KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

2021-2023 Yeni Ekonomi Programı'nda "İlaç, aşı, tıbbi cihaz başta olmak üzere sağlık alanında ve ülkemizde kalkınmasına katkı sağlanacak ileri teknoloji yatırımlarına Devlet Malzeme Ofisi tarafından alım garantisi sağlanacaktır." ifadesi yer almaktadır. Öncelikle otoyol, tünel, köprü, hastane yapımlarını, örneklerini göz önünde bulundurduğunuz zaman alım garantisi bedelini kimin üstleneceğini artık hepimiz biliyoruz.

Hazır konu sağlığa gelmişken Devlet Malzeme Ofisine Covid-19 test kiti alımlarına ilişkin bir soru sormak istiyorum. İdareniz Covid-19 salgını süresince kaç adet PCR testi temini gerçekleştirmiştir? Devlet Malzeme Ofisi PCR testini hangi firma ve/veya firmalardan, hangi alım usulüyle temin etmiş ve bu hizmet için ne kadar ödeme yapmıştır? Yine aynı kapsamda kaç maske, kaç koruyucu tulum temini gerçekleştirmiştir? Bu alımlar hangi firma veya firmalardan, hangi alım usulüyle temin edilmiş ve ne kadar ödeme yapılmıştır?

Tabii, burada şuna da değinmeden geçemeyeceğim: RTA Laboratuvarları şirketinin Kamuyu Aydınlatma Platformu'na yapmış olduğu bildirimde Covid-19 PCR test kitinin temini hususunda Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğüyle 2020-2021 dönemi için bir yıllık anlaşma imzalandığı ve sözleşmeyle temin edilecek ürün miktarının da belirlendiğini açıkladı. Devlet Malzeme Ofisi tarafından anlaşma çerçevesinde RTA Laboratuvarları şirketinden 19 Ağustos tarihinde 500 bin, 25 Ağustos tarihinde 500 bin olmak üzere toplam 1 milyon adet PCR test kiti satın alındı.

Devlet Malzeme Ofisinin Covid-19 test kiti satın aldığı RTA Laboratuvarları şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığını Murat Güler yapıyor. Sermaye Piyasası Kurulunun haziran ayında Murat Güler ve şirketlerine işlem yasağı getirdiği ortaya çıktı. SPK'nın yaptığı incelemeyle borsada manipülasyon yaptığı tespit edilen Murat Güler ve şirketlerinin altı ay süreyle işlem yapması yasaklandı. Şirket yöneticilerinin mart ayında yaptıkları "Kitler 3 euroya mal oluyor, biz ise 7-10 euro arasında satıyoruz." açıklaması ise kamuoyuna yansımıştı.

Şimdi, sormak istediğimiz 2 soru var. Alım yapılırken şirket yapıları ya da yasaklı olup olmadıkları hususunda araştırma yapılıyor mu ve mal alımı yapılırken fiyat araştırması için yeterli çalışma yapılıyor mu? Bununla birlikte, Türkiye'de tıbbi cihaz ve medikal ürünlerin tedarikini sağlayan 10 bine yakın firma var. Bu firmalar 68 bin kalem tıbbi cihaz ürününün teminini gerçekleştiriyor. Bu 68 bin ürün de sağlık sisteminde 1 milyonu aşkın kodla girilmek zorunda.

Tıbbi cihaz, medikal firmaları hem Sağlık Bakanlığından hem üniversite hastanelerinden uzun süredir alacaklarını temin edemiyor. Üç yıllık alacaklarının karşılığı 19 milyar liraydı. Bunu tahsil edebilmek için bu sene hem Maliye Bakanlığı hem de Sağlık Bakanlığıyla uzun görüşmeler yaptılar. İlaç borçlarına ilişkin alacaklı şirketlerden yüzde 6 feragat, tıbbi malzeme alacakları için de yüzde 25 oranında feragat metni imzalamaları kaydıyla Maliye Bakanlığı 2 taksitle ödemeyi kabul etmişti.

Ülkemizde medikal sektörünün yıllık 3 milyar dolarlık bir piyasası var. Devlet Malzeme Ofisi Sağlık Market bu piyasada oyuncu hatta oyun kurucu olmak için piyasaya girdi.

Merak ettiğim bir konu var, Sayıştay raporlarına da yansıdığı üzere Devlet Malzeme Ofisi şikâyetlerinden biri de personel yetersizliği. Devlet Malzeme Ofisinin 3 milyar dolarlık tıbbi cihaz piyasasında etkin olabilmek için deneyimli kaç personeli bulunmakta? Bildiğimiz kadarıyla tıbbi cihaz firmaları acil alım gerektiren kardiyoloji, ortopedi, beyin cerrahisi gibi alanlarda anlık ihtiyaçlarda ve üründe bir sorun çıkması durumunda müdahale eden teknik ekiple çalışmakta. Devlet Malzeme Ofisi bu eksikliği nasıl giderecek?

Diğer bir konu da üniversite hastaneleri on sekiz ay, Bakanlık da üç yıldır tıbbi cihaz firmalarına ödeme yapamamışken Sağlık Market uygulamalarıyla ödemelerde azami süre doksan gün olarak belirlendi ve Maliye bu vadede ödeme yapmakta mıdır? Tabii, yapabilecek kabiliyeti varsa mevcut borçlar neden ödenmiyor? Bu da ayrı bir muamma.

Bir sorum da... Devlet Malzeme Ofisinin elinde maske stoku bulunmakta mıdır? Bu maskelerin ne kadarı hibe yoluyla, ne kadarı bedeli ödenerek alınmıştır? Hibe olarak alınan özellikli maskeleri ne kadarı hastanelere satılmış? Bu satıştan Devlet Malzeme Ofisi ne kadar gelir elde etmiştir? Tabii, sadece maske değil, aynı zamanda ameliyat elbisesi, koruyucu başka ürünleri de burada buna ekleyebiliriz.

Bunun dışında, Devlet Malzeme Ofisinin ihalelerde marka yazabilme yetkisi olduğunu biliyoruz. Devlet Malzeme Ofisi tarafından yapılan ihalelerde genelde yerli markalar değil de yabancı markalar yazılmakta. Marka yazabilme yetkisi varken neden yerli marka tercih edilmemektedir? Devlet Malzeme Ofisi tarafından yapılan alımlarda yabancı ürünlere göre yerli ürün ağırlığı nedir? Yerli ve yabancı ürünlerin olduğu ürün grubunda Devlet Malzeme Ofisinin yerli ürün tercihi için bir politikası mevcut mudur?

Yine, Devlet Malzeme Ofisi tarafından Kasım 2020 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü kapsamında 2.200 adet masaüstü bilgisayar, 120 adet dizüstü bilgisayar talebi için yapılan ihalede sadece HP ve Fujitsu markaları yazılmış. Technopc ve Casper gibi yerli markalar olmasına rağmen ve daha uygun fiyatlı olmasına rağmen neden sadece yabancı markalar yazılmış? Neden bu markaların rekabet edebileceği şekilde veya yerli markaları desteklemek için sadece yerli markalar yazılmamıştır?

Yine, sizin sunumunuzda da gördüğümüz üzere, Resmî Gazete'deki bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi devlet sistemindeki tüm kamu kurumu ihtiyaçlarının -belediyeler hariç tabii ki- Devlet Malzeme Ofisi tarafından sağlanmasını mecbur kılmaktadır. Bundan böyle kamu kuruluşlarının hangi ihtiyaçlarının Devlet Malzeme Ofisi üzerinden karşılanacağına Hazine ve Maliye Bakanlığı karar verecek ki 2003'ten beri aslında kanunda da olan bir şey. Ama sunumlarınızda gördüğümüz kadarıyla da kamu alımlarının sadece yüzde 10'unu yapabiliyorsunuz ki 2017'den bu yana da bu oran gün geçtikçe aşağı doğru inmekte. 10 Haziranda yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı tarafından da en çok etkilenecek kurumların başında tıbbi malzeme ve yine cihaz sektörü gelmekte. Buradaki bu doksan günlük alımların sektör tarafından çok da inandırıcı bulunmadığı bilinmekte. Bunları söylemek istedim.

Çok teşekkür ederim.