| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .03.2015 |
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Şimdi, çok teşekkür ediyoruz.
Gerçekten bunlar bizim de dikkatimizi çeken şeyler ama medyanın da kendi kendini, tabii, eleştirmesinin de gerektiğine inanıyorum ben. Çocuğa yönelik şiddet, kadına yönelik şiddet, çocuğa karşı cinsel istismar, kadına karşı cinsel istismar, bunların Türkiye'de dünyadan daha farklı olmadığını görüyoruz. Bugün hem dünyada hem Türkiye'de çocukların cinsel istismarı her 5 çocukta 1, bu bütün dünyada aynı. Yani kadına karşı ve çocuğa karşı şiddetin dili, dini, zenginliği, fakirliği, eğitimi, köylüsü, kentlisi yok. Bunlar herkes için olağan bir şey.
Şimdi, burada önemli olan şey, bu var ve bütün dünyada var, ayrım olmadan var ve bu konuya farkındalık yaratmak ve dünyanın bu konuda birtakım şeyler yapmaya başlaması da zaten çok uzun bir tarihte değil, 1979 yılında başlıyor, l. Kadın Hakları Kongresi'yle. Oysaki tarihin başlangıcından itibaren kadına karşı bir şiddet durumu söz konusu. Bugün bunun ilk örnekleri Virginia Üniversitesinde; üç yüz, beş yüz sene gibi bir zaman evvel olan kafataslarında kadınlara yönelik kafataslarının yüzde 10 ila 50'sinde kırık var, erkeklere yönelik olanlarda yüzde 9 ila 20 arasında şiddete yönelik kırık var. Dolayısıyla, bütün bunlar olurken bu, ilk defa zaten dünyada Vietnam Savaşı'yla. O zaman -yaşı buna uygun olanlar hatırlar- 1970'li yıllarda kadınlara aşırı bir tecavüz olayı olduğu zaman kadınlar infial etti ve burada kendi haklarını ve bu cinsel saldırılara karşı bir eylem geliştirdi.
Yani, bütün bunlar böyle varken dünyada, Dominik'te mesela, buradaki diktatörlüğe itiraz edebilmek için 3 tane kız kardeş ortaya çıktı. Bunların 3'üne tecavüz edildi ve trafik kazası oldu diye bunların 3'ü öldürüldü. Yani, bunların çeşitli örnekleri dünyada var ama dünya buna -Birleşmiş Milletler de dâhil- 1979-1980 yılında eğildi. Tabii, bu çok geç bir eğilme. Şimdi sadece Türkiye değil, bütün dünya "Bu konuda ne yapalım?" diye düşünüyor.
Tabii ki burada en önemli şeyler -biraz evvel Sayın Hoca Nevzat Bey de söyledi- bunlara erken evrede, orta dönemde ve geç devrede nelerin yapılabileceğini ortaya koymak. Tabii, cezaların arttırılması, kadın evlerinin, sığınmaevlerinin yapılması, ŞÖNİM'lerin olması ve eğitimin, hazırlık sınıflarından, ilkokuldan başlamak üzere eğitimin olması bu konuların önlenmesinde katkı sağlayacak. Ama tabii, bütün bunların yanında en önemli şey, zihniyet değişiminin, zihniyet dönüşümünün sağlanabilmesi. Bu da o kadar kolay değil, uzun zaman alan bir şey.
Amerika'da da şu var: "Ceviz ağacını, kadını ve atı döversen daha iyi yetişir." Bu, Amerikan literatüründe olan bir şey, bizim Türk literatüründe de "Kadının karnından çocuğu, sırtından sopayı eksik etme." Bunlar, tabii, hep böyle erkek egemen bir toplumun... Sadece Türkiye'de değil bu, dünyanın her tarafında aynı şey yaşanıyor. Dolayısıyla biz, bu konuda ne yapabiliriz...
Bence, Hükûmet kanun yönünden, gerekli olan her türlü kanunu çıkarıyor ama bunun uygulanması da çok önemli. Bir de uzun vadeye yayılacak şey, ancak zihniyet değişikliğinin olması. Ben Türkiye'yle Avrupa devletlerinin ve Amerika'nın çok farklı olduğunu düşünmüyorum bu konularda.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.