| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Öztürk'ün, video konferans aracılığıyla, küresel iklim değişiminin su kaynaklarımıza muhtemel etkileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .04.2021 |
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Sayın Behiç Bey, müsaade ederseniz ben bilgi verebilir miyim? Çünkü bunlar bir noktada benim dönemimde yapıldı.
Birincisi şunu söyleyeyim: Yani tabii en sondan başlayayım. Evet, Konya'nın atık suları öncelikle maalesef doğrudan arıtılmadan veriliyordu ve Tuz Gölü'nü kirletiyordu ama özellikle benim Çevre ve Orman Bakanı olduğum dönemde buraya bir büyükşehir belediyesi ve yine çok modern bir ileri biyolojik arıtma tesisi yaptı. Ayrıca, ben de o zaman Bakanken tesisat için de yüzde 10 kadar Bakanlıktan destek vermiştik. Dolayısıyla, şu anda Konya'nın atık suları arıtılıyor, o şekilde veriliyor. Dolayısıyla, şu anda kirlenme hemen hemen ihmal edilecek mertebede; bu bir.
İkincisi: Gelelim Akdeniz'e boşa akan sulardan Konya Ovası'na su aktarılması meselesine. Efendim, bu mesele ta Osmanlı Devleti zamanında, 1907 yılında düşünülmüş, hatta Kurukafa Mustafa Efendi diye birisi buradan su aktarmak için bir çalışma yapmış; bunun hikâyesi var. Hatta benim bu konuda bir kitabım var, arzu ederseniz o kitabı da size takdim edebilirim. Ben, tabii, bu konuyu özellikle 3 noktada ele aldım. Birincisi, Beyşehir Gölü'nü dikkate aldım; iki, Suğla depolaması; üç, Mavi Tünel'i dikkate aldım. Bunlardan, bir, Beyşehir Derebucak'ta özellikle bir baraj yaparak Gembos Tüneli'yle Beyşehir Gölü'ne yılda 180 milyon metreküp... Bunu da hesap ettik, yani bu su tamamen Akdeniz'e akan bir suydu ve bu suyu niye Beyşehir Gölü'ne akıttık? Çünkü bu göl kuruma tehlikesiyle yüz yüzeydi. Taşkın zamanlarında fazla gelen suyu Derebucak'ta... Hatta benim hocam vardı, İzzet Bey'in de hocası; Profesör Doktor Yılmaz Muslu -rahmetli oldu- ben DSİ Genel Müdürü olunca bana dedi ki: "Ben Beyşehirliyim. Veysel Hoca, Beyşehir Gölü'nü sana emanet ediyorum." Hakikaten ben Beyşehir Gölü'ne baktığım zaman durum çok vahimdi ve biz de bunu kurtarmak için... Aynı zamanda, Beyşehir Gölü'nde, biliyorsunuz, bir bağlama var. O bağlamadan bu kanala, eski bir kanaldan Apa'ya doğru su gidiyormuş. Biz, çok iptidai, bozulmuş, onu da yeniden ihya ettik. Beyşehir-Suğla-Apa kanalını yaptık. Bir kere bu çok faydalı oldu. Burada hidrolojik hesaplar yaptık, fazla gelen, taşkına sebep olan suları depoluyoruz Derebucak'taki Yılmaz Muslu Barajı'nda. Böylece, çok maksatlı hem taşkını koruduk mansapta hem bu tarafta Beyşehir Gölü'nü kullanıp fazla suyu da Konya Ovası'na aktardık.
Gelelim Suğla'ya. Seydişehir tarafında, Suğla'da düdenlerden Akdeniz'e kaçan su vardı, bu hakikaten obruklara sebep oluyordu. Dolayısıyla biz bunun etrafını çevirdik ve buradan da yılda 100 milyon metreküp suyu biriktirdik, bu suyu da aynı kanala verdik, o da Apa'ya gidiyor.
Ayrıca, şeyi inceledik. "Mavi Tünel nedir?" diye baktığımız zaman bu taşkına sebep olan, çok büyük felaketlere sebep olan Akdeniz Antalya Aksu Nehri kollarının üzerinde, bağ başında bir baraj inşa ettik ve burada genellikle fazla sular birikiyor, taşkını önlüyor mansapta ve biliyorsunuz Antalya'da, Mersin'de falan çok taşkın oluyordu. Aynı zamanda, bu fazla suları da 17.034 metre uzunluğunda muhteşem bir tünel açarak, yer altından tünel açarak bunu Konya Ovası'na aktardık. Burada da maksat şuydu: Bir, Konya Ovası'nda yer altı suyu kullanılıyor ve yer altı suyu seviyesi aşırı düşüyordu. Dolayısıyla, biz içme suyu için Konya ve Çumra'ya buradan 100 milyon metreküp su verdik, Torosların memba suyunu içiyor artık Konya ve Çumra. Dolayısıyla, yer altı suyunu da kurtardık, fazla suları buraya verdik, taşkın suları bunlar. Bir diğeri de buradan da gene Hotamış'a kadar bir kanal inşa ettik. Sayın Vekilim, artık bundan sonra dediğiniz bu obruklar daha da azalacak çünkü yer altı suyu seviyesi azaldıkça obruklar meydana geliyordu. Oradan da o istikamette Hotamış'a kadar, Hotamış'ta bir depolama yaptık, yer altı suları yükseliyor, aynı zamanda oradan da modern sulamaya geçtik. Şimdi, Konya Ovası'nı kurtarmak için yapılacak şey, evet, artık diğer havzalardan fazla olan, taşkına sebep olan suları aktardık, dikkat edin. Şimdi, İzzet Bey'in dediği gibi burada kurak bölgelere uygun bir bitki deseni konusunda ve teşvikler konusunda artık Tarım Bakanlığının çalışma yapması lazım; arkadaşlar var, bunu da not alıyorlardır.
İkincisi, bir de sulamanın mutlaka modern, ileri içme suyu, sulama sistemlerine geçmesi gerekiyor.
Üçüncüsü de Konya'daki bu atık su arıtma tesislerinin, Çumra'daki, vesaire, diğer ilçelerdeki ileri atık su arıtma tesislerinin sularının sulama suyu olarak kullanılması lazım; bunu yaparsak problem çözülür efendim.
Arz edebildim mi bilmiyorum.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Estağfurullah.
Toprak-su konusuna...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, "toprak-su" denilince... Tabii, kurumlar zaman içinde değişiyor. O vazifeyi şu anda DSİ yapıyor. DSİ'nin Konya'da Bölge Müdürlüğü var, gerçekten çok kapasiteli bir Bölge Müdürlüğü. Bununla ilgili jeologlar, ziraat mühendisleri... Gerçekten çok kapsamlı bir Bölge Müdürlüğü var. Bu çalışmaları artık DSİ Bölge Müdürlüğü yapıyor. Toprak suyunun tekrar şey yapılmasına gerek yok. Ama şunu söyleyebilirsiniz: Bazen kurumları çok değiştiriyoruz. Bu da doğru değil yani neredeyse DSİ'yi de bir ara il müdürlükleri gibi yapacaklardı, ben de şiddetle karşı çıktım. Yani oturmuş kurumların mutlaka yerinde kalması şarttır çünkü bu bilgiler rastgele olmuyor. Yani bu bilgilerin nesilden nesle usta-çırak ilişkisiyle devam etmesi gerekir diye düşünüyorum.