiyatlar da değişir, şartlar da değişir, kale de değişir; şimdi ülkenin içinde bulunduğu o şartlar da tam bu; buna karşı vatandaşın yapabileceği bir şey yok. Dolayısıyla bu çaresizliğin eğitimi, çaresizliğin yönetimi, çaresizliğin çözümü hocam. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı? Yani her şeyi bununla ilgili getirir...
O söylediğiniz birinci kısmı yüzde 75-80 oranında çözeriz, 100 metrekare vermeyiz, 50 metrekare veririz, işte, farklı bir alana taşırız, parası varsa güçlendiririz, işte, sigorta şirketleri devreye girer, finans kuruluşları devreye girer ama asıl olan devletin buna bir bütçe ayırıp, benim önerim bu, hiçbir bedel ödemeden... "Mademki ben otuz yılımı bu devlete verdim, devlet bana dairemi versin, benim o depreme dayanıksız olan binamı da alsın ne hâli varsa görsün." derim ben yani. Böyle bir çaresizliğin yönetimi, hocam, algıdan ziyade bununla ilgili çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE HUKUK PLATFORMU BAŞKANI PROF. DR. GÜRSEL ÖNGÖREN - Teşekkür ederim.
Öncelikle, değerli vekillerimin belagat üstünlüğü karşısında ve konuşma deneyimleri karşısında gerçekten çaresizim karşınızda. Biz de kürsüleri çok kullandık ama bizim hedef kitlemiz hep 18-22 yaş arası gençler olduğu için hep o açıdan bakıyoruz ama siz bütün millete, 7'sinden 77'ye her platformda seslendiğiniz için bu anlamda belki konuşmam sizlerin üzerinde, sizin benim üzerimde yarattığınız kadar etkili olmayacak. O yüzden her ifadenizden etkileniyorum bir insan olarak, bunu arz etmek isterim.
Benim düşüncem, çaresizliğin çaresi, sizin de belirttiğiniz gibi devlet olmalı çünkü çaresizlik doğrultusunda insanın başvurabileceği eğer çaresizlik yakınlarda da yoksa yani ananda, babanda, kardeşinde, akrabanda, eniştende, halanda, dayında da bir çare bulamıyorsan yapabileceğin şey devlete sığınmak. O yüzden de bu anlamda devletin bu sığınma taleplerine, nasıl kadınlarımızın şiddete uğraması karşısında bir kadın sığınmaevi oluşturup da bu çaresizlere yaklaşması gibi deprem karşısında ekonomik imkânları dolayısıyla çaresiz olanların da devlete sığınarak devletin bunlara çare bulması, o kısıtlı kaynaklarından bunlara fon ayırması herhâlde siyasetin önemli görevlerinden biri diye düşünürüm. Bu anlamda da inşallah ben de elimi siyasetin altına bir gün koyup sizler gibi memleketin çaresizlerinin sorunlarına sizlerin oturduğu sıralardan ben de çare bulmayı çok çok arzu ediyorum ve yaklaşık altmış yaşında bir bilim adamı olarak bu da benim içimde önemli bir uhdedir. İnşallah bu çare bulunur. Sizlerin gibi ben de bir gün etkili olurum efendim.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Değerli Hocam, sorular bu şekilde tamamlanmış oldu.
Sunumunuz için teşekkür ediyoruz. Sizlerin yaklaşımınız her ne kadar bazı aykırı görüşleriniz olarak algılansa da mutlaka bizim çalışmalarımız içerisinde dikkate alınarak bize de ayrı bir bakış açısı katacaktır, sağlayacaktır.
Bize vaktinizi ayırdınız, teşekkür ederiz sunumunuz için. Sizlere sağlık, sıhhat, afiyet diliyoruz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Tekrar inşallah görüşmek dileğiyle, size iyi günler diliyoruz Hocam.
Sağ olun.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE HUKUK PLATFORMU BAŞKANI PROF. DR. GÜRSEL ÖNGÖREN - Sağ olun efendim. Ben de bu yüce görevinizde Rabb'imin sizlere kolaylıklar vermesini niyaz ediyorum.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Çok teşekkürler Hocam. Sağ olun. Allah'a emanet olun.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE HUKUK PLATFORMU BAŞKANI PROF. DR. GÜRSEL ÖNGÖREN - Allah'a emanet olun.