| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ve 21 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .03.2021 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Şimdi, 1949 yılında Seyhan Nehri'nde bir değil, iki büyük sel meydana geliyor. Hadırlı, Yalmanlı, Karayusuflu, Salmanbeyli, Mürseloğlu, Dervişli, Ziamet köyü, Kuranşa köyü, Kumrulu köyü ile Tarsus Çöplü ve Kefeli köyleri etkileniyor. 1956 yılında Seyhan Barajı ve nehir boyunca seddelerin yapımı işi başlıyor, bu köylerin birçoğu sedde içinde kaldığı için dışarı taşıma işi başlıyor ve o dönem bu süreci Devlet Su İşleri yürütüyor. 1960 yılında 6 köy Devlet Su İşlerine, 7 köy maliye hazineye ait bölgeye taşınıyor. 1966-1970 yılları arasında kadastro müdürlüğünce parsel numaraları veriliyor ve bu alanlar kişilere tahsis ediliyor. Tabii, bizim bildiğimiz tarihler bunlar, gerekçede bahsedilen tarihler farklı çünkü 1960'da yerler veriliyor ve evler yapılıyor, sonra kadastro parsel işlemleri yapıyor. Sorun ise bundan sonra başlıyor. Şimdi, Devlet Su İşleri taşkın alanları kamulaştırıldıktan sonra yeni yerleşim yerlerinin tapusunu da vermiyor ya da veremiyor yani mal Devlet Su İşlerine ait fakat kadastro tespit tutanağında şerh var. "Falan kişiye ait." "Şu kişiye ait" gibi notlar düşülüyor. Aynı zamanda maliye hazineye ait yerlerde bulunan konutlardan da kira alınıyor. Şimdi önergede Hadırlı'nın da adı var ama bildiğimiz kadarıyla 1970'li yıllarda Hadırlı'nın sorunu özel bir yasayla çözülüyor fakat diğer köylerde de bu sorun devam ediyor. Tabii, 2000 yılında bu husus tekrar ortaya çıkıyor ve dönemin Devlet Su İşleri Müdürü Turan Yılmaz 2004'ten sonra bu hususu gündeme getiriyor ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne yazılar yazıyor. Devlet Su İşleri Müdürü "Bizim bu tapuları verme hakkımız yok, bu tapuları Valiliğe verelim, Valilik bedelsiz bir şekilde dağıtsın." diyor. Valilik "Hayır efendim, taşkın yok bizim kayıtlarımızda, veremeyiz." diyor. İlerleyen zamanda değişen valilerle birlikte bu kez Kadastro Bölge Müdürlüğü, Devlet Su İşleri, belediye ve hatta Valilik bu sorunu kabul ediyor fakat bu kez de AFAD "Taşkın olmadığı için veremeyiz." diyor.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ağabey, 6-7 sayfa var herhâlde senin notlar.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Yok, yok bitiyor.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yok mu? Peki.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Ben genelde fazla uzatmam ama bitiriyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yok, bayağı teknik çalışıyorsunuz, onu izliyoruz.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - 1949 yılından bugüne kadar yetmiş yıl geçmiş, kuruluşu on yıl olmayan bir kurum "Afet yok, biz veremeyiz." diyor, bu mantık nasıl kabul edilebilir? "Tamam, söz hakkı AFAD'da, öyleyse biz de yasayla çözeriz." mantığı geliyor ve doğrusu olumlu olduğunu, uzun yıllar süren hak mahrumiyetini önleyeceğini düşünüyorum. Fakat buradaki sorun rayiç bedel sorunudur. 1949 yılında sadece 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu var, fakat 1959 yılında Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun çıkıyor ve zaten Hadırlı'da bu kanunun 21'inci maddesi uyarınca tapu sorunu çözülüyor. Neden diğer 10 köy için bu madde kullanılmıyor? Madde 21'e göre "Afet bölgesi içinde ve dışında tespit olunan imar ve iskan alanları içindeki taşınmaz mallardan Hazineye, özel idareye, belediyeye, köy tüzel kişiliğine veya katma bütçeli dairelere ait olanlardan (Vakıflar Genel Müdürlüğü taşınmaz malları ile, Hazineye, özel idare ve belediyeye ait taşınmaz mallardan bir kamu hizmetine tahsis edilenler hariç) ihtiyaca tekabül eden miktarı, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine bedelsiz olarak bu işe tahsis ve temlik olunur." denilmekte. Neden bir bedel alınıyor? Zaten mağdur edilmiş, üzerine bir de rayiç bedel ödemeleri isteniyor, rayiç bedeli kim belirleyecek? Şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile SPK'den değerlendirme uzmanları getirilecek ve bir fiyat çıkacak, bu maddenin amacı mağduriyet önlemek ise rayiç bedel sembolik olarak 1 lira, 10 lira olarak belirlensin. Bizim önerimiz, bu rayiç bedelin alınmadan hak sahiplerine bedelsiz olarak devrinin sağlanmasıdır.
Teşekkür ediyorum.