KOMİSYON KONUŞMASI

OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Hocam, verdiğiniz bilgilerden dolayı biz teşekkür ediyoruz, ağzınıza sağlık.

Şimdi, son grafiğinizden de hareket ederek, orada özellikle yapmış olduğunuz anket çalışmasında vatandaşın da kısmen sorumlu olduğunu, devletin de yapacakları ve onun da sorumlu olduğunu ifade ettiniz çıkan sonuçlarda. Tabii, şu anda bizim Komisyonumuzun asıl amacı, deprem olmadan önce şu andaki depreme dayanıksız olan binaların güçlendirilmesi. Olası deprem sonucu olası zararları en aza indirmek için ne yapılabilir o konuda çalışma yapıyoruz. Tabii, bu konuda en büyük karşılaştığımız sıkıntılardan, problemlerden bir tanesi de -sunumunuzda da belirttiniz- öncelikle yaşadığımız binaların güvenli bir hâle dönüştürülmesi, işte, kamuoyundaki ismiyle kentsel dönüşüm, belki geniş anlamda kentsel dönüşüm veya binaların güvenli bir hâle getirilmesi. Ve bu aşamada büyük sıkıntı yaşıyoruz yani bu uygulamanın içinden gelen birisi olarak da söylüyorum, sıkıntılar yaşıyoruz. Şöyle, deprem olduğu anda vatandaş çok farklı düşünüyor, depremin üzerinden birkaç ay, birkaç yıl geçtikten sonra farklı düşünüyor, eğer deprem olmamışsa çok çok daha farklı düşünüyor. Örnek olarak, en son işte, İzmir depreminde -yanlış hatırlamıyorsam- Rıza Bey Apartmanı'yla ilgili belediye çalışma yapıyor, o binanın riskli olduğunu söylüyor ama maalesef içeride oturanların bir kısmı orayı terk etmiyor ve yapılan çalışmayı da doğru bulmuyorlar. Böyle bir problemle de karşı karşıyayız. Dolayısıyla, şimdi bizim vatandaşı bu konuda, kendi yaşadığı binaları, yaşadığı konutları güvenilir hâle getirebilmesi için devletin vermiş olduğu destekleri de kullanarak, yardımları da kullanarak güvenilir hâle getirmesi için vatandaşı nasıl ikna edeceğiz, sıkıntı, problem burada.

PROF. DR. SİBEL KALAYCIOĞLU - Nasıl ikna edeceğiz? İşte, birincisi iletişim, bu önemli yani iletişim demiştim hocam. Yani insanları ikna etmekte iletişim çok önemli bir konu burada yani bu birincisi ama bunun için riski dışsallaştırmadan, hani, riskin herkes için geçerli, sürekli gündemde olan bir konu olduğunu sürekli iletmeliyiz insanlara. Yani bugün oldu, kurumlar da unutuyor Sayın Hocam, yani kurumlar da unutuyor, kurumlar da. Bugün oluyor, hemen telaşlanıyoruz, aradan geçiyor bir sene, iki sene, kim hatırlıyor? Kurumlar da unutuyor. Yani, kurumlarda da biraz atalet var, sadece vatandaş unutmuyor, hepimizde bir unutkanlık genimiz var herhâlde toplumda. Yani o anlamda hep beraber unutuyoruz ama unutmamayı sağlamalıyız yani sürekli gündemde, bu riskin sürekli iletişim hâlinde olması lazım. Umarım, bundan sonra kurumlarımızda yani böyle bahsettiğiniz o çalışmalar sürekli olur, tekrar üzerine toprak serilmez yani ve devam eder, ben onu yürekten istiyorum gerçekten.

İkincisi, yani "Bu vatandaşları nasıl ikna ederim?" sorunuza cevabım -biraz evvel yine söylemiştim- farklı kırılganlıklar, farklı hassasiyetler, farklı deneyimler var. Yani, yaşlının durumu aynı değil, kadın hane reisi olan hanelerin durumu aynı değil, bireyini kaybetmiş evdeki ne derler, para kazanan, ekonomik durumu sağlayan erkek üyesini kaybetmiş hanenin durumu farklı, bağımlı nüfus olan, küçük çocukları olan yani ne bileyim büyüklerine yakın yaşamak isteyen hanenin durumu farklı, herkesin bir farklı motivasyonu var. Bunları tek tek incelemek lazım, yani bu çok evet, yani burada devletimizin, kurumlarımızın, bunu yapmak isteyen kurumların çok hassas davranması lazım. Her bir insanın farklı şey...Yani, öyle "Bir binayı riskli bina yaptım, hadi bakalım taşının." demek o kadar kolay bir şey değil yani insanlar tabii ki bunu kabul etmeyecekler. Durumu iyi olanın farklı nedenleri var, durumu kötü olanın farklı nedenleri var. Yani hani, yapamayabilir, gidemeyebilir, orada kiracıdır, başka yerde aynı fiyata ne derler... Yani şeye hiç girmiyorum, bu kentsel dönüşüm yasalarıyla verilen haklarda bazı kişileri dışlayıcı işte, efendim, metrekaresini az bulan var, müteahhit gelmiyor çünkü ekstra kat, o kentsel dönüşümün detaylarına hiç girmiyorum. Bir de oradaki haklar veya alamadıkları haklar konusu var, insanlar biraz da o yüzden... Bunları da böyle "Canım, küçük çıkarlar peşinde insanlar." diyerek silip atamayız yani bunu görmek lazım. O kadar da kolay değil yani "Bunlar küçük çıkarlar, devlet büyük işler yapıyor, onlar da küçük." Ya, herkesin, hepimizin ailesi var, hepimizin kendimize göre çıkarlarımız küçük de olsa bizim için önemlidir. Yani kendimizi o insanların yerine koyarak düşünürsek... Yani lütfen, onların da her türlü neyse nedenleri onlara saygı duymak ve anlamak ve beraber çözmeye çalışmak lazım. Bazıları çözülemez, hani, inat ediyordur falan tabii öyle kişilikler olabilir ama bu kaç kişidir yani. O anlamda, insanlara daha çok şeffaf yönetim dediğim biraz da bu. Bütün sebepleriyle, iyi-kötü, yoksul-varsıl her kimse daha hassasiyetle ve şeffaf yaklaşmak ve anlamaya çalışmak ve beraber çözmeye çalışmak eğer mevzuat buna uygun değilse de mevzuatı da buna uygun hâle getirmek yani kentsel dönüşüm yasalarında ben biliyorum yani Ankara'da da ben, bu Mamak'ta yapılan kentsel dönüşüme şahit oldum -oralara hiç girmiyorum onu çünkü Meltem Hoca anlatacak diye tekrar olur ama- orada birçok haksızlıklara şahit oldum yani insanların hak kayıplarına şahit oldum bunu da yapmak istemiyorlar, bizim cevabımız öyle bir şey olacak.

OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Doğru Hocam ama şimdi yine sunumuzda mesela kentsel dönüşümün rant ağırlıklı ilerliyor algısının olduğundan da bahsettiniz ama maalesef vatandaşta da rant ağırlıklı bir dönüşüm söz konusu.

PROF. DR. SİBEL KALAYCIOĞLU - Gayet tabii, var, tabii tabii.

OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Vatandaş şimdi mevcut diyelim ki 100 metrekare dairesi var ve otuz yıllık daire, bunun karşılığında yine 100 metrekare ve sıfır kilometre de daire istiyor. İkna etmekte de zorlanıyorsunuz. Diğer taraftan tabii gerçekten deprem sadece bir kurumun, devletin, vatandaşın değil Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin sorumluluğunda, herkesin üzerine mutlaka bir sorumluluk düşüyordur ve depremi bence bir seferberlik alanı olarak ilan etmek lazım çalışmalarını.

Ben Kocaeli Milletvekiliyim her ağustos ayında Kocaeli depreminin yıl dönümünde ulusal basın gelir orada bir akşam bir şeyler, görüntüler alırlar. Özellikle, geçmişe dönük hikâyeler: "Nasıl oldu?" "Enkazdan nasıl çıktınız?" "Nasıl kaybettiniz?" falan onu böyle tamamıyla magazine yönelik programlar yapıyorlar. Ben her seferinde de oradaki konuşmalarda söylemişimdir, bu depremi sadece bir gün değil üç yüz altmış beş gün altı saat hatırlatmak lazım çünkü sizin de yine söylediğiniz gibi deprem bölgesinde yaşıyoruz ve bunu engelleme şansımız yok, bu mutlaka olacaktır, bize düşen, olan depremin zararlarını en aza indirmek, onun için de topyekûn bir seferberlik hâli ilan edip hep çalışmak, koşturmamız lazım diyorum.

Ben tekrar teşekkür ediyorum sunumunuzdan dolayı.

Arkadaşlarımızdan soru sormak isteyen var mı milletvekili arkadaşlarımızdan? Hocam soru yok. Aydınlatıcı bir şekilde aktardınız konuları.

Çok teşekkür ediyoruz, saygı sunuyorum.

PROF. DR. SİBEL KALAYCIOĞLU - Ben teşekkür ediyorum. Beni dinlediğiniz için sağ olun, çok çok teşekkürler.

OTURUM BAŞKANI İLYAS ŞEKER - Evet, Orta Doğu Teknik Üniversitesi sosyoloji bölümü emekli öğretim üyesi ve aynı zamanda Sosyoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Profesör Doktor Sibel Kalaycıoğlu Hocamızı dinledik.

Hocam, çok teşekkür ediyoruz.

PROF. DR. SİBEL KALAYCIOĞLU - Ben teşekkür ediyorum. Komisyona kolaylıklar diliyorum, iyi çalışmalar diliyorum. İyi akşamlar.