KOMİSYON KONUŞMASI

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - O nedenle, biz de sizin bu özel ilgi gösterdiğiniz konuda düşüncelerimizi söylemek istiyoruz. Ancak Sayın Başkanım, öncelikle insan zararlarıyla ilgili bir mahkeme kurulmasından önce ülkemizdeki yargının durumunu bir düşünmek lazım. Ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı kalmamış olduğundan dolayı, ne türden özel mahkeme kurarsak kuralım, ihtisas mahkemesi kurarsak kuralım artık yargı erkine herhangi bir güven kalmamıştır Sayın Başkanım. Yani, işte, son Anayasa Mahkemesindeki, Yargıtaydaki bu Başkanlık seçimleri de, onun dışında yine yargı içerisindeki özellikle politikleşme nedeniyle ve en önemlisi de bence genç savcı ve yargıçların alınması konusu olan mülakat komisyonunun tarafsız olmaması nedeniyle, avukatlıktan yargıçlığa geçmek isteyen arkadaşlarımızın da seçiminde yine tarafsız olunmaması nedeniyle, tamamen iktidar yanlısı bir yargı yaratılmak istenmesi nedeniyle asıl sorunumuz budur. Biz bunu daha önceki görüşmelerimizde dile getirdik. Eğer bağımsız ve tarafsız bir yargının olmasını istiyorsak biz, öncelikle bu yargıç ve savcı alımlarındaki düzeni değiştirmek lazım, hatta o konuda önergeler verdik. Mülakat komisyonu sadece bakanlık bürokratlarından oluşmamalıdır. Yani bakan zaten siyasi bir otoritedir, onun tayin ettiği kişiler tarafından bu komisyon oluşmaktadır, onların seçtiği kişiler de... Daha önce işte paralelci ve F tipi örgütlenmenin hâkim olduğu bir yapının gündeme geldiğini, şimdi de daha farklı, tarikat yapılanmalarının gündeme geldiğini ne yazık ki biz görüyoruz Sayın Başkanım. Onun için de bu türden öneriler, yasa teklifleri, özü itibarıyla güzel olmasına rağmen, sonuçta ülkemizdeki insan hakları mücadelesinin gelişmesinde, insan haklarının gerçekten yerine oturur bir vaziyette olmasını sağlamayacaktır ne yazık ki.

Şimdi, ben burada şu örneği vermek istiyorum, 23'üncü Dönem Milletvekili Feyzi İşbaşaran'ın -AKP milletvekili bu arkadaşımız o dönemde- başına gelenleri gördüğümüz zaman yargının ne hâle geldiğini görüyoruz Sayın Başkanım. Ne oldu bu arkadaşımıza? Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili eleştiri "tweet"leri attığı gerekçesiyle önce gözaltına...

BAŞKAN - Dilek Hanım, konuya gelelim.

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Eleştiri değil, hakaret metinleri.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Eleştiri değil.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Bir dakika arkadaşlar, bir dakika. Ben o konuyu çok iyi inceledim lütfen...

BAŞKAN - Dilek Hanım, konuya gelelim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Bakın, ben anlatacağım, bir dakika.

Eleştiri "tweet"leri attığı gerekçesiyle...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Eleştiri değil, hakaret.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Bir izin verirseniz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne demek izin verirseniz?

BAŞKAN - Dilek Hanım, konu, konu...

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Bir izin verin. Ben konuşamayacak mıyım, siz izin vermeyince arkadaşlar? Bir izin verin, konuyu anlatacağım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Biri sizin eşinize aynısını söylese ne yaparsınız?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Lütfen, bir anlatmama izin verin, anlatmama izin verin, bakın.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Soruyorum, biri sizin eşinize aynısını söylerse ne yaparsınız?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Feyzi İşbaşaran'ın kabul etmiş olduğu "tweet"ler, eleştiri "tweet"leridir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Siz kendiniz için kabul eder misiniz onları?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ancak kendisinin kabul etmediği ve Adli Bilişim Raporu'nda da kendisinin atmadığı, sahte hesaplardan atıldığı belirtilen Adli Bilişim Raporu'ndan bahsediyorum. Orada o belirtilen, o raporda ise bunun sahte hesaplardan atıldığı... O hakaret dolu şeyleri elbette benim de kabul etmem mümkün değil, asla kabul etmem ama Feyzi İşbaşaran bunları kabul etmediği gibi, aynı zamanda Adli Bilişim Raporu'nda "Bunlar sahte hesaplardan atılmıştır, Feyzi İşbaşaran'ın telefonundan atılmamıştır, o hesaptan atılmamıştır." demektedir Sayın Başkanım. Şimdi, Adli Bilişim Raporu bu olmasına rağmen Feyzi İşbaşaran ne olmuştur? Öncelikle emniyette dövülmüştür, avukat kılıklı bir eşkıya tarafından. Arkasından, lince tabi tutulmak istenmiştir karakol çıkışında. Arkasından bu Adli Bilişim Raporu olmasına rağmen tutukluluğu bir aya yakın devam etmiştir. Sayın Başkanım, yani yargı bu hâle gelmişken biz hangi insan hakkından bahsediyoruz?

BAŞKAN - Dilek Hanım, bakın...

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Keşke başka bir örnek üzerinden yürüseydiniz.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar, ben konuşuyorum...

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Arkadaşlar, tabii, muhalefet milletvekillerinin eleştirilerine katlanamadıkları için, bu gerçeklerle yüzleşmeyi düşünemedikleri için...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - İstediğiniz kadar konuşun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Biraz önce söyledim, Sayın Cumhurbaşkanına hakarete varan şeyleri asla kabul etmemiz mümkün değildir ama bunun onun tarafından yapılmadığına ilişkin rapor vardır, bilirkişi raporu vardır arkadaşlar.

BAŞKAN - Dilek Hanım, gündeme gelelim.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - O ayrı bir şey, sizin eleştiri görmeniz ayrı bir şey.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Dilek Hanım, gündeme gelelim.

Siz deneyimli siyasetçisiniz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkanım, bakın, insan hakları ve insan zararlarıyla ilgili konuşuyorum. Yani devletin denetiminde olan, devletin koruması altında olan eski bir milletvekiline bu yapılıyorsa sıradan insanlara neler yapılıyor? Biz şimdi, asıl için özüyle konuşmuyoruz da burada biraz kendi şeyimizi tatmin ediyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - O zaman genel görüşme olur o Dilek Hanım.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ben size saygı duyuyorum, ona da geçeceğim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Geçin, buyurun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ama izin vermiyorsunuz bana. Buna değinmem lazım benim.

BAŞKAN - Değindiniz ama.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yani ülkemizdeki insan haklarının, basın özgürlüğünün geldiği durum, bir gazeteci bir "tweet" attı diye evi aranıyorsa, şimdi asıl insan hakları sorunu buradadır Sayın Başkanım, insan zararlarından önce bunu görüşmek lazım diye düşünüyorum ben.

Bu teklifle ilgili konuya gelince Sayın Başkanım, ona da gireyim -sizi çok fazla üzmek istemiyorum çünkü- şimdi, öncelikle hocalarımdan uygulama nerede var, sadece insan zararlarıyla ilgili bu mahkemelerle ilgili uygulama nerede var, bir öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN- - Yok, tek tip mahkeme yok.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Onun dışında, biraz önce Barolar Birliği temsilcimizin ve idari yargıdan gelen temsilcimizin görüşlerine katılıyorum, hatta burada sizin bize vermiş olduğunuz metinler arasında Kemal Gözler ve Gürsel Kaplan'ın doktrinleri, görüşleri ve eleştirileri var.

Şimdi, böylesi bir şeye neden gerek duyuyoruz? Davaların uzamasından ve görev uyuşmazlığından. Uygulamadan gelen arkadaşlarımız bunu belirttiler, ben de uygulamadan gelen bir insanım, gerçekten de bu, hepimizin canını yakan bir şey. "Gecikmiş adalet adaletsizliktir." diye hepimiz bunu söylüyoruz.

Diğer yönüyle, zaman aşımı sürelerinin farklı olması, insanların bu konuda zihni karışıyor yani ciddi anlamda sorun oluyor.

Diğer taraftan, bilirkişi raporlarındaki farklılıklar nedeniyle, idari yargıdaki, adli yargıdaki bilirkişi raporları farklılığı, hatta iş mahkemeleriyle diğer asliye hukuk mahkemelerindeki bilirkişi raporları farklılığı; bunlar çok ciddi canımızı yakıyor. Yani uygulamadan gelen insanlar olarak gerçekten bunlar ciddi sorunlar. Ama bu konudaki uygulamadan gelen sorunları, bunların hepsini birleştirerek tek bir mahkemede görebilir miyiz? Biraz önce de söylendi, hatta yine, Kemal Gözler'in görüşünde de var, biraz önce söylendiği gibi, "İnsan vücuduna verilen zararlarla mal varlığına verilen zararlar birlikte olduğunda ne yapılacaktır?" gibi bir şey var. Bu konu gerçekten problemli.

Sonra, mesela, yine o görüşü içerisinde, Fransız Anayasa Konseyinin bir kararından bahsediliyor. Yani bu konuda kısmi olarak aslında kamu yararı çerçevesinde bakıldığında olabilir, bu, adli yargıda olabilir ama idari yargı ile adli yargının farklı bir işleyişi vardır, bir farklılığı vardır. Biraz önce arkadaşımızın da söylediği gibi, idare, devlet öncelikle zarar verdiği insanın zararını ödemelidir. İki insan arasındaki çatışmadan daha farklı bir görevi vardır idarenin diye düşünüyorum. O çerçevede, Fransız Anayasa Konseyinin de yaklaşımı böyle, bu görüşü görüyoruz.

Bir de şunu okumak isterim ben size, Sayın Kemal Gözler'in... Aslında, belki gelseydi Kemal Gözler Hocamız buraya...

BAŞKAN - Çağırdım, gelemedi.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Farklı bir görüşü var, öyle anlaşılıyor. Hatta, bakın, şöyle demiş: "İdari yargıdan adli yargıya doğru bu kadar geniş kapsamlı bir görev alanı transferini gerektiren hiçbir teorik ve pratik sebep yoktur. Bunun altında pek muhtemelen idare hukukunu bilmeyen, asliye hukuk mahkemelerinde tazminat davası açmaya alışmış avukat kökenli milletvekillerinin cehaletlerinin yattığı söylenebilir." Şimdi, Sayın Başkanım, yani bu bilgi kabul edilebilir bir şey değil ama Hocanın içi ya da bakış açısı o kadar sert ki bu konuda böylesi bir şeyle bile karşılaşabiliyoruz. Aslında, sizin bu getirmiş olduğunuz yasa teklifi iyi niyetlerle, hakikaten insan haklarının geliştirilmesi ve insan vücuduna verilen zararların ya da insan yaşamına verilen zararların bir an önce giderilmesi konusunda iyi niyetli bir girişim olabilir ama eksik yanlarının olduğu, problemli yanlarının olduğu anlaşılıyor. Bu çerçevede, bunun çok ciddi tartışılması gerekir ve belki şu anki düzenin, farklı usuldeki bazı, idari yargılamada ve yine, hukuk usulünde getirebileceğimiz bazı değişikliklerle düzeltilebileceği kanaatindeyim ben.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.