KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ahmet Bey'in bahsettiği İSO'nun verilerine göre, kamuda yine de sıralamada 1'inci olan kuruluşumuz EÜAŞ. Bu açıdan bakıldığında EÜAŞ'ı tebrik etmek gerekir.

Zaten EÜAŞ 2017 yılını 18 milyon 106 bin 621 lira dönem kârıyla kapatmasına rağmen, 2018 yılını 1 milyar 663 milyon 991 bin küsur lira dönem zararıyla kapatmış.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Milyon mu, milyar mı?

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - 1 milyar 663 milyon 991 bin.

2018 yılında EÜAŞ ile TETAŞ birleşmiş ve TETAŞ yine 2017 yılını 14 milyon 880 bin 675 lira dönem kârıyla kapatmıştır. TETAŞ, 9 Temmuz 2018 tarihli bilançosunda dönem zararını 731 milyon 127 bin 179 lira olarak açıklamıştır. Birleşme öncesi kâr açıklayan EÜAŞ ve TETAŞ'ın 2018 yılında birleşmesinden sonra zarar eden kuruluşlar hâlini almasının nedeni nedir?

Elektrik dağıtım şirketleri, elektriği büyük ölçüde EÜAŞ'tan satın alıyor, ayrıca özel elektrik üretim şirketleri de mevcut. Bu şirketler de elektriği büyük ölçüde devletten sağladıkları alım garantisi veya yüksek tutarlı teşviklerle üretiyorlar.

EPDK her üç ayda bir, özel elektrik şirketlerinin dağıttığı fiyatı düzenleyen tebliğler yayımlıyor. Böyle olunca da elektrik fiyatlarını devlet otoritesi belirliyormuş gibi görünüyor fakat aynı devlet, EÜAŞ eliyle elektrik dağıtım şirketlerine giderek ucuzlayan fiyatlarla elektrik satarken, dağıtım şirketlerinin halka ulaştırdığı elektriğin fiyatında hiçbir fiyat indirimi yapılmıyor. Yani elektrik şirketleri elektriği giderek daha ucuza alıyor ancak halka bu indirim yansımıyor; biraz önce Ahmet Bey de bu konuya rakamlarla değindi. Şirketler de elektriği, zarar ettiğinde vergilerle finanse edilen bir kurumdan yani EÜAŞ'tan alıyorlar.

Son dönemde dağıtım şirketlerine EÜAŞ tarafından verilen elektriğin ne kadar ucuzladığını dönem dönem her üç aylık verdiği rakamların -diğer rakamlar verildiği için, total rakamı söyleyeyim- toplamında yüzde 62 oranında indirim yapılmış. Sadece son üç aylık o dönemde yani 1 Temmuz-30 Eylül 2020 dönemlerinde yüzde 42 indirim yapılmış ancak bu tarife halka yansıtılmamış ve dokuz aydır halkın tükettiği elektriğe tek kuruş dahi indirim yapılmamıştır.

Elektrik dağıtım özelleştirmeleri yapılırken şirketler, elektrik dağıtım ihalelerini 2009-2013 arasında döviz kredileri çekerek aldı. Uzun süredir döviz kurunun 1-2 lira arasında ucuz seyretmesi ve gelecekteki büyüme tahminlerinin ise abartılı yapılması, elektrik şirketlerini döviz kredisi kullanma konusunda cesaretlendirmişti ancak dolar geçtiğimiz yıl 8 liranın üzerine çıktı. Bu şirketlerin borcu tüm bankacılık sektörü için büyük bir tehdide dönüşmüş durumda olduğu için 2020'nin Mayıs ayı itibarıyla sektörün nakdî kredi borcu 34 milyar 811 milyon dolara çıkmış durumda. Bu ise tüm bankacılık sektörünün nakdî kredi alacağının yüzde 7'sine tekabül ediyor. Durum böyle olunca, kamu şirketi EÜAŞ, bu şirketlere sattığı elektrikte dampinge giderek borcu dolaylı olarak sanki üstlenmiş gibi oluyor.

Bununla birlikte, elektrik dağıtım şirketleri ve elektrik perakende satış anonim şirketlerine yapılan elektrik enerjisi satışından doğan alacakların tahsilinde yaşanan sıkıntılar bilinmekte. EDAŞ ve EPSAŞ'tan doğan alacaklar fiyat eşitleme mekanizması kapsamında mahsup ve temlik sözleşmeleriyle tahsil edilmeye çalışılsa da uygulama, doğan alacakların karşılanmasında yetersiz kalmaktadır.

Yap-işlet, yap-işlet-devret, işletme hakkı devri yöntemiyle faaliyet gösteren şirketlerden alınan elektrik enerjisi bedellerinin vadesinde ödenebilmesi, enerji satışı yapılan müşterilerden olan alacakların vadesinde tahsil edilmesine bağlı bulunduğundan, enerji bedellerinden kaynaklanan alacakların teminatsız bırakılmadan zamanında tahsil edilmesine yönelik tedbirlerin, zamanında alınması önem arz etmektedir. Bu tespit TETAŞ'ın raporunda yer almaktadır. Bu kapsamda, EDAŞ ve EPSAŞ'tan yapılan elektrik enerjisi satışından doğan alacak tutarı toplamı ne kadardır?

Yine, yurt dışı şirketleriyle ilgili TETAŞ'ın raporunda "Nükleer güç santrallerinden yapılacak elektrik enerjisi fiyatlarının ve imtiyaz sözleşmesi kapsamında yapılacak ödemelerin getireceği yüklerin, teşekkülün mali gücünü zorlayacağı açıktır." tespitine yer verilmiş. EÜAŞ, Jersey Kanal Adaları'nda 2015 yılında şirket kurmuş ve EÜAŞ bu şirketi Sinop Nükleer Güç Santrali'ndeki faaliyetlerin pratikliği için kurmuştu. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin 2'nci nükleer güç santrali olacak Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi için nihai ÇED raporu onaylandı. İnceburun mevkisinde EUAS International ICC merkezi Jersey Adaları, Türkiye merkez şubesi tarafından yapılması planlanan 4 reaktörden oluşacak Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi'nin yatırım bedeli 20 milyar dolar hesaplandı. Bununla birlikte Enerji Bakanı Sayın Fatih Dönmez, Sinop Nükleer Santrali'nin yapımı konusunda çok istekli olmadığını çeşitli açıklamalarıyla ifade etmişti.

Jersey Adaları'nda kurulan şirket için dönemin EÜAŞ Genel Müdürü Halil Alış "Ortağımız olan Japonya ve Fransa da böyle bir off-shore şirketini kurdular, bizi bekliyorlar. Biz o şirketi kurma işlemlerini tamamladıktan sonra üçümüz -yani Fransızlar, Japonlar ve biz- kurduğumuz o off-shore şirketleriyle birlikte Türkiye'de yeni bir proje şirketi kuracağız." demişti. Yalnız geçenlerde bu konu kamuoyunda gündeme geldiğinde Enerji Bakanına bir soru önergesi vermiştim. "Bakanlığımızla ilgili kamu iktisadi teşebbüslerinin yurt dışında 14 adet şirketi bulunmakta. Bahse konu şirketler Jersey Kanal Adaları, Finlandiya, Rusya, Lüksemburg, Amerika, Çin ve Hong Kong'da bulunmakta olup hiçbir şirketin yabancı ortağı bulunmamaktadır." diye, iki çelişkili cevap geldi Bakanlıktan. Şimdi bu konuyu iki ayrı cevaptan yola çıkarak sormak istiyorum: EÜAŞ tarafından kurulan off-shore şirketin yabancı ortağı bulunmakta mıdır? İkincisi, Sinop Nükleer Santrali inşası için Türkiye'de yeni bir proje şirketi kurulmuş mudur? Proje için hangi ülkelerle görüşmeler yapılmıştır?

Ayrıca EÜAŞ, 2019 yılında Çanakkale'deki Çan-2 Termik Santrali'nden yedi yıl boyunca teşvikli elektrik alımı yapmak üzere sözleşme yapmıştı. Anlaşma, yerli kömür yakıtı kullanmak durumunda. Anlaşma uyarınca şirketin gelirler tutarı 2019 yılı dönemi için ABD dolarına endeksli asgari 64 milyon, azami 70,4 milyon dolar şeklinde olacaktır.

EÜAŞ, 2019 yılı başında Şubat ayından itibaren yıl sonuna kadar on bir ay boyunca yerli kömür ve elektrik üreten özel sektör santrallerinden toplam 24 milyar kilovatsaat elektrik alacağını duyurmuştu. Şubat ve mart aylarındaki alım fiyatı megavatsaat başına 285 lira olurken, sonraki üçer aylık dilimler için de ayrı ayrı fiyatlar belirleneceği ilan edilmişti.

Sorum şu: Elektrik üretiminde yerli kömürün kullanım payını artırmak için uygulama yapılıp dövizle ilgili herhangi bir bildirim bulunmazken, ülkemizde döviz fiyatları ağırlıklı yükselme eğilimi gösterirken ve 2018'de Türk lirasını korumayla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesi varken; 2019 yılında yapılan bu dövize endeksli, döviz fiyatları ağırlıklı yükselme eğilimi gösterirken Çan-2 Termik Santrali'nden doğrudan dolarla elektrik alım garantisi verilmesinin nedeni nedir?

EÜAŞ, özel elektrik üreten şirketlerle yaptığı elektrik alımı sözleşmelerini de dolar üzerinden mi yapmakta? Sözleşmeler dolar üzerinde yapılıyorsa sözleşmeler bazında yaptığı ödemelerdeki kur farkından kaynaklanan bir kamu zararı oluşmuş mudur? Kamu zararı varsa ne kadardır?

Bir de Alt Komisyon toplantısında değinmiştim, bir soru sormuştum, Arnavutluk'ta olan bir alacakla ilgili, yaklaşık 3 milyon 239 bin 725 Amerikan doları bir alacağımız vardı. "Bu konuda Bakanlık nezdinde nasıl bir girişimde bulunmuştunuz?" diye sormuştum ve vermiş olduğunuz cevap... Biraz önce Atila Bey bahsetmişti, sonuçta ben bürokrasiden gelen bir siyasi değilim, Ankara'yı da yeni tanıyorum, bakanlıklar arasındaki mesafenin de ne kadar olduğunu bilmiyorum. Dışişleri Bakanlığından 6 Temmuz 2020 tarihinde yazı yazdığınızı ve cevap beklediğinizi söylemişsiniz; yaklaşık yedi ay geçmiş, EÜAŞ ile Dışişleri Bakanlığı arası bu kadar uzak mı, bu cevap niye bu kadar geç geliyor? Bununla ilgili geçen ay da Sayın Meclis Başkanımız Arnavutluk'a bir ziyarette bulunmuştu. Orada Maarif Vakfının yapmış olduğu bir tesisi açmıştı. Gördüğümüz kadarıyla Arnavutluk'a sürekli bu konularda destekte bulunuyoruz. Yani sözün özü: Arnavutluk'a bu anlamda destekte bulunuyorsak hiç olmazsa bu alacağımızı hibe ettik deyin de kurtulalım. Hiç olmazsa Sayıştay raporlarından düşsün bu konular diye Dışişleri Bakanlığını bu konuda, yedi ayda bu cevabın gelmemesini eleştiriyorum.

Sayın Başkanım, teşekkür ederim.