KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Gara'da meydana gelen terör saldırısında 13 yurttaşımız öldü. Başta, ölenlerimize rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun. İnşallah, gelecek süreçte bu terör belasından ülkemiz kurtulacak diyorum. Bu vesileyle, çalışmalarımızı daha sağlıklı yürütmemize neden olacak diye düşünüyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Genel Müdürüm, Devlet Malzeme Ofisinin değerli yöneticileri; arkadaşlarımız çoğu şeye değindi, ben fazla şeye değinmeyeceğim ama bildiğim, bizi de etkileyen durum, Devlet Malzeme Ofisinin özellikle şu araba kiralama işi çok önemli. Ya neye göre kiralıyorsunuz, nerede kullanıyorsunuz? Ya zaten devletin her kurumunda, devletin diğer kurumları kendi adına arabalar kiralıyor. Siz bu arabaları ne için kiralıyorsunuz veya kiraladığınız bu araçlar... Örneğin 3,1 milyonluk araba kiralaması açık ihaleyle mi yapıldı yoksa teklif usulüyle mi yapıldı? Bu çok önemli.

Diğer tarafta, bir de Ankara Ticaret Odasının vermiş olduğu verilerde araba başı 385 TL kiralama bedeli olması gerektiğinin tespiti yapıldığı hâlde kurum tarafından 456 TL'ye kiralandığı ve diğer tarafta, bu araç kiralamalarının 16 ile 25 kişilik araçlar... 16 kişilik araç ayrı bir araç, 25 kişilik araç ayrı bir araç. Yani bu araçların ne kabiliyetleri ne taşıma gücü ne de o taşıdığı kişi sayısı aynı değil, bedeller aynı. Böyle muallak bir kiralama olabilir mi? Örneğin, burada, Sayıştay denetimlerinde belirtmiş, demiş ki: "Burada bir uyumsuzluk var yani kiralanan arabalarla o anda o bölgedeki taşıması yapılan insanların arasında bir uyuşmazlık var." Siz -örnek veriyorum- 10 kişinin veya 5 kişinin olduğu yerde 25 kişilik araçla taşıma yaparsanız veyahut 3 kişinin olduğu yerde 15 kişilik araçla taşıma yaparsanız tabii ki bu maliyetler yükselecektir. Acaba burada 15 kişinin altındaki insanlarımızın taşıması 25 kişilik araçlarla mı yapılmıştır? Bunun bir cevabını almak istiyorum çünkü bölgeleri teker teker incelediğimiz zaman sonuçlar ortaya çıkıyor.

Arkadaşlarım değindi; Çayırova mülkiyetindeki o arazinin alınmasında veya yapılaşmasında bir denetimsizliğin yani devlete yakışır incelemeler yapılmadan -gözüken odur ki- bir vatandaşa veya bir mülkiyet sahibine sanki bir teklif götürülmüş gibi bir hadise çıkıyor ortaya, bunun da bir netleşmesi gerekiyor.

Diğer tarafta, bundan sonra Devlet Malzeme Ofisinin tüm kurumlarımıza malzeme alacağı... Bu doğru bir şey. Biz, eskiden, Devlet Malzeme Ofisinin damgasını bulduğumuz yerde devletin olduğunu, devletin malı olduğunu biliyorduk, biz bunu yıllarca böyle öğrendik ama ne hikmetse, bu, on üç-on dört yıl önce kaldırıldı. Ne için? Yani devletin varlığı kimi niye rahatsız ediyordu acaba? O üründe Devlet Malzeme Ofisinin damgasının olması kimleri niye rahatsız etti acaba? Çünkü alım durduruldu, başka oluşumlara girildi, başka alım şekillerine girildi, usulsüzlükler yapıldı, denetimsizlikler ortaya çıkarıldı. Kimin ne yaptığı belli olmadan işlerin yapıldığı bir dönemi, süreci beraber yaşadık.

Ben değerli yöneticilere buradan sormak istiyorum: 2021 yılından sonra -bu yıl dâhil- Devlet Malzeme Ofisindeki alınacak malzemeler, alınacak malzemelerin şekilleri bir şekilde belirlenerek açık artırma usulüyle mi ilan edilerek malzeme alınacak, yoksa yine Türkiye'de alışılagelmiş, artık alıştığımız, yerleşik bir şekilde birilerine teklif yapılarak mı bu işler yapılacaktır? Bunu bilmek istiyoruz. Şeffaf ve denetlenebilir olması için açık artırma ihale şekliyle olması gerekiyor. Siz ürünleri ihale yapılmadan bir şekilde birilerine ısmarlama yapıyorsanız, daha sonra da ihale yapmış gibi bir şey ortaya çıkıyorsa buradan 83 milyon insan zarar ediyor demektir, bunun vebali var demektir. O yüzdendir ki bundan sonraki süreçte vebal altında kalmamak için, vebali yüklenmemek için açık artırma usulüyle şeffaf, Sayıştayın da denetim yapabileceği, ortaya koyabileceği şekilde ihalelerin yapılmasını diliyor, hepinize başarılar diliyorum.