KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Genel Müdürüm, değerli bürokrat arkadaşlarımız, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım; akşamın ilerleyen bu saatlerinde hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Evet, 2016 yılında kurulan Türkiye Varlık Fonunun 2019 denetim raporlarını görüşüyoruz Plan ve Bütçe Komisyonunda. Hayırlı olsun şimdiden.

Sayın Genel Müdürüm, konuşmanıza başladığınızda bize bir kitap hediye ettiniz, öncelikle teşekkür ediyoruz hediyeniz için. Tabii, o kitaptan anlıyorum ki etkilenmişsiniz, Sümerbank örneğini de verdiniz girişte ve o dönemdeki yatırım şeklinden. Tabii, o günlerde cumhuriyetin kurulduğu yıllara baktığımız zaman Osmanlı'dan devraldığı borçlar, yıkılmış bir ülke, okuma yazma oranının sıfır olduğu, öncelikli olarak kalkınma hedefleri koymak zorunda olan ve bunu da hakikaten çok büyük beceriyle başaran bir dönemde bahsediyoruz. Sizin o döneme yapmış olduğunuz bu göndermeler ve kıyaslamalar bende şu imajı yarattı, yani anladığım kadarıyla Türkiye'nin şu andaki durumunun aslında en başa döndüğünü vurgulamış oldunuz. Aslında siz bunu söylediniz. Yani şu anda Türkiye, kuruluş yıllarındaki gibi bir borç batağında, kötü durumda, hatta bugün, o günden bu yana kurmuş olduğu birçok kamu kurumunu satmış savmış, elinde hiçbir şey bırakmamış, kalanları da işte Varlık Fonu altında toplamış bir durumdayız. İçinde olduğumuz durum bu, arkadaşlar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yanlış anlamışsınız.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Hiç de yanlış değil yani gerçek bu, anlaşılan bu ama Sayın Genel Müdürümüzün tabii çizdiği bir vizyon var burada. Yani bizim buradan anladığımız artık bu süreçten sonra kamulaşmayı desteklediğinizi de söylediniz yani artık Varlık Fonunun çatısı altında mı bu geri dönüş süreci başlatılacak? Buradan o anlam çıkıyor aslında. Çünkü devletin girişimci ruhundan bahsettiniz konuşmanızda.

Mesela, "Devletin stratejik alanlarda bulunması gerekir, bulunmak zorunda." dediniz ve bu stratejik alanı, stratejik konumu epeyce vurguladınız yani konuşmanızda çok fazla geçti bu. Stratejik şirketlere yatırım yapmaktan bahsettiniz yine, bunu da çok vurguladınız. Ancak, tabloya baktığımız zaman şu anda kaynaklarını, borçlu şirketleri kurtarmak amaçlı kullanan bir fon gibi görünüyorsunuz aslında, bunu diğer arkadaşlarımız da vurguladılar. Örneğin, Turkcell'in yüzde 26'lık hissesinin satın alınması, bunun çok stratejik bir yatırım olduğunu söylediniz. İstanbul finans merkezinin inşaat sürecini satın alarak 3 tane inşaat şirketini aslında kurtarmış göründü Varlık Fonu ve 1 milyon avro o süreçte borçlandı Varlık Fonu o dönemde, öyle değil mi?

Şimdi, buradan baktığımız zaman bu kadar stratejik tabii benim aklıma hemen Tank Palet Fabrikası geldi. Bir taraftan devlet elindeki stratejik... Stratejik mi değil mi? Demek stratejik değilmiş. Aslında çok stratejik olan Tank Palet Fabrikasını da Katarlılara sattı bu süreçte. Şimdi, böyle de bir tutarsızlık var.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bu doğru değil.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir yandan stratejik kurumları satıyoruz -dışarıda- bir taraftan da Varlık Fonu altında stratejik kurumları kurtarmaktan, onlara yatırım yapmaktan bahsediyoruz. Böyle bir çelişki var.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Emine Hanım "Katarlılara satıldı." ifadesi doğru değil.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Katarlılara satılmıştır efendim. Bu tartışmayı, bu polemiği burada açmayalım. Bu başka bir polemik, başka bir tartışma, onu sonra tartışırız ayrıca.

CAVİT ARI (Antalya) - Kime satıldığı doğru?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Biz böyle ifade ediyoruz, biz bunu bu şekilde ifade ediyoruz.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Her şey katar katar satıldı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devam edin.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, Sayın Genel Müdürüm; çeşitli stratejik sektörlerden bahsettiniz konuşmanızda -petrokimya, işte, maden, enerji- mesela, özellikle sigortacılık üzerinde çok duruyorsunuz. Sigorta sektörünün büyümesi noktasında önemli olduğunu düşünüyorum ben de. Yalnız, mesela, maden sektörüyle ilgili Türkiye'de şu anda çok ciddi çevre sorunları yaşanıyor. Yani siz 20 tane maden ruhsatı devraldığınızı söylediniz sunumunuzda. Şimdi, patır patır maden ruhsatları dağıtılıyor, yabancı şirketler Türkiye genelinde her yeri delik deşik ettiler, maden aramaları yapıyorlar. Şimdi, eğer siz millî kaynakların ekonomiye kazandırılması vurgusunun arkasında duruyorsanız kamucu yaklaşımınızı da göz önüne alarak öncelikle şunu da belirtmek isterim: Belki de öncelikle şu yabancıların elindeki ruhsatları almakla başlayabilirsiniz yeni yeni ruhsatlarla yeni yeni maden alanları açmaktansa çünkü devletin kaynakları hakikaten dışarıya gidiyor. Yani şu anda madencilik sektöründe eğer bir artırım yapılacaksa belki de oradan başlamanız faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Şimdi, dünya genelinde varlık fonlarını kuran ülkelere baktığımızda, bir bölümü petrol, doğal gaz ve doğal kaynak ihracatı gelirlerine sahip olan ülkeler, bir bölümü cari fazlası olan, o oranları yakalayan ülkeler ve bu ülkelerin ağırlıklı olarak da gelecek nesiller için onların yararlanacağı yatırımlara yönlendirme, bu kaynakları onların yararlanacağı yatırımlara yönlendirme amaçlı bu fonları kurduğunu görüyoruz. Şimdi, Türkiye'nin petrol, doğal gaz geliri yok; ihracat kaynaklı cari fazlası olmayan, tam tersine, ciddi cari açık oranlarıyla ekonomisi yürüyen bir ülkeyiz. Yani bu iki sınıfa da girmeyen bir Varlık Fonu, bu geçen sene de tartışılmıştı yoğun şekilde ama aynı noktada kalıyoruz içinde bulunduğumuz duruma baktığımız zaman. "Varlığa dayalı kalkınma fonu." şeklinde tanımlıyoruz biz Türkiye'deki fonu anladığım kadarıyla.

Yine, sunumuzda, gördüğüm kadarıyla, cari açığı azaltma hedefiniz de var. Yani bu yatırımlarla, özellikle stratejik alanlarda yapacağınız yatırımların cari açığın azaltılması yönünde de faydalı olacağını söylüyorsunuz ama hem Varlık Fonunun hem de ülkenin içinde bulunduğu durumda bu hedefinizi nasıl yakalayacağınızı da açıkçası merak ediyorum çünkü içinde bulundurduğu varlıkları, daha doğrusu borçla kurulmuş ve içinde sadece kamu kurumlarını, kuruluşlarını ve gayrimenkullerini barındıran bir fon şu anda Varlık Fonu. Bu durumdaki bir fonun bu amacı nasıl gerçekleştireceğini de açıkçası çok merak ediyorum.

Şimdi, ekonomik durumuyla ilgili, arkadaşlarımız da çok konuşma yaptı, tabii, biraz tekrar da olacak, fazla girmemeye çalışacağım ama kârının azaldığını söyledik, yüzde 48,3 oranında düşmüş Varlık Fonunun geçen yıldan bu yana kârı. Finans dışı toplam borç yüzde 46 artmış, finans sektörü toplam borcu yüzde 21 artmış. Şimdi, ÇAYKUR'un, işte, PTT'nin zararlarından bahsedildi, çatınız altındaki şirketlerin zararlarından bahsedildi, çok detaylarına girmeyeceğim, arkadaşlarımız çok detaylı olarak rakamları verdiler. Mesela, Eti Madenin kârı düşmüş. Şimdi, tablolara baktığımız zaman, rakamlara baktığımız zaman, hakikaten de Varlık Fonunun kurulması ve bu kurumların Varlık Fonu çatısı altına girmesinden sonra bu zararların oluştuğunu görüyoruz kurumlarda. Ya, o zaman da bunu sormak zorundayız "Ne oldu?" diye. Yani sadece bu kurumların kendi iç işleyişleri sorgulanarak bu soruların cevabını alamayız. Yani bunu size de sormak zorundayız. Sonuçta, Varlık Fonunun çatısı altında, sizin sorumluluğunuzda olan, sizin belki de bunları mal varlığı olarak kullandığınız kurumlar bunlar; bu, önemli.

Şimdi, bankacılık piyasasında da yüksek oranda alacakları var bankaların, kârları azalmış ve zarar oluşmuş durumda. Tabii, kamu bankalarına "7 milyar TL çekirdek sermaye aktardık." dediniz. Bir taraftan, siz kamu bankalarına aracı olup çekirdek sermaye artırıyorsunuz ama kamu bankaları da maalesef arpalık gibi yönetiliyor. İşte, Ziraat Bankası örneği. Yönetim Kurulu üyelerine verilen yüksek maaşlar, yıl içerisinde dağıtılan ikramiyeler falan, bunlar aslında bütçelerinin çok da iyi yönetilmediğinin örnekleri.

Türkiye Varlık Fonunun kredi notuna baktığımız zaman, uzun vadeli yabancı parada notunun negatif görünümde olduğunu görüyoruz, kısa vadeli yabancı parada da B şeklinde olduğunu görüyoruz. Bunları herhâlde siz değerlendiriyorsunuz tabii ama ben birkaç oran daha paylaşmak istiyorum çünkü borçlu olmadığınızdan, finansal durumunuzun iyi olduğundan bahsettiniz konuşmanızda.

Şimdi, mesela, kaldıraç oranı açısından, şirketlerin varlıklarını ne kadar borçla finanse ettiğini gösteren oran açısından baktığımızda, bu oranın yüzde 70'in üzerinde olmaması gerekiyor ama 2018 yılında yüzde 82, 2019 yılında yüzde 84 olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım, son konuşmacılardan olarak biraz süre istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yine "Borçlu değiliz." dediniz, öz kaynak/varlık oranına baktığımızda, 2018 yılında yüzde 18, 2019 yılında yüzde 16 olduğunu, yüzde 30'dan düşük olduğu zaman bunun riskli bir oran olduğunu biliyoruz.

Şimdi, kısa vadeli yükümlülük/toplam yükümlülük oranlarına baktığımızda da 2018 ve 2019 yılında yüzde 78 olduğunu görüyoruz ve bunun, bu yükümlülüklerin yaklaşık yüzde 85'inin de finansal borçlardan oluştuğunu söyleyebiliriz.

Bir de cari orana baktığımızda, oranın 1'den büyük olması gerekirken 2018 yılında 0,65; 2019 yılında 0,62 olmuş.

Net kâr/öz kaynak oranına baktığımızda da bu oranın 2018'de yüzde 8, 2019'da yüzde 4'e kadar düştüğünü görüyoruz. Gelişmiş ülkeler için bunun yüzde 10-12 olduğunu, gelişmekte olan ülkeler için de ortalama yüzde 20 civarında olduğunu düşündüğümüzde hakikaten şu anda Varlık Fonunun bir varlık tanımıyla tanımlanabilecek pozisyonda olmadığını rakamlar ortaya koyuyorlar. O nedenle, bu Fonun kuruluş şekli, kuruluş amacı, kuruluş zamanlaması, gerekli emtiasının olmaması, gerekli altyapısının, özellikle gelir ihtiyacının karşılanamamış olması bu Fonun bizler tarafından tabii ki sorgulanmasını getiriyor "Kurulmalı mıydı?" diye. Değer yaratma anlamında, arkadaşlarımız, işte "Bu Fon kurulmalıydı, edilmeliydi." diyorlar ama şu anda bu Varlık Fonunun, özellikle de şeffaflığının da sorgulandığı bir dönemde, Başkanlığını Cumhurbaşkanının yaptığı, Cumhurbaşkanına bağlı bir kurum tarafından denetlendiği bir süreçte, açıkçası, sorgulanmaması mümkün değil çünkü güven vermeyen bir Türkiye ortamında Varlık Fonunun da bize güven vermesini bekleyemiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son birkaç cümle, şu raporla ilgili de bir iki şeye değinmek istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Evet, yani neyi denetliyoruz aslında burada, bunu da tartışmak gerekiyor ama şunun da üzerinde durmak lazım: Sonuç olarak, bir bağımsız kuruluş bir denetim yapmış, yaptığı şu denetimde yani şeffaflığın ne kadar eksik olduğunu aslında gösteriyor baktığımız zaman çünkü "sınırlı olumlu görüş olup şartlı görüş" diyor tanımlamada yani bağımsız denetimin görüşü sınırlı olumlu ve şartlı bir görüş. Çünkü niye? Kurumlarla ilgili bilgileri ulaşamamışlar. Peki, hani, nerede şeffaflık? Eğer kurumların bilgilerine ulaşamıyorsa denetim yapan firma "Hani, nerededir bunun şeffaflığı?" diye sormak lazım. Yani ayrıntılı, mesela BOTAŞ'la ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşamamış finansal durum tablolarında, o yüzden de tatmin edici bir kanaate ulaşamadık. Şimdi, biz bunun neyini tartışacağız burada? Yani bu raporda bunun neyini konuşacağız?

Mesela, Türkiye Varlık Fonunun kontrol etmediği Turkish Energy Company... Yani denetimden geçmemiş finansal tabloların Türkiye Varlık Fonunun finansal tablolarında konsolide edilmesi. Şimdi, bu niye yapılmış, bunun neyini konuşacağız?

Mesela, TürkAkım Gaz Taşıma Anonim Şirketi... Bilgilerine erişilememe sebebiyle yeterli uygun denetim kanıtı bulunamamış. Neyini konuşalım? PTT...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Emine Hanım, bekleyen arkadaşlarımız da var, bir toparlayabilirsek çok sevinirim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - PTT'yi zaten nasıl konuşacağız, PTT gerçekten... Ticari borçlar için teyit mektupları temin edilememiş, ondan sonra çeşitli kanaate ulaşılamamış. Halkbankası, Ziraat Bankası... "Ayrılan bankacılık serbest karşılığının finans raporlama düzenlemelerine aykırı olması" diyor. Halkbankla ilgili mesela finansal varlıklarda sınıflandırılan devlet borçlarının senetlerinden bahsediyor. Eti Madenle ilgili olarak yine birçok şey...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, yeterince örnek verdiniz, toparlarsanız çok memnun olurum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şöyle toparlayayım o zaman: Sınırlı, şartlı, bilgilerine ulaşılamayarak oluşturulan bir denetim raporu kabul bile edilemez yani kabul edilemeyecek bir denetim raporunu da burada tartışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

Umarım, bir dahaki yıl Varlık Fonu bu Komisyona böyle bir denetim raporuyla, bu şekilde gelmez.

Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun.