| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya ve 39 Milletvekilinin; Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3346) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .01.2021 |
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sizi ve Komisyonumuzun değerli üyelerini, teklifi hazırlayan vekilimizi, Millî Savunma Bakanlığımızın bürokratlarını, Bakan Yardımcımızı ve komutanlarımızı saygıyla selamlıyorum.
"Güçlü ordu, güçlü Türkiye." diyoruz her zaman. Teklifin geneline baktığımızda bizim her zaman söyleyegeldiğimiz yapısal sorunlara dönük eksikleri görmekteyiz, öncelikle onu bir ifade etmek isterim. Kuvvetler ve Genelkurmayın ayrı ayrı yani eşit seviyede olarak Millî Savunma Bakanlığına bağlanmasını eleştiriyoruz; Kuvvetlerin üzerinde Genelkurmay olmalı, Genelkurmay, Millî Savunma Bakanlığına bağlanmalı, bu eleştirimiz bakidir. Çünkü bu, emir komuta birliği açısından ve Kuvvetlerin sevk ve idaresi açısından daha düzgün ve hiyerarşik olacaktır diye değerlendiriyoruz.
Yargı sistemiyle ilgili bir öneri yok. Daha önceden askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri kaldırılmıştı, bunlar korunmalıydı bize göre. Askerî yargıtay, Yargıtayın; askerî yüksek idare mahkemesi, Danıştayın içerisinde birer daireye dönüştürülebilir, bunu tekrarlamak istiyorum.
Eğitim sistemiyle ilgili de... Harp Okullarının Kuvvetlere bağlı kalması daha doğru olacaktır. Bununla ilgili de özellikle askerî liselerin de tekrar açılması önem arz etmektedir bizim için.
Sağlık sistemi... Askerî hastanelerin Sağlık Bakanlığına devrini yanlış buluyoruz. Bu kritik önemdekiler tekrar açılmalı ve dünyanın büyük ordularında olduğu gibi Millî Savunma Bakanlığına bağlanmalıdır bunlar.
Atama sistemiyle ilgili de... Yüksek Askerî Şûranın ilgili ilgisiz sivillerle doldurulması şık değil bize göre. Orada daha farklı bir denge kurulmalı, tabii ki ordu siyasetin emrinde olacak şekilde bir denge kurulmalı, ona göre liyakat esas alınarak atamalar yapılmalıdır ve Millî Güvenlik Kurulu da ülkenin güvenlik ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanmalıdır.
Liyakat sistemiyle ilgili de... Atama, terfi sistemlerinde bazı değişiklikler yapıldı: Rütbelerde bekleme, emeklilik süreleri. Özellikle son YAŞ'ta 624 albayın -geçmiş senelere oranla iki üç kat fazla- emekli edilmesi ciddi soru işaretlerini barındırmaktadır. Yani ordunun bu kadar ihtiyacı varken, etrafımız ateş çemberiyken, bu kadar yetişmiş personelin bir anda emekli edilmesi geçmiş yıllara nazaran aslında ters bir durum yaratmaktadır, söylenenlere göre.
Kumpas davalarında yaşanan tahribatı biliyoruz. Burada hâlâ bir iadeiitibar bekleniyor ama bu yaşanmadı. Hatta o komutanların ordunun yeniden yapılandırılmasında gerekirse sivil olarak da kullanılması çok etkili olacaktır. Çok değerli komutanlar var, bunların arasında mesela mavi vatan doktrininin isim babası Cem Gürdenizler var, diğer çok kıymetli komutanlar var Ahmet Yavuzlar gibi; kullanılabilirler.
15 Temmuz davalarında ise, FETÖ üyesi olmadığı, hiçbir eyleme karışmadığı sabit olan askerî öğrenciler, uzman erbaşlar, astsubaylar, subaylar var. Onlara emir veren FETÖ'cülerle veya darbeye direkt iştirak eden, silahla yaralayan kişilerle aynı kategoriye konulmaları aslında yanlış burada. Hiyerarşik bazı içtihatlar oluşturulmalı ve yasal düzenleme yapılmalıdır. Ben bununla ilgili bir kanun teklifi verdim. Yani buna yardım konusu... Yani direkt müebbet cezalar verilmesi yerine yardımdan ceza alabilmeleri sağlanabilir. Yani FETÖ'cü değilse, silah kullanmadıysa, hasbelkader o bölgede ise... Bununla ilgili çok ciddi mağduriyetler var. Bunu FETÖ'den içeride dört seneye yakın yatmış bir kişi olarak söylüyorum, bu mağduriyetler bize geliyor.
Askerî fabrikaların ve bunun gibi stratejik tesislerin özelleştirilmesi politikasının terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Şu an ülkemiz bir ekonomik darboğazdan geçiyor ancak Doğu Akdeniz harekât alanında ateş ve manevra gücü kaybına neden olacak durumlara asla düşmememiz gerektiği, savunma projelerinin desteklenmesi gerektiği... En son gemimiz de inmişti, güzel gelişmeler de var. Bu konularda gereken öncelik ve artışların sağlanması önem arz etmektedir.
Özlük haklarıyla ilgili çalışmalar var, burada yetersiz buluyoruz. Onunla ilgili birkaç konuyu arz edeceğim Komisyonumuza.
Silahlı Kuvvetlerin afetlerde daha etkin görev alması. En son İzmir depreminde de gördük bunu. Az bir yıkım olmasına rağmen gerçekten zorlandık, o bölgedeyiz biz de.
Şimdi, teklifte eksik gördüğümüz, aslında burada olmasını beklediğimiz bazı konular vardı, onlar gelmedi. Özellikle binbaşıların makam tazminatı. Bence birinci sırada bu olmalı. Çünkü...
Başkanım, müsaade ederseniz şunları dağıtabilir miyiz üyelerimize birer kâğıt?
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Tabii.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Ciddi bir anomali var, yani baktığınız da zaten göreceksiniz. Şu an 5.680 emekli binbaşımız var -yanlışsa Bakanlığımız düzeltecektir- bunun 2.300'ü civarında emekli binbaşılarımız sağ. Bunların eşleri, kıdemli binbaşı eşleri 3.200 lira alıyorlar, binbaşı eşleri 2.750 lira alıyorlar. Dikkat ederseniz, oraya baktığınızda uzman çavuşların emeklisi binbaşı emeklisinden fazla maaş alıyor. Hani geçen bir yasa getirmiştik, askerî öğrenciler arasında bile biliyorsunuz, birinci sınıf ile ikinci sınıf arasında fark yarattık. Niye? Hiyerarşi. Ama bu böyle olduğu zaman gerçekten ciddi sıkıntılar var. Binbaşılarımızdan, emekli binbaşılarımızdan çaycılık yapan, simitçilik yapan... Yani bu sorun acil çözülmesi gereken bir sorun ve buraya eklenirse çok memnun olacağız.
Eksik gördüğümüz diğer bir konu, astsubaylarımızın 2 temel sorunu. Bu sözü verildiği için burada olmalıydı. Özellikle görev tazminatı sözü verildi, yapılmadı. Eğer bu yapılırsa astsubaylarımızın emeklilik maaşları da artacaktır.
Kademe, derece sorunu dedik. Sözü verildi bunun da, meslek yüksekokulu mezunu astsubaylarımızın göreve 9'uncu derecenin 2'nci kademesinden, lisans mezunlarının ise 8'inci derecenin 1'inci kademesinden başlamaları çözülmesi gereken bir mağduriyet. Bunlar neden bunu söylüyorlar? Çünkü aynı durum polislerde olduğunda benim söylediğim derecelerden başlıyor ama onlarda öyle değil. Dolayısıyla bir dengesizlik, adaletsizlik var. Bu iki sorun çözülmeli.
Uzman çavuşlarımızın sorunlarına dair maddeler var, bize göre de güzel gelişmeler, teşekkür ediyoruz. Bir kadro istekleri var, bunun bir maliyeti olduğunu da görüyoruz. Burada komando sınıfına yönelik bir pozitif ayrımcılık olması güzel ama şimdi sadece komandolar değil bir topçu sınıfından 1 kişi de, 1 uzman çavuşumuz da örneğin Suriye'de görev yapıyor, aynı yıpranmayı o da yaşıyor, dolayısıyla tüm branşlarda kırk yaş üzerine öncelik verilirse iyi olur.
Astlık, üstlük münasebetleri, gerçekten sıkıntılı bir durum. Bir senelik uzman ile yirmi senelik uzmanın arasında fark yok. Biz askerî liseye girdik mesela, komutanımız da bilir, önce gelen kısım kıdemlisi oluyor. Bir saat önce geliyor, oranın kıdemlisi oluyor. Uzmanlarda bir sene ile yirmi sene arasında fark yok; bu, olmalı. "Çayda dem, askerlikte kıdem" muhabbetini zaten bilirsiniz.
Uzman çavuşlarımızla ilgili Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nde bazı değişiklikler bekleniyordu, onu yapmak gerekir. Bir de İçişleri Bakanlığına bağlı komutanlıklarda görevli uzman erbaşların Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Yönetmeliği'ne mi yoksa Jandarma ve Sahil Güvenlik Hizmet Esasları Yönetmeliği'ne mi yoksa her ikisine de mi tabi olduklarıyla ilgili sıkıntılar var. Yani bazen oraya, bazen oraya gibi sıkıntılar olduğu söyleniyor, bunların düzeltilmesi gerekiyor.
Teklifteki bazı maddelere yönelik şerhlerimizse şöyle olacak: 3'üncü maddede yaş haddi 55 olarak düzenleniyor, biz bunun 52'de bırakılması taraftarıyız. 52 olursa daha uygun olacaktır çünkü uzman çavuşların subay, astsubaya göre fiziki yönden çalışma yıpranmaları daha fazla bize göre veya 55'te kalacaksa da -biliyorsunuz, fiilî hizmet zammı sürelerinin üç yıl olarak düşürülmesi söz konusu bazı durumlarda- en azından bunu üç yıl olarak düşürebilirsek bazılarının da 52 yaşında emekli olabilmeleri sağlanabilir, 55'te bıraksak da.
4'üncü ve 29'uncu maddede 6000 sayılı Kanun mağdurları var. Biliyorsunuz, bunlar 2011'den beri sürekli geliyorlar, çok mağdurlar ama bu madde yarısını çözüyor. Yani burada mağdur bırakmadan bu 6000 sayılı Kanun mağdurlarını çözmemiz gerekiyor. Neydi, onu hatırlatmak istiyorum size. Geçmişte 45 yaş haddinden dolayı uzman çavuşlar resen emekli ediliyorlar ama sürelerini tamamlayamadıkları için sivil memur olarak devam ettiriliyorlardı. Mesela yirmi sene uzman çavuşluk yapmış, üç ay sivil memur olarak çalıştırılıyor ama sivil memur olarak en düşük statüden emekli ediliyor. Haksızlık vardı yani ciddi bir haksızlık vardı ama aslında 6000 sayılı Kanun'u da iyi niyetle getirmişlerdi. Uzman çavuş emeklisi olsa daha çok hakları var ama sivil memur olarak üç ay çalışıp emekli edilince bir haksızlık yaşıyorlardı. Şimdi, bunu çözeceğiz burada ama yarısını çözüyoruz. Neden? Çünkü bunlardan 2'nci ve 1'inci dereceye düşmüş olanların sorunlarını çözüyoruz yani aralarında 3'üncü derecede kalmış olanlar var ve yarısı. Onları da çözelim; Sayın Bakanım, aslında onlara da 1 derece versek onlar da çözülmüş olur. Dolayısıyla arkada mağduriyet bırakmadan... Kanunların bir amacı da budur, mağdur bırakmadan çözmektir. Bunu böyle çözmeyi teklif ediyoruz.
27'nci maddede, son sözleşme yaşının 52'de bırakılması... Yaş haddinden dolayı 55 gözüküyor şu an, yaş haddine 52 dediğimiz için sözleşme yenilemeyi de biz 52 olarak öneriyoruz.
5'inci maddede, askerî kantinlerin elektrik, su, yakacak giderlerinin kurum bütçesinden ödenebilmesine dair eleştirilerimiz olacak, vekillerimiz bundan bahsedecekler.
38'inci maddede, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erlerin acil bakım onarım işlerinde belgeden muaf tutularak iş yapmaları söz konusu. Biliyorum, çok ciddi zorluklar var ancak bir iş kazası olduğu durumda bunun vebali de var. Bu iki dengeyi nasıl sağlarız? Bununla ilgili vekillerimiz bazı önerilerde bulunacak.
28'inci maddede, komanda branşında istihdam edilenlerin 40 yaşını doldurduğunda kadrolara atanabilmeleri öngörülüyordu, biraz önce de bahsettim. Topçusu olan, tankçısı olan, çok ağır, muharip görevlerde çalışanlar da aslında ciddi yıpranıyorlar. En azından onların da yani tüm branşlarda 40 yaşını dolduranların da kadroya alınabilmeleri iyi olacaktır.
30'uncu maddede, sivil tabipler var. Bu madde gelmeden evvel de sivil tabiplerin gerçekten mevcut ciddi sorunları vardı aslında. Bu madde de aslında bu sorunları çoğaltıyor çünkü mobbing iddiaları -mobbing iddiası askeriyede bitmez de- statü sorunları, maaş, orduevine falan giremiyorlar. Yani Sayın Bakanım, doktor, sivil memur statüsünde; sivil memur da en alt kademede, orduevine falan giremiyor bunlar yani sivil tabiplerle ilgili bunların biraz iyileştirilmesi gerekir, bunlar doktorlarımız.
40'ıncı maddede de milletvekillerinin askerliğine dair bir hüküm var. Uygun ama daha güzel, daha uygun, daha makul tekliflerimiz olacak o konuda. Bunları da milletvekillerimiz açıklayacak.
Şimdilik benim söyleyeceklerim bu kadar.
Saygılar sunuyorum.