KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben de Sayın Şeker'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Kanun teklifiyle ilgili harita mühendisi değil ama bir mimar olarak, harita mühendisliği mesleğine sahip mühendislerle çok yoğun çalışan bir teknik insan olarak görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Türkiye mimar ve mühendislik diplomasını haiz olan, bu konuda ilk dört yıllık eğitimi tamamlamış olan insanların mühendislik hizmetleriyle ilgili başkaca bir şart olmaksızın hizmet yaptığını biz biliyoruz.

5368 sayılı Yasa'nın uygulaması nereden geldi? Daha önce Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne ait olan kadastro müdürlükleri, kadastro şeflikleri ya da tapu müdürlüğünün içindeki bir kadastro birimi tarafından verilen röperli kroki ve çap dediğimiz vaziyet planının kadastronun üzerinden alınarak bunun LİHKAB dediğimiz bürolar tarafından verilmesiyle ilgili bir düzenleme geldi. Başlangıçta kadastronun yükünü azalttığını söyleyebiliriz. Uygulamada hız kazandırdı mı derseniz? Kadastro müdürlüklerinde bir hafta, on gün bekleyen teknik insanlar belki bu hizmeti daha hızlı almaya başladılar, ama ben esas olarak şöyle bakıyorum: Yani mühendislik disipliniyle yetişmiş olan insanların mesleki birikimlerini bir ihtisas üzerinden, sigortalı ya da vergi kaydı ya da BAĞ-KUR kaydı üzerinden gerçekleştirmesinin ve meslekte belli bir tecrübeye ulaştıktan sonra başkaca bir şart aranmaksızın her türlü kadastro işlemini yapmasının hakları olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, burada, bir konudaki rahatsızlığımı belirtmek istiyorum: Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayındırlık, İmar, Ulaştırma Ve Turizm Komisyonunun üyeleri kişilerin kendi ekonomik çıkarları ya da gelecekteki beklentileri üzerinden manipüle edileceği bir Komisyon değildir. Bu konuyla ilgili bir kere bütün Komisyon üyelerinin cep telefonlarının yaygın bir biçimde bombardıman altına tutulması bence uygun değildir; burada doğru yöntem, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin ziyaret edilerek yüz yüze görüşülmesidir. Bu yöntemi kim uygulamışsa bundan bir sonuç elde etmesi doğru değildir.

İkincisi, Coğrafi Bilgi Sistemleriyle İlgili Kanun'un içinde yer alan bu maddeler zaten çekilmişti ve biz bunları çok konuşmuştuk. Bir başka nokta da şu: Yani harita ve kadastro odalarındaki yöneticilerin bağlı bulundukları pozisyon itibarıyla da görüş açıklamalarını etik bulmuyorum yani serbest çalışan mühendisler başka bir görüş açıklıyor, LİHKAB üyesi olan oda yöneticileri başka bir görüş açıklıyor. Bu konuda en yetkili organ olan harita, kadastro mühendislerinin genel merkezinin görüşünü de önemli sayıyorum. Ben belki farklı bir görüş söyleyeceğim; yani ağırlıklı olarak harita mühendisleriyle çalışan, özellikle de çap ve röperli konusunda çalışan mimarlık mesleğinin bir üyesi olarak söylüyorum, mimarların çalıştıkları mühendislerin kurayla belirlenmesinin doğru olduğuna inanmıyorum.

Yapı denetimle ilgili şöyle bir sıkıntı var: Bugün sizin bir projenizi herhangi bir belediye onayladığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvuruyorsunuz, on beş gün içinde size bir atama yapılıyor; atanan kişi, yapı denetim bürosu bunu kabul etmezse ikinci bir atamayı bekleyecek. Bu bir süreç kaybı, bir zaman kaybı. Bir projeye başlamak için de lazım olan ilk evraklardan olan vaziyet planı ve röperli krokinin de hemen alınmasının ki imar durumunun alınabilmesi için önemli bir evrak olduğu için bu konudaki atama sürecinin işlemleri yavaşlatacağını ve bunun da... Değerlendirmemi bu biçimde yapıyorum yani süreci yavaşlatması endişesini taşıyorum.

Onun ötesinde, bir konuyu açıklığa kavuşturmamız lazım: Aslında içinde tartıştığımız mesele, Yükseköğretim Kanunu ve Yükseköğretim Kurulu üzerinden Türkiye'deki üniversitelere verilmiş olan mühendislik kontenjanlarının giderek artık kontrol edilemez bir hâle geldiği ve diplomayı alan mühendislerin, mimarların işsiz gençler olarak toplumda geniş yer bulduğu. Yani biz ağırlıklı olarak... Türkiye, 1920'lerde, 1930'larda, 1940'larda nüfusu hızla büyüyen bir ülkeydi; 1950'den 2000'e kadar hızla göç eden bir ülkeydik ve teknik insanlara çok fazla ihtiyacımız vardı ama şimdi ortalama insan ömrünün uzaması, meslekte geçirilen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Bu biçimiyle aslında -bizim temel sorunumuz- Türkiye'de mühendislik fakültelerinin kontenjanlarıyla ilgili artık ciddi bir incelemenin yapılması gerekir. Yani burada hem üniversitelerin mühendislik ve mimarlık bölümlerine girecek öğrencilerle ilgili sıralamaların mutlaka azaltılması gerekir. Yani 300 binler seviyesinde -üniversiteye giren öğrencilerin- mühendislik diploması almasının Türkiye'de başka sıkıntılar yarattığını bu maddeyle ilgili belirtmek istiyorum. Yani 2 tane matematik sorusu, 1 tane fen sorusuyla mühendislik fakültelerine girebilmenin mutlaka engellenmesi gerekir, yani mühendislik, matematiğe dayalı bir bilim. O nedenle hem bu kontenjanlar doğru ayarlanabilir hem üniversiteye girişteki mühendislik disiplinlerine verilen puan skalaları daha yukarıya çekilebilirse ben meslektaşlarımızın endişe ettiği gibi... Yani üniversitede profesör görmeden mezun olan mühendis olmaması gerekir. Tabii ki bu konudaki endişeleri de anlayışla karşılıyorum ama harita mühendisliğiyle ilgili şunu söyleyeyim: Türkiye'de yaygın olarak bilinen bir meslektir, çok geniş bir sahada çalışmaktadır.

LİHKAB'lar kuruldukları zaman itibarıyla kadastronun üzerindeki yükü azaltma konusunda geniş bir katkı yapmışlardır. Onların yaptıkları hizmetler için teşekkür ederken şimdi, yeni Türkiye'de bütün mühendislik disiplinlerinin, harita mühendislerinin daha geniş çalışabileceği olanakların ben de açılmasının doğru olduğuna inanıyorum. Bu manada yasa teklifinin buraya gelmesinde katkısı olan arkadaşlara da teşekkür ediyorum.