| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Prof. Dr. Hakkı Polat Gülkan'ın, olası bir depreme karşı kentsel dönüşüm uygulamasında ortaya çıkan sorunlar ve alınacak önlemlere ilişkin değerlendirmeleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .01.2021 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim.
Değerli hocam, tabii, DASK konusundaki düşüncelerinize aynen katılıyoruz.
Şimdi, bir taraftan devletin de zafiyeti var, hiç görmeden sigorta yapıyor. "Gel, hangi adreste ne var? Fiyat..." Yani depreme dayanıklı mı, değil mi? Eski mi, yeni mi? Yaşı nedir, ne değildir? Ama bütün bu olumsuzluklara rağmen adım da anlamlıdır. Yani hiç olmazsa bilinçlenme açısından bir yerden de bir başlanmış oluyor. Doğal olarak da binanın tamamının yapılması da esas.
Şimdi, yapı denetim üzerinde çalıştığınızı hep ifade ettiniz. Şimdi, yapı denetimler piyasada fonksiyonlarını da tam olarak yerine getirmiyorlar. Mesela, yapı denetim sözleşmesi imzalanıyor, yapı denetim diyor ki: "Benim şantiyeye gelme mecburiyetim yok. İşte, zaten bu betonlara da çipler yerleştiriliyor, bunların basınç dayanımları, şunları bunları zaten şey üzerinden de izleniyor." Aslında, bu manada, adı üstünde "denetim." Denetim demek sorumluluğu da taşımak sonucunu çıkarır bence. Yani sen bunu denetliyorsan, projesine uygundur, değildir; statiğine uygundur, mimarisine uygundur; denetim bu. Bence bütün sorumluluğu tamamıyla yapı denetime vermek lazım, şantiye şefine değil. Bunların yanı sıra bir de şantiye şefleri var şantiyelerde, öyle bir mecburiyet de var. Projelerin başında bir şantiye şefi var; işte, göstermelik olan var, gerçek olan var; küçük olursa bunların çoğu göstermelik ama belli bir kapasitede olursa gerçek şantiye şefleri var. Benim düşüncem şu: Yani, tamam yüzde 1,5 bir rakamı... Ama mesela şöyle söyleyeyim: 100 milyon, 200 milyon, 300 milyon miktara ulaştığı zaman, yani o zaman yüzde 1,5-2 bir miktar anlamlı da oluyor. Yani belki bu küçüklerde... Mesela, Ankara'nın sınırları var. Bugün, Şereflikoçhisar'ın bir köyü de bugünkü yapı denetimin içerisinde. Yani orada yapılan küçük bir metrekare binanın yapı denetim ücreti belki buradan oraya gidip gelecek maliyetleri bile karşılamıyor. Dolayısıyla, bu başka bir şey. Ama ben şunu istiyorum: Yani, yapı denetim işi... Yani, inşaattan bir kişi düştü, öldü. Yapı denetim şirketi orada... Yani, neredeyse orada sorumlu bile bulunamıyor. Yapı denetim diyor ki: "Ben şurasını denetliyorum." Şantiye şefi diyor ki: " Ben burasını denetliyorum." Yapımcı firma diyor ki: "Yani, denetim varsa, başında şantiye şefi varsa... Benim bir sürü işim gücüm var, gelip de şantiyenin başında duracak hâlim yok." diyor. Yani, burada bir karmaşa da var. Bence, yani bu yapı denetim firmaları net bir şekilde, yani binanın başında teknik elemanını görevlendirerek bu işi ifa etmiyor. İşin içinden gelen birisi olarak söylüyorum, ben üç kuşaktır inşaat... Ben inşaat mühendisiyim, bu işlerle meşgulüz. Yani, şu an bile yaptığımız şantiyede yapı denetim şirketi beton gelirken "Selamünaleyküm." diyor. Ya, kardeşim, başında dur, demirine bak, donatısına bak. Yani, işte belli metrekareleri var bir şeyin.
Ben size bir şey söyleyeyim Değerli Hocam, bir bakın lütfen. Kanun çıkarken de ben bu Parlamentodaydım, 1999-2002 arasında da bu Parlamentodaydım. Tabii, çok acil çıkması gerekiyordu. Hiç denetimsizlik, kötü denetimden daha da kötüdür. Yani "En azından bir yerden başladı." dediniz hani 595 sayılı Kararname'yle ama sanki bu tür çıkarılan kararnameler... Mesela, iş güvenliği, belli bir sayının üzerinde, iş güvenliği sözleşme imzalayacaksınız veyahut şimdi, ruhsatlar alınırken neler alınmıyor ki. Ben size söyleyeyim: İnşaat ruhsatı almak için bile çevre değerlendirmesi, işte çevre açısından bir rapor alıyorsunuz. İnanamazsınız, yani bir inşaata ruhsat alabilmeniz için en az 11-12 kalem işlem yapmanız gerekiyor. Tabii, bunlar gerçek manada görevini ifa etmediği zaman formel oluyor yani sadece adam ücretini ödeyip yükümlülüğünü yerine getirmek üzere o anlaşmayı imzalıyor. Bunun da çok fazla bir anlamı yok. Yani, dolayısıyla, bunlar gerçek manada hem ücretini alsınlar hem de işin başında dursunlar hem de gerekli elemanı... Yani, bir eleman, 4 tane şantiyeye bakıyor, olacak iş değil.
Bu konuda ben bir zafiyet olduğunu düşünüyorum, bu denetimi biz buna veriyorsak her türlü denetimin sorumluluğunu da kanun nezdinde üstlenmeli.
PROF. DR. HAKKI POLAT GÜLKAN - Efendim, mevzuat zaten bunu öngörüyor ama yerine getirip getirmeme konusunda işte, eksikliklerimiz var. Biraz evvel bahsettiğiniz sebepler bunun arasında. Bu insanlarımızın çoğunun...
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ya, çoğu da zaten miadını doldurmuş insanlar. Yani, hani böyle şantiyede "30'uncu kata çık, kontrol et." desen, yok, edecek durumu da yok. Yani, emekli. Hep meslekten geliyoruz. Yani, bu yapı denetim şirketlerinin önemli bir kısmında çalışan insanlar da neredeyse asgari ücretle çalışıyor yani.
PROF. DR. HAKKI POLAT GÜLKAN - Muhakkak, olabilir ama yine de bir sigorta sahibi olma mecburiyeti var; yeterli veya yetersizdir, orasını isterseniz... Ama doğru yönde atılmış bir şeydir. Yani, bir şeyi daha iyi hâle getirmenin sıfırdan dizayn etmekten daha öncelikli olması gerekir diye düşünüyorum.
Bakın, üç ay evvelki İzmir'deki depremi örnek diye alalım. İşte o binalar çöktü. Bilmem ne sitesi, şu sitesi vesaire falan. Hangi binalardı bunlar? 8-10 katlı binalardı değil mi? Yani, tamamıyla yerle bir olan binalar bunlardı. Hâlbuki İzmir'in hem Bayraklı'da hem Bornova'da hem başka yerlerinde -eğer göreniniz varsa- 40-50 katlı binalar da var. Çökenlerin 200-300 metre yakınında, aynı zeminde. Onlarda hiçbir şey olmadı. Niye? Çünkü öylesine bir yatırımın sadece yasal değil aynı zamanda da finansal denetçisi var. Bunların hepsi olması gereken kalitede bulunduğu için bu binalarda herhangi bir şey olmadı. Bunlarda oturan insanlar var mıydı? Vardı ama esas kitle bu konutlarda, 8-10 katlı binalardı. İşte, biz aynısını Gölcük'te de gördük, aynısını İzmit'te gördük, aynısını Yalova'da gördük, Adapazarı'nda gördük. İnsanların oturduğu binalar belirli bir profile sahip. Dediğiniz gibi, onların en fazla ihtimamla denetlenmesi ve inşa edilmesi gerekir, bunu temin etmek lazım. Sigorta Batı toplumlarını terbiye eden en büyük kırbaçtır. Sorumluluğunun bilincinde olmayan adamın ağzından burnundan fitil fitil getirirler, en ufak bir şey de bile. Bunun kurulması gerekir ama o da sosyal bilimlere giriyor vesaire, benim pek ihtisas sahibi olmadığım yerlere giriyor. Size hak veriyorum ama olanı tamir etmek bence gidilmesi gereken yolu tarif ediyor.