KOMİSYON KONUŞMASI

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Hocam, öncelikle sunumuzun için çok teşekkür ediyorum.

Keşke Komisyonumuz ilk başladığında bu sunumları dinleseydik, bu kısmını keşke ilk önce dinleseydik. Belki gelen konuklarımıza, sunum yapan kişilere sorularımız da daha farklı olacaktı. Çünkü en baştan beri sorguladığımız bir şey var: Bu insanlar anlaşılabilir mi? Bu insanlara daha önceden önlem alınabilir mi, bilinebilir mi? Bugün gördük ki suçluların beyinleri normal insanlarınkinden farklı çalışıyor ya da suça eğilimli, şiddete eğilimli insanların beyin yapıları, yapıları bizimkilerden ya da normal insanlarınkinden çok daha farklı. O zaman bütün bildiğimiz şeyler de bir şekilde değişiyor. Çünkü, işte, "Şiddet öğrenilen bir duygu." diyoruz, "Öğrenilen bir olgu." diyoruz, "Evde şiddet varsa şiddete daha çok meyilli oluyor." diyoruz ama bir taraftan da şöyle bir şey görüyoruz ki: Çocukluktan da fark edilebilecek bir rahatsızlık aslında.

Ben gelen uzmanlarımızdan, psikologlarımızdan birine sormuştum "Çocuktaki farklılığı anne-baba fark edebilir mi?" diye, "Edemeyebilir." demişti. Ancak bugün görüyorum ki dikkatli bir anne-babanın fark edebileceği bir özellik şiddet eğimliliği.

Şimdi, çocuklarda şöyle de bir şey var: Çocuk evde çok sakin, başı önünde bir çocuk ama okulda çok hırçın, kavgaya meyilli, arkadaşlarının arasında kavga çıkarabilen, erkekse kız arkadaşlarına zarar verebilen bir tip ama evde çok akıllı, uslu, başı önünde. Ya da tam tersi, evde çok çılgın, çok hareketli, hiperaktif ama okulda bunun tam tersi, çok basık, silik, pasif bir öğrenci karakteri. Bu karakter büyüdükçe aynı karakter şekli devam ediyor. Dışarıda çok efendi, çok düzgün, çok iyi diyebileceğiniz bir insan, belki de kefil olabileceğiniz bir insan, yıllar sonra öğreniyorsunuz ki, evin içinde eşine sürekli baskı uygulamış, eşine şiddet uygulamış ve bu bir şekilde baskın ve kapalı kalmış. Ama bugün şunu öğrendim ki: Bu daha çocukluktan kendini belli ediyor, zaten bunun bir hastalığı olduğunu... Aile belki hastalık olarak görmüyor ama zamanında tedavi edilebilse o raddeye gitmeyecek bir durum.

BSRM'lerden bahsettiniz, BSRM'lerdeki şeylerden bahsettiniz. Şimdi, BSRM'lerimizde bir şeyimiz var: Suç mağdurları ve suç işlemiş olanlar bir aradalar. Onların psikolojilerinin de birbirinden çok farklı olduğunu düşünmek, ona göre davranmak lazım. Suç mağduru ile suça karışmış çocuklarımız ne yazık ki BSRM'lerde bir arada kalabiliyorlar. Bunların da çok ciddi bir ayrımının yapılması gerektiğini, bu çocukların ayrı ayrı ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

Bir de, mesela ben kendi şehrimden örnek vereyim: Sevgi evlerinde 13 yaşında bir çocuğumuz var, erkek çocuğumuz. Bakıcılar erkek çocuğu hangi eve koyacaklarını şaşırdılar çünkü erkek çocuk öbür öğrencileri taciz ediyor, cinsel tacizde bulunuyor ve bu çocuk daha 13 yaşında. Öbür çocukları bundan korumaya çalışıyorlar, ben de "Yaptığımız şey yanlış, arkadaşlar öbür çocukları korumak yerine bunu tedavi etmemiz lazım." diyorum. 13 yaşındaki bir çocuğun cinsel dürtüleri bu kadar yüksekse bu çocuğun bir hastalığı var, bu çocuk rahatsız. Hani, etrafındaki erkek çocukları ondan korumaya çalışıyorlar ama bu çocuk hasta. 13 yaşında dürtüleri bu kadar yüksekse bunun kesinlikle tedavi edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ve bunlar, ne yazık ki, aslında toplumumuzda görülen ama üstü kapatılan şeyler. Bu çocuk tedavi edilmezse, 13 yaşında arkadaşlarını taciz eden bir çocuğun, ne yazık ki, ileride tecavüzcü olmasından korkum yüksek.

Bu uzaklaştırma kararının şiddeti azalttığını ama ölümleri artırdığını söylediniz. Çok doğru bir tespit aslında, çok doğru bir tespit ama bununla birlikte, uzaklaştırma kararı verilmeyip, ne yazık ki aynı şiddet ortamında kalıp yine şiddetin devam ettiğini, yine öldürülen kadınların da olduğunu gördük. Orada bir dengeyi gerçekten ciddi olarak tutturmak, burada ciddi olarak düşünmek lazım ama benim size sorum: Çocukken aile fark edebilir mi? Çünkü ne yazık ki toplumda yalnızca belirli bir kesimin insanları şiddet görmüyorlar; çok okumuş, işte, üniversitede hoca olmuş insanların da şiddet gördüklerini ve bu şiddeti kendilerine yedirip dile getiremediklerini, şiddet uygulayanın da toplumda iyi bir kariyer, iyi bir yer edinmiş insanlar olduğunu görüyoruz. Size sorum: Bu, çocukluktan fark edilebilir mi? Tedavi edilebilir mi? O zaman toplum ne kadar suça itilir?