| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğünün (TEDAŞ) 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 23 .02.2021 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Komisyonun değerli üyeleri ve misafirler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere uzun zamandır gerek Genel Kurulda yapılan tartışmalar gerekse önergelerle bu kayıp kaçak bedelleri hususu en çok gündeme gelen konulardan biridir. Özellikle DEDAŞ, bu hususta ön plana çıkan dağıtım şirketlerinden biridir. En çok kayıp kaçak oranının bu bölgede meydana geldiği vurguları, bölge insanının kaçak elektrik kullandığı izlenimini topluma yaymıştır. Bu algı, doğru bir algı değildir. Bence şirketler de bu algının oluşmasında büyük bir katkı sağlamıştır. Aynı konuyu aslında Elektrik Üretim AŞ'de de gündeme getireceğim fakat birkaç konunun net bir şekilde ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bunlardan biri, kayıp ve kaçak kavramları birbirinden farklıdır ve aynı anda verilmesi, dağıtım şirketlerinin sorumluluklarını örtme çabası olarak görülmektedir. Yani kaçak, belki haksız bir kullanımdır ve dağıtım şirketinden ziyade vatandaşın bireysel sorumluluğudur fakat "kayıp" denildiğinde bizatihi dağıtım şirketinin sorumluluğudur. Bu iki farklı sorumluluk alanının bir kalemde verilmesi, en basit tabirle vatandaşa yapılan bir haksızlıktır. Ben özellikle şu sorularıma cevap istiyorum: Son beş yılın DEDAŞ açısından toplam kayıp kaçak miktarı nedir? Bunlardan ne kadarı kaçak kullanımdan ne kadarı kayıp miktarından oluşmaktadır? Bunun yıllara göre dağılımı nedir? Ve yine aynı sorum VEDAŞ için de geçerlidir. Eğer bu yönlü bir veri yoksa yani ne kadar kayıp ne kadar kaçak tespit edilemiyorsa, buna kaçak kullanım imajı vermek doğru değildir; en basitinden bölge insanına yapılan bir haksızlıktır.
Diğer bir husus, bölgede süregelen elektrik kesintileri. Altyapı yetersizliği, mevcut altyapının eski olması bilinen bir gerçektir. EPDK'nin yüzde 40 oranında kaçak elektrik tespit edilen yerler için Dağıtım Sistemindeki Kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği mevcuttur. Buna göre, kayıp kaçak olan yerlerde ölçme ve kayıt cihazı takılması var ama DEDAŞ bu husustan niçin muaf tutulmuştur? Diğer bölgelerde elektrik dağıtmakla yükümlü şirketler, elektrik kesintisi durumunda tüketiciye tazminat ödüyorlar. DEDAŞ'ın yetersiz altyapısı yüzünden -özellikle kış aylarında- günlerce elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Bu ölçme ve kayıt cihazlarından muaf tutulma, aslında, yetersiz altyapının itirafıdır. Bir de bu elektrik kesintisi hususu, içinde bulunduğumuz yüzyılda artık, insanlık onuruna aykırı bir husus hâline gelmiştir. 50 kalem vergi alınıyor, kullandığı elektriğin 2-3 katı fatura ödüyor üstüne üstlük, ödemeyince elektrikler kesiliyor.
İşte, son olaylardan biri de Şırnak'ta meydana geldi. Yirmi yıl öncesine kadar uzanan borçlar yüzünden 13 köye 8 milyon liralık elektrik faturası çıkarıldı. Şimdi, köy halkından 8 milyon lira isteniyor. Bu, ne akla ne de mantığa yatkın bir çözüm değil.
Yine, Batman'da derme çatma bir evde engelli oğluyla yaşayan ve tek maaşı, engelli maaşı olan 85 yaşındaki Peyruze Tola'nın hem kaçak elektrik gerekçesiyle elektriği kesildi hem de 5.500 lira ceza uygulandı. Tamam, alınacaksa alınacak, kaçaksa kaçak da vicdanlı insanlar olmayı ne zaman bıraktık? Herkes aynı oranda vergi ödeyecek ama herkesin geliri aynı olmayacak; burada adalet yok. Geliri asgari ücretin altında olanlar için elektrik faturası yollamak dahi doğru değildir. Devlet, fakire fukaraya yardım etmeyecekse, onlardan dahi su, elektrik, doğal gaz faturaları kesecekse kime yardım edecek?
Şimdi, elektrik dağıtım şirketleri bölgeye yeterli altyapı yatırımı yapmıyor. Bölgede 90'lı yıllardan kalma trafoların, elektrik direklerinin ve hatlarının varlığı, kayıp oranının zirve yapmasına neden olmaktadır. Kimi zaman da insan hayatını tehlikeye atan iş cinayetlerine sebebiyet vermektedir. Bakın, size birkaç örnek vereyim. 9 Temmuz 2020 tarihinde Diyarbakır Bağlar ilçesi Cengizler Caddesinde yüksek voltajdan kaynaklı çıkan yangın sonrasında 3 esnafın iş yeri yandı. 10 Aralık 2019 tarihinde Sur'a bağlı Karaçalı Mahallesi'nde kış ortasında on gün boyunca bozuk duran trafo tamir edilmeyince mahallenin tamamı günlerce elektriksiz kaldı. Mardin Derik ilçesi Kocatepe kırsal mahallesinde 150 dönüm buğday tarlası, DEDAŞ enerji hatlarına gelen farklı voltajdan kaynaklı olarak küle döndü. Mardin Derik'te DEDAŞ'ın -tüm şikâyetlere rağmen- üç yıldır bakımını yapmadığı elektrik tellerine basan Abit Boz hayatını kaybetti. Diyarbakır Çermik'te çalışırken iş güvenliği sağlanmadığı için Ramazan Karataş yaşamını yitirdi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının yaptığı açıklamada DEDAŞ'ın enerji nakil hatlarını yenilemediği, yine, nakil hatlarında kalitesiz mal kullanıldığı ifade edilmektedir.
Bir başka husus, uzun süreli elektrik kesintileridir. Altyapı eksikliği ve değiştirilmesi gereken elektrik direklerinden kaynaklı olarak kimi zaman on günü de aşan uzun elektrik kesintileri; sağlık, ısınma ve hijyen gibi temel ihtiyaçların karşılanmamasına neden olmaktadır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mardin dönem sözcüsü, Mardin'de borç iddiasıyla 10 Mayıs 2020 tarihinden bu yana kırsal mahallelerin elektriklerini 3 fazdan 1 faza indiren DEDAŞ'ın, kırsal mahallelerde yaşayan yurttaşların borçlarının olup olmadığına bakmaksızın dağıtım merkezinden mahalle merkezlerini de içine alacak şekilde tümden enerji kesintisi yaptığını dile getirdi.
Tüm bu örnekler ve meydana gelen olaylar düşünüldüğünde kayıp oranlarının kaçaktan daha fazla olduğunu ve dağıtım şirketlerinin yerine getirmediği altyapı hizmet sorumluluklarının Türkiye'nin tamamına fatura edildiği izlenimi çıkmaktadır. Hane halkından çiftçisine kadar bölge insanı aslında büyük bir mağduriyetle karşı karşıyadır. Dicle üzerinde Türkiye'nin en büyük barajları ve bu barajlardan üretilen elektrik Türkiye'nin birçok iline dağıtılmaktayken ortaya çıkan kaçakların sadece o halka giydirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. DEDAŞ'ın da bu hususta sorumluluk alması ve bu algıyı yıkması en büyük önceliği olmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.