KOMİSYON KONUŞMASI

MELDA ONUR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli vekiller, şimdi, belirli bir maddeden başlayalım dediniz, orada öyle bir şekilde mutabık kalındı ama ben zaten genel olarak bütün maddelerin tek tek tartışılmasından yanaydım, en azından tutanaklara geçmesi açısından.

Şimdi, evet, 8'inci maddede Anayasa Mahkemesini baypas etme operasyonu var, zaten biliyoruz ki bu artık bir satranca döndü, toplumsal muhalefet bir hamle yapıyor, arkasından yönetim bir hamle yapıyor, bu şekilde böyle devam edecek.

Şimdi, öncelikle, burası Çevre Komisyonu, böyle nükleer enerjiye, kirleten öder mantığıyla bir "He" diyebileceğimiz bir Komisyon olmasa gerek ve de termik. Çok sayıda termik ve nükleer alanı gezdik, ülkemizde bir sürü var.

Şimdi, değerli arkadaşlardan ben şunu... Örneğin Sinop, örneğin Mersin ya da termikle ilgili olarak örneğin İzmir'de çok sayıda var. O bölgede ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor, bu, doktor raporlarıyla belirlendi, ayrıca da bölgede fıstık çamı üretimini sonlandırdı, zaten bunun termikle doğrudan ilgili olduğunu söyleyen o bölgedeki bilimsel raporlar açıklıyor.

Şimdi, diğerleri seçilirken, örneğin Sinop'ta, o bölgedeki tarım, o bölgedeki turizm, o bölgede yaşayan insanların sağlıklarına dönük bir çalışma ne kadar yapıldı? O bölgede kaç tane sivil toplum kuruluşuyla bu oturulup tartışıldı? O bölgedeki halk ne kadar dinlendi? Tarım Bakanlığının bu yönde bir görüşü, bir raporu var mı balıkçılıkla ilgili özellikle söylüyorum? Yani Sinop'taki balıkçılığın ülkedeki balıkçılık için çok önemli bir balıkçılık bölgesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne kadar? Benzeri Akkuyu için ne kadar yapıldı? Amasra Karadeniz Ereğli'de sürekli olarak durdurmalara rağmen şirketin inatla sürdürdüğü termik santraller mesela... Tarım bölgesi, yani o bölgede ciddi bir tarım var, Amasra da ciddi bir turizm bölgesi. Turizm Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı bunlar ne kadar dâhil oldu ve bunlarla ilgili sivil toplum kuruluşlarından ne kadar görüş alındı, bunların raporları var mı, bir kere bunları öğrenmek istiyorum.

İkincisi, özelleştirmelerle ilgili bir şey söyleyeyim: Evet, bir dönem ülkemizde bunlar kamu tarafından yapılıp işletiliyordu. Şimdi, bakınız, bunu ben, sadece ve sadece bir gözleme dayanarak söylüyorum şimdi: HES'lerle ilgili olarak toplumdaki algıyı, kavga kıyameti, gürültüyü biliyoruz.

Şimdi, Devlet Su İşlerinin baraj yaptığı dönemlerde -belki Hasankeyf özelinde ayrı tutarsak- bu tür toplumsal hareketlilikler olmuyordu, ne zaman ki 2000'lerin ortalarında "Biz bu dereleri satacağız" denildi -öyle çıkmıştı o zaman- hatta dönemin enerji bakanı "Ya, bu satma değil, kullanım hakkı" filan dediyse de ne zaman ki bu özelleştirmeler devreye girdi kızılca kıyamet ondan sonra koptu. Bir kere bu özelleştirme işinde bizim bu devletimiz, Hükûmetimiz denetleyemiyor, denetleyemediği için geliyor su kaybı, geliyor tarım kaybı, geliyor ölümler, işçi ölümleri şu bu. Geçen gün Enerji Bakanının kendisi şundan şikâyet etti ya, "Sular azaldığı için HES'ler verimsiz oluyor." dedi. Ya, HES'te maddi kayba neden olan su kaybının o bölgedeki tarıma, o bölgedeki insana, hayvana, ormana kaybını siz gelin düşünün yani.

Şimdi, bütün bunlar doğru düzgün değerlendirilmeyip... Ya, bunların raporları bilmiyorum var mı gerçekten? Yani bu özelleştirmeler ya da yeni yapılacak yatırımlarla ilgili, en azından burada sözü edilenlerin, bunların paralel raporları var mı çok merak ediyorum.

Son olarak şunu da ilave etmek istiyorum sevgili arkadaşlar: 3 tane kategori saydınız, çevresel mevzuata uyum sağlanması ondan sonra veriliyor değil mi? Yani önce çevre... Bir süre verilmesi, biz bu aşamada mıyız, yani bir ortadaki kategoride miyiz? Bir de şey dediniz, veriyoruz ondan sonra da şirket nasıl yaparsa yapsın. Üçlü saydınız ya, biz ortadakinde miyiz ya da duruma göre, yatırıma göre değişiyor mu?