| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Turizmi Teşvik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .04.2021 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - ...koyma cesaretini göstermek istemezdim Hocamız olarak bir hukukçu olarak mecburen eşitlik gereği...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bu ön konuşmanız süreye dâhil değil, değil mi?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Değil Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Peki, şimdi biraz önce anayasal açıdan konuya baktık. Aslında bu yasanın sacayağı Anayasa'nın yanında ikinci ayağı yasa etki analizi, üçüncü ayağı da ÇED, bu yasanın ÇED'i. Şimdi, bu yasanın neden üç açıdan ele alınması gerekiyor? Çünkü birinci olarak bu yasanın adı mütevazı olmakla birlikte Turizmi Teşvik Kanunu, aslında bu bir Türkiye yasası. Zira bu yasa 5 kanunda 30 maddeyle değişiklik yapıyor ve bu 5 kanun, 5 yasa aslında yine 27'nci Yasama Döneminde sadece 5 ayrı komisyonda görüşülmüş yani 5 ayrı komisyonda yapılan değişiklikler bu yasayla yeniden görüşülüyor ve bu 5 ayrı kanunda birinde 1 kez, diğerinde 2 kez, bir başkasında 6 kez ve bir başkasında 2 kez ve 5 ayrı komisyonun görev alanına giren bir yasa yani bu yasa Türkiye yasası.
Tabii, Sayın Bakan Yardımcısı zor durumda burada, ben onun yerinde olmak istemezdim çünkü sadece onun yerine Bakanın burada bulunması gereği bir yana esasen en azından 3 bakanın daha burada olması gerekirdi. Orman Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve üçüncü bakano, dördüncü bakanü, siz söyleyin. Şimdi, gerçekten hani bu açıdan bakıldığı zaman bu yasanın etki analizi mutlaka yapılmalıydı. Biz Meclisi sadece Büyük Millet Meclisi nitelemekle yetinmeyiz, yüce Meclis deriz, Gazi Meclis deriz ama hiç de böyle bir Türkiye yasasına yaraşır bir yasama süreci söz konusu değil çünkü etki analizi yok. Ne olacak bunun Türkiye genelinde etkisi turizme, çevreye, doğaya, tarihsel değerlere? Üçüncüsü, çevresel etki analizi. Bu yasa herhâlde karşılaştırmalı çevre hukukunda bir etki analizi söz konusu olacaksa yasal etki analizi herhâlde bu yasanın bir çevresel etki değerlendirmesi olmalıydı.
Şimdi, bu bakımdan Sayın Komisyon Başkanı dedi ki: "Anayasa tartışılır." Sadece bir cümleyle değineceğim. Sayın Başkan, yasa, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olmalı. Ruhuna uygun olan tartışılabilir. Mesela, 43'üncü madde bana göre doğaya eşit giriş hakkını ihlal ediyor veyahut da 63'üncü madde devletin kültürel, doğal, tarihsel varlıkları koruma yükümlülüğünü ve bunun karşılığı olan yurttaşların haklarını zedeliyor, bunları tartışabiliriz ama sizlere okuduğum Anayasa madde 169/3 o kadar açık, o kadar açık ki bunu anlamak için ne hukukçu olmak gerekir, ne de milletvekili, sadece okuma yazma bilmek yeterli. Dolayısıyla, hani, iyi ki Anayasa'mızda gerçekten bu şekilde, çok koruyucu maddeler var ama biz onun doğrudan muhatabı olduğumuz hâlde ne yazık ki ciddiye almıyoruz.
İkinci olarak, evet, benim branşım Anayasa, onu çok iyi öngörebilirim ama yapabileceğimiz şey herhâlde muhalefet şerhine bunları dercetmek olacaktır ama yasanın etki analizinin olması için -Sayın Nuhoğlu'nun söylediği gibi, biraz önce Baltacı'nın ve diğer konuşmacıların söylediği gibi- bunun en azından bekletilip, serinletilip alt komisyon kurulması ve bunun bir etki analizinin yapılması ve aynı zamanda çevresel etki değerlendirmesinin, yasal çevresel etki değerlendirmesinin yapılması ve bu 3'ü çok önemlidir. Bunlar mutlaka, eğer bizim önerilerimiz şu ya da bu biçimde dikkate alınmazsa kayda geçmelidir ve bunlar işlenmelidir.
Şimdi, bu çerçevede söyleyebileceğim birkaç husus, bu üçlü çerçevesinde, diğer konuşmacılar, bakanların ötesinde paydaşları çok tartıştılar, kimlerin katılması gerektiğini dile getirdiler. Mesela, yerel yönetimler... Bana gelen dosyalar yerel yönetimlerden geldi ama ben birkaç saat önce iletilen dosyanın yasa kısmını sadece okuyabilmiş değilim. Mesela, yasanın etki analizi gerekçelerde yok. Koca Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir Türkiye yasası yapıyor ama yok.
Şimdi, neyi tartışabilirdik, biraz önce değindi Sayın Behiç Bey, Vali Bey ama şu anda yok, çok önemli Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı (AYYÖŞ) Şimdi neden önemli bu? Biz, hani, özerklik deyince hemen ürküyoruz ama bir örnek olarak belirtiyorum: Özerk yerel yönetim kavramı madde 3 "Yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkânı anlamını taşır." Çok açık ve bunun siyasal niteliği yok. Özellikle Türkiye, büyükşehir belediyelerini kurduktan sonra bu şartı, Avrupa Yerel Yönetimler Şartını, bir tür Anayasa madde 127'den sonra, yerel yönetimlerin anayasası olarak kabul etmeliydi ve bu çerçevede yerel yönetimlerin geliştirilmesi ancak mümkün olabilirdi. İşte, bu çerçevede yine Behiç Bey'in değindiği ikincillik ilkesi çok önemli. İkincillik ilkesi zaten bizim alanımızda geçerli. Nedir bu? Örneğin, Adana, Hatay, Antalya, Mersin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun, tamamlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - ...her biri kendi bölgesini koruyor fakat bu 4 veya 5 bölgenin kendi başlarına üstesinden gelemeyecekleri büyük yetkilerin Ankara tarafından yerine getirilmesi ikincillik ilkesi olarak ama doğa ve çevre alanında, turizm alanında, vadilerin korunması, ormanların korunması alanında esasen birincil yetki bu bölgelerindir yani bu bölgelerde yaşayan insanlarındır.
Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman tabii ki yerel yönetimlerden merkezî yönetimlere geçiş, kayma; merkezî yönetimden de tek kişiye doğru kayma, aslında bunu bizim eleştirmemiz sizin çok savunduğunuz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemini meşrulaştırıcı bir sürece girmemiz anlamına geliyor. Sizin ise bu tür yasal düzenlemeleri yapmanız çok savunduğunuz sistemi çökertme sürecini ifade ediyor. Çünkü bir kişiye ne kadar çok görev ve yetki yüklerseniz, sorumlu olmayan kişiye, o sistem eninde sonunda çökmeye mahkûm bir sistemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bu bakımdan bunu bir tür en azından uyarı veya hatırlatma olarak belirtiyorum.
Şimdi, sonuç olarak, Sayın Başkan, Anayasa'ya aykırılığı reddettiniz, oyla reddettiniz fakat ben şunu beklerdim arkadaşlardan, teklif sahibinden: Ben "Bu, Anayasa madde 169'a aykırıdır." derken, onu açıklarken sizlerin de "Hayır." diyenlerin neden uygun olduğunu belirtmelerini beklerdim ama bu olmadı; bakın, yani biz Türkiye yasasını konuşuyoruz ama bu olmadı, hiçbir madde açısından bu olmadı. Bazılarını tartışabiliriz, işte "Şu kadar personelin Kültür ve Turizm Bakanlığına geçirilmesi Anayasa madde 70'e aykırıdır." derim, bunu tartışabiliriz, "128'e aykırıdır." derim, bunu tartışabiliriz fakat tartışılamayacak hususlarda "Neden aykırı değildir?" bu konuda hiçbir açıklama yapmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Son, Sevgili Başkan, son cümlemi söyleyeyim izninizle.
Şimdi, bu alan, bu yaptığımız düzenleme kültürel, doğal ve tarihsel yapıya dokunan alanlardır. Kültürel, doğal ve tarihsel yapılar, otantisitesi yani kendi hakiki kimliği korunduğu sürece değer ifade eder. O nedenle bunlar bütünleşik bir biçimde ele alınmalıdır. Sürdürülebilir turizm diyoruz ama esasen sürdürülebilir turizmin anlamı, sürdürülebilir gelişme ve bu 3 alanın, kentsel, kırsal ve kültürel çevrenin birlikte düşünüldüğü bir bağlamda söz konusu olabilir. Yoksa kendi başına sürdürülebilir turizm sadece on yıl, yirmi yıl sürebilir ama bizim ihtiyacımız olan, sürdürülebilir gelişme ve sürdürülebilir ülkedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Üzgünüm; bir, Anayasa'ya uygunluk; iki, yasanın etki analizi; üç, çevresel etki değerlendirmesi yoktur. Arkadaşların önerdiği gibi Sayın Başkan, eğer bir alt komisyon oluşturulursa bunların tamamlanması mümkün olabilir.
Teşekkür ederim.