KOMİSYON KONUŞMASI

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Genel Müdürüm, Yönetim Kurulu üyeleri; hoş geldiniz Komisyonumuza.

Ben de 2'nci maddeyle ilgili görüşlerimi beyan etmek istiyorum: Yurt dışında yapılan Türkiye Finansal Raporlama Sistemleri Standartları ve uluslararası denetim standartlarına göre bir denetimin gerçekleştirdiğini beyan ediyorsunuz. Şimdi, bağımsız denetçilerin ve yeminli mali müşavirlerin yapmış olduğu denetimler genelde muhasebe denetimidir yani faturaların, defter ve belgelerin defterlere düzgün bir şekilde geçirilip finansal tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığıyla ilgilenirler, detaylı bir şekilde randıman analizidir, vesairesidir çok fazla girilmez.

Benim burada sormak istediğim şu: Bizim Sayıştayımız bir denetim yaparken hem performans denetimi hem usul denetimi hem de muhasebe denetimini gerçekleştiriyor, o yüzden bir ihale varsa o ihalenin her türlü şartnamesine, vesairesine varıncaya kadar detaylı bir şekilde inceleme yapılıyor. Bu yabancı firmaların yapmış olduğu denetimlerde sadece muhasebe denetimi mi gerçekleştirilmiştir, yoksa başka denetim yani usul denetimleri de yapılmış mıdır? Çünkü biliyoruz ki bir yönetim kurulunun yapmış olduğu herhangi bir hatadan dolayı şirketler ağır cezalarla karşılaşabilirler ve biz de bu cezalarla muhatap olabiliriz, bu noktada bunu sormak istedim.

Ayrıca, şimdi, 2017 yılının ikinci raporunda Sayıştay önergeyi sorarken "yüzde" 50'nin üzerinde ortaklığımız." demiş, 2018'de ise "yüzde 100" şeklinde ibarede bulunmuş. Tabii, ben de şöyle bir inceledim: Biz, tek düzen hesap planında eğer bir şirketin yüzde 10'una kadar ortağı isek yani bir şirketin sermayesinin yüzde 10'una kadar sahipseniz, alırsanız bunu bağlı menkul kıymetler hesabında muhasebeleştirirsiniz; yüzde 10 ile yüzde 50'si arasında hissesine sahipseniz iştirakler; yüzde 50 üzerinde ise bunu da bağlı ortaklıklarda muhasebeleştirirsiniz. Her iki önergede de Sayıştay, yüzde 50'nin üzerinde ve yüzde 100 diye belirtmiş. Ama bizim hesaplarımıza baktığımız zaman bilançomuzda iştirakler hesabında görüyoruz, normalde bunların o zaman bağlı ortaklıklar hesabında muhasebeleştirilmesi gerekiyordu yüzde 50 ve üzerinde muhasebeleştirmişsek. Bununla ilgili de yine Sayıştayın 2018 yılı sayfa 96'da bilanço dipnotlarında, dipnot 16'da sermayesine dâhil olduğumuz firmalar belirtilmiş, orada iki tanesi yüzde 50 ve yüzde 75 yani bağlı ortaklıklar hesabında olması gerekiyor; üç tanesi yüzde 20, 26 ve 33 hisselerine sahibiz, iştirakler hesabında; bir tanesi ise yüzde 5 yani bağlı menkul kıymetler hesabında muhasebeleştirilmesi gerekiyordu. Burada muhasebesel bir hata olduğunu düşünüyorum.

Yine, yüzde 100, tamamına bizim sahip olduğumuz firmalar neden yurt dışında kuruldu? Yani Türkiye'de tam mükellefiyet şartlarını sağlayıp yurt dışında kurulunca orada daha az vergi ödeyeceğimiz için mi şube açma şekline gidilmedi de merkezi yurt dışında olan kuruluş olarak kuruldu? Vergi avantajı sağlamak amacıyla mı yoksa Türkiye'de hani, orada tam mükellefiyetten kaynaklanan bir sıkıntı olduğundan mı? Benim sorularım bu kadar şimdilik.

Teşekkür ediyorum.