KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkan, komisyonumuzun değerli üyeleri, TPAO'nun Genel Müdürü ve yöneticileri, Sayıştayımızın değerli yöneticileri, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, biz görüşmelerde 2017'nin, 2018'in bulguları hakkında konuşmamıştık. Ben, şimdi, burada 2018'in 8.1.2 bulgusu hakkında 2017 yılında Fatih Sondaj Gemisi alınmıştı. Ya, bu geminin alınışı da 611,9 milyon TL maliyetle olmuştu. Doğrudur, tabii, sondaj çalışmaları için, ülkemizin geleceği ve doğal gazda, petrolde arama yapması gereken, emperyalist ülkelere teslim olmamak için kendi millî gemilerimizle, kendi sondaj gemilerimizle bunu gerçekleştirmek en doğal, en doğru olan şey. Bunu kim yapıyorsa doğru yapıyor diye görüyoruz. Tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum bu konuda.

Şimdi, bazı şeyler vardır ki her yapmış olduğunuz sondaj sonuç verecek diye bir kural yoktur çünkü sondajlar belli bir veriler karşısında yapılır ama istediğiniz veriler elde edilmeyebilir. Bunun mahiyetinin de sorulmaması gerekir, biz bu düşüncedeyiz. Kesinlikle, Türkiye'nin coğrafyasında, denizlerinde petrol ve doğal gaz bulunana kadar, hizmete girene kadar ne yapılması gerekiyorsa bunun destekleyicisiyiz, taraftarıyız. Bunu belirtmek istiyorum.

Şimdi, bu Fatih Sondaj Gemisi alındığı zaman TPAO tarafından bu geminin entegrasyon çalışmaları için GEO şirketine teslim edilmişti, onunla bir anlaşma yapılmıştı. Daha sonra bunun gemi işletmeciliği de ÇDBS şirketiyle yeni bir sözleşme yapılmıştı ama burada Sayıştayın bir önerisi olmuştu, işte bunlar teslim edildikten sonra. Bu geminin varlıklarının, bu çalışmalarının ve malzemelerinin bir şekilde bilançosunun tutulması açısından. TPAO bünyesinde -ben geçiyorum oradan Sayıştayın yazılı denetimindeki önceki şeylerini- uygulanan satın almalarda yöntem ve esasların zaman kaybına neden olacağı ve işin aciliyetine binaen farklı satın alma ve iş emirleri uygulanması ve teslim tesellüm çalışmaları firma özelinde gerçekleştirilmiştir. TPAO'nun denizlerde gerçekleştireceği petrol ve doğal gaz arama, sondaj, üretim, depolama ve taşıma faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımları, 4734 sayılı Kanun kapsamında olmayıp deniz faaliyetleri için gerekli malzeme alımı TPAO'nun mal hizmetleri alımıyla ihale yönetmeliği kapsamında yapılmaktadır. Gemiyle ilgili yapılan mal ve hizmetler alanındaki PO'yla doğrudan satın alınmış ve mal hizmet alımlarındaki TPAO tarafından izlenen tedarik süreçlerinin ve TPAO'nun stok kontrolü yönergesindeki hükümler uygulanmadığından satın alınan malzemeler için stok kaybı yapıldığı tespit edilmiştir." diyor Sayıştay ve öneride bulunuyor, diyor ki: "Fatih Sultan Mehmet Sondaj Gemisi için satın alınan malzemelerin TPAO'nun Stok Kontrol Yönergesi'ne uygun hâle getirilmesi kapsamında stok numarası verilmesi, satın alma dosyasının hazırlanması, ambar girişlerinin yapılması, alınan malzemeler için işletme malzemeleri ve gemi maliyetini, ilave edilecek malzemelerin ayrıştırılması konusunda bir an önce çalışma yapılması, bundan böyle hidrokarbon arama ve üretim süreçlerinde yapılacak mal alımlarında TPAO'da kullanılan ERP sisteminde tanımlanmış olan uygun stok numarası verilmesi ve bu stok numarası kullanılarak ihtiyaç belgesi düzenlenmesi ve diğer iç kontrol süreçlerine Mal ve Hizmet Alımları İhalesi Uygulama Yönetmeliğine, Stok Kontrol Yönergesi uygun mal, hizmet alımları yapılması gerekmektedir." Siz, bu 2018'deki tespite göre, yapıldığına göre yıl 2021 yılı, üç yıl geçtiğine göre acaba -biz tabii, sizin sunumunuzda bunu göremedik- siz gerçekten Sayıştayın bu önerisine uyarak sistemi gerçekleştirdiniz mi? Bunun cevabını bekliyorum Sayın Genel Müdürüm.

Diğer tarafta, yine, 2018'in Sayıştay denetimindeki bulgularında, 8.2.5'e baktığımızda burada da aynı, bir başka konuya değinmiş Sayıştay: "TPAO'nun kullanılmaz durumuna giren sabit kıymet malzemeleri gerekli olurlar alınarak ilgili sabit kıymet ve stok hesaplaşmalarına çıkarılarak doğrudan gider yazılmakta, hurda olarak satıldığında da gelir yazılmakta. Arada geçen sürede de kayıt dışı kalmaktadır. Hurdaya ayrılan malzeme sabit kıymetler, hurda durumunda da olsa, bir değer ifade ettiğinden satılana kadar 294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar hesabında izlenmesi, tek düzen muhasebe sisteminin bir gereğidir." demiş Sayıştay.

Atlıyorum yine, Sayıştayın bu şeyinden sonra... Örnek olarak incelenen mahsup fişinde kullanılma özelliğini yitiren malzemelerle ilgili sabit kıymet ve stok hesabından çıkarılmakta, doğrudan gider yazılmakta. Yani burada bir kayıp kaçak var ki bu kayıp kaçağın kontrol altında, bir düzen içerisinde yapılması gerektiğini Sayıştay önermiş, diğer önerisinde bunu tespit ettikten sonra bir önerisi var Sayıştayın: "Kullanılmaz duruma gelen sabit kıymet ve malzemelerin kayıt dışı bırakılmayarak elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar hesabında izlenmesi gerekmektedir." demiş. Bunu da yine aynen, bu sunumunuzda ve geçen alt komisyon toplantılarında bunların gerçekleşmediğini gördük, yani bunların sunumunun yapılmadığını gördük. Bu bir şekilde yine tarafınızdan yapılıyor mu yapılmıyor mu? Bunun cevabını almak istiyoruz Sayın Genel Müdürüm.

Diğer tarafta, yasaya göre TPAO'nun hasılatının yüzde 10'unu Hazineye ödenmesi gerekiyor; bu, yasa gereği. TPAO'nun mevcut faaliyetlerini sürdürebilmesi için 2,6 milyar borçlanmasını öngörmüştür bu sene. 2019 yılında yapılması gereken 350 milyon TL tutarındaki nakdî sermaye ödemesinin yapılmayışı, faaliyetlerinin finansmanını zora sokuyor. Yani 2019'daki 350 milyon TL'yi siz Hazineye aktarıyorsunuz. "TPAO'nun faaliyetlerinin yürütülmesi için yüzde 10 hasılatın Hazineye verilmesine bir son verilmeli, sermaye transferi bir an önce yapılmalı." diyor. Biz bunu öneriyoruz, yani siz elinizdeki kaynakları, varsa, TPAO'nun böyle şeyi var, kaynağa ihtiyacı var; maddi imkânları olmadan nasıl bir yatırım yapacak, nasıl sondaj yapacak, nasıl arama yapacak? Bu da bir gerçek.

Bu kadar müjdeli haberler veriyorsunuz, rezervlerini duyururken TPAO'nun yaşadığı finans güçlüğü aşılacak mı? Nasıl aşacaksınız? Yani ikide bir, bunlar yapılırken tabii ki Hazineden aktarılır. Ya bir bütün olarak çalıştığını biliyoruz ama yer yer nasıl yapıldığını da, bir mali bütçesinin de olması gerekiyor. Nereden, nasıl kaynak aktarılıyor? Yani kaynak aktarılıyor maliyeye... Ama TPAO bu kaynakları daha sonra, bir şekilde finans elde ederken yeniden borçlanarak, TPAO'nun varlıklarıyla beraber borçlanıyor, kredi sağlıyor. Bunu da öğrenmek istiyoruz.

Şimdi, bir de şu soruyu sormak istiyorum: Bu fazla bir... Gerek dış gerek de iç diplomaside farklı kullanılacağı için fazla üzerine gitmeden, fazla konuşmadan... Akdeniz'de doğal gaz ve petrol aramaları yapılıyor, Yavuz Sondaj Gemisiyle. Şimdi, burada verilerle bizi bir şekilde tamam, bir şey varsa, diplomatik bir sorun varsa anlatmanızı istemem. Yani biz her şeyi de bileceğiz, bilmemiz gerekiyor diye öyle bir düşüncemiz yok. Tabii ki devletlerin kendi şeyinde karşılıklı restleşmek, kazanç elde etmek gibi pozisyonlar da olacaktır, bazen bunlar da yapılacaktır. Ama burada gerçekçi bir anlamda böyle bir doğal gaz veya petrol durumu rezervi ne derece elde edildi? Bunun da cevabını almak istiyoruz.

Şimdi, bugünkü çıkan bir haberde yani MAPEG, herhâlde MİGEM; MAPEG olarak değişti diye biliyorum ben.

TPAO GENEL MÜDÜRÜ MELİH HAN BİLGİN - MAPEG.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Evet MAPEG olarak değişti herhâlde.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, toparlayalım Sayın Vekilim.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - TPAO'nun Batı Çeltik 4 ve Çeltik 5 kuyularına lokasyonu sağlanacak, İstanbul Silivri'de kamulaştırma yapılacak deniliyor. Şimdi, burada enerji günlüğü, MAPEG, TPAO'nun Batı Çeltik 4 ve Çeltik 5 kuyularına ait lokasyon sağlanacak Batı Çeltik, Çeltik 4 ve 5 kuyularına ait lokasyon sahaları için İstanbul Silivri'de kamulaştırma yapılacak. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, İstanbul ve Tekirdağ illerinin sınırları içindeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına ait ARİ/TPO/K/F20-d3, d4 pafta numaralı petrol arama sahasında Silivri ilçesi Çanta Mahallesi'nde Bağlararası mevkisinde Çeltik 4, Çeltik 5 kuyularına ait lokasyon sahaları için 3.250 metrekare genişliğinde alanı kamulaştıracak. Söz konusu alan için Silivri 2. Asliye Mahkemesi tarafından rayiç haddinden bedel talep edilmesi nedeniyle, anlaşma yoluyla satın alınması mümkün olmadığı gerekçesiyle alınmış acele el koyma kararı bulunuyor.

Şimdi, burada bu konuyu konuşmamın sebebi şu, bizim Silivri ve Çatalca bölgesi Türkiye'nin gündeminde, şöyle ki gündeminde: O bölgede her gün bir farklı olaylar geliştiriliyor, farklı kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Yok efendim, Kanal İstanbul Projesi, o projesi, bu projesi...

Şimdi -vatandaşın malına mülküne- gerçekten orada böyle bir petrol aramak için mi bir faaliyet var, yoksa bu da yasanın TPAO'ya vermiş olduğu bir yetkiyle o bölgede gerçekten bir kamulaştırma yoluna mı gidilmiştir? Bunun net bir cevabını almak istiyoruz. Çatalca bölgesinde özellikle kamuoyunu çok işgal eden bir durum olduğu için, her türlü sıkıntıların o bölgede gerçekleştiğini, her gün suistimallerin o bölgede olduğunu, rantların orada sağlandığını bildiğimiz için, bu da rant sağlayıcı tarafından vatandaşın malına el koymak için yapılan bir işlem mi diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.